PART 57: "babacıktambirgöt"

4.6K 249 31
                                    

Merhabaaa!

Öncelikle bu bölümü büyük bir sevinçle yazdım çünkü artık 300K’lık kocaman bir aileyiz! Bunun için çok teşekkür ederim, siz bir tanesiniz!

Bu bölümü birbirleriyle arkadaş olan iki sevimli Twixtor’a ithaf ediyorum;

@isilzeki123123 ve @Azra2306

Ve lütfen şimdi yazacağım şeyi dikkate alın, çünkü emimin aramızda keşfedilmemiş birkaç yazarda bu durumu yaşamıştır.

@alldies kullanıcı adlı yazarımızın yazdığı bir Bilim Kurgu ( Mr. Pi And Me) var. Gerçekten yazmayı seviyor fakat teknik anlamda yardıma ihtiyacı var; daha da önemlisi, keşfedilmek istiyor. Hikayesini okuyup ona tavsiyede bulunursanız hem o hem de ben gerçekten sevineceğim çünkü güzel yazmak için uğraşıyor. Eğer sizde bu durumu yaşıyorsanız mesaj atabilirsiniz. Elimden geldiğince yardım ederim.  Hikayeyi External Link(Dış Bağlantı) kısmında bulabilirsiniz. Okuduysanız; teşekkürler.

Keyifli okumalar! Xo

PART 57: “babacıktambirgöt”

Vücudumun özel denilebilecek yerlerinde hissettiğim dokunuşlarla gözlerimi endişeyle açtığımda karşımda kıkırtısını saklamaya gerek duymayan Harry ile karşılaştım ve korktuğum için tutmuş olduğum nefesimi bırakarak yerine rahat bir nefes aldım.

“Derdin ne senin?” Sesim kalın ve aksi çıkmıştı ve Harry hiç alınmış gibi de gözükmüyordu.

“Eğer yeterince anlatamadıysam,” diyerek ellerini yavaşça göğüslerime çıkardı ve gözlerime baktı. “Göstermeyi deneyebilirim?” Onu üzerimden ittim ve yavaşça yataktan çıkarak karşısına dikildim. Gece geç yatmıştık ve şimdi beni durduk yere uyandırması kızdırmıştı.

“Hayır,” dedim ellerimi belime yerleştirdiğimde. “Gözlerini açtığın ilk anda böyle potansiyeli kendinde nasıl buluyorsun, anlamıyorum. Uykum var!” Karşımda uykudan yeni uyandığını belli eden ses tonuyla kahkaha attığında dudaklarımı büzmekle meşguldüm.

“Eğer sen ben, ve bende sen olsaydım bu yataktan asla çıkmak istemezdin” Uykum olduğunu takmamıştı bile! Kaşlarımı havaya kaldırdığım sırada beni kolumdan yakaladı ve çığlığımı umursamadan kollarının arasına aldı. Garip iltifatı karşısında açıkçası teşekkür edesim yoktu, tanrım. Sabah sabah ne saçmalıyordu? Karşımdaki muzip görüntüsüne dayanamadım ve uykuma rağmen gülümsedim. Ayrı kaldığımız süre boyunca onu fena halde özlediğim gerçeğini bana her an hatırlatan zehir gibi bir beyne sahiptim. Ellerimi kafasının iki yanına koyduğumda hissettiğim şeyle kıkırdadım.

“Harry,” dedim gülmeye devam ederken. “Bu küçük kulaklarla beni duyamadığın için mi bu kadar cesursun?” Yüzüne yerleşmiş olan kafa karışıklığıyla gülümsemeyi durdurdu ve bana şaşkın gözlerle bakmaya devam etti.

“Ne?” dedi sesinden kafasının karıştığını ele vererek.

“Cici kulakların iyi duysaydı, uykum olduğu için beni rahat bırakırdın. Belki de işlevi için fazla küçüktür.” Kaşları çatıldığında ağırlığını üzerime verdi ve beni yatakla arasına iyice sıkıştırdı. Suratımdaki şaşalı gülümseme yerini korurken, homurtusu beni hepten güldürüyordu.

“Organlarımın boyutlarını ya da işlevlerini tartışmak istemezsin.” Fısıltısı aklım gibi suratımdaki tüm gülümsemeyi alıp götürmüştü. Karşısında sertçe yutkunduğumda kalçasını bana yasladı ve arsızca gülümsedi. İçim özgüveni karşısında öfkeyle kabarsa da bedenim üzerimdeki etkisiyle onun karşısında acizdi.

TWIX // h.sWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu