PART 23: Pollyanna

8.9K 320 23
                                    

 “Gösteri bitti kızlar! Dağılabilirsiniz.” Sinirle kapılarının önüne dizilmiş kızlara bağırırlarken, hepsi bir şeyler mırıldanıp kapılarını kapattılar. Muhtemelen küfrediyorlardı fakat umurumda değildi.

“Ne yaptığınızı sanıyordunuz?!” İkisi de birbirine ölümcül bakışlar atarken Shane omuz silkti.

“Başlatan oydu. Ben sadece seninle konuşmak istiyordum Gabriella.” Shane yüzüne masum bir bakış oturttuğunda gözlerimi ondan çekerek sinirle gerilen Harry’e döndüm. Bana ‘Ağzını bile açma.’ Bakışı atarken nereye bakacağımı bilmiyordum.

“Her neyse. Seni yalnızken bulurum. Bazılarının işime burnunu sokması beni deli ediyor.” Shane hızla arkasını döndüğü sırada Harry ona doğru hızlı bir atak yaptı fakat son anda önüne geçerek onu durdurdum.

“Yapma, beni daha kötü bir durumun içine sokma.” Koluna koyduğum elimi sertçe çektim ve ondan uzaklaştım. Aksi yöne giderken beni tutup odama soktu.

“Bırak beni aptal! Beni deli ediyorsun!” Omuzlarından ittirdiğimde hazırlıksız yakalandığı için sendeledi.

“Kes sesini. Bu yaptığın tavırda neyin nesi?!”

“Yaptığım tavır mı?! Gerçekten mi? Sen ciddi misin? Sence yaptığım tek şey tavır mı? Yaptığım basit bir kıskançlık değil!” Elimi sinirle saçlarımdan geçirirken onunda yaptığı tam olarak buydu. Sürekli havaya dikilmekten dolayı düzleşmiş saçlarının arasından uzun parmaklarını sinirle geçirdiğinde bu halde bile ondan nasıl etkilenebildiğimi düşünüyordum.

“Ne yani? Bütün bu saçma tavırlarının arkasındaki sebep Kendall mı?”

“Eski sevgilinle benim gözümün önünde ne kadar rahatsın. Öncelikle bunun için tebrik etmeliyim. Ama aslında piçlikten başka bir şey yapmıyorsun!”

“Küfretme Ella!”

“Bana Ella deme!”

“Hah, ne diyeyim sen söyle? Adın Ella değil mi? Gabriela’yı mı tercih ediyorsun? Dert ettiğin şeylere bak…”

“Siktir git-“ Beni hızla duvara ittiğinde duvara vurduğum kafamın acısından çok düşündüğüm bir şey vardı; Harry’nin bana yaslı olan vücudu. 

“Sana küfretme dedim!” Suratıma karşı bağırırken, güçlü sesiyle irkildim. Kızaran yüzünden dolayı içimden “Kes sesini Gabriela.” Nidaları yükselirken, mantığım onun dediklerini yapmamam gerektiğini söyleyerek çıldırıyordu.

“B-Bırak beni kahrolası!” Elini yanımdaki duvara geçirince çığırdım. Ellerimle yüzümü kapatırken kendini üzerimden çekti. Duvara yaslıyken kayarak yere çöktüm. Ellerim hala suratımdayken gözlerim kapalıydı. Onu sinirli görmek beni korkutuyor ve üzüyordu. Birkaç saniyelik sessizlikten sonra yüzümde hissettiğim ellerle, suratıma kapattığım ellerimi çektim. Önümde çömelmişti ve öncekinden daha sakin görünüyordu.

“Üzgünüm tatlım. Üzgünüm…” Elleriyle suratımı kavradığında geri çekilmek istedim ama arkamdaki duvar buna engel oldu.

“Lütfen Gabriela, üzgün olduğumu söyledim. Onunla sadece… takılıyorduk. Ben sorun edeceğini düşünsem onunla konuşmazdım...”

“Beni ne duruma soktuğun hakkında en ufak bir fikrin yok Harry. Bay Brown’a ne diyeceğim? Neden böyle bir şey yaptığına dair en ufak bir fikrim bile yok.” Diye kızdım. Sinirim birden ona olan korkumun önüne geçmişti.

“Sana sürekli… dokunuyor. Ben sana dokunmasını istemiyorum!” Sesini hafifçe yükseltirken en azından daha kontrollüydü.

“Sonuçlarını düşünmeden hareket eden yanından nefret ediyorum. Hayatımın en berbat günü!” Kafamı dizlerime gömdüğümde önümden kalkarak geri çekildi.

“Böyle mi? Bana şu aptal ‘sevgili’ olayını böyle mi öğretecektin? İstemiyorum, kalsın.”  Kollarımdan tutup beni havaya kaldırdıktan sonra yüzümü ellerinin arasına alarak gözlerini gözlerime dikti. Parlayan yeşil gözlerine bakmaktan kendimi alamazken yaptığı tek şey gözlerimin içine bakmaya devam etmekti.

“Öyle söyleme. Bak… Ben, lanet olsun Ella! Senden çok hoşlanıyorum tamam mı? Bu n-nasıl oldu bilmiyorum.” Alnımı kırıştırarak ona bakmaya devam ederken ellerini suratımdan çekti. Geriye doğru birkaç adım attıktan sonra ellerini tekrardan hastası olduğum saçlarının arasından geçirdi.

“Tüm röportajlarımda eğer kız arkadaşım olursa onu kıskanmazdım, derdim. Ama seni onunla görmeye dayanamıyorum. Kıskançlık böyle mi oluyor?” Bana bunu gerçekten sorduğuna inanamıyordum. Ama suratına baktığımda tüm samimiyetiyle bu soruyu sorduğunu anlıyordum. B-Ben de bundan tam olarak emin değildim ki. Neden bana soruyordu? Ona ilişki konularında hiçbir şey bilmediğimi söylemiştim.  Düşündüklerimi ona söylediğimde kaşlarını kaldırarak bana baktı.

“Peki ya beni Kendall ile konuşurken gördüğünde ne hissettin?” Sırıtmaya başladığında sinirle bir nefes verdim. Ardından ise her zaman beni sorularıyla sıkıştırdığında yaptığım şeyi yaparak ona bağırdım.

“Aptal! Senin yüzünden ayağımı sakatlıyordum!” Bacağımı kaldırarak ona gösterdiğimde gülümsemesi suratında solmuştu. Gözlerindeki pişmanlık kırıntıları beni memnun etmişti. Gerzek herif!

“Shane’ in bana dokunurken hissettiklerini hatırla ve birde ayağını kırmak üzere olduğunu düşün. İşte hissettiklerim buydu!” Sinirle dişlerini birbirine geçirdikten sonra tek bir adımla yanıma ulaştı.

“Pollyanna’ya bürünmemi ister misin?” Elleri kollarımdan kayarak belimi sıkıca kavradığında vücudunu bana yasladığını hissettim. Sorusu garipti.

“Bu ne demek şimdi?” Sinirli halinden eser kalmamıştı. Gülümsediğinde kaşlarımı soru sorarcasına havaya diktim.

“İyi tarafından düşünmek demek. İlk kavgamızı yaptık, aşkım.” Kalbimin ritmi saniyesinde değişirken, koluna sıkıca yapıştım. Mideme kramplar giriyordu ve midemdeki kelebekler dışarı çıkmak için savaş veriyorlardı. Bana “Aşkım.” Demişti!

Bana!

Aşkım!

Demişti!

Tek bir kelimesiyle nefes alış verişim düzensizleşirken benden bir tepki beklediğini fark ettim ve konuşmak için kendimi zorlamadan önce derin bir nefes aldım.

“Benimle kavga etmekten hoşlanıyor musun? Çok tuhaf.” Tepkime gülerken kafasını geriye atmıştı. İstemsizce suratıma yerleşen gülümsememle onu izlerken gülmeyi kesti ve sırıtan surat ifadesiyle bana baktı.

“Seninle yaptığım her şey hoşuma gidiyor. Bu tuhaf değil. Tuhaf olan sensin.” Boşta ki elimle koluna bir tane geçirdiğimde gülümsemesi suratında büyüdü.

“Tuhaf birinden hoşlanacak kadar garipsin.” Dediğimde burnuma bir öpücük kondurdu. Onun bu sevimli öpücükleri beni mutlu ediyordu.

“Garip ve seksi bir sevgilin olduğu için şanslısın.” Kabalık edeceğimi umursamadan gözlerimi devirdim. Ukalanın tekiydi. Seksi bir ukala. Ah, pekala.

“Harry sen gerçekten ukalasın. Yakında Zayn’ i geçmenden korkuyorum.” Gözlerini devirdikten sonra dudaklarımı öptü. Dili dudaklarımın üstünde ustalığından ödün vermeden hızlıca gezindiğinde iç çektim. Geri çekilip burnunu burnuma sürttükten sonra kadifemsi sesiyle fısıldadı.

“Bilmediğim bir şey söyle.”  

TWIX // h.sWhere stories live. Discover now