PART 45: "Seni sevmek istemiyorum."

6.6K 287 60
                                    

Hayır, lütfen bunu gerçekten söyledim mi? Ona hiçbir şekilde söylememe kararı almıştım ve şimdi hormonlarım için çalışmayı durdurun beynim böyle bir cümle mi kurmuştu şimdi? Harry sinirle beni üstünden ittiğinde popomun üzerine düşmemek için dengemi sağlamak oldukça zor olmuştu. Ne yapacağımı şaşırırken sinirle ayağa kalktı ve ses tellerini yırtacak derece de bağırmaya başladı. Cidden, uyuyan ayıyı uyandırmıştım. Ağlayasım vardı.

“Ne dedin sen?! Sana en başta o piçten uzak durmanı söylerken bunu kastediyordum. Benimle olduğunu bile bile seni ayartmaya çalışıyor! Onu sikeceğim!” Elini masanın üzerindeki bibloya attı ve onu hiç acımadan duvara fırlattı. 

“H-Harry dur” Ona yaklaşmaya çalıştığımda buna engel oldu ve sehpanın üzerindeki telefonuma uzandı.

“Hayır, Harry! Onu daha yeni almıştın!” Duvara atacağını düşünerek almak için ona uzandım fakat almamı engelledi.

“Geri çekil! Sonuçta ben aldım değil mi? Yenisi de alırım!” telefonumu kurcalamaya başladığında beni aşağıladığı için incinmiştim. Birbirimizi sürekli incitmeye alışıktık fakat ben genelde o beni incitmeden, ona karşı bir şey yapmıyordum. En azından aşırı sinirli olmadığım zamanlar. Telefonumu bana uzattığında şaşkınca ona baktım. Elini almam için oynattı ve gözleriyle işaret etti. Telefonu aldığımda Shane ’i aradığını fark ettim ve ona korkuyla baktım.

“N-Ne yapıyorsun?”

“Onu buraya çağıracaksın, eğer yapmazsan bizzat gider onu getiririm tabi sinirden kaza yapmazsam.” Düşüncesi bile beni ürkütürken, telefonum otomatik olarak kulağıma gitti. Ne yapmaya çalışıyordu bilmiyorum ama kesinlikle iyi bir şey değildi. Shane’ in sesi kulaklarımı doldurduğunda Harry psikopatça Konuş diye tısladı.

“Gabriela? İyi misin? Bir sorun yok öyle değil mi?” Yutkundum ve gözlerimdeki korkuyu fark etmesi için Harry’ e baktım. Yeşilleri her zamankinden daha parlaktı ve bunun sinirden olduğunu düşündüm. Kocaman olmuşlardı ve bana sinirle bakıyorlardı. Ben ne yapmıştım?

“Konuş, Ella.” Diyerek kolumu kavradı Harry sessizce. Kafamı sallarken kolumu bırakması için çırpındım. Bir psikopat gibi davranıyordu ve ben yeterince korkmuştum.

“Buraya g-gelebilir misin? H-Harry’nin e-evi.”

“Sana bir şey mi yaptı? Ne oldu?!” Shane’ in telaştan bir şeyleri düşürdüğünü duyduğumda gülümsemek istedim. Beni gerçekten önemsiyordu. O sadece benden hoşlandığını söylemişti, kötü bir şey yapmamıştı ki? İnsan kimi seveceğini seçemiyor. Ona nasıl kötü davranmamı isteyebilirdi? O çok iyi bir arkadaştı benim için, beni kolluyordu, yardım ediyordu. Beni sevmesine rağmen Harry ile barışmamı sağlamıştı. Harry bunları bilmiyordu ve Shane’ in beni onun elinden alacağını düşünüyordu. Onu sevdiğimi bilmiyor muydu?

“H-hayır sadece gelmen gerekiyor..” diye mırıldandığımda Harry sinirle yerinde tepindi ve ben ondan geri kaçtım. Harry kulağını telefona dayadı. Muhtemelen neden bu kadar uzun süre sessiz kaldığımı merak etmişti.

“Harry orada mı, seni incitti mi?”

“Hayır.” Dedim aceleyle ve ekledim. “İncitmedi ve burada değil.” Harry burada olmadığını söylememi istemişti ve bunu kabul ettirmek için kolumu sıkıyordu. Ne zaman kaba kuvvet kullanmaya başladığını fark edecekti bilmiyorum ama öfkesinin her duygusunu köreltmesinden nefret ediyordum. Duygularının hepsini uç noktada yaşıyordu. Sevince tam seviyordu, kıskanınca sonuna kadar belli ediyordu. Öfkelenince gözü hiçbir şey görmüyordu ve ağlarken de umursamıyordu. Ağlamanın onu rahatlattığını söylemişti, keşke aynı şeyi bende yapabilseydim ama insanlar karşısında bu konuda çekingen davranıyordum çünkü kimsenin ben ağlarken bana acımasını istemiyordum. Shane bir cevap vermeden telefon elimden çekildi ve sehpaya fırlatıldı. Harry evde fıldır fıldır dönerken ne yapacağını düşünüyor olmalıydı. Shane gelmeden onu sakinleştirmem gerekiyordu yoksa her şey çok tehlikeli bir hal almaya başlayacaktı.

TWIX // h.sWhere stories live. Discover now