He Rejected Me for Adoption

160 20 8
                                    

"Hey, Ash!" Ginny pufta cenin pozisyonunu almış bedene dokunur dokunmaz korkuyla geri çekilmek zorunda kalmıştı. Ash öyle bir sıçramıştı ki biraz daha arkalarında kalan Hermione bile kokrup yerinde sarsıldı. Panikle etrafına bakınıp yüzüne düşen saçlarını eliyle çekti ve hızla Ginny'e döndü. "Ne? Ne oldu?"

"Tanrım, pufta uyuduğun için uyandıracaktık seni Ash! Neden böyle korktun ki?" Ash hala anlam vermeye çalışıyor gibi etrafına bakındı, ne zaman odaya çıktığını dahi hatırlamıyordu. "Ben neredeyim?"

"Odandasın Ash, sen iyi misin?" Elini yüzüne götürüp hızla tek gözünü oğuşturdu, masanın önünde öylece uyuyakalmıştı. "Merlin, ders çalışacaktım."

"Kaç saattir uyuyorsun sen?" Ash ihtiyatla etrafına baktı, saati göremiyordu. "Saat kaç?"

"Birazdan Cadılar Bayramı yemeği verilecek Ash, sen kahvaltıdan beri burada mısın?"

"Hemen hemen." Olduğu yerden toparlanıp kitaplarını kucakladı ve çantasının içine tıkıştırdı, hala kendine gelebilmiş sayılmazdı. "Siz iniyor musunuz?"

"Sen inmeyecek misin?" Ginny kafasını sallayıp elindeki birkaç günlük kıyafetle yatağına doğru ilerledi, komodini ve yatağının arasındaki görünmez kabine girmiş ve hızla üstünü değiştirmeye başlamıştı. "İnmek istediğimi sanmıyorum Hermione."

"Ama Remus'u görmeyecek misin? Cadılar Bayramı'nda onu yalnız bırakacağına emin misin?" Remus'a en nefret ettiği özel günü sorsanız Cadılar Bayramı kesinlikle birinci sırayı çekerdi; o kendini canavar diye adlandırırken, eğitmeye çalıştığı öğrencilerin her bayramda Kurt Adam olmanın avantajlarını tartışmalarından bıkmış usanmıştı. Üstelik bu Bayram ona her defasında canavar olduğunu bas bas bağırıyordu.

"Doğru diyorsun, ama ya benimle konuşmazsa?" Hermione olan her şeye rağmen yine o anaç gülümsemesini takınıp Ash'in omzuna elini koydu ve sıvazlamaya başladı. Ash atılsa Hermione ona sarılır mıydı acaba? Çünkü birilerine sarılmaya inanılmaz ihtiyacı varmış gibiydi. "Remus'un seninle konuşacağına eminim Ash, yorma kendini bunlarla." Omzunu silkip elindeki kıyafetlerle arkasını dönmüş, kendi yatağının yanındaki kabine ilerleyip içinde kaybolmuştu.

Ash çenesinin titrediğini hissetti, sarılacaklarına çok inanmıştı oysa ki. 

Seninle küsler Ash, sana sarılması tuhaf olmaz mıydı sence de? Biraz akıllı düşün. 

Ama Hermione bana öyle küsm- 

Saçmalama, hepsi seninle küs Ash. Haklılarda, hala seni korumaya çalışıyorlar. Sana sarılmaması dünyanın en normal şeyi.

Kafasını iki yana sallayıp düşüncelerini savuşturdu ve yavaşça dolabına ilerledi. Remus onunla konuşmasa bile en azından yanında olurdu, değil mi?

Üzerine mavi kalın bir kazak ve altına da siyah bir pantolon giyip cüppesini tekrar üstüne geçirdi, neredeyse hiç özenmemiş, eline geleni giymişti.

Ginny ve Hermione'i beklemeden odadan çıktı, Ortak Salon o içerdeyken süslenmiş ve inanılmaz ihtişamlı olmuştu. Biraz göz gezdirip yavaşça salondan çıktı, tüm koridor korkunç süslerine kavuşmuş gibiydi.

Merdivenin gelmesiyle beraber inmeye başladı, o inene kadar merdiven tekrar durmuş ve hızlıca kendini zemine atmayı başarmıştı. Üzerindeki cüppeyi düzeltip yavaşça içeriye girdi, birkaç kişi ona baksa bile hemen hemen herkes kendi halindeydi. Hızla boş bulduğu bir yere oturup beklemeye başladı, yemeğini yiyip tekrar uyumak istiyordu.

Ginny ve Hermione onu görmeden içeriye gülüşerek girmişler ve biraz daha ötede, diğer arkadaşlarının oturduğu yere geçmişlerdi. Ash içinin acıdığını hissetti, sabah o olaylar olmasaydı o da o masada olabilirdi.

La Douleur Exquise | Harry Potter FanfictionWhere stories live. Discover now