PART 29: Ayıplı Konuşma

8.9K 306 52
                                    

“Böyle söylenmeye devam edecekseniz… Ciddiyim. Evime gideceğim!” Karşımda tekrar dayak yememle ilgili şakalar komikmiş gibi anlatılırken, kimse benden sakin olmamı beklemesin. Ah, gerçekten. Onlar hiç komik değiller!

“Beyler, lütfen…” Harry onları uyarırken gülmemek için yanaklarının içini ısırıyordu. Kafamı hafifçe iki yana salladım.

“O kız favorim adamım! Gabriela’yı iyi benzetmiş…”

“O kız burnumu kırmak üzereydi!” Yattığım yerde hafifçe doğrulurken Louis’e bağırdım. Louis koltukta kendini geriye atarken daha çok gülmeye başladı.

“Sorun da bu Gabriela! Bir kız senin burnunu kırma noktasına getirmemeliydi. Affedersin ama…”

“Kıçını kollamayı öğrenmen gerekiyor.” Louis’in sözlerini Taylor tamamlayınca kaşlarımın bütünleştiğini hissettim. Tanrı aşkına! Burada canım acıyordu?!

“Tay haklı, sevgilim. Burnun eski halini geri kazandığında seni Boks’a yazdıracağım.” Koca bir kahkaha attım.

“O terli ayıların arasına asla girmem!” Zayn boğazını temizledi.

“Sürekli dayak yeme korkusuyla yaşayamazsın, tavşancık. Savunmaya geçme zamanın geldi.” Gözlerimi bir kez daha devirdim.

“Biraz sahici olsan seninle takılabilirdik.” Louis ayaklarını öndeki sehpaya uzatırken somurtuk suratımla arkama yaslanarak uzandığım koltukta rahat etmeye çalıştım.

“Seninle takılmak istediğimi sanmıyorum bay Kocaman-Havalı-Bir-Kıçım-Var!” Harry kahkaha atarken elleriyle ağzımı kapadı.

“Çok ayıp, Ella. Çok.” Bana söylenirken ellerini çekmesi için ellerinin üzerini çimirdim.

“Beni eve götür. Ayrıca Shane ile konuşmam gerekiyor. Bu halde bana çekim yaptırmak isteyebilir ve bu kesinlikle kariyerimin sonu olur.” Harry gözlerini devirip elini dar cebine zorlukla sokarken salondaki avanaklara kısa bir bakış attım. Televizyon izlemeye dalmışlardı. Harry beni dürtüklediğinde ne zaman ayağa kalkıp tepeme dikilmiş olduğunu düşünüyordum.

“Ne yapıyorsun?” Ona garip bir bakış attığımda koltukta öne doğru kaymamı söyledi. Şaşkınca dediğini yaparken arkama geçip oturdu ve sırtımı göğsüne yaslamamı sağladı.

“Shane’ e mesaj at. Aramak zorunda değilsin. Bende seni buradan izleyeceğim.” Telefonu elime tutuştururken çenesini omzuma yaslayarak elimdeki telefonu rahat görebilecek şekilde oynattı. Kıkırdayarak kafamı yana eğdim.

“Beni huylandırıyorsun. Ayrıca aramam gerekiyor.” Boynuma sesli bir öpücük kondurdu.

“Hayır, gerekmiyor.” Göremeyeceğini bildiğim halde gözlerimi devirdim. Bu hareket bende alışkanlık yapmaya başlamıştı. Can sıkıcı durumlar karşısında daha özgün bir hareket geliştirebilirdim. Pekâlâ, gereksiz fakat iyi bir fikirdi. Saçlarımı savurabilirim! Ah, unutun gitsin.

“Saçların beni gıdıklıyor Harry.” Amacım sadece Shane ile mesajlaşırken beni rahat bırakmasıydı. O geri zekâlı Colins sürekli utandırıcı laflar ediyordu. Omzumdaki kafasını hareket ettirerek, saçlarını boynuma sürttü. İstemeden kıkırdadım. Gülerken bana eşlik etti. Kahkahası beni rahatlatıyordu.

“Gözümüzün önünde oynaşmayı kesin. Harold, kıskanmaya başlıyorum.” Louis imalı bir ses çıkardı. Ona sert olduğunu düşündüğüm bir bakış attım.

“Koktuğumu sanmıyorsun değil mi Ella? Balık gibi görünüyorsun.” Louis’e susması için bağırdım. Taylor, Louis’in kafasına bir yastık geçirirken Zayn kafasını telefonundan kaldırma zahmetinde bile bulunmadı. En azından çevresinde olanları kontrol etmemesi benim işime gelirdi. Önüme dönerek Harry’nin telefonunun kilidini açtım.

TWIX // h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin