PART 20: Catwalk

11.5K 327 38
                                    

Multimedia'da Ella'nın giydiği kıyafet var.

___________________________________________________________

 “Benimle uğraşmayı bırak!” Sabah oluşan iğrenç sesimle ona bağırırken, burnuma bir şeyler sokmaya devam ediyordu. Huylanıp hızla hapşırırken, burnuma sürttüğü her neyse onu hızla geri çekmişti. Yatakta doğrulurken, hala gözlerimi açmakta zorluk çekiyordum. Bu lanet olası perdeleri kim açmıştı böyle? Ellerimi gözlerime götürdüm.

“Ah, şu perdeleri kapat…” Beni yatağa geri çekerken suratında bir gülümseme belirdi. Sırtım yatakla buluştuğunda üzerime eğilerek sağ elini kafamın yanına koydu. Sol elinde ise kırmızı bir gül tutuyordu. Ona ciddi misin sen bakışımı attığımda dudağını büzdü.

“Ne yani beğenmedin mi? Kızlar böyle şeylerden hoşlanır.” Kaşlarımı kaldırarak ona bakmayı sürdürürken, kaşlarını çattı.

“Ella moron gibi davranmaya bir son ver.” Gözlerimi ondan kaçırırken mırıldandım.

“Sana, senin ilk erkek arkadaşım olduğunu söyledim. Nasıl davranmam gerektiği hakkında hiçbir fikrim yok…” Ağzından boğuk bir inleme çıkarken, sitem edercesine kafasını göğüslerimin üzerine bıraktı. Pekala, dün şu ‘sevgililik’ şeyini deneme kararı almıştık ve ben ona bu konularda hiç tecrübem olmadığını söylemiştim. İlk önce benimle dalga geçmişti ve daha sonra ise sorun olmadığı hatta bunun onu daha iyi hissettirdiğini söylemişti. Fakat şimdi bu yaptığı neydi? İlk günden pes mi edecekti? Bana aldığı güle tabi ki bayılmıştım ve açıkçası bu davranışı gururumu okşamış ve beni özel hissettirmişti. Sadece, ah! Hadi ama! Yeni uyanmıştım ve kesinlikle böyle bir şey beklemiyordum. Tepki verememen çok normaldi. Biraz anlayış gösterse ölürdü sanki.

Hah, bana moron diyene bakın.

Sonunda konuştuğunda kafasını da göğüslerimden kaldırmayı akıl edebilmişti. Bakışları yumuşaktı.

“Sana öğreteceğim.”

“Oh, teşekkür ederim. Öğretmenim bu konularda tecrübeli bir Styles olunca hemen öğreneceğime eminim.” Başımın yanındaki kolunu tuttum ve yana doğru iterek kendi tarafına sırt üstü düşmesini sağladım. Derin bir iç çekip oflarken yataktan kalktım ve odadan çıktım. Koridorun sonundaki tuvalete girip ihtiyacımı giderdikten sonra soğuk suyla suratımı birkaç defa yıkadım. Kenarda bulunan diş macunundan parmağıma biraz sıktım ve dişlerimi ovaladım. En azından ağzımdaki o iğrenç his gitmişti fakat hala bir diş fırçasıyla dişlerimi fırçalamam gerekiyordu. Saçlarımı tepemde topladıktan sonra kapıyı açmamla Harry’yi görmem bir oldu. Suratına oturttuğu yavru köpek bakışlarıyla bana bakarken, sağ eliyle tam burnunun hizasında bir gül tutuyordu. Boşta kalan elini ise çocuk gibi arkasına saklamıştı. Ne diye bu kadar anlatıyorsam? Sevimli bir Styles düşünün! İşte, aynen öyle.

“İlk günden bana küsmüyorsun değil mi?” Omuzlarım yenilgiyle inerken, elindeki gülü kaparak ona sarıldım. Bunu bekliyormuş gibi kollarını etrafıma dolarken, en azından biraz daha trip atabileceğimi düşünüyordum. Ne var? Bir Styles’ten moron lafını yemekte koyuyor yani.

“Teşekkür ederim.” Kafamı boynuna gömerken mırıldandım. Sesim yeni uyandığımdaki haline oranla daha iyi çıkıyordu. Saçlarıma bir öpücük kondurduğu sırada gelen sesle yerimizden hopladık.

“Sabah sabah ne yapıyorsunuz Tanrı aşkına?!” Ardından güzel bir kahkaha atarak yanımıza gelmişti Louis. Kızaran suratımı kapatması için saçlarımın önüme düşmesini sağladım.

“Ne diye bağırıyorsun?” Eleanor hızla koridorda göründüğünde Louis beklemeden konuştu.

“Bu ikisini görmeliydin…” Eleanor sözünü kesti.

TWIX // h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin