PART 9: Kötü Hisler

13.5K 434 18
                                    

Alarmımın sesiyle açılan gözlerimi ovuştururken yatakta doğruldum. İşin garip tarafı ilk defa alarm sesine küfretmiyor oluşumdu. Hey, çünkü bu alarm’ın sesi bu sabah hayırlı bir işe vesile olacaktı. Ah, pekala. Sadece spor yapmak için erken kalkmıştım. Kelime oyunları yapmasam iyi olacak, fark ettim de bunu alışkanlık haline getiriyorum. Ne diyorum ben?

Üzerimdeki beyaz yorganı ayağımla yatağın sonuna doğru ittirirken, sürekli esniyor olmamı göz ardı ediyordum. Koridorun sonundaki banyoya girip uykumun açılması adına suratıma birkaç kez soğuk su çarptım. Ah, nasıl da iyi gelmişti öyle… Tomlinson’un bana verdiği odaya geri dönerken, odadaki dolapta kıyafet olmasını umut ediyordum. Siyah dolabın kapağını açtığımda boş askılıklarla karşılaşmam, hüsrana uğradığımın kısa bir açıklamasıydı sanırım. Derin bir nefes alıp dolabın kapağını kapadığımda üzerimde bol gri eşofman ve neredeyse kalçalarımın altına gelen beyaz tişörte baktım. Ben mi fazla minyondum? Yoksa Harold fazla mı büyüktü. Hayır, minyon olsaydım manken olamazdım, Harry fazla büyüktü. Düşündüklerim yüzünden hafifçe kıkırdarken, dolabın önüne fırlattığım çantamı ve alarak aşağıya indim. Mutfağa ilerlerken sessiz olmak gibi ayrı bir çaba içinde olmak beni gergin hissettiriyordu. Buzdolabından iki su şişesi alıp çantama atarken, eğildim ve altlarda atıştırmalık bir şeyler bulmaya çalıştım. Ah, ne şans ama! Twix! Son kalmış Twix! Bu kesin Harold’un işi.

Seni cimri. O kadar aldın fakat sevdiğimi bile bile bana bir tane bile getirmedin mi? Öyle olsun. Bunu ben yiyeyim de gör. Birtanecik çikolatamı da çantamın içine yolladıktan sonra kapının yanındaki devasa ayakkabılığı açarak içindeki ayakkabılara baktım. Ah, Eleanor’un burada spor ayakkabısı falan olması gerekiyordu. Kısa beyaz converseleri bulduğumda biraz çabayla en üstte uzanıp zaferle elime aldım ve gururla salladım. Ellie, bebeğim, seni seviyorum. Ayağıma ‘sessizce’ geçirirken, fortmentodan Zayn’in siyah kapüşonlusuna uzanmaya çalıştım. Büyük bir gürültüyle yere düşerken, günün ilk lanetini okumuştum. Dudağımı ısırırken sessiz kaldım ve birisinin merdivenlerden inip sabahın köründe neden bu kadar gürültü ettiğim hakkında küfretmesini bekledim. Ama aksine ev sessizliğe bürünmeye devam etti. Huh! Derin bir nefes verirken ayağa kalktım ve benimle birlikte düşmüş olan kapüşonluyu hızla üzerime geçirirken evden çıktım. Dün karanlıkta fazla fark etmemiştim fakat burası Louis’in dediği gibi ıssız, büyük ve harikaydı. Evi çevreleyen devasa siyah demirlikleri incelerken, bahçe kapısını hızla açtım ve evin dışındaki orman yoluna hayranlıkla baktım. Gerçekten ıssızdı. Evin birkaç metre ilerisinde yeni döküldüğü belli olan asfalt kaliteli duruyordu. Asfaltın birkaç metre ötesinde ise sanki sonsuzluğa uzanan bir yeşillik başlıyordu. Çantamdan minipad’imi çıkardım ve Midnight Memories şarkısını son ses açtım ve koşmaya başlamadan önce önlem açısından çantamdan çıkardığım astım ilacımı ağzıma dayayarak birkaç kes sıktım. Ciğerlerim oksijenden yanarken gülümsedim ve koşmaya başladım. Dediğimi unuttunuz mu? Kilo almıştım ve vermem gerekiyordu. Siz siz olun geceleri yemek yemeyin, yoksa benim gibi sonradan kilo vermek için çırpınırsın. Hem alo? Eğer profesyonel bir manken olmak istiyorsam fit kalmam şart.

***

Biten müziğim ile durdum. Kulaklığımı düzeltirken, yeni şarkının başlamasını bekliyordum. Dayanamayarak minipad’imi çıkardım ve tuş kilidine birkaç kez tıkladım. Lanet olsun! Şarjı bitmiş. Gelen sesle irkilirken arkamı döndüm. Gördüğüm şey sadece rahat yürüyebilmemiz için açılan orman yoluydu. Kulağımda hissettiğim nefes ile çığlık atarken, tabletim elimden fırlamıştı. Çırpınırken gelen kahkaha sesiyle durdum. Ben durunca ellerini belimden çekti ben ona dönerken ellerini karnına koyarak gülmeye devam etti.

TWIX // h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin