PART 39: Cyristal

6.9K 285 36
                                    

Bu bölüm Harry'nin ağzından anlatılmaktadır. 

___________________________________________________________

Elimdeki soğuk kokteyli ağzıma götürürken gözlerim Ella’yı takip ediyordu. Üzerindeki fosforlu sarı bikinisini düzelterek kendini masmavi havuzun derinliklerine yolladı. Ciddiyim, bu kadar seksi görünmesi tehlikeliydi. Ayrıca kendime bir not: Bir daha dikkat çekici renkler giymesine izin verme. Tanrım, sadece suratıyla bile dikkat çeken birinin, fosforlu bir renklerle tamamlanmış seksi bir vücudu olması sizce de çok adaletsizce değil miydi? En azından diğer kızlar için? Kesinlikle öyle. Pekâlâ, tatilden beri aklımın seks dışında pek bir şeye çalışmadığı doğrudur fakat benim için tatil kelimesinin karşılığı kesinlikle seksti. Güneş ve deniz değil. Biliyorsunuz, her zaman farklı olmuşumdur, burada da kendimi göstermek istedim. Sevgilim kafasını havuzdan çıkardı ve kollarını zemine dayayarak bana gülümsedi. Normalde şezlongum havuza bu kadar yakın değil ama bilirsiniz biraz çekince iş halloluyor.

“Neden gelip bana katılmıyorsun?” Tek eliyle bikinisinin üst kısmını yukarı çekti ve bana yaramaz bir bakış gönderdi.

“Cidden Ells?  Oraya gelirsem gerçekten yüzeceğimizi düşünüyor musun?” Kafasını onaylamazca iki yana salladı.

“Aklının hala dün gece de kaldığı belli.” Gülümsedim.

“Aksi olamazdı herhalde.” Başparmağını kaldırarak bana bir onaylama verdi.

“Haklısın, iyiydi.” Rahat ve yaramaz tavırları kahkaha atmama sebep olurken gülerek dudaklarıma bir öpücük bıraktı ve tekrar yüzmek için daldı. Telefonumun sesiyle gözlerimi Ella’dan ayırdım. Liam arıyordu.

“Ev-et kıvırcık! Şu an kız arkadaşımla beraber Miami’de bulunmaktayım. Yerini söyler misin yoksa ben mi bulayım?” Liam son günlerde kendini ciddi ciddi FBI zannediyordu. En son izlediğimiz filmin etkileri onun üzerinde hala devam ediyordu ve bu biz çocuklar için içler acısı bir durum olmaya başlamıştı.

“Kendin bul, Sopie’ye selam söyle.” Tısladı.

“Onun adı Sophia. Kendince isimler takmayı bırak.” Ve telefonu kapadım. Nasıl olsa ben onu arayana kadar beni bulamazdı. Burası kalabalık bir ye-

“Vöhööööööööö”

“Tanrım?!!” Korkuyla yerimde sıçrayıp tüm ağırlığımı şezlongumun ucuna verdiğimde boş olan kısmı havaya kalkarak kendimi suyun içinde bulmama neden oldu. Birde altımda kalan bir bedene. Sorun şu ki bu kızı tanımıyorum. Onu belinden yakalayıp birlikte suyun üzerine çıktığımızda haliyle paniklemiştim.

“Tanrım! Sen iyi misin? Bir şeye ihtiyacın var mı?” Kız derin bir nefes alıp gözlerini açtığında sarı saçlarıyla güzel bir uyum yakalamış olan su yeşili gözleriyle karşılaştım. Vay canına, cidden iyi görünüyordu.

“Teşekkür ederim, ama kesinlikle iyi değilim.” Kaşlarımı çatmış ne söylediğini anlamaya çalışırken yanımda beliren sinirle bedenle irkildim.

“Evet, iyi olmaması normal çünkü elin kalçasında duruyor.” Ells? Tanrım! Ella?! Hızla geri çekildiğimde bir şeyler için geç olduğunu fark ettim çünkü çoktan cadı Ella’m tarafından suçüstü yakalanmıştım.

“Şey evet, y-yani ha-hayır. B-ben sanırım s-su yuttum.” Karşımdaki kız benden uzaklaşınca öksürmeye başladı fakat benden etkilendiğini saklamaya çalıştığı aşikardı.

“Sen su yutmuş olabilirsin ama emin ol ben bu numarayı yutmadım.” Ella kıza doğru döndüğüne kaşlarımın şeklini merak etmiyor değildim. Son zamanlarda ağzı bayağı laf etmeye başlamıştı.

TWIX // h.sWhere stories live. Discover now