10-Revenge

1K 96 74
                                    

140623
you should see me in a crown -Billie Eilish

Kişilikten yoksun bu insanları yönetecekti. Onlara yaptıklarının bedelini ödetecekti. Teker, teker... Uyarısını çoktan yapmıştı. Şimdiyse tüm o saçma sapan cümleleri onlara yedirecekti. Yakıp yıkacaktı, teker teker. Soğuk gözleriyle herkesi tuzağına çekip düşürecekti.

***
11 Aralık
Sabah güneşinin yüzlerine vururken okulun bahçe kapısının önünde durdular. Jae terleyen ellerini eteğine sildi. Bunu bir daha yaşamak istemiyordu. Minho'ya döndü, "Sen ilk gir ben biraz zaman geçince gelirim." dedi ve arkasını dönmeye yeltendi.

Minho, kızın bileğinden tuttu hafifçe. Gitmesini engelledi. "Hayır." dedi ve elini kızın eline indirip ellerini kenetledi birbirine. "Birlikte giriyoruz." gülümsedi ona güven veren bir şekilde. Kız gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Gözlerini açtı, "Gidelim." diye mırıldandı. Cesur olmanın vakti gelmişti.

Yavaşça okul bahçesini adımlarken öğrencilerin bakışları onlardaydı. Ama bu sefer dünden farklı olarak çoğu üzgün bakıyordu. Hatta biri özür bile dilemişti! Dün dediği şeyi tekrar etti içinden: "Dün ile bugün arasında değişti?"

Sınıflarına girdiklerinde Minho sırasına çantasını bırakıp Chan'in yanına gitti. Sessizce konuştu, "Jae'yi sınıftan uzak tutabilir misin? Hesap sormam gereken kişiler var." Kafasını salladı Chan "Oyalarım ama başını belaya sokma." dedi. Minho kafasını iki yana salladı. "Bu arada, Eun nerede?" diye sordu. Chan tek kaşını kaldırdı, "Sınıfında da, ne işin var onunla?" dedi tedirgince.

"Onun arkadaşı lazım bana. Arayıp telefonu bana verebilir misin?" diye açıkladı Minho.

Chan hemen Eun'u arayıp durumu açıkladı ve Minho'ya verdi telefonu. "Hah, Eun. Sizin sınıfta bir kız varmış. Kook Min Jae onu alıp bizim sınıfa gelir misin, ona çaktırmadan...tamam teşekkürler." Minho telefonu geri uzattı. Kaş göz yaparak Jae'yi işaret etti. Chan ayağa kalkıp onun yanına gitti. "Jae, gelsene bahçeye çıkalım. Daraldım." dedi. Jae itiraz etmeden ayağa kalktı ve takip etti onu.

Onlar sınıftan çıktıktan biraz sonra Eun ve Kook Min Jae girdi sınıfa. Minho sinirle gülümsedi. Sınıfta gözünü kestirdi. Arka sol tarafta oturan çocuğun yanına ilerledi. Yakasından tutarak kaldırdı onu, bu sırada sınıftan bir kaç tane "N'oluyo lan!" nidası çıkmıştı.

Adeta sürükleyerek tahtanın önün bıraktı onu, Park Seonghwa'ya baktı. "Bu sende." dedi ve kendi sırasına doğru ilerledi. Arkasında oturan çocuğu da az önceki gibi kaldırdı ve tahtanın önüne attı. Choi Hansol ve Kim Mingyu. Tekrar arkasını döndü ve Eun'un yanındaki kızı kolundan kaptığı gibi tahtaya doğru sürükledi.

İki oğlanın arasına attı onu da. Biraz eğildi onlara "Dün size bilen biri varsa söylesin dedim. Değil mi?" dedi sesini yükselterek. Güldü, "Sonrasındaki cümleyi hatırladınız mı? Eğer ki içinizden biri çıkarsa." dedi iyice sesini yükseltip.

Sınıfa döndü, "Bu kız yaptı, yaşanan gerçekle gram alakası olmayan o yazıyı yazdı. Fotoğraf ve videoları da bu iki köpeğe çektirdi. Peki bu kız kim? Merak ediyor musunuz?" Sınıftakiler kafalarını sallayınca sağa sola yürüyerek anlatmaya başladı.

"İki yıl önce, aynı okuldaydık ve konuşuyorduk. Ki o bana aşık olana kadar. Ben onu reddedince kaldıramadı. Konuştuğum tüm kız kankalarım, kuzenim dahil, hepsinin hakkında dedikodu çıkardı. Olay müdüre gidince okuldan atıldı. Demek ki hâlâ daha atlatamamış."

Kim Mingyu kıza döndü hiddetle, "Bana nasıl yalan söylersin. Sevgiliydik biz!" diye bağırdı adeta. Choi Hansol duyduğu şeyle hızla ayağa kalkıp Mingyu'nun üzerine atladı, "Beni bununla birlikte mi yürütüyordun Min Jae!?" dedi ve bir yumruk geçirdi Mingyu'ya. Kız onları gram umursamadan Minho'ya dönüp ayağa kalktı. Konuşmaya çalıştı, "Bebeğim, ben seni seviyorum. Lütfe-"

"Ne kadar iğrenç olduğundan haberin var mı? Arkanda iki sevgilin kavga ediyor, sen gelmiş sevgilisi olan birine bebeğim diyorsun. Rezillik."

Onları bu halde bırakarak sınıftan çıktı, peşinden Seonghwa geldi. "Harikaydın!" dedi. Minho güldü, "Onun bize yaptığını yaptım, tek ve en büyük fark benim anlattıklarımın gerçek olması." Seonghwa yüzünü ekşitti, "Midem bulandı dinledikçe." dedi.

Minho bir kez daha güldü ve omzunu patpatladı. "Sevdiceğim beni bekler!" dedi ve ilerideki bankta oturan Chan ve Jae'nin yanına gitti.

"Minik kelebeğin geldi~" diyerek Jae'ye sırnaştı Minho. Jae onu, ciddi anlamda, dirsek atarak uzaklaştırdı. "Chan biraz kay bence, yoksa üzerine kusabilirim." dedi. Minho dudağını büzdü, "Sevgilini üzüyorsun ama." dedi. Jae Minho'ya döndü ve yumruğunu havaya kaldırdı, "Ölmek mi istiyorsun?" dedi.

Minho güldükten sonra hemen ciddileşti. Dudaklarını araladı, "Yapan kişiyi buldum." dedi. Jae'nin kalp atışları hızlandı, heyecan ve korku sarmıştı etrafını. "Kimmiş?" diye sordu anında. "Kook Min Jae ve sevgilileri." dedi iğrenirmiş gibi bakarak. Jae şu anlık 'sevgilileri' kısmını boşvermiş, duyduğu isme odaklanmıştı. "Hani şu eski flörtün olan mı?" dedi.

Chan araya girdi ve "Takıldığın şeyin bu olmaması gerek, SEVGİLİLERİ DEDİ!" dedi neredeyse bağırarak.

Jae onaylayarak tekrar Minho'ya döndü, "Ha doğru, onlar kimmiş?" dedi. Minho, Jae'nin sadece Kook Min Jae'ye odaklanmasına güldü. "Choi Hansol ve Kim Mingyu." dedi. Chan'ın ağzı bir karış açılırken "Oha." nidası çıktı ağzından. Minho onlara dedikodu veren kocakarı gibi döndü, "Asıl bomba geliyor."

"Kook Min Jae, sevgilileri arkada birbirlerini yumruklarken bana dönüp 'Bebeğim, seni seviyorum.' dedi."

Büyük bir kahkaha patlattı. Jae sinir olmuş bir şekilde bakıyordu, "Senin bu kızla olayın neydi tam olarak, bi' anlatsana." dedi. Chan onları dinlemeyi bıraktı be etrafa göz atıyordu. Minho en kısa şekilde anlattı ona. Onu nasıl okuldan kovdurduğunu da anlatmayı unutmadı. Jae'nin sinir olması gözünden kaçmamıştı.

"Olay bitti gitti demek oluyor." dedi Chan 'kesin konuşmayı artık' der gibi. İlk dersin boş olması işlerine yaramıştı.

Sınıfa girdiklerinde iki kişinin sırası boştu, Minho amacına ulaşmıştı büyük ihtimalle. Disiplinlik etmişti ikisini. İkili sırasına oturduklarında Minho, Jae'ye döndü. Bir dirseğini masaya yasladı ve elinin üzerine kafasını yasladı "Kaç gün kaldı?" diye sordu, gülümseyerek.

Kızın gözleri parıldadı anında, "5 gün kaldı!" dedi heyecanla Minho'ya dönerken. Minho'nun kendisine olan bakışını görünce ciddi anlamda kalbi tekledi. Kafasını eline yaslamış onu izliyordu, yüzündeki hafif tebessümüyle harika görünüyordu. Göz göze geldiklerinde Jae hemen gözlerini kaçırdı.

"Taşıma işinde yardım lazım mı?" dedi Minho kafasını elinden çekip arkasına yaslanırken. Kız kafasını iki yana salladı, "Fazla eşyam yok zaten." Minho onu soru yağmuruna tutuyordu resmen. "Yarın buluşalım mı?" kız şaşırmıştı bu soru karşısında. "Neden?" diye sordu.

"Seungmin'i çağıracaktım, şu tiyatrocu arkadaşım. Tanışırsınız diye. Haftasonu hem izninde vardır." diye cevapladı onu. Kız düşündü, yetimhaneden uzaklaşmış olurdu. "Tamam, gelirim." dedi.
____________
NASILLL???
YB!
Beğendiniz mi?
Satır arası yorumları bekliyorum<3
Yazım hatası olabilir kontrol etmedim

Oy vermeyi unutmayııınn💖💖

-974 kelime

Voices |Lee Minho|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin