final

7.4K 300 64
                                    

Birazcık geç kaldığım için özür dilerim. Diğer bölümde görmek istediğiniz şeyler özel bölümlerde gelir.

İyi Okumalar.

"Hadi Ege geç kalıcaz."

İçerden bana bağıran Hakan ile son bir kez eksik var mı diye kontrol ettim. Her şey tam gibi gözüküyordu ama bir şey eksikti hissediyordum.

Saat sabahın beşiydi. Ve ben karış karış bavul hazırlıyor, odada eşya arıyordum. Bir saat sonra uçacaktık.

"Yavrum vallaha geç kaldık ya." dedi Hakan yatak odasının kapısından bakarken.

Giydiği saten bol gömlek ve bol paça kot ile çok yakışıklı duruyordu. Ben ise yine salaş bir tişört birde şort giymiştim. Asla uyumlu değildik.

"Bir şey eksik Hakan. Onu almadan gitmek istemiyorum."

"Ne eksik güzelim söyle bulayım."

"Bilmiyorum ki. Bende onu bulmaya çalışıyorum."

"Tamam. Biraz daha düşün ama acele et bak. Çocuklar bekledi o kadar. Uçak kaçmasın."

"Tamam." dedim a yı uzatarak. Gülümsedi ve çenemi tutup sıkı bir öpücük kondurdu dudaklarıma.

Nihayet Türkiye'ye gidiyorduk. İzin günlerimiz sonunda denk gelebildiği için bizim çocuklar ile ayarlayıp Türkiye'de tatil yapma kararı almıştık. Zaten ne önceki sene onlar buraya gelmişti. Şimdi sıra bizdeydi.

Biz Hollanda'ya taşınırken Selim ve Koray Eskişehir'e taşınmıştı. Mustafa ve Necmi ise ailelerinin istekleri üzerine İstanbul'da kalmaya devam etmişti.

Farklı şehirlerde olsak da her gün görüntülü konuşuyorduk. Hatta buraya taşınmayı düşünüyorlardı. Hepsinin iyi bir eğitimi ve ingilizcesi vardı zaten. Koray hariç. O alım satım işine girmişti. Böyle daha mutlu olduğunu söylemişti. İyi de kazanıyordu şerefsiz.

Kısacası hala yakamı bırakmadılar.

Şermin ise ne halde bilmiyordum. En son beş sene önce Hakan'ın duruşmasında görmüştüm. Boşanma bittikten sonra Şermin ilk defa bana sıkıca sarılıp oğlum demişti. Sonrasında işten ayrıldığını öğrenip bir kaç kez para yollamak için telefonda konuştuk. Ondan sonra bir anda ortadan kayboldu.

Telefon numarasını değiştirip oturduğumuz evi sattı. Daha da ulaşamadım kendisine. Çok aramıştık ama tek bir haber bile yoktu. Öldü mü yoksa hayatta mı onu bile bilmiyordum. Belki de böylesi daha iyiydi. Çünkü o hayatımdan çıktığından beri kötü bir şey yaşamamıştım.

"Buldun mu hayatım?"

"Hayır bulamadım."

"Hadi çıkalım artık. Bir saat kaldı. Yolda aklına gelirse alırız bir yerden."

Onu başımla onaylarken gözlerim yatağın kenarında ki kameraya çarptı. İşte! Resim çekinmemiz gerekiyordu ve ben albüm yapmak istemiştim. Bu yüzden dünden beri bu kamerayı unutmamaya çalışmıştım. Üstelik bu kamera babama aitti. Tamir ettirmiştim.

"Buldum Hakan! Kamera!"

Heyecanım ile kahkaha attı Hakan. Ardından beni kendine çekip sarıldı. Bende elimdeki kamera ile ona karşılık verdim.

"Hadi o zaman çıkalım."

Onu başımla onayladıktan sonra küçük valizi elime aldım. Bunun içinde kişisel eşyalarımız, iç çamaşırlarımız ve Hakan'ın zorla koyduğu kayganlaştırıcı ve prezervatifler vardı. İstemsiz gözlerimi devirdim.

Üvey Babam - GAYWhere stories live. Discover now