41

5.1K 248 61
                                    

İyi okumalar.

Kitaba yakında final vercem aşklar son olarak göremeyipte görmek istediğiniz bişey varmı yazayım. Ege'nin üstte olaması hariç.

Eve geldiğimde kendimi direkt koltuğa attım. Acele bir şekilde evden çıkıp bura geldiğim için yorulmuştum. Şerefsiz Koray arkadaşıma bişey yapmasaydı bari çocuğa ağzından su akıtarak bakıyordu.

Ben koltukta soluklanırken içeriyi hazırlanmış bir şekilde Hakan girdi. Taş gibiydi şerefsiz taş. Bu kadar yakışıklı olması suç olmalıydı. Devlet bunun için vergi almalıydı bu adamdan.

"Hayırdır usmanım. Nere gidersin?"

"Ne diyorsun Ege ya?"

O da benim gibi gülmeye başlamıştı. Kaç gündür ağlıyordu zaten, gülmesine hasret kalmıştım. O yüzden onu güldürmek için bütün şaklabanlıklarımı yapıyordum.

İnsanın iftira altında kalması zordu. Bu iftirayı ona babasının anlatması daha da zordu. Bir de güvendiği kişinin atması en zoruydu. O kadar güç toplamıştı ki kendini. Artık en ufak şey bile onu üzemezdi.

"Cidden nereye gidiyorsun bu kadar süslenip. Yoksa beni mi aldatıyorsun?" dedim şakayla.

"Evet. Uzun zamandır." O da benim oyunuma katılmıştı.

"Hain. Birde utanmadan söylüyor. Kimle? Çabuk söyle?"

"Ege adında bir çocukla."

"Yakışıklı mı bu çocuk?"

"Çok çook yakışıklı ama biraz salak. Ha biraz da geveze. " dedi gömleğini düzeltirken.

"Aşk olsun Hakan ya. Ben miyim salak ve geveze?"

"Hayır yavrum. Diğer Ege salak."

Dudağımı öpüp gömleği ile ilgilenmeye döndü. Benimle dalga geçiyordu resmen.

"Neyse ne. Nereye gidiyorsun."

"Adliyeye."

Verdiği cevap ile hemen ayağa kalkıp yanına koştum. Şaşkın halime kocaman sırıttı.

"Sen sormadan söyleyeyim. Şermin'e boşanma davası açacağım."

O kadar şaşkındım ki ağzımı kapatamıyordum. Tamam bir gün böyle olacağı belliydi zaten ama bu kadar erken olacağını düşünmemiştim. Ve Hakan çok kararlı duruyordu.

"Ama o kabul etmezse."

"Babama attığı mesajlar ve benimle evli iken görüştüğü adamlar ile fotoğrafları var. Mecbur kabul etmek zorunda."

"Hakan sen mükemmelsin."

İlk önce boynuna atıldım ve sonra da dudaklarımızı birleştirdim. Sonunda her şey bitiyordu. Şermin diye bir engel kalmayacaktı aramızda.

"Bende seninle geleceğim."

"Hadi hazırlanda çıkalım."

Olumsuz cevap vermemesi ile yerimde zıplarken saçlarımı karıştırdı. Allah'ım rüya ise uyanmak istemiyordum.

"Hemen sevgilim. Beş dakikaya hazırım."

"Sevgilin yesin seni."

Hemen odama koştum ve üstüme basit bir şeyler geçirdim. Hakan'ı bekletmek istemediğim için koşarak yanına adımladım. Heyecanım beş yaşındaki çocuktan farksızdı.

"Arabayı ben sürebilir miyim?" diye sordum hevesle. Tabi ki de  beni başı ile reddetti. Hayır reşittim de ne vardı izin verseydi. Uyuz yakışıklı şey.

Beni belimden desteklemesi ile hızlıca arabaya bindik. Kapımı açıp beni bindirdikten sonra kendi tarafına geçip arabayı çalıştırdı. Ne kadar belli etmese de o da çok heyecanlıydı. Arabayı hızlı sürüşünden belli oluyordu.

"Yavaş Hakan."

"Tamam. Heyecan yaptım biraz."

Güldüm sadece. Pencereden dışarıyı izlerken telefonum çaldı. Mustafa arıyordu. Açtım hemen.

"Alo."

"Alo Ege. Hastanedeyiz biz. Haber vermek için aradım."

"Noldu? Kötü bir şey yok değil mi? Gelelim mi?" dedim telaşla.

"Yok gelmene gerek yok. Koray'ın dikişler patlamış da onu için geldik. Selim ve Necmi yanında zaten şimdi."

Duygularım ile göz devirdim. Böyle olacağı belliydi zaten.

"Şerefsiz ne kadar azd-" telaşla Hakan'a baktım neyseki önüne bakıyordu.

"Yani ne kadar zorladıysa kendini. Neyse iyileşir o. Selim de bir şey var mı bari?"

"Yok yok ikiside iyi eve geçicez zaten."  dedi Musti gülerek. Onu onayladım.

"Şey Ege sana bir şey diyeceğim."

"Söyle Musti."

"Ben sonunda kendimi açtım. Yani Necmi'ye açıldım. O da bana boş değilmiş."

Duyduğum şey ile yerimde zıpladım resmen. Musti'nin bir şeyler hissettiği zaten belliydi. Ama emin olamıyordu. Bana anlatmış bende şansını dene demiştim. Necmi salağı da bisexmiş demekki.

"Oğlum sonunda ya. Hayırlı olsun bakalım."

"Saol sen olmasan cesaret edemezdim.'

"Ne demek de hepimiz gay olduk lan."

"Evet Selim hepimize bulaştırdı."

Mustafa ile biraz daha konuşup daha doğrusu mal gibi gülüp telefonu kapattım. Hakan da adliyeye gelmişti zaten.

"Hadi in bakalım."

Komutunu onaylayıp arabadan indim. O da yanıma gelince kimseyi umursamadan koluna girdim. Birlikte adliyenin içine doğru yürüdük.

Gerekli yerler ile konuşup boşanma davasını açmıştık. Anlaşmalı boşanma değildi. Hakan Şermin'e dava açmıştı. Duruşma günü de kanıtları göstermeyi planlıyordu.

Bütün işlemleri hallettikten sonra tekrar arabaya geçtik. Hakan bu sefer benim sürmeme izin vermişti.

"Evet efendim ilk önce sizi nereye götüreyim."

"Hastaneye lütfen şöför bey. Eşimin arkadaşı rahatsız da. Onu ziyaret etmek istiyorum."

Anlık olarak eşim demesi ile kalbim teklemişti. Dudaklarımızı birleştirdim. Öyle şeyler deme şerefsiz valla kalpten giderim.

"Peki sonra?" dedim oyunumu devam ettirip.

"Sonra da güzel eşim ile en az onun kadar güzel bir yemek istiyorum."

"Peki efendim." dedim arabayı çalıştırırken. İkimiz de bol kahkahalı bir yolculuk geçiriyorduk.

Bizi artık kimse üzemezdi.

Kısa birşeyler
Saçma ve öznsiz olduysa kb bitmesi için çabalıyorum

Üvey Babam - GAYWhere stories live. Discover now