Recent Photos

334 36 6
                                    

"Kusura bakma Pucey'cik. Burası Terence ile beraber dopdolu. Seni yan tarafta ağırlayacak tren. Bay bay." Harry alaycı bakışlarıyla Adrian'a el sallayıp gülümsedi. "Hadi ama, tren kalkıyor. Düşersin falan, çok üzülürüz."

"Kes sesini Potter. Zaten burda oturmayacaktım, Terence bizimle gelir sanıyordum. O yüzden geldim."

"Peki, ama hala burdasın. Terence bizimle. Hadi, geç." Ash genç çocuğun dizini sıkıp uyarıcı bir bakış attı. Harry kaşlarını kaldırıp omzunu silkti ve arkasına yaslandı.

Adrian kapıyı örtüp kaybolduğunda Ash kafasını cama çevirip dışarıya bakmaya başladı. Onu neşeyle karşılayan bir ailesi olmayacaktı trenden indiğinde. Tüm arkadaşları ailesine sarılırken öylece bekleyecekti.

Tren hareket etmeye başlayınca genç kız kafasını camdan kaldırıp etrafına bakınmaya başladı. Arkadaşları sohbet ediyordu. Mutlulardı. Gülümsemeye çalıştı fakat yanakları hareket bile etmemişti. Göz kapakları yorgunluktan düşmeye başlamıştı. Gecelerdir uyumuyordu.

"Evet ya, tüm gün o saçma sapan Slytherin toplantılarını yapacaklar. Sanki bizim ev Salazar Slytherin'in geleneksel toplanma alanı gibi her defasında bize geliyorlar bide."

"Evet! Tüm okul bu sarıyı görmüyormuşum gibi bir de yazın da görüyorum."

"Ya Lia, sanki halinden memnun değilmiş gibi yapmayı bıraksan mı güzelim? Zaten Draco yeterince oyun kesiyor bize. Yok kimseyi istemiyorum ayakları falan." Hermione kitabından kafasını kaldırmadan konuşmuştu.

Karşı karşıya oturan iki çocukta birbirlerine bakıp gözlerini kıstı ve omzularını silkip kafalarını çevirdi. İkisi de tüm yaz aynı ortamda bulunmaktan mutlulardı ama bunu daha kendileri bile kabul edememişti.

"Ginny, bütün yaz senden yararlanıcaz haberin olsun." Ron kız kardeşinin yanağını sıkıp kıkırdadı. "Bizim midemize bakmak zorundasın."

Ginny omzunu silkip saçlarını bağladı gözlerini devirdi. "Tam bir beleşçi ya." Herkes kıkırdayıp tekrar kendi işine döndü.

Ash gözlerini kapatmak üzereydi. Fiziksel ve zihinsel olarak o kadar yorgundu ki gözlerini kapatsa uyuyacağını biliyordu. Neden mutsuz olduğunu biliyor ama kendine asla açıklamıyordu. Mantığı her şeyi kabullenmiş gibi görünse de kalbi hala trenden inince onu bekleyecek bir ailesi olduğuna inanıyordu.

Hüzünle bedenini serbest bıraktığında başı trenin duvarına çarptı. Gözlerini acıyla kırpıştırıp tekrardan serbest bırakmayı denedi. Biraz sonra çoktan uyuya kalmıştı bile.

✨✨✨

"Esty. Esty, hadi." Genç kız korkuyla gözlerini açıp etrafına bakındı. Trende Harry ve kendisi hariç kimse yoktu. Harry kendini biraz geri çekip çantasını omzuna taktı. "Birine bir şey mi oldu?"

"Hayır, iniyoruz. Geldik." Genç kız travmasını atlatmayı başaramamıştı. Birine bir şey olacak korkusu iyice yıpratmıştı onu bir hafta da.

Genç çocuk Ash'in de çantasını omzuna takıp kalkması için kafasını salladı. Ash gerinip ayağa kalktığında Harry elini kavrayıp dar koridorlardan hızlıca geçmelerini sağladı. Sonunda peron göründüğünde trenden birlikte indiler.

Harry genç kızın elini bırakmak istemese de Ash ailesiyle görüşmesi için Harry'in elini bıraktı ve birkaç adım geri çekilip çenesini büzerek etrafına bakınmaya başladı. Burası dönüm noktasıydı. Ya gelirlerdi ya da Ash sonsuza kadar onların gittiğine inanırdı.

Lia ve Draco asilce ailelerinin önünde başlarını eğip selam verdiler ve sakince yürüyerek ordan ayrıldılar. Narcissa başıyla Ash'a selam verip arkasını döndü. Lia'nın annesi de Ash'a buruk bir gülümseme ile selam verip uzaklaştı. Annesiyle arkadaşlardı. Birbirlerine sarılmıyorlardı. Annesi ona hep sarılırdı.

La Douleur Exquise | Harry Potter FanfictionWhere stories live. Discover now