Quidditch Tournaments

220 29 13
                                    

"Lily, iyiyim diyorum. Neden inanmıyorsun?"

"Seni neredeyse paramparça bir halde gördüğüm için olabilir mi küçük hanım?"

"Tamam ama sonuçta geçmiş zaman değil mi?" Genç kadın derin bir nefes alıp yatağın başına oturdu ve ihtiyatla gülümsedi. "Gelecekte bir daha yaşanmasın diye uğraşıyorum güzelim. Israr etme. Bugün buradasın. Yarın çıkabilirsin, söz."

Ash gözlerini devirip çarşafı üzerinden attığında Lily irkilmişti. "Neredeyse bir haftadır burdayım ve yemin ederim iyileştim. Asla tehlikeli bir hareket yapmayacağım ve Madam izin verene kadar süpürgenin üzerine binmeyeceğim. Söz veriyorum, hadi ama!"

Lily genç kızı biraz daha süzüp onaylayıcı olmayan bir bakışla yerinden kalktı ve mırıldanarak kapıya doğru ilerlerdi." Pekala,"

Lily daha sözünü bitirmeden Ash hızlıca yataktan çıkmıştı bile. "Ama! Ama başın dönerse, bir yerin ağrırısa ya da başka bir şey okursa hemen revire gidiyorsun, anlaştık mı?"

"Dur bi, önce revirden çıkayı-"

"Anlaştık mı Ash Estelle Bell!"

"Uh, pekala. Tamam. Seni seviyorum Lily!" Pelerinini bağlamadan üzerine gelişi güzel atıp Lily'i yanağından öptü ve elinden gelenin en hızlısıyla revirden uzaklaştı. Lily'in kararı her an değişebilirdi.

Daha sabahın inanılmaz erken bir saatiydi, hızlıca büyük salona gidip kendine ücra bir yerde koltuk seçti ve beklemeye başladı. Herkesin gelmesine daha neredeyse bir saatten fazla vardı. Bu zamanı arkadaşları hakkında düşünmek için kullanacağı aklında yoktu belki ama oturur oturmaz aklına gelen ilk şey bu olmuştu.

Onlara koskocaman sarılmak istiyor gibiydi. O gün, gece yarısı onları bir daha görmemek her şeyden daha çok korkutmuştu genç kızı. Şimdi yine trip atarsa kendini suçlayacaktı. Bunu yapmak kesinlikle aklında yoktu ama yine de düşünmesi bile kendisini rahatsız etmişti.

Derin bir nefes alıp arkasına yaslanmaya çalıştı ama beli acıdığı için yapamamıştı. Lily'e kendini öyle böyle kanıtlasa bile hala iyi olmadığını kendi de biliyordu.

Yavaşça yerinden kalkıp her zaman oturdukları başka bir koltuğa geçtiğinde kendini daha rahat hissediyordu. Yavaşça masaya kafasını yaslayıp kapıdan öğrencilerin geçmesini beklerken uyuyakalacağını hesaba katmamıştı.

"Tanrım! Ash, uyan!" Genç kız sıçrayarak kalktığında belinin acısıyla suratını buruşturup tekrar kafasını masaya koydu. Pelerinin üstünden ağrıyan yere baskı yapmaya çalışıyordu. "Hey! İyi misin! Ash?"

"Evet, evet. İyiyim, Merlin bağırmayın." Yavaşça kafasını kaldırdığında başında Remus'un beklediğini farketmişti. Daha felaketi ise şimdi yaşanacak olandı çünkü arkadaşları grup olarak gelip Remus'un bağırdığını duyunca onlara doğru koşmaya başlamışlardı. Bu kadar ilginin verdiği hafif utançla etrafına baktı ve başını salladı.

"Remus, ne oldu? Ash, iyi misin?" Öncelik garip bir şekilde James'in olmuştu çünkü Remus'un yanındaydı. Daha sonra Harry ve Hermione ile Ginny yanına gelmiş daha sonra da diğerleri.

"İyiyim, uyumuşum sadece."

"Lily sana nasıl izin verdi? Büyü mü yaptın Çiçeğim'e!"

"Neden, yoksa ağlayacak mısın ha?" James yapmacık bir alınganlıkla kaşlarını çatıp elini beline koydu. "Hıh, ben en azından Snitch'i tutacağım diye kendimi o demirden bu demire savurmuyordum küçük hanım. Karşında tarihin en iyi tutucusu var, iki duygulandık diye ağzınıza pelesenk olmuşuz bakıyorum?"

La Douleur Exquise | Harry Potter FanfictionDove le storie prendono vita. Scoprilo ora