Halsiz gözlerle bana baktı.

"Acı çekiyor olmam umrumda değil."
"Benim umrumda ama."
"Karışma bana."
"Hayır. İzin vermiyorum."

Beni umursamadan tekrar dudaklarıma yöneldiğinde onu ittim. Ben iter itmez yatağa düşüp bayılmıştı. Kaşlarım anında çatıldı ve Aaron'ı sarsmaya başladım.

"Hey! Uyan."

İşe yaramayınce bundan vaz geçtim. Ölmediğini biliyordum zaten ve bu yeterliydi. Dinlenmeye ihtiyacı vardı bu yüzden uyuması daha iyi olurdu. Kafasının altına yastık koyup üzerini örttüm. Yapmam gereken tek şey odama annemi sokmamaktı.

O an aklıma geldi. Bu odada o kadar karmaşa yaşandı az önce ama annem gelmedi. Oysaki bazı kısımlarda o da ben de sesimizi baya yükseltmiştik. Annemi kontrol etmek için odamdan ayrıldım. Her odaya tek tek baksamda annem ortalıkta gözükmüyordu. Çok dışarı çıkmasada annemin arada karşı komşuya filan gittiği oluyordu. Ve sanırım bugün gerçekten sanşlı olmalıydım ki tam zamanında gitmişti. Bende bu boşluktan yararlanıp belki de yukarda Aaron'ın yanına kıvrılıp biraz kestirebilirdim. Bu fikir çok cazip gelmişti. Aaron'ın yanında yatma düşüncesinin verdiği heyecanla odama koştum. Ne olur ne olmaz diye kapımı da kitledim. Ne de olsa her an annem gelebilirdi. Ve zaten 1 kere basılmıştık. İkincisi hiçte hoş olmazdı. Ses çıkarmamaya çalışarak minik adımlarla Aaron'ın yanına gittim ve yine aynı sessizlikte battaniyeyi açıp hemen yanına kıvrıldım. Kafamı boyun girintisine soktuğumda buranın ne kadar rahat olduğunu fark ettim. Kolaylıkla rahat bir yer bulmuş olmanın mutluluğuyla gülümsedim. Aaron'ın erkeksi kokusunu derin bir nefesle içime çektim. Bu duyguyu bir daha yaşayabilir miydim bilmiyordum. Bu yüzden tadını çıkarmalıydım. Hemen uykuya dalmamaya çalışdım. Bu duyguyu biraz daha yaşamak istiyordum. Ama bir süre sonra bende iyice mayışmıştım ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.

        ♪♪♪♪♪♪♪                 ♪♪♪♪♪♪♪

Rahatsız bir şekilde uyandığımda sert bir yerde yattığını hissediyordum. Buranın neresi olduğunu anlamaya çalıştım. Gözlerimi açtım ama bir işe yaramadı çünkü etraf zifiri karanlıktı. Ellerimi oynatmaya çalıştığımda bağlı olduğumu anlamam da uzun sürmedi.

Yine mi kaçırılmıştım? Çok sıkmaya başlamıştı bu iş. Kendimi vampirlerin ortasına atılmış tatlı bir yem gibi hissediyordum.

Bir süre beklesem de kimse gelmedi. Bende sert zeminden zorla doğruldum. Ellerimde ayaklarımda bağlı olduğu için zor olmuştu ama başarmıştım. Zıplayarak bir duvar buldum. Duvardan ilerleyerek sonunda bir kapıda bulabilmiştim. Tam kapının kolunu çevirdiğim sırada arkadan başka birisi kapıyı açtı. Yaşlı bir adam görmeyi hiç beklemiyordum. Bastonuyla durmuş bana bakıyordu.

"Uyandığın iyi oldu. Gel benimle."

Tam ağzımı açıp bağlı bir şekilde nasıl yürüyebilirim diye soracağım sırada iki genç belirdi ve ayak bileklerimdeki ipi açtılar. Ardından kollarıma girip beni yaşlı adamın peşinden sürüklediler.

Çok yürümeden bir odaya girdik. Yaşlı adam önümden çekilince yerde yatan annemle karşılaştım. Telaşla anneme doğru koşmak istedim ama kollarımdan tutan iki adam buna izin vermedi.

"ANNE!"

Gözlerimden ateş saçarak onlara döndüm. Her şey olurdu ama annem asla. Annemi bu işe bulaştıramazlardı.

"ANNEM NEDEN BURADA!?"

Yaşlı moruktan bir kahkaha sesi duydum.

"Neden kendinin burada olduğunu sorgulamıyorsun önce?"
"Çünkü nedenini biliyorum! Zaten aynı sebep için daha önce iki kere kaçırıldığım için pek de şaşırdığım söylenemez. Ama annemi BU İŞE KARIŞTIRMAYIN!"

MELEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin