PART 47 / 2: Darell Jev Burnell

5.2K 279 56
                                    

“Hadi ama, siz burada ne arıyorsunuz?” mızıltı dolu sesim gözlerini devirmesine sebep oldu.

“Bana öyle bakma! Boş günümde sevgilimin bebek sevmek için buraya gelmesini hoş karşılayamıyorum elbette!” diyerek kollarını iki yana açarak isyan etti Louis. Bu haline gülmeden edemedim.

Dilimi çıkardım. “Belki sizin de bir tane yapma zamanınız gelmiştir.” Elindeki kahveden bir yudum aldı ve diğer elindeki kahveyi dökmemek için çaba harcadı. Sanırım diğerini Eleanor’a götürüyordu.

“Sakın Gaby. Anneme benzemeye başladın.” Elinde kahve olduğunu hatırlayarak son anda omzumu geri çektim yoksa ona bir omuz atacaktım.

“Annenle tanışmadım bile.” Charlotta’nın kaldığı odaya girmeden önce mırıldandım. Elimdeki çanta hızla yeri boyladığında hareket bile edemeden karşımdaki görüntüye odaklandım. Grace tüm gerçekliğiyle karşımdaydı. Kucağında bir bebek ve onun üzerine eğilmiş suratını şekle sokarak bebeğin gözlerinin kapalı olmasına aldırmadan şebeklik yapan bir Styles vardı. Şaşkınlıkla elimden kayan çantanın çıkardığı tok sesle bana döndüklerinde hemen eğilerek yerdeki çantayı alırken Charlotta’ya döndüm.

“Sakarlık işte” gülümsemeye çalıştım ve bana uzun zaman gibi gelen bir süreden sonra suratıma bir gülümsemenin yerleştiğinden emin oldum.

“Sen burada ne arıyorsun?”Charlotta’nın eşyalarını yerleştirmek için henüz açtığım dolabın sesini Grace’in sesi böldü. Bir saniye, ne dedi o?

“Ne?” diyerek arkamı döndüğümde Harry derin bir nefes alarak bebeği Grace’in elinden aldığında bir süre gördüğüm görüntü nefesimi kesti. Yutkunmaya çalışırken gözlerimi zorla ondan çektiğimde yanımdan geçerek Charlotta’nın yanındaki bebek yatağına ilerledi. Gözlerimi kaçırdım ve derin bir nefes aldım.

“Aslında aynı soruyu bende sana sormak istiyordum. Sürekli bir yerlerden fırlamana bir türlü alışamadım da.” Güldü ve Harry’e baktı. Arkamda olduğu için Harry’nin suratını göremiyordum, zaten görmek isteyen de yoktu. Duyduğum haberler ondan nefret etmemi sağlamasa bile en azından uzak kalmamı sağlıyordu. Bir süre daha da böyle olacağından emindim.

“Charlotta benim arkadaşım.”  Omuz silktim. Eskiden olsa Charlotta’ya karşı olan antipatimle “Birbirlerini bulmuşlar” yorumunu yapabilirdim. Şimdi ise sadece Charlotta adına üzülüyordum. “Ve sende?” sorusunu tek kaşını kaldırarak sormuş olacak ki ben cevap verene kadar surat ifadesi değişmedi.

“Benimde kardeşimin annesi.”

“Kardeşin mi var senin?” Bu saçma soruyu sorduğuna göre kesinlikle aklı karışmıştı. Bu haline güldüm ve Charlotta’nın yanına geçtim. Yeni uyanmıştı.

“Ah geldin mi?” diye sordu ve gözleriyle bebeğini kontrol ederek gülümsedi. Onunla asla bu durumda olacağımızı düşünmezdim.

“Evet, benimle bir işin olduğunu söylediğimden erken geldim. Bir sorun mu var?” Yerinde doğruldu ve heyecanla ellerini çırptı. Harry’nin kenardan “Çocuklaşma.” Yorumunu duyduğumda gülmemek için yanaklarımın içini ısırmak zorunda kaldım. Charlotta ona kötü kötü baktı.

“Bebişini uyandırmak istemezsin diye söyledim.” Diyerek ellerini zoraki bir biçimde havaya kaldırarak teslim oldu. Koca cüssesinde bu hareketler çok sevimli duruyordu. Lanet olsun Gabriela yiyecekmiş bakışlarını çocuğun üstünden çek!

“Bir sorun mu var?” diyerek sorduğumda ağzımdan çıkan kıkırtılara sövmekle meşguldüm. Harry’nin arkada seslice güldüğünü işittiğimde ona baktım fakat Grace kulağına uzanmış bir şeyler fısıldayarak Harry’nin gülmesini sağlıyordu. İçimde patlayan kıskançlık bombalarıyla dişlerim birbirine defalarca çarptı. Sinirden sıkmaktan suratım kaskatı olmuştu.

TWIX // h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin