13. Bölüm // Yıldönümü

114 12 3
                                    

Bugün 17 Nisan. Haftanın en kötü günü olan cuma günündeyiz. Okulun 2. haftasını tamamlıyordum. Sabah neşeli uyanmıştım. Telefonumu açıp saate bakmak istedim. O sırada bugünün tarihini gördüm. 17 Nisan... Tina'nın ölümünün 10. yıldönümü...

Tüm neşem kaçmıştı tabii... Saat daha 5.30'du. Mutfağa süzüldüm. Bugün hiç bir şey yapmak istemiyordum. Tüm gün öyle yatıp tavana bakmak istiyordum. Tıpkı kazadan sonraki ilk 3 saatim gibi. 

Ama okul vardı. Buraya Tina için girmiştim. Onu mutlu edecektim. Okulu aksatırsam onu üzerim diyordum kendi kendime. Hem derste kafam dağılırdı...

Dolabı açtım. Pek bir şey yoktu. Son 1 elma kalmıştı. Onu alıp odama döndüm. Masa lambamı yakıp bilgisayarı açtım. Sürekli baktığım haber sayfasını açtım. Yeni bir şey var mı diye bakındım.

Sonra bir haber... Yeni bir kötü... Açıp okumaya başladım. 

'Kötüler birliğinden ayrı çalışan bu yeni kötü, dün akşam saatlerinde ----- bölgesinde 20 kişiyi öldürdü. Neye benzediği tam olarak bilinmeyen bu kötünün tek belli belirsiz görüntüsünü aşağıda görüyorsunuz.' 

Bir fotoğraf verilmişti. Bazı yerlerinde bozulmalar vardı ama az biraz anlaşılıyordu. Bir insan gölgesi vardı. Kıza benziyordu. Işığın açısındandır sanıyorum simsiyah görünüyordu. Görünen tek özelliği; korku veren gülüşü ve biri pembemsi diğeri bembeyaz gözlerinin yaydığı ışıktı. Gözleri parlıyordu. 

"Harika... Başka bir tane daha" diye mırıldandım.

Biraz daha haber sitesinde gezip saate baktım. 6.30 olmuştu. Elma karnını biraz da olsa doyurmuştu. Yatağıma yattım ve telefonumu beni 30 dakika sonra uyandırması için ayarladım. Biraz daha uyumak istiyordum. 

Alarm çalar çalmaz kapattım. Kalkıp hazırlanmaya başladım. Etrafta ruh gibi geziyordum. Çantamı da hazırladım. Tüm bunlar bittiğinde saat 7.45 olmuştu. Her zamankinden daha yavaş hazırlanmıştım. Pek de sorun değildi. Telefonumu açtım ve 15 dakika kadar internette gezindim.

Saat 8.00'da ortak salondan sesler geliyordu. Anlaşılan herkes uyanmıştı. Çantamı da alıp yanlarına gittim. Herkes çok neşeli görünüyordu. Hafta sonu ne yapacaklarından bahsediyorlardı. Sato mutfakta bir şeyler hazırlıyordu. Bende elimde telefon anneme yazarken salona geçtim. 

'Bugün izinli misin?' dedim. Onun yazması için bir süre bekledim.

'Hayır. Özellikle bugün çok çalışmak istiyorum. Bugün hayatımın en kötü günü...' dedi annem.

'Benimde... Eve geleceğim. Hafta sonu kalmayı düşünüyorum.'

'Peki tatlım. Akşam görüşürüz.'

Moralim git gide daha da bozuluyordu. Şuan biri bana dokunsa onu öldürebilirdim. Derken dibimde duran kısa boylu sapığı gördüm. Mineta yine yapışıyordu.

"Mineta eğer hemen yanımdan çekilmezsen seni yemin ederim paramparça EDECEĞİM!" diye bağırdım ona. Hiçbir şey için havamda değildim. O ise sesimi yükseltmemden ve bakışlarımdan korkmuş Kaminari'nin yanına kaçmıştı. Ortak salondakilerin gözü birden benim üstüme çekildi.

"Sen iyi misin Luna-san?" dedi Uraraka yavaşça.

"İyiyim yok bir şey" diye geçiştirdim onu. Kapıya yöneldim ve dışarı çıktım. 

Kapıyı kapatınca gidemedim. Gözlerim dolmuştu yine. Kapının yanına duvara yaslandım ve sessizce ağlamaya başladım. Yere kaydım. Oturdum ve orada ağladım.

Ben çıkarken içeri Izuku ile kirpi girdi.

"N'oldu? Neden hepiniz kapıya bakıyorsunuz?" dedi. Dışarıda olmama rağmen açık cam sayesinde Izuku'nun sesini duymuştum.

Kız Kardeşlerin Kavgası // BNHA FanFicWhere stories live. Discover now