11-Meet&Moving

1.1K 105 121
                                    

-uzun bölüm-
160623
ama bana bakma öyle -Vagon

12 Aralık
Bol beyaz bluzun üzerine mavi ceketini giyerek fermuarını çekti. Çantasına kulaklığını koydu ve şapkasını alıp çalışma masasının sandalyesine oturdu. Telefonunu eline alınca gördüğü 'Lee Minho🦋' yazısıyla ayaklandı. Aramayı açıp "Geldin mi? Tamam, geliyorum aşağıya." dedi ve kapattı.

Odadan çıkmadan önce yan yatağındaki kız ona seslendi, "Unnie!" Ona döndü Jae. Kız "Çok hoş olmuşsun. Kimle buluşacaksın?" diyip tek gözünü kırptı. Eliyle çantasının askısıyla oynarken "Teşekkürler, arkadaşımla buluşacağım." dedi. Kız sinsice güldü, "Şu sabahları seni burdan alan sonra da seni buraya bırakan çocuk mu?"

Jae sadece kafasını salladı. Kız gülümsedi ona "Bunu bana anlatacaksın gelince!" dedi. Jae de belli belirsiz gülümsedi ve hızla aşağı indi. Song Yuqi ilk defa kendisiyle bu kadar arkadaş canlısı konuşuyordu. Bir değişik hissetmişti.

Bahçe kapısından çıkıp Minho'yu görünce selam verdi ona. Minho gülümsedi ve aniden kızın elini tutup birleştirdiği ellerini havaya kaldırdı, "Gidelim bebeğimmm!!" diye bağırdı adeta. Jae kalbinde pompalanan kanın heyecanına sebep olmasına engel olamazken elini çekip sert olmayacak şekilde Minho'nun ensesin vurdu.

"Bak gerizaklı, biz okul dışında neyiz? Söyle bana?" dedi Jae. Minho suçlu bir çocuk gibi kafasını eğdi, "Affedersin, canım arkadaşım." dedi. Jae küçük bir kahkaha attı. Sosyal medyadaki bir sesi taklit etti. "You're excused, and I'm not your brah." (Affedildin, ve ben senin dostun değilim.) Duyduğu şeyle kafasını kaldırdı Minho, ne yaptın lan sen der gibi bir bakış attı Jae'ye ve gülmeye başladı.

Jae hiçbir şey olmamış gibi soğuk bir yüz ifadesi takındı ve "Neyse hadi gidelim." dedi. İlerlemeye başladı. Minho buna daha çok gülmeye başladı, "Yanlış tarafa gidiyorsun!" dedi. Jae hemen geri döndü onun yanına.

İki saniye geçmeden az önce Jae'nin yaptığı gibi ciddi bir ifadeye büründü ve -doğru yönde- ilerlemeye başladılar.

Seungmin ile buluşacakları kafeye geldiklerinde Minho kapıyı açıp Jae'ye geçmesini işaret etti. Minho, Seungmin'in oturduğu masayı gördü ve o tarafa ilerledi. Oturacakları masanın yanında kalorifer vardı duvar kenarı olduğu için. Kırmızı sandalyeler siyah masalarla çok uyumluydu. Eski ama aynı zamanda modern bir kafeydi.

Masaya geldiklerinde Jae kısaca kafa selamı vermiş oturmak için Seungmin ile tokalaşan Minho'yu bekliyordu. Minho ona dönünce biraz geri çekildi onun geçmesi için. Minho bir elini kızın beline koyarak hafifçe ittirdi onu sandalyeye doğru, "Sen otur oraya, kalorifer var. Üşümezsin." dedi. Jae onun yaptığı bu incelikle ne diyeceğini bilememiş sadece sandalyeye oturmuştu.

Seungmin, Jae'ye elini uzatıp "Kim Seungmin." dedi. Jae onun elini sıktı ve "İm Jae." dedi çekingen bir şekilde.

"Şeyi biliyor musun, Neil Simon'ın Sevgili Doktor eseri." dedi Jae heyecanla, gözleri parıldıyordu. Minho, gülümseyerek onun yüzünü inceliyordu. Çok güzeldi, her bir ayrıntısına kadar. Jae bir anlığına Minho'ya bakmak için kafasını çevirdiğinde yüzündeki gülümsemeyle kendisi izleyen birini beklemiyordu. Anında kafasını geri çevirdi.

Yine yapmıştı işte. Kalp atışlarını tüm vücudunda hissetmesine sebep olmuştu. Ona öyle bakmasa ne oluyordu ki? Hiçbir şey olmamış gibi Seungmin'le konuşmaya çalıştı.

Voices |Lee Minho|Onde histórias criam vida. Descubra agora