9-Resurrection

918 86 58
                                    

090623
therefore I am -Billie Eilish

Tüm bu insanlar neyden bahsediyordu? Onların güzel ilerleyecek hayatlarına karışmışlardı. Öyle ya da böyle onlar aynı kulvarda değillerdi. Nasıl hissettiklerini bildikleri şeyler hakkında konuşmamalılardı. Dünyanın tepesindeymiş gibi davranıyorlar, ama onların dünyası gerçek değil. Onların üzerinden oyun oynamaya devam edin, daha az umursayamazlardı.

***
10 Aralık
Jae, sedyede bağdaş kurmuş öylece bakıyordu duvara. Ayılmasından bu yana beş dakika olmuştu. Minhoyla yaptığı son konuşmanın ardından tek kelime etmemişlerdi. Kafasını iki yana salladı hafifçe, "Chan, çantamda telefonum vardı. Onu verir misin?" diye rica etti. Chan hemen çantasından telefonu bulup ona uzattı. "Bu durumda okulda kalamam." dedi Jae ve birini aradı.

"Alo, Bayan Park? Ben okuldayım şu an, bayılmışım. Yeni ayıldım. Ben mümkünse bugün yetimhaneye dönebilir miyim? Gerçekten kendimi iyi hissetmiyorum."

Müdire onu onaylayınca belli belirsiz tebessüm etti. Teşekkür edip kapattı telefonu. Ayağa kalkmaya çalışınca Chan elinden tuttu ve yardım etti ona. Hemşire masasında oturuyordu, ona döndü ve "Bana rapor yazabilir misin unnie?" dedi. Şu zamana kadar bayıldığında hep yardımcı olmuştu ona.

Kadın gülümsedi ve "Tabii." dedi. Bir rapor yazdı. Jae'ye verdi, hafifçe eğilerek teşekkür etti Jae.

Minho, Jae kapının yanındayken konuştu. "Sen okul dışına çık, beni bekle. Seni bırakıcam." Jae ona döndü, reddedecek hali yoktu. Yavaşça kafasını salladı. Chan'a çevirdi kafasını, "Okul kapısına kadar benimle gelir misin? Minho'yla gidersem, daha kötü olurum." dedi.

Minho'nun dik duran omuzları düştü, kalbine saplanan o bıçak daha derine inmişti. Hepsi onun yüzünden yaşanmıştı, daha doğrusu o öyle düşünüyordu. Kendini suçluyordu. Saçma şakalarına bir son verseydi bunlar yaşanmayacaktı. Sadece okul kapısına kadar bile gidemiyordu yanında. Çünkü saçma salak hareketler yapmıştı ve birileri bunu çarpıtmıştı.

Teyzesini aradı Jae ile Chan çıkar çıkmaz. "Teyze, Jae fenalaştı okulda. Onu evine bırakıp bende eve geçsem başım çok ağrıyor...hm, hm. Sen müdüre haber verirsin o zaman. Teşekkürler, görüşürüz."

Hemşireye kafa selamı verip sınıfına ilerledi. Birinci teneffüs zili çalmıştı az önce. Sınıfım ortasında duran çantasını alıp okul bahçesine gitti hızlı adımlarla. Üzerindeki gözleri umursamıyordu. Onun canını yakan şey, Jae'nin kendisi yüzünden zarar görmüş olmasıydı. Güvenliğe, müdürün haberi olduğumu söyleyip onaylattıktan sonra hızla dışarı çıktı.

Jae'yi ileride görünce koşarak yanına gitti. "Daha iyi misin?" diye sordu. Jae sadece olumlu anlamda kafasını salladı.

Minho dayanamadı ve durdurdu onu. Konuşmaya başladı, "Jae, bak her şey benim suçum gerçekten çok özür dilerim. Öyle saçma sapan davranmasaydım-" Jae onun sözünü kesti, "Senin suçun olması gibi bir durum söz konusu bile değil. Olayı kim çarpıtıp o hâle getirdiyse onun suçu." Ona güven vermek istercesine sahtece gülümsedi, gerçekten gülümseyecek hâli yoktu.

"Sen öyle diyorsan..." diye mırıldandı Minho ve önüne dönüp yürümeye devam etti. Görmüştü o sahte gülümsemeyi. Kalbinde saplanmıştı bıçak zaten, şimdide onu daha da derine batırmışlardı. Kendinden nefret etti bir kez daha.

Yetimhanenin önüne geldiklerinde Jae durdu ve yere indirdi gözlerini. Minho, her ne kadar, onun bu kadar üzülmesindeki baş sorumlu olarak kendini tutuyor olsa da; yayımlayan kişiyi yaptığına pişman etmeyi aklına kazımıştı.

Minho yutkundu ve bir adım yaklaştı ona. Jae, kafasını kaldırdı hemen. Minho aniden sarıldı ona. "Çok özür dilerim," Jae ne yapacağını bilememişti ilk önce, ilk kez satılmıyorlardı elbet ama bu farklıydı. Teselli eden kişi bu sefer Jae idi. Kollarını onun beline sardı. Bu sırada Minho devam etti, "Çok özür dilerim, hepsi benim mallığım. Öyle yapmasaydım bunlar yaşanmayacaktı. Affet beni." kafasını kızın boynuna gömdü iyice.

Jae bir eliyle sırtını sıvazladı, "Senin hiçbir suçun yok. Ben sana kızgın veya kırgın değilim. Ben insanların bana bakışlarına kırgınım, kızgınım." Her ne kadar ağlamasa da, gözleri dolmuştu Minho'nun.

"Kim yaptıysa pişman edeceğim." dedi Minho, oldukları durumdan dolayı boğuk çıkan sesiyle. Jae tebessüm etti, "Gerek yok buna. Biz böyle de iyiyiz." dedi. Geri çekildi Minho yavaşça. "Bir sorun olursa, saat kaç olursa olsun arayabilirsin beni." dedi.

"Sende beni arayabilirsin istediğin zaman." dedi kız. Minho yavaşça kendini geri çekti. "Şey o zaman, görüşürüz." dedi ve hızla gitti. Jae'nin, onu gözleri dolu görmesini istemiyordu. Sorular soracaktı, sonra da Minho kendini tutamayıp ağlayacaktı. İstemiyordu bunu. Bu yüzden koşarak uzaklaştı oradan.

Jae arkasından gülümseyerek baktı. Tatlı bulmuştu bu hareketini. Kafasını iki yana salladı bahçeye girdi.

Tabiri caizse kendini yatağına attı Minho. Gözlerini tavandaki küçük yıldızlara dikti. Tüm gün olanları düşünmeye başladı. Kim yapmıştı bu p*çliği. Sınıfın o anki hâlini düşündü. Gözlerini kapadı ve hayal etti. Herkes kendi sınıflarındandı, sadece Kook Min Jae onların sınıfından değildi. Ne işi vardı onların sınıfında.

Sinirle doğruldu yatakta, bağdaş kurdu. Telefonunu eline alarak sınıf grubundan Park Seonghwa'nın telefonunu bulup mesaj kısmına girdi. Onun çevresi vardı okulda halledebilirdi doğruya inandırmayı başarırsa.

Minho:
Park ben Lee Minho
Sana anlatacaklarıma inanacağına,
inanıyorum o yüzden yazıyorum
(8:12)

Park Seonghwa:
Dinliyorum Lee Minho
(8:16)

Minho:
O fotoğraflarda olanlar gerçek evet yaşandı
Yani sevgilime sarılamaz mıyım?
Ama o yazı, kesinlikle yalan
Öğlen olay olduğu için yemeğini
yiyememişti Jae
Dün de teyzemin iş yerine götürdüm,
yarı zamanlı iş arıyordu
Sonra da gitmesine izin vermedim
yemek yemediğini bildiğim için
Bak iyi dinle evde anneannemle
beraber sofraya oturup yemek yedik
Yemek yedik.
Üzerine bir şey dökülünce de tişört verdim
Bu kadar ya
Bir şerefsizin olayları tamamen
saçma sapan bir yere çekmesi şu an
hiç hoş olmayacak kelimeler
kullanabilirim o yüzden susuyorum ve okumanı bekliyorum
(8:23)

Park Seonghwa:
Ben ne diyeceğimi bilemedim şu an
Özür dilerim ya
Sabah dediklerim için
Bana sadece durumu açıklamak
için yazmış olamazsın dökül  bakalım

Minho:
Senin çevren geniş :D
Şimdi, okulun itiraf sayfasını
yöneten kişiyi de tanıyorsundur

Park Seonghwa:
Doğru bildin yakın arkadaşım kendisi

Minho:
Ondan gönderiyi kaldırmasını isteyebilir misin?

Park Seonghwa:
Tabii

Minho:
Teşekkürler
Bir de şey soracaktım
Kook Min Jae ne zamandan beri bu okulda?
Sabah onu gördüm de bizim sınıfta

Park Seonghwa:
Bu yılın başından beri
Cha Eun'u biliyorsun değil mi
Onun sınıfında
Niye sordun?

Minho:
Merak ettim
Önceden konuşuyorduk da
(8:35)
Neyse çok teşekkürler
(8:36)
_________
Seeeelaaaammmlaarrr
Nabersiniz
Beğendiniz mi
Minhoyu üzdük biraz :(
Aklımda deli fikirler var bekleyin ve görünn

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın!!

-954 kelime

Voices |Lee Minho|Where stories live. Discover now