10

31.5K 1.2K 421
                                    

Sabahın sekiz buçuğuydu. Serkan deli gibi arıyordu. Oysa ona akşam buluşucaz demiştim. Piç hiç değişmemişti.

Oflayarak yatağımın yanındaki komidinden telefonu aldım. Ekranda beş cevapsız arama yazıyordu. Bu kadar önemli ne olabilirdi.

Aramayı cevaplaya basar basmaz Serkan makinalı tüfek gibi konuşmaya başladı.

"Ege. Paşam. Canım. Acil hazırlan ve sizin ordaki şu büyük AVM'ye gel. Bana kıyafet almamız gerekiyor."

Bense hala dediklerini idrak etmeye çalışıyordum.

"Oğlum ne acelesi var?"

Biraz sessiz kaldıktan sonra "Yada sen gelme ben geliyorum seni almaya hem Şermin aşkıma da selam veririm."

Bu çocuğun Şermin sevgisi bitmeyecekti. Nesini bu kadar seviyordu anlamıyordum.

Nasıl olsa geç gelir diye tekrar sıcak yatağıma uzandım. Benim uykuya dalmam en kısa beş dakika sürüyordu. Bu piç beni sabahın köründe uyandırdığı için daha uzun sürecekti. En iyisi hayal kurmaktı. Ne kadar dışardan belli olmasa da hayal kurmayı çok severdim. Elimde olsa hayal aleminde yaşayacaktı. Ama işte bunu her istediğimde gerçekler suratıma çarpıyordu.

Gözlerimi kapadım.

Yemek masasında oturuyordum. On yaşındaydım. On yaş en sevdiğimdi. Elimde de vişne suyu vardı. Vişne suyu da en sevdiğimdi. Karşıyı izliyordum. Karşımda sadece duvar vardı. Ama izliyordum. Duvarda bir kaç çatlak vardı. Dikkatlice çatlaklara bakıyordum. Sonra arkamda enseme doğru uzanan bir el belirdi. Babamdı. Ensemi okşuyordu. Bunu yapmayı çok severdi. Mezarına her gittiğimde rüzgar ensemi gıdıklardı. Tabiki bu çok normaldi ama ben babam olarak hayal ediyordum.

Babam yanıma oturdu. Ve nereye bakıyorsun dedi. Başımla duvarı gösterdim. Güldü. Ve duvarı izlemeye başladı. Bir yandan ensemi okşadı bir yandan duvarı izledi. Sonra bu duvarı tamir etmeliyiz dedi. Bende duvar o kadar hasarlı değil dedim. Konuşma kısımlarını hayal ediyordum. Ama arada kontrolümün dışına çıkıyordu. Ve yavaş yavaş yine çıktığını hissediyordum. Babam bana  baktı. Bu çatlağın ardında su var dedi. Ve devam etti. Eğer çatlakları fark edip görmezden gelirsek duvar yıkılacaktır. Ve içindeki su dışarı çıkacaktır. Ama bu su iyi bir su değil.

Yine öğüt veriyordu. Klasik.

Hayalin devamını merak ediyorum ki kapı çok sertçe çalındı. Piç hazretleri gelmişti. Yine yataktan oflayarak kalktım. Odamın kapısını açtım. Şermin sese ne ara uyanmıştı bilmiyorum ama kapıyı açmıştı.

Serkan onun boynuna atladı.
Çok sıkı sarılıyordu. Şermin ölecekti. Sanırım hayalimi Serkan gerçekleştirecekti. Serkan aldatma olaylarını bilmiyordu. Sülaleye söylememiştik. Sadece halam biliyodu.

"Oyyy Şermin'im neden hiç arayıp sormuyorsun? Valla özledim ama. Geceleri sadece seni düşündüm. En son dayanamadım geldim." dedi ve gülmeye başladı.

Ciddi kalmaya çalışan Şermin de gülmeye başladı. Şuan sadece ben gülmüyordum. Ama bi dakika. Kapıda onları anlamayarak dikilen Hakan da gülmüyordu. Hatta suratı sinirli bir ifadedeydi. Aklıma gelen şeyin olmamasını diledim. O Şermin'i mi kıskanmıştı?

Onları izlerken birden bana döndü ve göz göze geldik. Yakalanmıştım. Hemde onu izlerken. Hiç bir şey olmamış gibi davranmam gerekiyordu. Yanıma geleceğini anladığımda Serkan'ın yanına koştum.

Şermin beni umursamayıp Serkan'a "Bende seni özledim deli. Ama çok meşguldüm kusura bakma." dedi.

Yalan. Ne meşgulü Allah aşkına.

Üvey Babam - GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin