MELEZ

By xmellodyx

233K 12.6K 3.4K

Annesi bir insan babasıysa vampir... Kuralları çiğneyip birlikte olan bu iki aşığın bir çocuğu olur. Bu yüzde... More

-1-
-2-
-3-
-4-
-5-
-6-
-7-
-8-
-9-
-10-
-11-
-12-
-13-
-14-
-15-
-16-
-17-
-18-
-19-
-20-
-21-
-22-
-23-
-24-
-25-
-26-
-27-
-29-
-30-
-31-
-32-
-33-
-34-
-35-
-36- (+18)
-37-
-38-
-39-
-40-
-41-
-42-
-43-
-44-
-45-
-46-
-47-
-48-

-28-

3.4K 217 34
By xmellodyx

Aaron'ı ağzından dökülen kelimelerin gerçeklikten uzaklığı ve şuan annemin bize olan bakışlarıyla kötü bir kabus ve güzel bir rüyanın birleşimiydi bu.

Sanırım yaklaşık 1 dakika boyunca annem bir bana bir de yatağımda boylu boyunca uzanmış haldeki Aaron'a baktı. Hiçbirimiz bir şey demiyoruk. Aaron'ın şuanda ne durumda olduğunu da bilmiyordum çünkü gözlerimi anneme sabitlemiş gelecek olan tepkiyi korkuyla bekliyordum. Bir saniye dahi olsa gözümü annemden ayırmadım. Sonunda annem konuştuğunda bu işkenceyi sonlandırdığı için mutlu, yeni bir işkencenin başlangıcı olduğu içinse üzgündüm. Annemin ağzından çıkan tek kelime benim adım oldu.

"Kumsal?"

Yutkundum.

"Anne?"

Sonunda olayı sindirebilen annemin -ki ben hala sindiremedim- kaşları hızla çatıldı. Aaron'ı kaşlarıyla işaret edip konuştu.

"Bu kim Kumsal? Odanda neden bir erkek var?"
"Anne açıklayabilirim."

Ne saçmalıyorum ben ya? Neyi açıklıycam. Odamdaki bir vampir az önce beni öptü ve ben kesinlikle karşı çıkmadım ardından bana -yani umarım banadır sadece aşık olduğunu söyledi herhangi birisini kastetmedi- ilanı aşk etti ama ben ne olduğunu öğrenmeden sen araya girdin.

Böyle olmazdı bir şekilde açıklamam lazımdı. Diyebileceğim şeyleri zihnimde toparlamaya çalıştım. O çok hasta ve şuan kalbi ağrıyor bu yüzden yatağımda yatıyor ve ahh odama nasıl girdi peki bu kadar hasta olan arkadaşım? Iı annem mutfaktayken almış olabilirim tabiki. Evet evet bunu söyleyebilirim. Peki neden hastaneye gitmek yerine burada? Ahh açıklayabilir miyim ki? Bir kez olsun Aaron'a bakmaya karar verdim. Ne durumda olduğuna bakmalıydım. Gözlerimin ona değdiği kısa bir anda hiçte kötü gözükmediğini fark ettim. Geçmişti sanırım. Yerinde doğrulup anneme baktı ve yüzündeki gülümsemeyi görmemle onu boğazlamamak için kendimi zor tuttum. Annemin karşısında, tam olarak şu durumda, bir de gülümsüyor muydu?! Yataktan kalkıp anneme doğru ilerledi. Harika reflekslerimlebonu kolundan yakalamaya çalıştım. Bu hareketim ancak ve ancak yataktan yüzüstü devrilip yeri kucaklamamla sonuçlandı. Aaron'ın kısa bir an duraksadığını gördüm. O sırada bana bakıp geri önünü dönmüş olmalı. Tekrar yürümeye devam edicekti ki bu kez de ayak bileğinden yakaladım. Annemin yanına gitmesine izin veremezdim. Yoksa annem onu alıp kellesini koparıp sonrada doğrama tahtasında bir güzel dilimler ve çiğ çiğ hepsini bana yedirir. Bunların olmasına izin veremem. Üstelik aşık olduğu kişinin kim olduğunu öğrenmeden asla olmaz. Annemin ya da Aaron'in bana olan bakışlarını umursayamazdım şuanda. Aaron ayağını kurtarmak için çeksede tüm gücümle sarılmıştım bir kere. Annemin ve Aaron'ın eş zamanlı olarak çıkan seslerini duydum. Uyarı tonu taşıyan kelime yine benim adım oldu.

"Kumsal!"

İkisine de bir bakış attım. Sonra şuanki halimin ne kadar rezil olduğunu anlayıp ayağını bıraktım. Üzerimi silkeleyerek yerden kalktım ama bununla birlikte her an yanabilecek olan benzine ateşi bırakmış da oldum. Birazdan bu ev de ben de patlayacaktık. Aaron benden uzaklaştıkça korkum üst seviyelere taşınıyordu.

"Sanırım benimle konuşmanız çok daha iyi olucak."

Anneme eliyle dışarıyı işaret etti. Annem ilk önce Aaron'a kaşları çatık bir bakış atıp gösterdiği yere doğru yürüdü. Hayır annemi götürüp tek başına konuşamaz. Benimde duymam lazım.

"ANNE!  Hayır onunla konuşma ben sana açıklıycam her şeyi. O gitsin buradan."

Annemin kaşları daha da çatıldı.

"Nedenmiş o? Sen ne anlatacaksan o da bana aynısını anlatabilir."

Ve kapı suratıma kapandı. Hemen kapıma koşup ne konuştuklarını dinlemeye çalıştım. İlk önce başka bir kapının açılma sesini sonra da kapanma sesini duydum. Aaron ben duymayım diye elinden geleni yapıyordu. Soğuk terler dökerek kapımı açtım. Mutfağın kapısının kapalı olduğunu görünce oraya yöneldim. Keşke yanımda bir bardak olsaydı diye düşünmeden edemedim. Kapıyı dinlemeyi kolaylaştırıyor mu bilmiyorum gerçi ama herkes öyle diyorsa öyledir büyük ihtimal. Kulağımı kapıya dayadım. İçerde sanki ölüm sessizliği vardı. Neden hiçbir şey duyamıyordum? Yoksa annem içeri girer girmez işini halletmiş miydi Aaron'ın? Kapı deliğine kulağımı yaslarsam bir şeyler duyabileceğimi düşünerekten biraz eğilip kulağımı bu kez de oraya yasladım. Hayır hala bir şey yoktu. Acaba Aaron onları duymayın diye büyü filan mı yapıyordu? Neden ama? Ne anlatıyor olabilir ki anneme? Birkaç dakikamı odaklanıp onları duymaya uğraşarak geçirdim. Kulak değiştirmeye karar verip yasladığım sağ kulağımı kapıdan ayırıp sol kulağımı yaslamak için başımı çevirdim. Ama başımı çevirmemle yaklaşık bir buçuk metre uzağımdaki annem ve Aaron'ın bana olan garip bakışlarıyla karşılaştım. İkisi de kollarını göğsünde bağlamış bana bakıyorlardı. Ağzım istemsiz olarak açıldı. Gözlerim yuvalarından fırlayacak gibi büyüdü. Onlar mutfakta değil miydi ya? Çok değişik bir gülüşle beraber kapıdan ayrıldım. Gözlerimi onların üzerinde tutamadığım için başka her yere bakıyordum. Kafamı kaşıyarak biraz daha güldüm. Şuan ciddi ciddi terliyordum. İşte soğuk ter dökmek deyiminin tam örneği karşınızdaydı.

"Anne? Nasılsın?"

Çok dikkatli bir şekilde soruya geçiş yaptım. İlk önce annemin nasıl hissettiğini öğrenmeli ona göre hareket etmeliydim. Annemin kaşlarının çatık olmadığını ve az önce benim sorum karşısında çatıldığını görünce neredeyse mutluluktan havalara uçacaktım. Demek Aaron her ne söylediyse annemi ikna etmişti.

"Ne saçmıyorsun Kumsal. Arkadaşını uğurla çabuk. Seninle konuşmamız gereken konular var."

Hayır ama bir dakika. Öncelikle annemle konuşmayı kesinlikle reddediyorum. Aaron'ın ne dediğini bilmiyorum ve annem bana sorduğunda bende çok farklı bir hikaye anlatırsam annem çoktan bir şeyler döndüğünü anlar. Ayrıca Aaron'ı uğurlamayıda reddediyorum çünkü annem içeri girmeden önce kurduğu cümlenin kime hitaben olduğunu öğrenmeliydim. Yine de annemi onaylayarak Aaron'ı kapıya kadar götürdüm. Çok şükür ki annem peşimden gelmemişti. İçeriye bir göz atıp annemin bizi izlemediğinden de emin olunca dışarı çıkıp kapıyı arkamdan eğdirdim. Kaşlarımı çatarak Aaron'a döndüm.

"Ne anlattın anneme?"

Gülmeye başlayınca sinirlerim iyice bozuldu.

"Ne gülüyorsun çabuk anlat. Annem biraz daha uzun burada kalırsam peşimizden gelir."

Gülmesini zor durdurarak konuşmaya çalıştı.

"Tamam tamam. Sadece seni şu tipinle ciddiye almak baya zor."

Yüzümdeki makyajları hala durduğunu fark ettim ama bunu umursayacak durumda değildim. Bu söylediği sadece kaşlarımı daha da çatmama neden oldu. Alnım kırışacaktı onlar yüzünden.

"Annene senin benim Bulut'un filan çok yakın arkadaş olduğumuzu ama evim uzak olduğu için ilk defa geldiğimi söyledim. Bulut'u arkadaşın olarak kabul ettiyse pekâlâ beni de kabul edebilir diye düşündüm. İşe de yaradı."

Yine ve yine kaşlarımı daha ne kadar çatabilirmişim gibi çatmaya çalıştım. Bu söylediği yalanın ne kadar saçma olduğunu düşünüyordum. Annem buna inanmazdı.

"Ve annem neden seni onunla tanıştırmadığımı sormadı yada neden yatağımda yattığını yada neden o sırada benim ağladığımı sormadı hatta neden benim tüm arkadaşlarımın erkek olduğunu. Sadece bunu söyledin o da tamam dedi öyle mi?"

Yine gülerek sorumu cevapladı.

"Hayır tabiki. Dediğin tüm soruları sordu. Hatta daha başka sorular da sordu. Elinden kurtulmak baya zor oldu aslında."

Sinirden saçlarımı kökünden koparmak istiyordum.

"Madem sordu neden söylemiyorsun!? Acele et diyorum sen burada gülüyorsun."

Gülmesini kesip gözlerimin içine baktı.

"Seni sinirlendirmek hoşuma gidiyor."

Ve uzun zamandır görmediğim gülüşünü yüzüne ekledi. Gözlerimi devirip avuç içimi sertçe alnıma yapıştırırken sonunda anlatmaya başladı.

"Senin beni annenle tanıştırmak istemediğini söyledim. Bunun hesabını senden sorucam sanırım. Ve tüm arkadaşlarının erkek olmadığını açıklamak için araya Yağmur'u da kattım. Dörtlü bir arkadaş grubuymuşuz gibi gösterdim. Ağlama sebebinse Bulut'un dün biraz hastalığının ağırlaştığını söyledim. Ve yatağında yatma konusundaysa tüm gece Bulut'un yanında kaldığım için hiç uyumadığımı ve o an başımın döndüğünü söyledim."

Bunların ardından yüzünü buruşturdu ve bir 'ıyy' sesi çıkardı.

"Bunlar ne kadar iğrenç şeyler."

Ardından bana delici bir bakış attı.

"Senin yüzünden düştüğüm hallere bak. Bulut için uyumadığımı söyledim bildiğin. Neyse annen tüm bunlara rağmen hala biraz şüpheleri kalmıştı ve ben yine senin yüzünden ona Yağmur'un sevgilisi olduğumu söylemek zorunda kaldım."

Tekrar yüzünü buruşturup aynı sesi çıkardı. İçime bir kova buzlu su dökülmüştü sanki.

"Çok çok çok teşekkür-"

Sinirle bana bakıp ağzımı kapattı. İlk başta ne olduğunu anlamasam da sonra tekrar aklıma gelince ona bir göz devirdim. Elini ağzımdan çekip merakla konuştum.

"Peki neden benim yanımda konuşmadın ki?"
"Çünkü her şeyi mahfedeceğini biliyordum."

Haklıydı. Bu yüzden sustum.

"Bittiyse ben artık gidiyorum."

Aklıma gelen son soruyla ona gözlerim parlayarak baktım. O da tam o sırada arkasını dönüp gitmeye yeltenmişti ama ben onun kolunu yakaladım.

"Bitmedi."

En önemli soru hala duruyor.

"Annem gelmeden hemen önce bir şey söylemiştin..."
"Ne söylemişim?
"Şey-"
"KUMSAAAL!"

Annemin sesini duyunca bir an ne kadardır burada olduğumun farkına vardım.

"Gitsen iyi olucak."
"Ama.."

Arkasından öylece bakakalmıştım. Daha sorumu soramamıştım bile. Annemin hemen arkamdaki sesini duydum.

"Napıyorsun burda?"

Suratımı asıp anneme dönerken Aaron'a sorumu soramamış olsam da annem gelmeden gittiği için mutluydum.

"Hava alıyordum biraz."

Bana bu kıza bir şeyler olmuş bakışlarıyla birlikte içeri geçtik. Annem hiç beklemeden konuya girdi.

"Neden arkadaşını benimle tanıştırmadın?"
"Tanıştıracaktım. Sadece sen benden önce davranıp kendin tanıştın."
"Bulut'u yarın görmeye gidiyoruz. Bu kez itiraz istemiyorum."

Başıma bir bela daha almıştım. Bu kez uyduracak bir bahanem olmadığından sadece kafa salladım. Yerimden kalkıp giderken annem kolumu yakaladı. Bıkkın bir tavırla anneme döndüm. Aaron'a sorumu soramamış olmanın depresyonuydu bu bıkkınlık.

"Şu yüzünü temizle ve yanıma gel. Sana asıl söylemek istediklerim bunlar değildi. Konuşmamız lazım."

Bugün annem de bende kaş çatmaktan yorulmuştuk ama kaşlarım yine çatıldı ve anneme 'ne konuşucaz' bakışları atmaya başladım. Annemde bana 'hadi hadi' dercesine popoma vurup beni gönderdi. Konuşmamız hala bitmediğinden dolayı şu endişeli halimden kurtulamamıştım.

Aaron'la bir kere konuşup bir daha konuşmayacağımı söylemiştim demi kendime? Ama şimdi onu tekrar görmek için can atıyordum. Tekrar aynı şeyi söylemiycektim. Onunla son kez konuşup bir daha konuşmayacağımı. Çünkü biliyordum ki onunla bir daha konuşursam yine konuşmak isteyecektim. Gerçekten beni etkisi altına almayı başarıyordu. Ahh aklıma beni öpüşü gelince yanaklarım yine kızarmaya başladı. Neyseki annem o sırada girmemişti içeri. Kendimi bu durumda şanslı sayıp yanaklarımı ellerimle kapatarak odama çıktım. Makyaj temizleme suyum filan olmadığı için bir sürü ıslak mendil harcamış ve sonuç olarak  aynadaki görüntümden yeteri kadar temizlediğime kendimi inandırmıştım. Fondoteni yüzümden çıkarmak zordu. O yüzden makyaj yapmıyordum ya. Hem yapmak için uğraş hemde silmek için. Hergün buna saatlerini harcayan kızlara bir alkış ve hayranlığımı gönderdim.

Annemin yanına istemeye istemeye indim. Annem koltukta oturmuş elindeki kumandayla kanalları değiştiriyordu. Beni görünce televizyonu kapattı ve gelmem için gözleriyle işaret verdi. Ne gibi bir can alıcı soruyla başbaşa kalacaktım acaba? Annemin biraz tedirgin olan davranışları gözümden kaçmamıştı.

"Kumsal nasıl ya da nerden başlamam gerektiğini bilmiyorum."

Sanki ne geleceğinden haberim vardı. Ama bunun gerçek olmaması için yalvarıyordum. Gerçek olamazdı. Olmamalıydı. Devam etmesini istemiyordum. Boğazını temizledi ve konuşmaya başladı.

"Bilmediğin bir şey var. Kendin hakkında."

Hayır hayır. Konuşma tam da o yönde ilerliyor. Dehşete düşmüş bir yüz ifadesiyle gözlerimi anneme diktim. Başımı sağa sola saklarken annem bana garip bir bakış attı. Ama yinede devam etti.

"Bunu daha önce söylemediğim için sinirleniceksin ve kızıcaksın biliyorum. Ama senin en azından 18 ine kadar normal bir hayat sürmenin istedim. Doğduğun andan itibaren hayatını mahfetmek istemedim."

Bana bir bakış attı. Ne tepki vereceğimi gözlemliyor ve yavaş yavaş konuya girmeye çalışıyordu. Ama ben çoktan anlamıştım ne olduğunu.

"Bu dünyada senin haberinin olmadığı varlıklar da var Kumsal. İnanmayabilirsin belki ama hepsi içimizde yaşıyor ve hatta baban da onlardan birisiydi."
"Bahsettiğin varlıklar vampirler mi anne?"

Annemin şaşkın bakışları bana çevrildi.

"Keşke kendim öğrenmek zorunda kalmasaydım da senden duysaydım. Çok geç kaldın anne."
"Ne? Nerden? Nerden öğrendin? Yoksa onlardan biriyle mi karşılaştın?"

Annemin bunu duyması yararıma olmazdı değil mi? O halde ne yapıyorum ben şuanda? Anneme bildiğimi çaktırmamalıydım. Sağlıklı düşünememiştim. Kafamı topladım. En azından Aaron'ın vampir Bulut'unsa kurtadam olduğunu çaktırmamalıydım. Güldüm. Yani umarım dışardan gülüyormuşum gibi bir görüntü katabilmişimdir.

"Yok canım ne alaka. Sadece... Iı.."

Tamam peki. Yaprak'ın vampir olduğunu çaktırabilirdim belki. Benim zararıma bir şey yoktu ortada.

"Ne Kumsal."
"Şey evet karşılaştım. Anne Yaprak bir vampirdi."
"NE!"

Kadının şokunu anlıyordum. Normal bir insandan daha çok korunmalıydım vampirlerden ama kaç yılımı onunla içiçe taşıyarak geçirmiştim.

"Niye bana söylemedin Kumsal?"

Sakin olmaya çalışarak konuştum.

"Sen niye bana söylemedin anne?"
"Nedenini açıkladım ben. En azından bir süre onların varlığını bilmeden normal bir hayat yaşamanı istedim. Ama senin bana söylemen gerekirdi. Seni korumak benim görevim."

Odama çekilip günün yıkıklığını yaşamak istiyordum. Gerçekten bir melez olduğuma kendimi inandırmalı ve Aaron'la bir gelecek hayallerimden vaz gecmeliydim. Ahh evet size her gece yatmadan önceki hayallerimi anlatmıyorum tabiki. Aaron'la olan gelecek hayalleri mi? Tamam peki. Artık onu sevdiğimi kabul etmeliydim belkide. Bugün kabul etmem gereken çok fazla ve zor şeyler vardı.

"Tamam anne üzgünüm sen haklısın evet. Ne anlatıcaksan anlat artık. Bak ben hala yanındayım ve iyiyim. Bundan sonra daha dikkatli olurum."

Dediklerimle yaptıklarının alakası yoktu. Daha dikkatli olmak mı? Hah! Aaron'la mutlaka tekrar konusucaktım. Mutlaka! Hem belki sevdiği kişi bensem beni öldürmezdi de. Annem Yaprak'tan zaten dinlemiş olduğum hikayeyi anlatmaya başlayınca sadece susup onu dinledim. Annem şasırmamış olmama şaşırsada sanırım daha sonra bunun daha iyi bir şey olduğuna karar verip gitmeme izin verdi ve artık odamdaydım. Yine dönüp dolaşıp geldiğim yerdi burası. Ağlıycak mıydım yine? Sanmıyorum. Çünkü Aaron'ın ağzından dökülmüş olan kelimeler bana tutunacak bir dal veriyordu..

Continue Reading

You'll Also Like

46.6K 2.5K 69
Çıldırmıştı gözleri kırmızının en koyu tonuna bürünmüştü öyle ki kolay kolay korkmayan ben bile korkudan bayılmamak için zor tutuyordum kendimi En so...
144K 4.1K 26
"Her şey Fransa'ya taşınmam ile başladı."
2.6M 139K 63
Dünyada minimuma inen insan sayısı beş vampir krallığını büyük bir kriz ve kuraklığa sürüklemiştir. Artık krallar daha vahşi ve kontrol edilemez duru...
130K 4.3K 38
İki genç kız. Yedikleri haltlar yüzünden erkek lisesine gitmek zorunda kalırlarsa ne olur? Yeni aşklar? Yeni arkadaşlıklar? Ve gerçekler. Acıtan g...