13-Free time

834 87 98
                                    

200623
die for you -The weeknd

Hislerini kabul etmekten nefret ediyordu, çünkü asla ona o şekilde bakmazdı. Onu özlemekten korkuyordu, onu sevmekten. Zor zamanlarında olsa bile onun için ölebilirdi. Onun için ölmeye de razıydı...

***
Kafeden elindeki kahvelerle çıktı ikili. Hava parçalı bulutluydu, kuru bir soğuk vardı. Yavaşça sessiz sessiz sıcak kahvelerini yudumlarken kısa sürede parka vardılar.  O günkü gibi salıncaklara oturdular. Bu sefer ellerinde sıcak kahveyle.

Hafifçe sallanırken konuştu Minho, "Geçen geldiğimizde ne konuştuğumuzu hatırlıyor musun?" minik bir tebessüm oluştu yüzünde. Jae kıkırdadı, "Hiç kız arkadaşın oldu mu?" diye sordu geçen geldiklerinde dediği gibi. Minho cevapladı, "Hayır, hiç." sonra Jae'nin sesini taklit ederek "Ne, şaka yapıyorsun? Çok yakışıklısın!" dedi. Jae kaşlarını çatarak yan gözle baktı ona.

Minho güldü onun bu hareketine. Ayağa kalktı ve "Banka oturalım." dedi. Jae ile birlikte banka ilerlediler. Oturduklarında Minho siyah sırt çantasını eline aldığında Jae ne yaptığını anlamaya çalışıyordu. Çantanın ön gözünden bir paket sigara çıkarınca gözleri büyüdü. Niye daha önce söylememişti ki? "İçtiğini bilmiyordum." dedi Jae.

Minho çantasından çakmak çıkarırken konuştu, "Denk gelmemiş demek ki. Yoksa öğrenirdin." Kız teyzesinin bilip bilmediğini sormak için ağzını açtığında Minho "Hayır, teyzem bilmiyor." dedi ve gülümsedi.

Minho bu sırada paketten bir tane çıkartıp yakmıştı. "Ne zamandan beri içiyorsun?" diye sordu bu sefer. Jae çok fazla soru sorarak onu bunalttığını düşündü, "Ya da boşver çok sıktım seni." diye ekledi ve kahvesinden bir yudum içti. "Yılın başında başladım. Neden içtiğimi bilmiyorum. Zaman öldürüyorum sadece." dedi Minho, kızın ne hissettiğini anlayarak. Sigarayı dudakları arasına götürüp zehirli dumanı içine çekti.

Jae, fazla şaşırmamıştı. Ailesiyle sorunu olduğu belliydi, her ne kadar zaman öldürmek için içtiğini söylese de. Çok merak ediyordu. Ama sormaya da korkuyordu. Niye ailesiyle değil de teyzesiyle yaşıyordu? Belki de sormanın vakti gelmiştir. Derin bir nefes aldı. Ciğerlerine inen sigara dumanı yüzünden öksürdü.

Minho ona döndü hemen, "İyi misin?" diye sordu. Jae kahvesinden bir yudum alarak boğazını rahatlattı. "İyiyim." dedi. Bankta bağdaş kurarak Minho'ya döndü tamamen. "Çok özel değilse bir şey merak ettim. Niye teyzenle yaşıyorsun?" dedi, merakla. Minho kafasını arkaya çevirip dumanı dışarıya üfledi, Jae'nin üzerine gelmemesi için. Tekrar Jae'ye döndü, derin bir nefes aldı. Jae ellerini ceketinin ceplerine attı.

Olayları kafasında topladı kısaca. Konuşmaya başladı her ne kadar acıtsa da. "Annem ve babam boşandılar yıllar önce. Annem de habire biriyle evlenip boşanıyor. Bir sürü yerde bir sürü kez yaşadım. Yine beni teyzemin yanına gönderdi ben sonra geleceğim, dedi. En son böyle dediğinde iki yıl beklemiştim. Bundan sonra beni bir yere götüremez buraya yerleşeceğim."

Jae, yutkundu. "Üzgünüm, sormamalıydım." diye mırıldandı. Minho buruk bir tebessüm sundu, "Hayır, gerçekler bunlar. Zaten aklımdan çıktığı yok. Birine anlatmak rahatlatıyor." dedi. Sadece arka plana atıyordu düşüncelerini rahat rahat yaşamak istiyordu ama olmuyordu. Annesiyle telefonda uzun uzun konuşsa bile aynı şey değildi. En ihtiyaç duyduğu zaman bırakmıştı onu. Anne sevgisini bilmiyordu.

Kafasını iki yana salladı ve ayaklandı, "Gidelim hadi, saat 12 olmuş." dedi. Kız da ayağa kalkınca durdurdu onu, bir adım atıp yaklaştı ona. Jae kalbi deli gibi çarparken ne yaptığını sorguluyordu. Minho onun boynuna eğilip kokladı. Geri çekildi, "Sana da parfüm sıkayım. Sende sigara kokmuşsun." dedi. Minho çantasından parfüm çıkarırken kalp atışının düzelmesini umut ediyordu.

Voices |Lee Minho|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin