51. Bölüm // Tina

55 6 0
                                    

Gösterdiğim haberi bir kaç dakika boyunca sessizce okudular. Muhtemelen sona geldiklerin de Kirishima sinirle yerinden zıpladı. "TAMAMEN YALAN!!" diye bağırdığında irkilmişçesine yerimden zıpladım. "Sen her şeyi düzelttin! Adam bas baya yalan söylüyor!" dedi sinirle. Belli ki yalana tahammülü yoktu.

"Biraz sakin ol..." dedi Mina. Ona sakin ol diyordu ama kendi de epey kızgındı. Uraraka telefonu elimden almış harıl harıl bir şeyler yapıyordu. "Uraraka-san... Ne yapıyorsun..?" dedim, biraz da korkarak. Suratındaki ifade pek de hoşuma gitmemişti. "Hiiiiç... Birkaç yorum yazıyorum sadece..!"

İtiraz edip telefonu elinden almak istesem de korktuğumdan sessiz kaldım. Bizimkilere dönüp "Sakinleştiyseniz artık bana 1 ay önce ne olduğunu anlatabilirsiniz diyorum," dediğimde sonunda dikkatleri tekrar bana döndü.

Kaminari söze başladı. Elini ensesine götürerek "Ah... Evet ona gelirsek..." dedi ve anlatmaya başladı.

🕗🕘🕙

"Ağzından kan akmaya başladı sonra tam göğsüne dikenlerden birinin girdiğini fark ettik. Sonra kan kaybından bayıldın, ön kapının oralarda ambulans olduğunu gördük. En hızlımız Iida olduğundan seni sırtına aldı, kapıya gitti. Sonrasında hastaneye götürüldün 2 hafta uyumuşsun falan... Öyle işte..." diyerek o uzun, masalsı hikayeyi sonlandırdı Izuku. Sınıfça parçalara ayıra ayıra anlatmışlardı. Bir ara, yalan olmasın, uykum geldi. Uyuyakalmış bile olabilirim.

Hikayeleri bitince etraf kısa bir süre sessiz kaldı.

"Anlıyorum... Demek o garip yaratık... O garip gölge..." Kendi kendime mırıldanıyordum.

"Ee... Hatırlayabildin mi bir şeyler?" dedi Jirou.

"Yani... Anlattıklarınızın gerçekliğine bağlı. Bir şeyler gelip gidiyor ama... Abartmadığınıza eminsiniz değil mi?" dedim hafif bir gülümsemeyle. "Yanlış anlamayın, size inanmadığımdan falan değil. Sadece... Bunca felaket nasıl başıma gelmiş anlayamadım." dedim alayla.

"Hey! Gülme! Bunları hatırlayınca ne kadar kötü olduğunu anlayacaksın!" diye bağırdı Hagaruke hırsla.

O diyene kadar güldüğümün de farkında değildim. Öyle deyince daha fazla gülmeye başladım. Tabii diğerleri de bana katıldı.

🕙🕚🕛

Gece...

Mora karışan o lacivert rengi ilgimi her seferinde çekmeyi başarıyordu. O mükemmel renk uyumunun üstüne serpiştirilmiş yıldızlar, ayla beraber olağan üstü bir tablo oluşturuyordu.

Uzun ve uykusuz gecelerimin klasiği oturup geceyi izlemek olur. Bugün de ilgimi çekmeyi başarmıştı.

Hastanedeyken de geceleri oturup camı izlerdim. O atmosferde uyumak imkansız gelirdi. Arada bir daldığım olurdu ama o da yarım saat ya da 1 saat sürerdi.

Geceleri oturmayı sevmemin bir diğer nedeni hafızamın daha hızlı tazelenmesi. Bazı anılarım gözümün önüne geliyor bu sayede hatırlamaya çabalıyorum.

Bugün neden uyuyamadığımı bilmiyordum. Ama içimden bir ses yarın çok uzun geçecek, diyordu. Bazı sesler duymaya alışıktım, 018 gibi, bu yüzden pek takmıyor, sadece gecenin keyfini çıkarıyordum.

Gün doğumunu gördüğümde kalkıp saate baktım. 5 olmuştu. Birazcık uyku alayım bari diyerek alarm kurdum.

Kalkıp hazırlanmaya başladım. Odamdan çıkıp ortak salona doğru yol aldığım da kızların sesini duyabiliyordum.

Salondan mutfağa geçtim. Yine bir elma alıp yemeye başladım. Diğerleri de salona toplaşıyordu.

"Günaydın kızlar!" diyerek enerjik bir giriş yaptı Mina. "Günaydın" diye cevap verdi diğerleri. "Luna'yı uyandırsak mı?" dedi Jirou. Mutfaktan onları izlediğimi fark etmemişlerdi.

Kız Kardeşlerin Kavgası // BNHA FanFicWhere stories live. Discover now