33-Guest

581 62 88
                                    

220723

8 Eylül
Tabaktaki pankekin üzerine döktüğü çikolata sosuyla hazırdı. Tabağı tepsiye koydu, yanına çatal ve bıçak yerleştirip kahve bardağını da yanlarına koydu. Tepsiyi alıp yatak odasına gitti.

Hâlâ uyuyor olması çok tatlıydı. Tepsiyi dikkatlice komidine bırakıp yaklaştı ona, onlara. Kolları arasındaki Doongie'yi yeni fark etmişti. Gülümsedi, elini kızın saçlarında gezdirdi. "Güzelim, hadi uyan kahvaltı hazırladım." dedi. Alnına bir öpücük bıraktı. Jae huylanarak geri çekildi. Gözlerini açtı yavaşça. Minho'yu görünce gülümsedi, "Günaydın." diye ağzında geveledi. Kollarının arasındaki kedinin kafasına bir öpücük bıraktı.

Minho gülümsedi ona, çok tatlıydı. Jae doğrulup bağdaş kurdu. Kucağındaki kedi kaçarken dudağını büzerek kedinin kapıdan gidişini izledi. Minho komidindeki tepsiyi alıp kızın kucağına koydu. Karışısına bağdaş kurdu.

Jae bir tabaktakilere bir de Minho'ya baktı, "Min, niye uğraştın." dedi. Minho pankekin birinden küçük bir parça kesip çatala batırdı, kızın ağzına doğru götürdü. "Aaa..." dedi.

Jae kıkırdayıp ağzını açtı. Pankeki çiğnerken gerçekten çok güzel olduğunu fark etti. "Çok güzel olmuş." dedi dolu ağzıyla. Minho gururla gülümsedi, "İlk defa denedim." dedi. Kız şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı, "Gerçekten mi?" dedi. Minho kafasıyla onayladı onu, ardından bir parça daha kesip kıza uzattı. Jae çatalı almak için elini uzatınca Minho çatalı geri çekti, "Kendim yerim, Minho." dedi Jae.

Minho omuzlarını silkti, "Ben böyle istiyorum." dedi ve çatalı tekrar uzattı. Jae tatlılık krizi geçirecekti birazdan. Kıkırdadı, "Peki." diye mırıldandı ve çataldaki parçayı yedi. Kahveden bir yudum içti. Bir parça daha kesti Minho, onu da kendi ağzına attı. Gerçekten güzeldi.

Tüm tabak bitince kız tepsiyi alıp ayağa kalktı. Üzerindeki koyu gri tişört altındaki şortu kapatıyordu, Minho'nun tişörtüydü.

Mutfağa ilerledi, Minho da onun peşinden gitti. Jae bulaşıkları yıkarken Minho makinedeki temiz olanları dolaplara yerleştiriyordu. "Şu etkinlikteki kız, derslerde sana bakıp duruyor." dedi Jae, ellerini kurularken. Kafasını Jae'ye çevirdi, "Sana olan aşkımı izliyor yani." dedi gülümseyerek. Jae kıkırdadı, "Hayır, daha çok sinirli gibi bakıyor. İkinci bir olay yaşamak istemiyorum, dikkatli ol." dedi ciddileşerek.

Minho tamamen ona dönerek kollarını bedenine sardı, "Merak etme, başka bir şey daha yaşamayacağız. Sadece iyi şeyler." dedi. Jae de ellerini onun omuzlarına yerleştirdi, aralarındaki küçük boy farkını kapatıp oğlanın yanağına bir öpücük bıraktı.

Jae koltukta oturmuş telefona bakıyordu, Minho ise balkonda sigara içiyordu. Okul grubundan gelen bildirimle yüzünde güller açtı. "Minho, ders iptal!" diye seslendi Minho'ya. Balkon kapısı açıktı ama sineklik kapalıydı. "Şaka yapma, komik değil." diye yanıtladı Minho onu. Sigarasını söndürüp içeri girdi. Ellerini yıkayıp geri geldi, Jae'nin yanına oturdu. Jae mesajı ona gösterip yüzünü buruşturdu, "Şaka yapma, komik değil." diye sesini taklit etti.

Minho sırıttı, "Hmm, komik değil mi?" dedi. Kolunu kızın omzuna attı, elini kızın ensesine yerleştirdi. Yüzünü kendine çekti, "Artık sormuyorum." diyip dudaklarını dudaklarına bastırdı.

Jae neye uğradığını şaşırmıştı, dudaklarından ağzına yayılan sigara tadıyla ellerini oğlanın omuzlarına koyup oğlanı kendinden ayırdı. "Ne oldu?" diye sordu Minho. Jae elinin tersiyle dudaklarını sildi, "Minho, sigara içtin az önce." dedi. Minho gözlerini kıstı, "Unutmuşum. Dişini fırçalayıp gelirsem devam edebilir miyiz?" diye sordu heyecanla. Sanki hiç öpüşmüyorlarmış gibi. Jae kıkırdadı, kafasıyla onayladı onu. Minho hızla kalkıp banyoya gitti.

Zilin çalmasıyla ayağa kalktı Jae, "Ben baktım!" diye seslendi Minho'ya. Kapıyı açtı, orta yaşlı bir kadındı. "Buyurun?" diye sordu kız. Kadın, kızı baştan aşağı süzdü; tişörtünden dolayı görünmüyordu şortu, dudakları hafiften kızarmış, göğsü hızla inip kalkıyordu. Bir şeyler yaşandığı belliydi. Kadın tereddütle, "Lee Minho'ya gelmiştim ben. Yanlış oldu sanırım." dedi.

Jae gülümseyerek kafasını iki yana salladı, kafasını içeri çevirip "Minho!" diye seslendi. Minho da ona seslendi, "Geldim bebeğim!" içeriden hızlı adımlarla gülümseyerek geldi.

Kapıdaki kişiyi görünce yüzü düştü, donup kaldı olduğu yerde. Kadın kaşlarını çattı, bir Jae'ye bir de Minho'ya bakıyordu. "Anne, neden geldin?" diye sordu Minho. Jae'nin gözleri açıldı duyduğu sözle. "Bu kız kim?" diye sordu kadın. Cevabı biliyordu ama soruyordu işte. "Sevgilim." dedi Minho yutkunarak.

Kadın ayakkabısını çıkarıp içeri girdi. "Konuşacağız." diyip salona gitti. Jae, Minho'nun omzuna elini koydu. "Sakin ol." diye fısıldadı. Minho ilerledi salona doğru.

Annesini bir yıl sonra görüyordu ve davranış şekli bu muydu gerçekten. Kadın koltuğa oturup onlara da oturmalarını işaret etmişti. Jae, Minho'dan biraz uzağa oturdu. "Sen burada mı yaşıyorsun?" diye sordu kadın o samimiyetten uzak sesiyle. Jae yutkundu, gerilmişti. "Şey, genellikle." dedi kısık sesle. "Sizin bu hâliniz ne ya?" dedi kaşlarıyla Jae'nin üzerindekileri işaret ederken. Minho ona karşı gelmek adına ağzını açtı, "Anne-"

"Yaşınız kaç, başınız kaç! Kendinize gelin." kadın lafı ağzına tıkmıştı. Derin bir nefes aldı Minho. "Bunlar sadece geçici heves. Gençliğinizi bitirmeyin." diye devam etti kadın kendinden emin bir sesle.

"Sen de kendine bir çeki düzen ver. Şey gibi gözüküyorsun, ağzıma o lafı almayacağım ama öyle duruyorsun." diye ekledi, rahatsız edici bakışlarını Jae'nin üzerinde gezdirirken. Jae neye uğradığını şaşırmıştı. "Onu kendinle karıştırma, senin gibi değil o." dedi Minho sinirle. Kaç yılın acısı çıkacaktı. Ayağa kalkıp bağırmaya başladı, "Bir yıldır yüz yüze gelmemişiz, burada bize nutuk çekiyorsun! Biraz kendine mi baksan, hayatımın içine ettin!"

Jae, ayağa kalkıp Minho'nun kolunu tuttu 'yapma' dercesine. Jae'yi nazikçe geri oturttu, "Jae'ye laf edecek bir konumda değilsin sen! Senin yüzünden kabus gördüğümde kim vardı yanımda, Jae vardı." Ellerini saçının içerisinden geçirip derin bir nefes aldı. Kafasını yere eğip gözlerini kapattı, "Çık git evimden." dedi sıktığı dişleri arasından.

Kadın gözlerinden akan yaşlarla ayağa kalktı, "Oğlum yapma, ben senin için uğraşıyorum." dedi Minho'ya yaklaşırken. Minho bir adım geriledi. "Ağzımı bozmak istemiyordum ama bozacağım. S*ktir olup gider misin?" dedi eliyle kapıyı gösterirken. Jae yutkundu, bu kadın gitmeliydi hemen.

Kadın yavaş adımlarla evden çıkarken Jae onun çıktığından emin oldu. Kapı sesi gelince Minho gözünden akmak üzere olan yaşları sildi. Jae salona girip kollarını Minho'ya sardı, oğlan kafasını kızın omzuna koyup kollarını beline sardı. Jae bir eliyle onun saçlarını okşamaya başladı. "İğrenç hissediyorum." dedi Minho boğuk çıkan sesiyle.

"İçinden ne geliyorsa onu yap, ağlayacaksan ağla. Tutma kendini." dedi Jae. Annesinin bu yüzsüzlüğüne sinirlenmişti. Hak etmişti bu sözleri. Minho'nun gözyaşları kızın omzunu ıslatmaya başladı. "Ben böyle bir anneyi hak ediyor muyum?" diye sordu boğuk çıkan sesiyle. O kadını hak edecek ne yapmıştı ki?

"Sen her şeyin en iyisini hak ediyorsun, bebeğim." dedi Jae saçlarına bir öpücük bırakıp. "Seni seviyorum." dedi Minho kızın boynunu öpüp.
___________
Allah ne oldu öyle
Nasıl buldunuzzz
Yorumlarınızı bekliyorum
Oy vermeden geçmeyinnn

-990 kelime

Voices |Lee Minho|Where stories live. Discover now