PART 51: #SadeceGülümse

5.4K 282 41
                                    

Ayrılığımızın kaçıncı günü saymayı bıraktım. Bunun yerine daha verimli bir iş yaparak işime devam ediyorum. Gelişi güzel toplanmış saçlarım ve suratıma vurulan fırça darbeleri… Son bir haç haftadır hissizleşmiş gibiydim. Açıkçası bundan sonra da hissetmek istemiyordum. Jev’ in yanındayken hariç… Minik bebek her akşam eve gittiğimde bana hayat adlı sorunumu unutturuyordu. Minik kahverengi gözleri sevecendi, dünyaya gözlerini açmanın heyecanıyla parlıyorlardı. Minik parmakları parmaklarımı kavrıyor ve beni kimsenin başaramadığı bir şekilde güldürüyordu. Ağzından çıkan birkaç mırıldanma ve anlamsız sesleri müziğin en güzel ritmini dinlemek gibiydi. Bana şimdiden alışmış gibi görünüyordu, bunun dışında yaptığı tek şey süt içip, uyumaktı. Akıllı bebecik.

“Hazırsınız, kamera hazır olduğunda size haber vereceğim.” Sesiyle yalnız kaldığımda aynadan kendimi inceledim. Bakışlarım duygusuzdu. Her mimiğim oynatamayacağım kadar katıydı. Bu halde benim fotoğraflarımı çekmeye nasıl katlanıyorlardı? O günden beri canıma susamış gibi davranıyorum ama beni buna mecbur ediyor. Durun size biraz öncesini anlatayım.

Evime geliyor, Charlotta ile ilgileniyor ve Darell’ la oynuyor. Ona oyuncaklar, kıyafetler alıyor. Çocuklarla birlikte tekrar geliyor. Hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya alışmış gibi. Sanırım dünya üzerinde bunu başaramayan tek kişi benim. Nasıl davranabilirim ki? Gözlerine her baktığımda aşık olduğum adamın benden intikam almasını unutup nasıl normal davranabilirdim? Grace ile arasında ne vardı? Haklarında bir sürü haber çıkmıştı, hiçbirini reddetmemişti. Grace nişanlı değil miydi? Eğer öyleyse Harry bana bundan neden bahsetmemişti? Veya neden hiç biz Grace’in nişanlısını görmemiştik? Madem ikisi çok yakın arkadaştılar, Harry neden yakın arkadaşının nişanlısı ile tanışmamıştı? Neden sürekli Grace ile birlikteydiler? Sorularımı düşündükçe aklıma sürekli yenileri ekleniyordu. Mesaj sesimle irkildim.

Kimden: İconelanor

“Sizdeyiz. Neredesin bebeğim?”

Sizdeyiz… Bizdeler! Hızlıca yerimde doğruldum ve ayağa kalkarak içimdeki duyguları bastırmaya çalıştım. Birçok duygu hissediyordum; heyecan, özlem ve korku. Heyecanlıydım çünkü onu görecektim, özlüyordum çünkü yanımda değildi, korkuyordum çünkü benim değildi. Kalbimde hissettiğim sancıyla öne eğildim ve ellerimi suratıma kapatarak ağlamamak için gözlerime bastırdım. Hissettiğim duygular kalbimi acıtacak raddeye gelmişken, onsuzluğa bundan sonra nasıl katlanabileceğimi tarttım. Onu bu kadar delice sevmek zorunda mıydım? Çaresizdim, lanet olsun çok ÇARESİZİM! Ondan nefret etmek istesem bile çok sevecek kadar çaresizim. Onu bırakmam gerektiği halde aksini isteyecek kadar acizim çünkü aşık oldum. Lanet olsun, lanet olsun! Kendimi karavandan dışarı attım ve kapısına yaslanarak birkaç derin nefes aldım. Hala ilk günkü gibi acı çekiyordum! Artık kalbim acımaya başlamıştı. Ya bu şeyi atlatmanın bir yolunu bulacaktım ya da bu şey kalbimi çürütecekti.

***

Yaklaşık on dakikadır arabamın içinde durmuş, önümdeki arabayı seyrediyordum. Çocukların grup arabası. Eleanor’un cevap vermediğim mesajının üzerinden iki buçuk saat geçmişti ve onlar hala burada mıydılar? Ah, cidden! Arabadan indim ve kapattığım sürücü kapısına yaslanarak gözlerimi kapadım. Rüzgar etraftaki sararmış yapraklarla birlikte saçlarımı uçuruyordu. Ilık rüzgarın tenime değişi beni rahatlatıyordu. İçimdeki negatif enerjiyi uzaklaştırmaya çalıştım ve düşündüm. İkimizde hatalar yapmıştık, son yaptığı benim ona yaptığımdan farklı değildi. Sadece amaçlarımız farklıydı. Ben o sırada boşlukta ve sarhoştum. O daha çok bir intikam sarhoşuydu. Benden intikamını almıştı kendince. Evet bunu beklemiyordum ama atlatamayacağım bir şey değildi. Jev’ in üvey kardeşim olduğunu ve bunun Harry’nin eskiden takıldığı bir kızdan olduğunu atlattığıma göre elbet bunu da atlatabilirdim. Şu an korkması gereken ben değildim; hayatından tamamen çıkmamı o sağlamıştı. Ben sadece hareketlerinin sonucu olarak gitmiştim o kadar. Kalbimin acısına dayanmam gerekiyordu. Gülümsedim ve kendimi motive etmenin sevinciyle arkamı döndüm ve eve yürüdüm. Aklımı gereksiz endişelerden uzak tutmak adına verdiğim büyük çabayla kapının kilidini çevirdim ve eve girdim. Oh, kahkaha sesleri buraya kadar geliyordu ve bu sesten geldiğimi duymadıklarına emindim. Jev’ in ağlayan sesini duyduğumda gülümsedim. Bu kulağıma daha çok şımarıkça gelmişti ve şimdiden başlayan ilgi isteği bana sevimli geldiği kadar korkutuyordu. Ayakkabılarımı çıkardım ve kenardan tavşanlı peluşumu ayağıma geçirdim. Yüzümdeki gülümsemenin varlığından emin olduğumda ise salona yürüdüm ve Harry’yi taklit edip hiçbir şey olmamış gibi davrandım. Buna ihtiyacım olduğunu ise arkadaşlarımın yüzüne bakarken fark etmiştim.

TWIX // h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin