14. Bölüm // Büyülü gösteri

98 11 1
                                    

Tüm hafta sonumu ya evde ya da büyülü bölgede geçirdim. Pazar gecesi tekrar yurda döndüm. Geçen seferkinden daha fazla kişi vardı yurtta. Normalde 9 kişi gelirdi pazar akşamından. Bu seferse 13 kişi gelmişti. 

Kapıdan girdiğim andan itibaren tüm gözler üstümdeydi. Bir süre bana baktıktan sonra Yaoyorozu yanıma geldi. Elindeki telefonu göstererek "Cuma günü bir kötü mü yakalattın?!" dedi merakla. Şimdi anlamıştım. Beni rehin aldığını sanan geri zekalının haberini görmüşlerdi.

"O geri zekalıyı mı diyorsun? Kendi kaşındı." dedim. "Aldığı rehine sen miydin? Yani... O gün biraz kötüydün." dedi Kirishima. "Sadece o rehin olduğumu sanıyordu. Tabii bir de Endeavour." Bunu söylerken Todoroki'nin tepkisini ölçmeye çalışıyordum. Sonuçta Endeavour onun babasıydı.

Sadece Endeavour kelimesinde bana baktı ve işine geri döndü. Diğerleri yine bana hayran kalmıştı. 

"Hey arkadaşlar. Yeni kötüyü duydunuz mu?" dedim konuyu değiştirmek için. Fakat kimse duymamıştı. "Yeni kötü mü?" dedi Izuku merakla.

"----- bölgesinde ortaya çıkmış. Aynı anda 20 kişiyi birden öldürmüş. Şu aralar biraz gündemde." diyerek telefonumda onun haberini aradım. "Yazdığına göre ona dair tek fotoğraf bu." diyerek onlara kötünün fotoğrafını gösterdim.

"İlginç..." dedi çoğu kişi. Gizemli bir kötüydü bu.

Birden elektrikler kesildi. Mina korkup küçük bir çığlık attı. "Tamam tamam sakin olun" dedi Iida. "Telefonum nerede?" diyerek feneri açmak için telefonunu aradı.

"Luna-san seninki elindeydi. Feneri açabilir misin?" dedi. Telefonumu açar açmaz şarjımın 1 olduğunu gördüm. Derken kapandı. "Kahretsin şarjım bitti." dedim sinirle. Şarjımın bitmesinden nefret ederim. 

Aklıma ışık küreleri geldi.

"Ama yine de burayı aydınlatabilirim" dedim. Göz gözü görmüyordu ama herkesin merakla bana baktığını hissedebiliyordum. 

Sonra bir ışık belirdi. Ortamı birazda olsa aydınlatmıştı. Işık küresini havaya bıraktım. Kendi kendine süzülüyordu. Küçüktü ama aydınlatıyordu. Sonra biraz daha yapmaya başladım. Onlarca ışık küresi ortamı sanki sabahmışçasına aydınlatıyordu. Büyülü bir gösteri gibiydi. 

"Vay canına..." gibi hayran kalmış sesler geliyordu.

"Bu bir süre etrafı aydınlatır. Dokunmamaya çalışın, uzun süre yananlar yakabilir." dedim.

Elinde küçük bir tanesini tutan Mina şaşkınlıkla bana bakıp "Huh?" dedi. Hem tatlı hem de çok komik görünüyordu. "Bunlar... Gerçekten çok güzeller..." dedi Izuku. Yavaş yavaş sönmeye başlıyorlardı.

"Süreleri bitiyor..." dedim. Biraz daha yaptım. Diğerleri küçük olduğundan çabuk sönmüştü. Bu sefer biraz daha büyük yaptım. "Elektrikler geri gelene kadar bunlar idare eder" dedim. Etrafta uçuşan ateş böcekleri var gibiydi. Herkes ışık kürelerini izlerken içeri kirpi girdi. 

"Bunlarda ne böyle?!" dedi sinirle. Her zamanki gibi huysuzdu. "Işık küreleri." dedim. "Elektrikler gelene kadar bunlarla idare edeceksin." dedim. "Tabii telefonunun şarjı varsa o ayrı." Yine gıcıklık yapıyordum. O ise sinirden köpürmek üzereydi. 

Derken elektrikler geri geldi. Işığı gören küreler enerjilerini kaybedip sönmeye başladılar. "Gösteri bitti." diyerek odama geçtim. Herkesin hayran kaldığını hissedebiliyordum. Tabii ki kirpi hariç. 

Bilgisayarımı açıp o haber sitesine girdim. Yine o kötü hakkında bir haber vardı. Bu seferse insanları taşa çevirme özgünlüğü olduğundan bahsediyordu. İlginç bir özgünlük. Yeni yayımlanmış bir haberdi. Yazana göre 1-2 saat önce olmuştu bu olay. Başka ilginç bir haber olmadığından siteyi kapatıp biraz internette gezindim. Bana göre bir şeyler olmadığından bilgisayarı kapattım. Yeni bir kitap alıp okumaya başladım. 

Hafta sonu bir kitapçıya gidip 7 yeni kitap almıştım. Kitaplığımın üst rafı dolmuştu. İkinci rafınsa şimdiden yarısı doluydu.

Kitabı tek oturuşta bitirdim. Saat 12'ye geliyordu. Kitabı kitaplığa yerleştirip yattım.

Aradan yarım saat geçmesine rağmen uyuyamadım. Sanki biri beni izliyor gibi geliyordu.

'Bende hissediyorum. Biri bizi izliyor' dedi 018.

Kalkıp camdan baktım. Ben cama yaklaşırken önünden bir gölge geçti. Evet! Gerçekten biri bizi izliyordu. Camı açıp arkasından baktım. Ama çoktan kaybolmuştu. Güvende hissetmiyordum. 

Gece tabii ki bir daha uyuyamadım. Camın önündeki şifonyere oturup dışarıyı izlemeye başladım. Yine o gölgenin gelmesinden korkuyordum. Aslında korktuğum gölge değildi. Uyurken kendimi savunamazdım. İçeri girip bir şey yapar diye korkuyordum. 

Sabaha kadar gözüme bir gram uyku girmedi. Saat 7'de camın önünden kalkıp hazırlanmaya başladım. Gözüm hala dışarıdaydı. Çantamı hazırladım. Şarjdaki telefonumu alıp ortak salona geçip oturdum.

Burada da hiç rahat değildim. İyice paranoyak olmuştum. O gölge kimdi ve beni neden izliyordu. Ortak salona ilk gelen Izuku idi. İlk defa onu bu kadar erken görmüştüm. Onunla bir şey konuşmak istiyordum zaten...

Kız Kardeşlerin Kavgası // BNHA FanFicOnde as histórias ganham vida. Descobre agora