26-A "lil" problem

575 62 193
                                    

120723
i kissed a boy -Juphiter

9 Şubat
Yanındaki Eun ile gülerek yürüyordu kantine doğru. Onunla daha önce hiç bu kadar gülmemişti. Konuları ise Chan'ın koca götüydü. İyi ki bugün Chan evdeydi. Yoksa bunları duysa yaşayamazdı ikisi de.

Eun, Jae'ye döndü bir an. "Jae, anlatsana sana nasıl çıkma teklifi etti." dedi heyecanla. Merak ediyor olmalıydı. Jae utanarak anlattı olayı. Eun gülümsedi, "Bir Chan kadar olamasa da iyiymiş. FK peki?" dedi. Jae kaşlarını çattı, "FK?" dedi. O neydi ki?

Eun güldü, "First Kiss gitti mi diyorum." dedi. Jae'nin yüzü hafiften kızardı. "Evet." dedi kısık sesle. "Peki ne zaman?" diye sordu Eun heyecanla. "Senin doğum gününde." dedi. Eun elini ağzına götürdü, "Oha! Peki daha sonra oldu mu hiç?" dedi. Jae o sabahı hatırlayınca gözlerinin önüne geldi o an. Dudaklarını birbirine bastırdı, "Evet." dedi kafasıyla onaylarken.

Kantine vardıklarında Minho'ya mesaj attı, 'Kantinden bir şey istiyor musun?' diye. Minho, 'Bir şey istemiyorum, sen gel yanıma. Spor salonundayız Jisung ile.' yazdı. Jae'nin içinde bir kötü his vardı, Jisung ile ilgili. Kötü hissettiriyordu Jisung ile konuşmak.

Hep nefret ettiği o kelimeydi söyledi, "Hyung," Minho ona dönünce devam etti, "Bir konu hakkında konuşmalıyız."

Minho kafasıyla onayladı onu, "Konuşalım, da ne hakkında?" dedi. "İm Jae ile alakalı." Jisung nefret ettiği ismi dudaklarından dışarı atmıştı. Tribünlerin tarafından gelen sesle ikili bakışlarını oraya çevirdi. "O ses de neydi?" dedi Minho. Jisung hızla konuşmak istiyordu, Jae'nin gelmesi an meselesiydi. "Kedi falandır." diye geçiştirdi.

Minho çatılı kaşlarıyla, "Neyse ne oldu, ona bulaşanlar mı var yine?!" dedi.  Jisung sinirle kafasını iki yana salladı, "Anlamamış olman beni deli ediyor hyung!" diye bağırdı neredeyse.

"Sesine dikkat et, Han." dedi Minho. Bu 'Han' lakabı olan 'han' değildi, soy ismiydi. İşte şimdi sorun çıkacaktı.

Ellerini Minho'nun omuzlarına koydu, "Hyung, kız sadece senin paranı seviyor. Başka bir şey olduğu yok! Anlamıyor musun?" dedi. Minho bir adım geri çekildi. Çocuğun kollarının boşta kalmasına sebep oldu.

Ne anlatıyordu o? "Ne saçmalıyorsun? Bizim ilişikimiz sadece bizi ilgilendirir." dedi sert bir dille.

Jisung kaşlarını havaya kaldırdı, "Kız; seni, Kim Seungmin'i, Chan hyungu aynı anda yönetiyor! Sen de saf gibi kanıyorsun işte!" dedi. Kafasından aklına ne geliyorsa atıyordu. Minho'yu sinirlendirmeye çalışıyordu. Amacına da ulaşmış gibiydi.

Minho sinirle bir eliyle çocuğun yakasına yapışmış, diğer eliyle de karnına bir yumruk geçirmişti. "Ne dediğine dikkat et." dedi sinirle.

Jisung psikopat gibi güldü. "Seni parmağında bebekle oynar gibi oynatıyor. Kölesi olmuşsun!" dedi. Minho sinirle çocuğun yakasından tutup arkalarındaki duvara yapıştırdı onu. Jisung'un ayakları yere değemiyor, havada sallanıyordu. "Sana bir kez daha düzgün konuş demeyeceğim, Han!"

Jisung kafasını sallayınca onu yere indirdi. Jisung şu an Minho ile duvarın arasındaydı. Göz ucuyla spor salonunun kapısına baktı, Jae geliyordu. Tam zamanıydı.

Jisung iki eliyle onu boynundan tuttu, "O zaman düzgün öpüş diyebilirsin, bebeğim." dedi. Kafasını kendi kafasına bastırdı, dudaklarına yapıştı Jisung. Minho şaşkınlıkla kendini geri çekmeye çalışınca Jisung onun dudağını ısırdı. Gitmesine izin vermeyecekti. Aşık olduğu çocuğu öpüyordu, hem de sevgilisinden ayırma ihtimali de vardı.

Voices |Lee Minho|Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora