Orda Kal Portakal

By zehraAbacilar

24.5K 2.4K 638

'' Dayanamıyorum, '' dedi Asel pamuk gibi yanağını ıslatan göz yaşlarını elinin tersiyle silerek. Meriç kon... More

♣ 1.Bölüm ♣
♣ 2.Bölüm ♣
♣ 4.Bölüm ♣
♣ 5.Bölüm ♣
♣ 6.Bölüm ♣
♣ 7.Bölüm ♣
♣ 8.Bölüm ♣
♣ 9.Bölüm ♣
♣ 10.Bölüm ♣
♣ 11.Bölüm ♣
♣ 12.Bölüm ♣
♣ 13.Bölüm ♣
♣ 14.Bölüm ♣
♣ 15.Bölüm ♣
♣ 16.Bölüm ♣
♣ 17.Bölüm ♣
♣ 18.Bölüm ♣
♣19.Bölüm♣
♣20.Bölüm♣
♣21.Bölüm♣
♣ 22.Bölüm ♣
♣ 23.Bölüm ♣
♣ 24.Bölüm ♣
♣ 25.Bölüm ♣
♣ 26.Bölüm ♣
♣ 27.Bölüm ♣
♣ 28.Bölüm ♣
♣ 29.Bölüm ♣
♣ 30.Bölüm ♣
♣ 31.Bölüm ♣
♣ 32.Bölüm ♣
♣ 33.Bölüm ♣ / 1.Kısım
♣ 33.Bölüm ♣ / 2.Kısım
♣ 34.Bölüm ♣
♣ 35.Bölüm ♣
♣ 36.Bölüm ♣
♣ 37. Bölüm ♣
♣ 38.Bölüm ♣ / 1.Kısım
♣ 38.Bölüm ♣ / 2.Kısım
♣ 39.Bölüm ♣
♣ 40.Bölüm ♣
** 41.Bölüm **
** 42. Bölüm **
♣ 43. Bölüm ♣
♣ 44. Bölüm ♣
♣ 45.Bölüm ♣

♣ 3.Bölüm ♣

1.4K 128 16
By zehraAbacilar


Aşağıya indiğimizde hemen konferans salonuna geçip boş bulduğumuz sandalyelere oturduk ve müdürün bizden hemen sonra içeriye girmesiyle konuşma başladı.

''Evet arkadaşlar, bugün burada toplanmamızın belli nedenleri var. Okulumuz diğer okullara kıyasla çok daha az öğrenciye sahip ki zaten öğrenciler bu okula pek sıcak bakmıyorlar. Her neyse. Bu dönem aramıza gelmiş olan birkaç öğrenciye hoş geldiniz demeden geçemeyeceğim. Hoş geldiniz gençler,'' dedi ve salonda gözünü gezdirdikten sonra gözlerini bana kilitleyip manasızca bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. 

Salonda çıt çıkmıyordu. Müdürün bana bakmasıyla herkesin gözleri üzerimde toplandı. İşte bu durum nefret vericiydi. 

Daha sonra müdür konuşmasına devam etti.

''Ve bu yeni gelen arkadaşlarınıza okulumuz hakkında bilgi vermek istedim. Bu okulun çok sert kuralları var! Ve bu kurallara uymayanlar daha sert kurallı cezalara maruz kalacak! '' 

Bu ne saçmalıktı. Abartıyordu, besbelli. Amacı gözümü korkutmaktı. O kadar ciddi konuşuyordu ki kendimi ceza işlemediği halde cezaevine girmeye maruz kalmış zavallı biri gibi hissediyordum. 

 ''Tabii burada tüm kuralları size anlatacak değilim. Salonun girişinde bulunan afişte okulumuzun kuralları madde madde yazıyor. Şimdiye kadar bu okuldan mezun vermedik. Çünkü çoğu öğrenci okulumuza ayak uyduramayıp naklini başka okullara aldırıyor. Artık bizde diğer okullar gibi mezun vermek istiyoruz, '' dedikten sonra bir yudum su içip devam etti.

''Bu yüzden  okulu beğenmeme gibi bir lüksünüz olmasın lütfen. Elimizden geldiğince size yardımcı olup bu okulu benimsemenize yardımcı olacağız. Sadece rahatlayın ve gençliğinizin tadını çıkarın diyorum şimdilik. Hoş çakalın, '' deyip sahneden indi. Salonda ışıkların açılmasıyla birlikte herkes kendi arasında fısıldaşmaya başladı.

Allah'ım ben nasıl bir okula düştüm böyle! 

Gerçekten ister istemez korkmaya başlamıştım. Müdürün konuşmaları içimde soğuk ürpertili düşüncelerin gezinmesine fazlasıyla yetmişti.

Tek tek öğrencilere göz gezdirdiğimde arkadaş bulamayacağım hissine kapıldım. Hiçbiriyle samimi olacağımı sanmıyordum. Zaten her ne kadar Urfa'da çevrem geniş olsa da, girdiğim ortama ayak uydursam da insanların yüzüne güler ama pek de sevmezdim. 

Meriç'te zaten gitmişti arkadaşlarının yanına. Yanımdan ayrılması beni çok üzdü. Çünkü sınıfa kadar yalnız yürüyecektim. 

Asansöre doğru yürüyordum ki çalışmadığını hatırlayınca duraksayıp merdivenlere doğru ilerledim. 

İkinci kata vardığımda dinlenmek için kendimi duvara yasladım. O sırada yanıma sarışın, gözü mavi bir kız geldi. 

''Merhaba. Galiba aynı sınıftayız. Geleceğinin söylentisi yayılmıştı da, '' dedi ve elini uzattı. ''Ben Belinay. ''

''Merhaba. Bende Asel, '' dedim ve hafifçe tebessüm ederek elini sıktım. 

Yavaş yavaş çıkıyorduk yukarıya. Konuşacak bir şey de olmadığından dolayı sus pus ilerliyorduk. Ama bu bile benim işime geliyordu. Sap gibi gezinmekten iyiydi.

''İsminin anlamı ne? '' diye tatlı bir gülümsemeyle sordu. 

İster istemez gülmüştüm sorusuna. Konuşacak bir şey bulamayınca saçma sorular sormak zorunda kalıyordu insan bazı zamanlarda.

''Asel, cennetteki dört ırmaktan birinin ismi. Aslında bal ırmağı diye de geçiyor. Senin ismini çok duydum ama anlamına bakma fırsatım olmadı, '' diyerek duvara yaslanıp yanıma gelmesini bekledim. Galiba oda yorulmuştu.

''Belinay peygamber çiçeği. Annem ve babama her seferinde ismimin anlamından dolayı çok teşekkür ediyorum, '' deyip elini omzuma yerleştirdi. Aslında pek de hemen samimi olma niyetinde değildim. Ufaktan iyi bir arkadaşlığın temelini atabilirdik. Ama bu onunla benim ne kadar iyi ve ne kadar kafa olduğumuza bağlı olarak gelişebilecek bir şeydi. Açıkça söylemek gerekirse sadece yalnız kalmamak için ve zamanımı geçirmek için konuşuyordum.

Aynı zamanda geçmişte çok kez arkadaş kazığı yediğimden dolayı kendi kendime buraya gelmeden evvel kimseyle içli dışlı olmayacağıma söz vermiştim. 

Mesafe iyidir ne de olsa. Ne haddini aşan olur, ne de canını sıkan.

''Bir şey diyeceğim. Bu okulun kuralları neden bu kadar sert. Bir fikrin var mı? '' dedim. 

''Gerçekten bir fikrim yok. Ama emin ol buraya geldiğine pişman olanlardan olacaksın, '' diyerek merdivenleri işaret etti ve devam etti. ''Eğitim olarak filan. Öğretmen kadrosu aslında iyi fakat öğrenciler öğretmenlerin yetenekleri gözler önüne sermesine fırsat vermiyor. Özel okul işte. piçler ve kendini bilmez kızlarla dolu. ''

Sınıfa vardığımızda herkes yerine oturmuş hocanın gelmesini bekliyordu. Bizde en arkanın bir önüne oturduk. Arkamızda Meriç'le bir çocuk oturuyordu. 

Sınıfa göz gezdirdiğimde birçoğunun yakışıklı olduğunu fark ettim. Hepsi havalardaydı besbelli. Tıpkı filmlerdeki kolej züppeleri gibi. Belinay ve arkadakiler konuşurlarken bende boş boş oturmaktan sıkılıp arkamı dönerek onlara eşlik ettim. 

Meriç'in yanındaki çocuğun ismi Sebuhanmış. O da Belinay gibi sevecen ve sıcakkanlı görünüyordu. Hayatı umursamayıp hep olumlu tarafına bakıp gülenlerden. 

Ama Meriç onlara nazaran daha da farklı görünüyordu. Düşünceli gözlerle bakıyordu etrafına, sana. Gülümsemesi bile tamamen içten değildi sanki. 

Hocanın içeriye girmesiyle ayağa kalktık ve Belinay alttan beni dürttü.

''Ben Sebuhan'a uzun süredir ilgi duyuyorum. Sakın ona yavşama, '' dedi gülerek. Bu hafif bir uyarıydı. Ben de sessiz bir kahkaha attım ve olumlu bir şekilde başımı salladım. Oturduğumda felsefe hocasını süzmeye başladım. Normal bir kadındı. Müdürden sonra tüm öğretmenleri itici ve soğukkanlı hayal etmiştim.

''Arkadaşlar, sınıfımıza yeni gelen arkadaşınızla eminim çok iyi anlaşacaksınız, '' diyerek bana bakıp gülümsedi. Bende karşılıksız bırakmadım onu.

''İlkokul yıllarındaki gibi kalk tahtaya kendini anlat demeyeceğim herhalde. Ama kendin hakkında birkaç bir şey söyleyip bizi bilgilendir mesela, '' dedi ve yerine oturdu.

Evet, şimdi heyecanım devreye girmişti. Lanet olsun! Ayağa kalktım ve saçımla oynadım, bu heyecanımı her zaman yatıştırıyordu az da olsa.

''Şey.. Asel Tevren. Bazı nedenlerden dolayı İzmir'e taşınma kararı aldık ailemle. Bundan sonra burada yaşayacağız. Daha fazla anlatacak bir şey yok, '' diyerek gülümsedim ve yerime oturdum.

Herkes kendi arasında fısıldaşıyordu. Hepsi bana ismini söyleyip benimle konuşuyordu. Çok içtendi. Felsefeci de kitap okuyordu. Galiba bu dersi bize bırakmıştı.

''Nereden gelmiştin sen? '' diyerek tekrar bana döndü hoca.

''Şey.. Şanlıurfa, ''diyerek gülümsedim ve Belinay'a dönüp '' Şey kelimesi olmasa asla cümle kuramazdım, '' dedim. İkimizde kahkaha attık ve arkamıza dönüp Meriçler'le konuşmaya başladık. Ben bu okuldan korktuğumu dile getirdiğimde Belinay da bana hak vererek başını salladı.

Meriç ''Arkadaşlarını düzgün seçersen sorun yok. Önemli olan edineceğin çevren. Gerisi sıkıntı olmaz. Hatta istersen bizim gruba katılabilirsin, '' dedi ve gülümsedi.

Sebuhan, ''Oo, bu ne hız Meriç, '' dedi gülerek.

''Aptal olma Sebu, '' dedi Meriç ve elindeki kalemle Sebuhan'ın kafasına vurdu.

Öyle, böyle ilk gün bitmişti. İlk vakitlerde pek de günümün iyi geçeceğini sanmıyordum doğal olarak. Ama arkadaş edinince o kadar da kabus dolu bir gün geçirmemiştim. 

Çıkışta tüm sınıf beraber bir mekanda takılacaklardı. Birkaçı yanıma gelip onlara katılmam için ısrar ettiler. 

''Çok naziksiniz ama ben buraları tanımıyorum. Başka bir gün neden olmasın, '' deyip geçiştirdim. Hepsi ısrar edip duruyorlardı. Gerek yoktu bence ilk günden. 

Meriç yanıma geldi bu defa.

'' Lütfen. İlk günden bizi kırman çok üzer. Ben seni evine bırakırım, '' dedi ve kocaman gülümsedi. Hiçbiri umurum da değildi aslında. Çünkü, çok yorgundum.

Olmazdı. Halam ve amcam gelmiş olabilirdi.  Ve eve gidince okulum hakkında büyük araştırmalar yapıp bilgi edinecektim.

O sırada annem aradı. 

''Kusura bakmayın gerçekten üzgünüm. Benim servisi kaçırmamam lazım. Söz bir daha ki buluşmaya. ''

Hızlı adımlarla servise yetişmeye koyuldum.


Arkamı döndüğümde Meriç öylece yerinde duruyordu. 


Continue Reading

You'll Also Like

205K 8.7K 59
Köyde geçen bir aşk hikayesi... O bir inci tanesiydi; Dışı dillere destan bir güzel... Naîf kırılgan ve nârin... Köy kurgusu ve abimin arkadasşı konu...
52.7K 3.7K 18
"Bir adam ile yara bandının hikâyesini hiç duydun mu?" diye sordum meraksız bir tonda. Çünkü anlatmak istediğim sıradan bir hikâye değildi, kendi yaz...
68.9K 6.6K 32
Gerçek ailem kurgusu!!! Hep iyi kız tarafından okuduk hikayeleri. Kız iyi niyetiyle yaklaşır ancak ailesi hep ona karşı kötüdür. Karıştırıldığı kız k...
503K 30.2K 32
ablasına yazacakken yanlışlıkla dünyaca ünlü boksöre yazan Ahu 💋💋 Herşey kurgu gerçek hayatla bağlantısı yoktur.