12. Bir Adım Daha

509 69 3
                                    

Hayalet diye bir şey yoktur ama burada hayalet okuyuculardan çok fazla var maşallah. Sadece okuyup geçmeden oy verirseniz çok sevinirim.

Keyifli okumalar dilerim...

◇◇◇

Devamını anlatmadan önce yine soruyorum. Sizce o zamanlar bu kararı vermem doğrumuydu?

İşimin hayırlı bir şekilde başlaması için kapıdan içeriye girerken bildiğim tüm duaları okudum. Yaratıcının gücüne sonsuz inanıyordum.

İçeriye girdiğimde beni yine devasa bir giriş kat karşılaşmıştı. Nereye gitmem gerektiğini bilemeden sağa sola bakarken biri yanıma geldi. "Buyurun size nasıl yardımcı olabilirim?" İtalyanca olarak sorduğu soruyu biraz anlamış olsamda ondan İngilizce konuşmasını istemiştim. Kadın bana eliyle resepsiyonu gösterdiğinde şaşırdığımı belli etmeden oradan uzaklaştım ve resepsiyona doğru ilerledim. Banamı öyle gelmişti yoksa kadının hiçbir şey demeden yaptığı biraz kabaydı.

İçerisi hafif kalabalık sayılırdı. Başından ayağına kadar düzenli giyinmiş insanlar, üzerinde yaka kartı olan çalışanlar herkes kendi işiyle yoğun gibi görünüyorlardı. Uzaktan onlara doğru geldiğimi gören resepsiyonestler gülümseyerek beni karşıladı. "Merhaba hanımefendi King şirketine adım teşrif ettiğiniz için teşekkür ediyoruz. Size nasıl yardımcı olabilirim?" Sanki bir robot gibi konuşuyordu. "Merhaba, ben Bay Livio ile görüşmek istemiştim." Kadın yine gülümsemesi söndürmeden "Bir görüşme randevunuz varmı?" Tabi ya randevu olmadan tabiki de beni onunla görüştürmezlerdi. "Bir randevum yok ama kendisine adımı söylerseniz görüşmeyi kabul edecektir." Şansımı deniyordum. "Malesef hanımefendi bir görüşme randevunuz olmadan sizi Bay Livio'ya yönlendiremem."

Bu kadar yolu boşa gelmiş olamazdım değilmi? Hem bu bana bir mesaj olabilirmiydi hemen burayı terk etmem için.

"En son ne zamana randevu alabilirim?" Ne yapacaksam bugün yapacaktım ama yinede şansımı deniyordum. Kadın önünde ki bilgisayardan bir şeyler tıkladıktan sonra tekrar bana döndü. "İki gün sonrasına öğleden sonra saat ikide Bay Livio ile görüşebilirsiniz." Bu iş için asla ama asla iki gün bekleyemezdim.

Tam şuanda Meteden yardım isteyebilirdim ama bunu yapmak istemiyordum. Mete her sabah beni arardı yada mesaj atardı ama ne dün ne bugün tek mesaj bile atmamıştı. Livionun özel asistanı olmamı asla istemiyordu. Şimdi ondan Livio ile görüşebilmek için yardım istemek saçma olurdu.

Kadınla daha fazla muhattap olmadan yavaşça oradan uzaklaştım. İçeriye girmek için çalışanlar yaka kartını otomatik sansürden geçirip öyle giriyorlardı. Belki de çok fazla dikkat çekmeden oradan bir şeyler yapıp geçmeyi deniyebilirdim.

Sanki kapı tarafına gidermiş gibi resepsiyondan uzaklaştım. Kadının bakışlarını şükürler olsun ki üzerimde hissetmiyordum. Sakinleşmek için derin nefes aldım ve sansürlü girişe doğru ilerledim. Tam önünde durduğumda bunun kart hariç hiçbir şeyle açılmıyacağını anlamıştım. Sağ tarafımda ki girişten biri geçmek üzereyken bileğine yavaşça dokunarak onu durdurdum. Afallamış genç adam ani refleksle bana döndü. "Günaydın, ürküttüysem kusura bakmayın. Şey ben bugün evden çıkarken yaka kartımı unutmuşum da lütfen sizin kartınızla burayı açabilirmisiniz?" Ses tonunu dahada incelterek söylediğim şey karşısında adamın yüzünde tek mimik oynamamıştı. "King şirketinde çalışan her kimse yaka kartını asla unutmaması gerektiği çok iyi bilir. İyi günler bayan." Dedi ve kendisi girişten geçip uzaklaşmıştı. İnsanlar neden bu kadar kaba olmak zorundaydı.

HAYATIN SİMASIWhere stories live. Discover now