Kirke bir sonraki oku da yok etti ve ardından büyük bir ateş topunu Rebekah'nın üzerine fırlattı. Gece, Rebekah'nın yönlendirmesine gerek kalmadan şahlanarak kanatlarını çırptı ve ateşten uzaklaştı. Kirke bir biri ardına ateşleri genç kızın üzerine atarken Rebekah, güçlerini kullanarak onları Kirke'nin üzerine savuruyor ve hızlı davranarak okları hedefine gönderiyordu. Kirke'nin üzerine attığı ateş topunu ellerini yukarıya kaldırarak havanın yardımıyla durdurdu ve Kirke'nin üzerine fırlattı. Kahin, kaçamadı ve tam karnına gelen ateş topuyla birlikte geriye savruldu. Metrelerce uzağa düştüğünde karnını tutarak zorlukla doğrulmaya çalıştı.

Rebekah'nın dudaklarında vahşi bir gülümseme oluştu. Elini geriye uzatarak sadakta kalan son okunu aldı yayına yerleştirdi. Kalbi kulaklarında atıyordu. Sakin nefes alışverişlerinden başka hiçbir şey duymuyordu. Yayını gererken derinin çıkarttığı ses, sanki etraf boşmuş gibi yankılandı. Parmaklarının arasında tuttuğu okun kuyruk kısmı dudaklarına değiyordu. Tek gözünü kısarak Kirke'nin boynunu hedef aldı. Hemen ölmesini istemiyordu. Genç kız onu defalarca kez vahşi öldürecek ve intikamını alacaktı. Hayatını mahveden bu kadının ölümü kolay olmayacaktı. Ve oku serbest bıraktı. 

Ok havayı yararak hedefine doğru adım adım ilerledi. Ancak hedefi bulamadı. Kirke oku havada yakaladı. Bitkin gözüken yüzünde şeytani bir gülümseme oluştu. ''Beni asla öldüremeyeceksin.'' Kirke karnını tutarak yavaşça ayağa kalktı. Gözlerinden nefret akıyordu. Aldığı sık nefeslerden dolayı göğsü hızla inip kalkıyordu. ''Ares'i elimden aldın!'' diye haykırdı. Öne doğru güçsüz ancak emin bir adım attı. ''Senin yüzünden Olimpos'dan sürgün edildim! Senin yüzünden alay konusu oldum Artemis! Hepsinin suçlusu sensin. Nefes aldığın sürece hayatımı mahvetmeye devam ediyorsun.'' Haykırışı etrafta yankılanıyordu. 

Rebekah kaşlarını çattı ve aynı öfkeyle bağırdı. ''Yanılıyorsun Kirke. Bunların tek sorumlusu sensin! Kendi hayatını mahvettin! Benimkini de mahvettin. Ama daha fazlasına izin vermeyeceğim.'' 

Kirke öfkeyle soludu. Elleri iki yanında yumruk oldu ve acı bir haykırışla çığlık attı. Çığlığıyla birlikte yer sarsılmaya başladı. Bedeninin etrafında karanlık sis bulutu oluştu ve geçen her saniye daha da büyümeye başladı. Beyaz kahin tek elini kaldırarak Rebekah'a yöneltti. 

''Ölmeyi hak ediyorsun gecenin tanrıçası. Bu kez uykundan asla uyanamayacağına emin olacağım.'' Sözlerinin ardından soğuk kahkahası etrafta yankılandı. Siyah yapışkan bulut tabakası gittikçe büyüyerek Rebekah'a doğru ilerliyordu. Rebekah elini arkaya uzattı. Sadakta hiç okunun kalmadığını fark edince vakit kaybetmeden gücünü kullanarak Kirke'ye yöneltti. Ancak henüz uyanışı gerçekleştirmediği için güçleri kahinin güçleri karşısında zayıftı. Kirke kolaylıkla onun güçlerini savuruyordu. 

O sırada Ares'in, adını haykırdığını duydu. Savaş tanrısı Prometheus'u aşarak ona gelmeye çalışıyordu. Kirke'nin bakışları Ares'e yöneldi. Yüzünde acı bir gülümseme oluştu. ''Hâlâ seni sevdiğini görmek ne kadar da mide bulandırıcı.'' dedi kahin. Bakışları hâlâ Ares'in üzerindeydi. Rebekah kaçabilirdi. Ancak Kirke'nin dikkatinin dağılmasından yararlandı. Elini bacağına saplanan oka yerleştirdi. Dişlerini sımsıkı birbirine kenetleyerek oku hızla çekti. Etinin parçalanırken çıkarttığı sesleri ve yoğun acıyı duymazdan geldi. Acının keskinliği genç kızın soluğunu kesmişti. Gözlerinin önünde siyah benekler oluşmaya başladı. Fakat direndi. Kendi kanıyla kaplı olan oku yayına yerleştirdi ve hedef alarak serbest bıraktı. O andan sonrası genç kız için bir filmin ağır çekim sahnesi gibiydi.

Ok sessizce havada süzülüyor, karanlık bulutu yararak kahine doğru ilerliyordu. Kirke bakışlarını yavaşça Rebekah'a doğru çevirdiğinde üzerine doğru gelmekte olan oku son anda gördü. Gözleri kocaman açıldı. Elini kaldırarak oku yok etmeye çalıştı. Ancak çok geçti. Ok havayı yararak ilerledi ve Kirke'nin kalbine saplandı. 

İNTİKAM (Tamamlandı / Düzenleniyor)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ