Darling Duet

438 45 99
                                    

"Ravenclaw'ı yendiğiniz doğru mu Draco?" Ash sandiviçinden bir ısırık daha alıp Ginny'e aşık aşık bakmaya başladı. "Benim kızım işte ya! Sandiviçi bile mükemmel yapıyor."

"Sandiviçi bile mi?"

"Ron yani-"

"Sen bu ekmek arası her şeyi nasıl bu kadar basite alabilirsin Estelle?" Gözlerini kısarak Ash'a dikmişti gözlerini. Genç kız korkuyla yutkunup sandiviçiyle bakıştı. "İnanamıyorum sana. Rezil."

"Ron sen deli misin? Hermione ile yaşamadığı aşkı yemekle yaşıyor herif." Harry'da sandiviçinden düşmek üzere olan dometesi eline alıp ağzına attı. "Biz neden bu soğukta dışardayız?"

"Ash gitar çalacak çünkü." Lia ikinci lokmasını da alıp sandiviçi tekrar paketledi. Draco az yediğini farmetmiş ama ses etmemeyi tercih etmişti. Genç kız lokmasını yutup tekrar ağaca yaslandı. "Ama hava gerçekten soğuk."

"Ash gitar mı çalıyor?" Terence şokla doğrulup Ash'a baktı. "Vay be!" Ash kibirle saçlarını savurup arkasından gitar kılıfını çıkardı.

"Harry'de çalsaydı ya. Düet falan." Fred gülümseyerek Harry'in omzuna vurdu. Genç çocuğun yanakları kızarmıştı. Zorla yutkunup etrafına baktı. "Getireyim mi?"

Ash gözlerinin parladığını düşündü. Sevinçten kıpır kıpır olmuştu. Uzun süredir beraber çalmıyorlardı. Lia'ya bakıp gülümsedi ve ayağa kalkıp gitarı kılıfından çıkarmak için son lokmasını da ağzına sıkıştırdı.

"Potter sen de hızlıca git odana gitarını getir. Bekliyoruz." Harry hızla kalkıp koşarak bahçeden çıktı. Ash arkasından gülümseyerek bakakalmıştı.

"Ash!" Lia dürtüp bağırınca sıçrayarak Lia'ya döndü genç kız. "Ne var be!?"

"Salak bu ya. Hadi hadi kim bilir kimi düşünüyordun?" Çapkınca gülümseyip Ginny'in omzuna vurdu Lia. Ash yanaklarının kızradığını hissedince hızla arkasını dönüp devam etmeye başladı işine.

"Utandı, salak." Lia sandiviçinden bir ısırık daha alıp cüppesini düzeltti. "Off sus Lia ya."

"Senin gitarın çok -" Diyecek bir şey arıyor gibiydi. "Sade be." Draco doğrulup omzuna yaslanan Ron'u ittirdi ve üzerini silkeledi. "Bir şeyler mi karalasak?"

"Annen bir şey der mi Ash?" Ash Luna'nın dediğiyle suratını düşürdü. Annesi gerçekten arkadaşları tarafından her şeye kızan biri olarak mı gözüküyordu? Daha bu yaz bu konu yüzünden kavga etmemişler miydi?

23 Temmuz 1993

"Her şeyime karışamazsın ama!"

"Ben senin annenin küçük hanım! Gayette karışırım!" Ash omzundaki çantayı yere fırlatıp yumruğunu sıktı. "Sen dedin diye söylediğin saatte eve gelmek zorunda değilim! Hem hava daha kararmadı bile!"

"Arkadaşlarınla her gün görüşüyorsun! Bir akşam hep beraber yemek yiyelim diye baban ve ben işimizden erken izin alıyoruz ama kızımız arkadaşlarıyla gezip tozacak diye ailecek bir yemek bile yiyemiyoruz!" Eva bir adım atıp saçlarını savurdu. "Zeytinyağı gibi üste çıkma!"

"Ben ne olursa olsun senin bana veremediğin sevgiyi kızıma vereceğim! Bir yemek alt tarafı! Yarın da yenir, ne diye bu kadar büyütüp sorun yaratıyorsun? Yarın da yeriz." Ceketini çıkarıp odasına girdi genç kız. "Kavga çıkarmak için sebep arıyorsun ya! Al sana sebep!" Kapıyı çarpıp arkasında enkaz olan iki kişi bırakmış, bunun farkına gece yarısı varmıştı.

Bugün..

Luna, Neville'nin omzundan sıyrılıp doğruldu. Ron doğrulduğu için rahatsızca kıpırdanıp bu sefer de Hermione'nin yanına geçti ve kitabını kucağından alıp kendisi yattı. Hermione gülümseyerek saçlarını sevmeye başlamıştı.

La Douleur Exquise | Harry Potter FanfictionOù les histoires vivent. Découvrez maintenant