HAYATIN SİMASI

38. Tehlikeli Ve Riskli

Selamlar sevgili okuyucular. Öncelikle şunu söylemek istiyorum, bu bölümü yazmam öyle zor oldu ki anlatamam. Okullarım tatil olduğu için bol vaktim olacağını düşünmüştüm fakat bir anda hiç ilhamım kalmadı. 38.bölümü yazıp bitirdim ama sonra kendim tekrar tekrar okuyunca gözüm hiç tutmadı. Bende o yazdığım bölümü taslağa alıp yeni bir 38.bölüm yazmaya karar verdim. İşte bölüm geciktiren acemi bir yazar olarak karşınızdayım. Neyse çok uzattım, sizlerden her şey için af dilerim. Umarım şimdi okuyacağınız bu bölümün beğenirsiniz. Satır arası yorumlarınızı ve oy vermeyi unutmayın.

Keyifli okumalar dilerim...

♡♡♡

"Ne kadar süremiz var?" Diye sordu bilgisayarı çalıştırırken Mete. Bir İnternet kafenin VIP odasında oturmuş kendi deyişimizle küçük bir şantaj yapmak üzereydik. "Livio'nun dönmesine 2 saat var. Rahatlıkla bitiririz." Yani umarım. Diye geçirdim içimden. "Sence kabul edecek mi?" Daha önce hiç görmediğim kara temalı sayfalarda durmadan bir şeyler yazan Mete'ye bakarak. Resmen heyecan yada daha doğrusu stresten parmak uçlarım buz gibi olmuştu. "Öyle olmasını umalım ki öyle olsun." Yanında ki boş sandalyeyi çekip oturdum ve hiç anlamadığım hızlı hızlı değişen sayfaya aval aval bakmaya başlamıştım. "İstersen kulaklığı tak." Hemen yanımda duran iki kulaklıktan birini alıp kulağıma takmıştım. Heyecandan kendi kalbimin ritmini hissedebiliyordum. "İşte başlıyoruz." Bir anda ekranda aynı kara temalı mesajlaşma sayfası açılmıştı. Şuan giriş yaptığımız bu site, devlet tarafından katiyen yasaklanan, ama arka işler yapanların her zaman ki yuvası olan, her türlü şantajların, yasaklı madde ticaretinden anladığınız tüm arka işlerin yapıldığı bir siteydi. Buraya anonim bir hesap açıp giriş yapabilmemiz hiç ama hiç kolay olmamıştı. İki gündür bununla uğraşıyorduk. Doğrusu Mete uğraşıyordu.

■¤■

▪︎ Hi Nils!

İlk mesajı gönderdikten sonra cevap vermesini bekliyorduk. Mete'nin dediğine göre bu site o insanlar için değerli şeyler barındırdığı için hep tetikte beklerlermiş. Bu da içimde bu işin uzun süremyeceğini düşündürüyordu. Düşündüğümüz gibi de olmuştu ve hemen karşı taraftan mesaj gelmişti. Şimdi sıra karşı tarafta ki kişinin gerçekten avımız mı yoksa onun adamı olup olmadığını anlamaktı.

What is the topic? ▪︎
(Konu nedir?)

▪︎ Your girlfriend's name was Maria, right?
(Sevgilinin adı Maria'ydı değil mi?)

What do you want? ▪︎
(Ne istiyorsun?)

Şimdi direkt konuya giriş yapabilirdik çünkü koltuktaki kişinin avımız olduğundan emin olmuştuk. 'Bilgisayar başındaki ayakçıların görevi, karşı tarafın kim olduğunu öğrenmek. Ama onlar asla patronunun ağzından sorular soramaz! Cezası infaz!' Bu şekilde bundan emin olmuştuk. Karşımızda Nils Tombroek oturuyordu. Mete'nin ikinci yazdığı mesajdan bir tehdit kokusu almıştı bile sessizce susturmak istiyordu.

▪︎ I'll get straight to the point, Tombroek. I have things that would seriously damage your dignity.
(Direkt konuya giriş yapacağım Tombroek. Elimde onurunu fena derecede zedeleyecek şeylerim var)