PART 59: Kıskanç Abi

3.5K 187 18
                                    

Merhaba güzeller.

Bölüm biraz geç geldi çünkü yapmam gereken işler vardı. Yine de sonunda bitirdim ve yayınladım. Kısa olduğuna bakmayın, yarın özel bir bölüm yayınlayacağım ve yaşananları bir de Harry’nin ağzından okuyacaksınız. Okumayı bitirdiğinizde bölüm sonundaki nota bakmadan geçmeyin! Oy ve yorumu geçen bölüm gibi harikulade istiyorum!

Keyifli okumalar, umarım seversiniz!

PART 59: Kıskanç Abi

Sırtımın altında beklediğimin aksine yumuşak zemini hissettiğimde nerede olduğumu unutacak kadar şaşırdığımı itiraf etmeliyim. En son neler olduğunu bana hatırlatan puslu anılarım vardı ve başımın delicesine ağrımasının sebebi hatırladığım tek net şeydi; kafamı bagaja çarpmıştım. Hızla ceplerimi yokladım ve Harry’nin arabasının anahtarlarının cebimde olmasını diledim. Muhtemelen pis bir işe alet edilmiştim ve buradan kaçmak istiyorsam eğer ilk önce ışığa; ardından da kaçmamın en büyük yardımcısı olacak olan araba anahtarlarına ihtiyacım olacaktı. Fakat kötü haber, onu düşürmüştüm! Ellerimle boşluğu yoklayarak yataktan kalkmaya çalıştım ve karanlıkta yönümü bulabilmeyi diledim. Bu durumdan kurtulmak ve olanları kavrayabilmek için biraz sağlıklı düşünmem gerekiyordu ama başımdaki ağrı aklımı resmen başımdan almıştı. Elimle alnımı yoklayamayacak kadar korkaktım çünkü orada kocaman bir şişlik veya morluk olduğunu biliyordum. Bağırmak ve birinin beni buradan çıkarması için yardım istemem gerekiyordu ama şimdi düşününce bunun pek mantıklı bir fikir olmadığını anladım. Beni buraya zaten kimse yardım edemesin diye koymuşlardı. Ah, kafamı bagaja çarpan o asalağı bulduğumda maffedeceğim demek isterdim ama karşıma geçtiğinde büyük ihtimal yapacağım ilk şey ayaklarına kapanıp, yardım istemek olacaktı. Karanlık odanın ortasına kadar yürüdüğümde kapı olduğunu tahmin ettiğim yerin altındaki küçük ışık huzmesini gördüm. Ardından yaklaşan ayak sesleri…

Panikle küçük ışığın yakınına yürümeye çalıştım ve elimle kapı kolunu yokladım. Bulduğumda açmaya çalışmak yerine kapı kolunun gerisine tüneyerek kapının açılış pozisyonunu hesaplamaya çalıştım. Kol benim sağımda kalıyordu ve muhtemelen içeri doğru açılıyordu. Yani kapı açıldığında muhtemelen üzerime doğru gelecek ve beni bir ihtimal gizleyerek kaçmama umut olabilecekti. Pozisyonu ayarladım ve avuç içlerimi soğuk duvara yaslayarak bekledim. Adım sesleri kapının biraz ilerisinde oyalandı ve birkaç ses dalgası kulağıma uğultu olarak geldi. Konuşulanı anlamıyordum ve anlayamaya çalışmak yerine buradan kurtulmayı denedim. Dünyanın en zengin insanı değildim; bu yüzden bir fidyecinin eline düşme ihtimalini yok sayıyordum. Tabi şu an kollarında delice olmak istediğim sevgilimi saymazsak. Kendisinin bile miktarını bilmediği delice bir şekilde parası vardı. Ah ne diyorum! Kapıdan kilit sesi geldiğinde nefesimi tuttum ve neler yapabileceğimi düşündüm. Siktir, niye burada, bu kadar terlemek zorundaydım ki? Kapı açıldı ve yüzüme çarpmaya birkaç santim kala durdu. İçeriye bağırarak biri girdi ve ardındaki kişi onu sakinleştirmeye çalışarak açıklamaya yapmaya başladı.

“O beynini patlatmadan önce bana kızın yerini söyle. Gördüğün gibi sik kafalı burada değil! Benimle dalga mı geçiyorsunuz siz?!” Resee?

Tanrım, Resee!

Kapıyı tüm kuvvetimle ittim ve amacım Resee’e doğru ilerlemekken tanımadığım biri sanki ona saldırmışım gibi üzerime çullandı ve beni çevik bir hareketle yere devirdi.

“Ah!! Bırak beni seni mankafa!” Suratıma pis bir şekilde gülümsediği sırada Resee onu üzerimden öyle bir kuvvetle çekti ki, neredeyse adamla birlikte bende fırlıyordum. Tepemdeki ışık gözümü aldığında ağzımdan acı dolu bir inleme kaçtı ve elim gözlerime gidince diğer elim alnıma çarparak başımı çarptığım yerin acımasına sebep oldu. Gözlerimi açmaya çalıştığımda Resee adama bir yumruk indirdi.

TWIX // h.sWhere stories live. Discover now