5. Bölüm // Yeni bir arkadaş

194 14 7
                                    

(Artık karakter perspektifine geçiyoruz. Şimdi ki karakterin adı Luna. 6 yaşında. Diğer özelliklerini bölümü okudukça anlarsınız zaten.)

"Hadi Luna, Tina bile hazırlandı. Aşağı gel artık" diye bağıran anneme pek aldırmadım. Ne giyeceğimi bilmiyordum ve dolaba son 10 dakikadır boş boş bakıyordum.

Sonunda siyah sweet-shirt'üm ve siyah taytımı giymeye karar verdim. Tanrım neden bu kadar kararsızım ki?

"Luna eğer hemen aşağı gelmezsen seni bırakıp gideceğiz." dedi annem tekrardan. Bu sefer hızlı olmalıydım. Neyse ki 6 yaşında olmama rağmen hızlı hazırlanan biriydim. Giyinip saçımı üstünkörü taradım ve aşağı koştum.

"Sonunda yani. Ben bile hazırdım" dedi Tina. Sevgili ikizim benim aksime çok yavaş hazırlanırdı. Kendisi bile kabul ediyordu.

"Ne giyeceğimi seçemedim. Ayrıca garip bir rüya gördüm, çok uzundu. Etkisinde kaldım." diye çıkıştım ona. Hemen gidip ayakkabılarımızı giydik.

Ben saçımı açık bırakmıştım ama Tina at kuyruğu yapmıştı. Onunla ikiz olduğumuza bazen inanmıyorum. Ne birbirimize benziyoruz ne de huylarımız aynı. Biz nasıl ikizdik böyle?

"Evet, ayakkabılarda giyildiğine göre artık gidebiliriz." dedi annem. Tam dışarı çıkıyorduk ki hemen içeri daldım.

"Luna, nereye gidiyorsun?" diye bağırdı arkamdan annem. "Bir şey unuttum hemen geliyorum." diye geçiştirdim onu.

"Nerede bu?" Kendi kendime mırıldanıyordum. En sonunda en üst rafımda buldum.

"Nedir o?" diye sordu annem. Bir anda aşağı atmıştım kendimi. Elimdekini doğru düzgün görememişti.

"Yeni aldığım kitap var ya. O işte"

"Parka neden kitap götürdüğünü hiç anlayamayacağım sevgili ikizim." dedi Tina. Beklemekten bıkmıştı.

"Tamam hadi gidelim artık" diye yakındı yeniden.

Beş dakika sonra o muhteşem parktaydık. Yakın olduğu için yürümüştük. 

Bu parka bayılıyordum. Biraz arkada ağaçlık, ormana benzeyen bir alan vardı. O alan dışında da her yer yemyeşildi. Çocukların oynaması için küçük oyun alanı, büyüklerin oturup sohbet edebileceği banklarla çevriliydi. Bir de piknik bölgesi vardı.

Bu bölgede daha çok sevgili olduklarını düşündüğüm insanlar ve grup grup arkadaşlar olurdu. Bazen bizde giderdik ama pek yer olmazdı. Biz de benim bu parkta bulduğum o gizli bölgeye giderdik. Burası ağaçların arasında kalmış yapay bir cennet gibiydi. İnsanlar ormanlık bölgeye fazla gitmediklerinden burayı bilmezlerdi.

Ağaçların sınırını çizdiği bir bölgeydi. Küçüktü ama mükemmeldi. Uzun ve görkemli ağaçların bir bölümünde yosunlar olurdu. Buraya ışık biraz az gelirdi ama karanlık olmazdı. Yaprakların arasından sızan güneş ışınları ortama sihirli bir hava verirdi. Özellikle havanın kapalı olduğu günlerde bu bölge karanlığa bürünürdü. Karanlık olunca da ateş böceklerini görürdünüz. Normalde de görünürlerdi ama havanın kapalı olduğu günler daha belirgin olur ve ortama her zaman güzellik katarlardı. Yerde topraktan çok yaprak olduğundan çoğu zaman örtü sermezdik. Daha çok yeşil ve kahverengi renklerinden oluşmuş aralara hafif turuncu eklenmiş bir resim gibiydi. 

Tam sergilik idi. Ama kimse bunu bilmiyordu. Burası park görevlilerinin bile unuttuğu bir yerdi. Yani bizim gizli yerimiz...

Tina genelde parkta arkadaşlarıyla oynardı. Hemen arkadaş edinebilme özelliği vardı. Bense hiç arkadaş edinemezdim. Hatta Tina bana yardım etmeye çalışırdı. Bazen kendi arkadaşlarıyla tanıştırır arkadaş olmamızı beklerdi. Ama onun arkadaşlarının hiçbiri benim kafadan değildi. Onlarla gerçekten çok kısa sürerdi arkadaşlığımız. Aslında Tina'ya göre benim kafama göre kimse yoktu. Haksızda sayılmazdı. Kimseyle anlaşamazdım. Benim tek arkadaşım Tina'ydı. O da bazen gıcık olabiliyordu ama onu canımdan çok severdim.

Kız Kardeşlerin Kavgası // BNHA FanFicDonde viven las historias. Descúbrelo ahora