29-Changing

561 62 146
                                    

170723

28 Ağustos
Cam kapıyı açıp kavurucu sıcaktan serin yere girdi. Sırasını bekleyecekti. Kenardaki koltuklara oturdu. Ciddi anlamda sekiz ay geçmişti. Sekiz aydır Jae'nin yüzünü görmemiş, sesini duymamıştı. Alışmıştı, her ne kadar istemese de. Fakat sekiz aydır Doongie dışında kimseye gülümsememişti. Yüzü çöküktü hâlâ; mosmor gözaltları, kurumuş dudakları ve artık parlamayan gözleri.

Şu anda yanında olmasını çok isterdi ama değildi. Jae, oradaydı ama Jae orasının ne kadar şanslı olduğunu bilmiyordu.*

Kuaför onu çağırınca adamın gösterdiği koltuğa oturdu. Adam dikkatle sordu, "Evet, ne yapacaktık?" Koltuktaki genç umursamazca "İstediğiniz bir renge boyayabilir misiniz." dedi. Adam şaşırmıştı, "Aa, evet. Tabii." diyip aynadan Minho'nun yüzünü, saçlarını inceledi bir süre.

Saçlarındaki havluyu kaldırdı adam. Minho gözlerini saçlarında gezdirdi. Evet, yakışmıştı. Adam, Minho'nun mor tutamlarımı kurutmaya başladı. Jae'nin çok sevdiği kahverengi tutamlar mora dönmüştü. Değişimin iyi geleceğini umut ederek gelmişti buraya.

Kuaförden çıktı, cebindeki sigara paketini çıkarıp bir tane yaktı. İyice bağımlı olmuştu bu illete. Önceden günde iki taneden fazla içmezken şu an günde bir pakete yakın içtiği de oluyordu. Dertlerini aldığı söyleniyordu, bekliyordu o da geçmesini.

Caddede zehirli dumanı içine çekerek yürürken telefonu çaldı. Kimseyle konuşmak istemiyordu. Kimin aradığına baktı, iç çekerek açtı telefonu. Yine o lanet tanışma etkinliğine gelmesini isteyecekti. "Efendim, Seonghwa?" dedi. Karşısında çocuk heyecanla konuştu, "Minho geliyorsun değil mi? Yarın akşam gidilecek."

"Hayır gelmiyorum." dedi Minho. İngiliz dili ve edebiyatı bölümünün tanışma etkinliğiydi, tüm sınıflar olacaktı.

"Hadi ama! Gelmezsen peşini bırakmam, şey yaparım...ımm...Teyzene sigara içtiğini söylerim!" Minho sinirle iç çekti, bu çocuk niye böyleydi? "Tamam, geleceğim." dedi. Minho oraya gidip sadece içecekti, başka bir şey yapmayacaktı ki. Ne diye gidiyordu?

29 Ağustos
Seonghwa, Minho'yu kolundan sürüklerken gayet mutlu görünüyordu. Arada birilerine selam veriyordu. Bir tane son sınıf önüne durup Minho'nun kolunu bıraktı. Kızın koluna girdi, Minho'nun gözleri açıldı. "Ablamla tanış. Park Sang Hee." dedi. Minho durumu anlayınca rahatlayıp bir nefes aldı. Hafifçe eğildi, "Memnun oldum, sunbaenim." dedi. Kız gülümsedi. "Bende." dedi.

Seonghwa ablasına veda ettikten sonra bulundukları salonun ortasındaki dairenin etrafına bağdaş kurmuş öğrencilerin yanına gittiler. Onlarda bir yere oturdular.

Bölümün öğrenci temsilcisi olduğunu düşündüğü biri ayağa kalkıp konuşmaya başladı, "Hepiniz hoşgeldiniz. Herkes sırayla ayağa kalkıp kendini tanıtırsa çok iyi olur. Ben başlamış olayım; Jung Hoseok ben, İngilizcemin güzel olduğu kadar dansta da iyiyimdir." gülümseyerek bitirdi ve tekrar yere bağdaş kurdu.

Kızın biri ayağa kalktı, "Ben Kang Mihi, lisanlı bir voleybol oyuncusuyum." dedi. Tekrar oturdu. Sonra bir çocuk kalkıp kendini tanıttı. Kolunu yanındaki Seonghwa'nın omzuna yaslayıp kafasını da eline koydu. Bu sıkıcı şeyi dinlemek istemiyordu.

Kolunun bir anda boşa düşmesiyle uyandı, Seonghwa ayağa kalkmış kendini tanıtıyordu. O yanına oturunca ayağa kalkması gerektiğini anlayıp hızla kalktı. "Lee Minho." dedikten sonra oturacakken öğrenci temsilcisi engel oldu, "Hobin falan, sevdiğin bir şey yok mu?" dedi. Minho sinir olduğunu beli etmemeye çalıştı, "Kedileri ve dans etmeyi severim." diyip oturdu yerine.

Voices |Lee Minho|Where stories live. Discover now