Cedirc Diggory and the Unwanted Child

187 27 19
                                    

Ona birkaç asır gibi gelen birkaç saniyeden sonra, sonunda ayrıldıklarında kimsenin o an farketmediği bir şey oldu. Cedric yavaş ve usulca çadırı terk etmişti. Ash onun yaptığını yapmak istedi, yine aynı kızgınlık ve hayal kırıklığı tüm vücudunu turlarken dışarı çıkmak, acısını kendi kendinden çıkarmak istiyordu.

Daha arkadaşlarının ona bakmasına bile fırsat vermeden hızlı ve sessizce bardağını masaya bıraktı ve çadırdan çıktı. Yüzüne vuran sıcak rüzgar onu ağlamaya daha da çok itiyor gibiydi. Kendi kendine tısladı, sinirinden çenesi kitlenmiş gibiydi.

"Senden nefret ediyorum Ash Estelle Bell. Senden nefret ettiğim kadar hiçbir şeyden nefret etmiyorum. Tiksiniyorum senden, hiçbir şeyi becerememenden! Hiçbir mutluluğu elinde tutamamandan nefret ediyorum, bu kadar aptal olmandan, ailen için hep utanç kaynağı olmandan nefret ediyorum. Tek amacın birinin seni sonsuz sevgiyle sevmesini sağlamaktı, onu bile beceremedin küçük böcek. Ayaklar altına alınmak için biçilmiş kaftan seni, ailen senin gibi bir çocukları olduğu için utanıyor olmalı. Küçük böcek, beceriksiz aptal et parçası-"

"Ash?" Genç kız sıktığı eşofmanını hızla bırakarak ona seslenen kişiye döndü. Ses sağından gelmiş gibiydi ama orda kimse yoktu. "Ash, çadırın arkasındayım." Hızla oraya yürüdüğünde onun gibi ıslanmış bir surat beklemiyordu, özellikle de bu kişi Cedric Diggory'se.

"Cedric? Ne işin var burad- Neden ağlıyorsun?" Sanki az önce kendine olan hırsından çenesini kıracak o değilmiş gibi konuşuyordu.

"Ben de onu sormak için seni çağırmıştım."

"Ne yani, sende mi neden ağladığını bilmiyorsu- Cedric senin neden ağladığını nerden bileceğim?" Genç çocuk kızarmış gözlerini anlık sinir bozuntusuyla devirip gülümsedi ve tekrar toprağa bakmaya başladı. "Benim neden ağladığım değil, senin neden ağladığın sorumuzun kökü."

"Ben sürekli böyleyim, ama merak ediyorsan söyleyeyim; içerdeki olay fena canımı sıktığı için ağlıyordum."

"Um, aynı sebep ha?"

"Ne? Sende mi Harry'den hoşlanıyorsun?" Genç kız dediği ile önce şokla elini ağzına kapatmış daha sonra da merakla çocuğa bakmaya başlamıştı. Galiba az önce yaşadığı sinir krizi, belli bir süre beynine gitmesi gereken oksijeni engellediği için böyle rezil oluyordu. Yanına kıvrılıp oturduğu için göz teması kuramıyorlardı. "Hayır Ash, benim hoşlandığım Cho."

İkisi de moral bozukluğu ile ayaklarıyla toprağı eşeleyip düşünme seansına gitmişlerdi. "Cedric, ben inanılmaz çirkin biri miyim?"

"Ne? Hayır tabii ki! Bunu nerden çıkardın?"

"Peki çok kilolu muyum?"

"Ash, fiziğin yeterince güzel. Bunları neden bana soruyorsun?"

"Peki çok mu aptalım? Yani sen, benimle zaman geçirirken sıkılır mısın? Ya da seninle bir yere gitsek yanımdan kaçmaya çalışır mısın, ben sevilmeyecek biri miyim? Çok mu başarısızım?"

"Ash ne saçmalıyors-"

"Tanrı biliyor ya Cedric, o kadar işe yaramazım ki Harry bir kere olsun bana o gözle bakmadı. Belki de bakamadı, o kadar çirkinim ki. Etrafında o kadar güzel kız varken neden bana baksın ki zate-" Cedric hızla sol elini kızın ağzına dayayıp susmasına sebep olmuş, sinirle ona bakmaya başlamıştı. "Ne saçmalıyorsun sen böyle?"

Ash bıkkınlıkla verdiği nefesinin ardından Cedric'in eline düşen göz yaşıyla beraber göz kapaklarını yumdu ve derin bir nefes aldı. Cedric elini çektiğinde dudakları büzüşmüştü. "Harry neden beni sevmedi ki? Sen bizden büyüksün, belki bilirsin. Bir insan diğerine neden bu denli büyük bir ızdırap çekitir ki, hangi kitapta yasal oldu bu? Curcio affedilmez lanetken Amortentia'dan aldığımız koku neden yasal? İkisi de aynı acıyı veriyor, bu nasıl adaletsizlik?" Cedric kızın çektiği ızdırabın aynısı çekiyordu pekala ama hiç böylesine kelimelere dökmemişti. Düşündüğünde haklı olduğuna karar kıldı, aşk acısı inanılmaz ızdırap çektiriyordu. Psikolojik ve fiziksel çöküntüye yol açıyordu. Cruico ile aynı etkenlere sahipti, ama yasaldı? Gerçekten, bu nasıl bir adaletsizlikti böyle!

La Douleur Exquise | Harry Potter FanfictionWhere stories live. Discover now