Love Confession's

183 25 34
                                    

"Merlin! Dur artık Draco! Yeter!" Sarı saçlı çocuk üzerine çıktığı Zabini'yi yeterince benzetmeden üstünden kalmayacak gibiydi. "Öldüreceksin onu!"

"Zaten amacım o Ash!" Cedric ve Ash çadırdan gelen seslerle koşarak içeri girmiş ve şuan çadır sakinlerinin - bu aralar pek sakin değil gibiydiler - yaptığı gibi Draco'yu Zabini'in üstünden almaya çalışıyorlardı.

"Tamam yeter artık, yeterince zarar verdin Draco! Bırak!" Harry'de bir yandan sarılmış ikisini ayırmaya çalışıyordu. Yani, bilincinin kapanmasına az kalmış Zabini'in üstünden Draco'yu almaya çalışıyordu. "Yeter!"

"Ah, yeter artık! İyice kafayı yedin sen!" Lia hızla ve içindeki sinirle Draco'yu kaldırmış, karşısındaki duvara doğru fırlatır gibi çekmişti. Genç çocuk anlık acısıyla büzüşen suratını umursamadan devam etti. "O aptalı görmek istemiyorum! Sadece öldürmek istiyorum, o zaman hiç görmem!"

"Saçmalamayı kes artık!" Genç çocuk mimikleri ve ses tonu haricinde gayet sakin görünüyordu. Bunu sebebi, onu tutanın Lia olmasından kaynaklanıyordu. Hayır, Lia onu tutacak kadar güçlü değil ya da Draco o cılız kollara yenilecek kadar güçsüz değildi. Sadece, tekrar onun üzerine atlarsa Lia arada kaynardı, canı yanardı. Genç çocuk bunu asla istemeyeceğini biliyordu. Asla istemeyecekti. "İyice canavar oldun farkında mısın?"

"Onu yanında görmek istemiyorum! Tamam, planın başarılı oldu, yemin ederim çaresizlikten ölüyordum, kıskandırdın beni. Tamam mı! Yeter artık, onunla olmanı istemiyorum! Anlamıyor musun? Ödüm kopuyor, ya birisi de senin bana hissettirdiklerini hissettirirse? Çünkü kimse bana senin gibi hissettirmedi. Bana böyle hissettiren birini kaybetme korkusu kafayı yedirtiyor, yeter. Tamam mı? Lütfen."

Draco yaslandığı duvardan destek alarak biraz daha diklendi ve aralarındaki boy mesafesini iyice açtı. Draco kesinlikle uzun bir çocuktu ve Lia ona nazaran çok kısa kalıyordu. Genç kız, titreyen masmavi göz bebeklerine yoğunlaşmıştı yine aynı şekilde titreyen simsiyah gözleriyle. Draco kafasını iki yana sallayıp yine çöktü.

"Gerçekten bana iyi gelen tek şey gibisin, sana ne zaman bu kadar bağlandım bilmiyorum ama sana çok ihtiyacım var. Bana soğuk davranmana dayanamıyorum. Seni gerçekten seviyorum Lia, üzgünüm."

Lia yavaşça yutkunup belli belirsiz gülümsedi. Bu değil miydi işte, aylardır beklediği aşk itirafı? Şimdi niye midesindeki kelebekler delirmişti ki? Sonuçta hazırkıklı olması gerekmiyor muydu?

"Merlin, Slytherin'in prensi, Salazar Slytherin'in torunu şuan aşkını itiraf ediyor Fred. Ve biz buna şahitlik ediyoruz." İkisi de yan yana oturmuş, Draco ve Lia'yı izlemeye başlamışlardı. Bu olay onlar için inanılmaz değer niteliği taşıyordu işte. "Bir Malfoy.. Çaresizliğini dile getiriyor George, bu an ne kadar da az kişiye nasip olmuştur farkında mısı-"

"Hey! Salazar'ın torunu falan değilim! Ambiansı bozuyorsu-"

Karşısındaki masmavi gözlere bir kez daha bakıp gözlerini kapadı ve duvara sıkıştırdığı çocuğun kiraz pembesi dudaklarına kendini bastırdı. Merlin, ne çok beklemişti, ne çok senaryo yazmıştı bu an için.. Şimdi hepsi gerçekleşiyordu işte.

Draco şaşkınlığı yüzünden belli bir süre ellerini havaya kaldırıp beklemiş, daha sonra olayın gerçekliğüni kavrayıp kızın öpücüğüne karşılık verirken ellerini de beline sarmıştı.

"Ah, bu an için ne kadar çok çabaladım biliyor musun Cedric? Gecelerce kavgalarını izledim, yeri geldi ayırdım ama sonunda oldu işte. Gururlu bir anne gibiyim." Ash yanındaki Cedric'e değilde önünde dönen manzaraya bakıyordu. Suratına yayılan gülümsemeyle beraber Cedric hafifçe omzuna vurdu. "Madem bu kadar başarılısın, benim aşk hayatıma da bir katkın olsun bir zahmet."

La Douleur Exquise | Harry Potter FanfictionTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang