36. Bölüm // Dur

63 5 0
                                    

(Bu bölümde olan kavgayı sonradan beğenmediğim için yukarıdaki şarkının sözleriyle değiştiriyorum, bence çohsel uydu :P )

Toga'nın uyarısının üzerinden 1 hafta geçti...

Haberlerde onlarca taşlaşmış insan gördük... Ailelerinin acılarını, ağlayışlarını, heykellere acıyarak bakışlarını...

Bu ağlayan gözleri asla unutmayacaktım. Hepsi... Ben 17'yi bulamadım diye böyle ağlıyordu. Kendimi suçlu hissediyordum.

Aizawa-sensei benim anlattıklarımı Müdür Nezu'ya anlatmış, sokaktaki devriyeleri daha da arttırmasını istemişti. Müdürde ikiletmemişti. Şimdiyse sokaklarda, güvenlik ne kadar arttı bilemeyeceğim ama, daha fazla kahraman devriye geziyor. Her sokak köşesinde polisler var.

En azından bir şey olsa hemen bize haber gelir diye düşünerek kendimi avutmaya çalışıyorum. Bizimkiler de beni oyalamaya, 017'yi fazla düşünmememi sağlamaya çalışıyorlar ama elimde değil işte. Hala kimin içinde bilmiyoruz. Bu kişiye zorla mı girdi, yoksa ona red edemeyeceği bir teklifte mi bulundu bilmiyoruz...

O harekete geçince ne yapacağımı da bilmiyorum. Onu görünce... O parlak gözleri görünce ne yapacağım..? Hiç bilmiyorum... 

Ya kaybedersem? Ya 017 kazanır da herkesin canını yakarsa? Ya... Tüm dünyaya hükmederse? Tüm kötülerin amacı bu değil mi zaten? Başarırsa... Neler olur?

Kimseye belli etmemeye çalışıyorum ama çok korkuyorum. Geceleri uyumuyorum zaten. Her edebiyat dersinde uyuyakalıyorum. Ishiyama-sensei artık beni uyandırmıyor. Hem müdür neden böyle olduğumu söylemişti hem de bizimkiler izin vermiyordu.

Bense onu görünce ne yapacağımı düşünüyordum sadece...

Ben böyle düşünürken telefonuma bir mesaj geldi. Gecenin karanlığında telefona uzandım. Annemden bir mesaj...

'Nasılsın canım? Uyudun mu?' diyordu. Onunla bayadır konuşmuyordum. En son hastanede onu suçlarken duymuştu sesimi. Artık onunla barışma vaktinin geldiğini düşündüm.

'İyiyim anne. Hala uyumadım. Bir şey mi oldu?' dedim. Bir süre cevap vermesi için bekledim.

'Hayır canım. Bir şey olmadı. Sadece seni merak ettim.'

Klasik annem. Hep beni düşünürdü. Ama bu mesaj... Bu mesajda anlam veremediğim bir şey vardı. Sanki yalan söylüyor gibiydi...

'Emin misin?' dedim ona. 'Arayabilir miyim, müsait misin?'

Cevap vermesi biraz uzun sürdü. 'Peki' diyebildi sonunda.

Mesajlardan çıkıp onu aradım. Açması yine uzun sürdü. Sonunda "L-Luna..?" diye titrek bir ses geldi.

"Sesin niye titriyor?"

"Bilmem, hava soğuk ondan herhalde."

"Yalan söylediğini biliyorum. Neler oluyor?"

"..."

"Anne?"

Cevap veremiyordu. Bir şey olduğu kesinlikle belliydi. Gözlerimi kapattım ve "Babam mı orada?" dedim. Yine cevap vermedi.

"Anne... Y-Yine mi..?" diyebildim. Sesim titriyordu ve ağlamak üzereydim. Zihnimde onlarca anı sıralandı. Bir gece babam annemi fena benzetmişti. Başka bir günse yine anneme bağırıyordu.

Tina öldükten sonra bir kaç ay bizimle kalmış seyahatlere gitmemişti. O günlerde özellikle sinirli olurdu. Annem de onun kurbanı olurdu. Annemin özgünlüğü zayıf olduğundan döverdi genelde. Onun zayıflığı Tina'ya bulaşmışmış. O ise güçlü olduğundan bende güçlüymüşüm. Bizi para makinesi olarak görüyordu. Bir numaralı kahraman olursak onu zengin edermişiz. Hep böyle söylerdi. Ona göre benim bir şansım vardı ama Tina kahraman bile olamazdı. Para etmeyen biriydi. Ben... Bense onun gözünde bankaydım. Tina'ya hiç değer vermedi. O ölünce pek umurunda olmamıştı ama... Ben mahvolduğum için anneme çok kızmıştı. Annem ona bakabilseydi ben böyle olmayacakmışım.

Kız Kardeşlerin Kavgası // BNHA FanFicWhere stories live. Discover now