Suicide

3.9K 122 171
                                    

"Ash? Ash!"

Harry'nin sesi geliyordu uzaktan bir yerlerden. Genç kızın olduğu yere doğru geliyorlardı hızlı hızlı.
Sesi gülümsemesine sebep olurken sağ yanağından akan sıcak tuzlu su dudağına indi ve elinin tersiyle silmek yerine dudaklarını birbirine bastırdı ve hapsetti küçük tuzlu su damlasını genç kız. Bir daha bu tuzlu tadı alabileceğini sanmıyordu.

"Ash?"

Ginny'nin sesi de gelmişti tekrardan. Onunki biraz daha merak doluydu. Ginny'in yemeklerini bir daha yiyemeyecek olması göğüsüne baskı uygularken çöktüğü yerden yavaşça doğruldu. Hala ona bağrıyordu arkadaşları. Asla sözlerinde durmayan arkadaşları.

"Ash!"

George'nin sesi ise biraz daha dalga geçer gibi dolmuştu Ash'in kulağına. A harfini uzatarak söylemişti. İkizler, hep böyle değiller miydi? Ash'in suratında minik bir gülümseme belirirken bir ses daha geldi koridordan. Gittikçe onun olduğu odaya yaklaşıyorlardı. Üstündeki ceketi düzeltip daha da sarıldı kendine. Ceketin kokusunu içine çekmek, o kokuyla ölmek istiyordu.

"Hey! Dalga geçilecek yer ve zaman değil George! Ash, nerdesin?"

Draco George'e kızıp tekrardan Ash'in adını zikretti. Draco'ydu bu. Herkese ve her şeye kızabilir, bağırabilir hatta kavga bile çıkarabilirdi. Ash Draco'nun kaybettiği bir kavga dahi görmemişti 15 yıllık hayatı ve arkadaşlıkları arasında.

"Ash! Nerdesin?"

Hermione'nin sesi kulağına dolunca gülümsemesi biraz daha yayıldı. Merlin aşkına, bu kızın sesi bile kitap kokuyordu! Önüne düşen saçlarını düzeltti Ash ve yavaş yavaş boşluğa yaklaşmaya başladı. Soğuk rüzgar biraz daha sertliğini arttırınca cekete biraz daha sokuldu.

"Ash! Ginny sana özel ağlayan pasta yaptı. Lütfen saklandığın yerden çık ve yiyelim!"

Kekin tadını alınca zorla yalandı Ash. Gerçekten tapacağı bir şey varsa o da ağlayan kekti. Son kez olsa bile yiyememek bir miktar üzmüştü onu. Yutkundu ve bir adım daha attı. Kafası iyi gibiydi sanki. Aynı anda iki adım atsa sendeleyip düşebilirdi. Başı çok dönüyordu aslında. Göğüsündeki baskı acısını bir tık daha arttırdı.

"Saçmalama Ronald! Kız kayıp mideni düşünmenin sırası mı?"
"Ama o da olsa öyle yapardı!"
"O da ne?"
"Yani- Ash."

Hermione ve Ron'un kısa kavgası Hermione'nin zaferi sonrası son bulmuştu anlaşılan. Onların bu tatlı kavgalarını bir daha göremeyecekti galiba. Ah, kavga ettikleri zaman kim barıştıracaktı onları şimdi?

"Ash! Hepimiz burdayız güzelim. Lütfen, karanlık burası çık!"

Harry Ash'in karanlık korkusundan haberdar olan nadir kişilerdendi. O kadar dehşete kapılırdı ki karanlıktan, adını zikretmek bile yeterli olurdu tüylerini diken diken etmeye. Aynı şimdiki gibi. Harry'nin sesini duymak vücudunu ısıtmıştı bir miktar.

"Ash!"

Bu yumuşak ses biricik Luna'ya aitti. Ash'in ağlayan kekten sonra tapacağı başka bir şey varsa bu da kesinlikle Luna'nın sesiydi. Sesi saçlarını temsil edercesine yumuşaktı resmen. Sürekli saçları ve sesinin aynı enerjiyi verdiğinden bahseder durur, Luna'yı över ve utanarak yanlarından ayrılmasını keyifle izlerdi Ash. Ah, ne yazık ki bu konuşmayı da bir daha yapamayacaklardı. Olsun, belki o gittikten sonra anmak için tekrar utandırırlardı Luna'yı. Kendini kandırdığını farkedince bir adım daha attı.

"Ash, lütfen çık. Nerdesin?"

Bu ses Ash'in sol gözünden yaş akmasına sebep olmuştu işte. Neville onun kardeşi gibiydi. Çok saftı bir kere, tokat atsanız özür dileyecek tiplerdendi. Belki de Ash'in gülümsemesine sebep olan da bu karakteriydi. Ve şimdi ağlamasının sebebi de Neville'yi üzecek olduğundan emin olmasıydı. Çünkü çok ağlardı, üzülür ve kendini bile suçlardı. Neville'e bunu yaptığı için kendini hiç affetmeyecekti Ash.

La Douleur Exquise | Harry Potter FanfictionWo Geschichten leben. Entdecke jetzt