MELEZ

By xmellodyx

233K 12.6K 3.4K

Annesi bir insan babasıysa vampir... Kuralları çiğneyip birlikte olan bu iki aşığın bir çocuğu olur. Bu yüzde... More

-1-
-2-
-3-
-4-
-5-
-6-
-7-
-8-
-9-
-10-
-11-
-12-
-13-
-14-
-15-
-16-
-17-
-18-
-19-
-20-
-21-
-23-
-24-
-25-
-26-
-27-
-28-
-29-
-30-
-31-
-32-
-33-
-34-
-35-
-36- (+18)
-37-
-38-
-39-
-40-
-41-
-42-
-43-
-44-
-45-
-46-
-47-
-48-

-22-

3.6K 241 96
By xmellodyx

Hayır o Akın değildi. İnanmıyordum.

"Kumsal bir şey söyle."
"Biliyor musun Akın benim için ulaşılmaz biriydi. Şuan karşımda bana beni sevdiğini söyleyen kişi Akın olamaz. Hiç Akın gibi hissettiremiyorsun. Eski etki yok bu da demek ki sen Akın değilsin."

Benden uzaklaştı. Sinirli gözüküyordu.

"Eski etki yok çünkü artık başka birisini seviyorsun! Eski etki yok çünkü artık seni seven benim. Artık o etkiyi yaratan sensin."

Kafamı delirmişcesine sağa sola sallamaya başladım.

"İnanmıyorum. İnanmıyacağım. Aaron Akın öldü dediyse ölmüştür."

Tam olarak psikopat birisine ait olabilecek bir gülüş sergiledi.

"Onu sevdiğini inkar ediyorsun ama hala onun söylediğinden çıkmıyorsun. Seninle oyuncak gibi oynuyor bundan haberdar mısın? Gerçi kendini ona fena kaptırdığından olsa gerek bunu da görmemişsindir. Sana ne yapacağını bilmek ister misin? Seni neden hala öldürmediğini söylememi ister misin ha?"

"HAYIR HİÇBİR ŞEY DUYMAK İSTEMİYORUM. SENİN O LANET AĞZINDAN ÇIKACAK HİÇBİR ŞEYE İNANMIYORUM."

"Sen bilirsin. İster inan ister inanma. Ama sen 18 yaşına bastıktan sonra ya Yaprak ya da o senin kanını son damlasına kadar içecek."

Gözlerimden yaşlar firar ediyordu. Nedenini bilmiyordum. Kaçırıldım, karşımda Akın kılığına girmiş birisi duruyor ve bana gerçek olmayan şeyler söylüyor, yaram çok acıyor bana kalırsa çoktan bayılmalıydım kan kaybından dolayı, üstelik o kadar zaman geçmesine rağmen Aaron ortalarda yoktu. Yoksa bu sefer beni kurtaracak kimse yok muydu?

Akın kılığındaki vampir yanıma tekrar gelip çömeldi ve yaramdaki ellerimi tuttu. Onu engellemek gibi bir şey yapmadım. Ellerimi yaramdan ayırdıktan sonra kanlı tişörtümü sıyırdı ve yaramla ilgilenmeye başladı. Aynı zamanda konuşuyordu.

"Sana iki seçenek sunacağım."

Ona soru soran gözlerle baktım fakat o bana bakmadığı için bunu görmedi. Yine de devam etti.

"Seni buradan kurtarabilirim."

Neden beni kurtaracaktı ki? Beni kaçıran zaten kendisi değil miydi?

"Sana sunacağım ilk seçenek şu; eğer benimle gelmeyi kabul edersen seni buradan çıkarır ve seni 18 yaşına kadar da sonrasında da Yaprak'tan ve Aaron'dan korurum."

Devam etmesini bekledim. Gözlerini yaramdan ayırıp gözlerime baktı.

"Diğeriyse; ilk seçeneğimi kabul etmezsen burada kalır ve Yaprak için çalışmaya devam ederim. 18 yaşına kalan az zamanda seni burada tutup sonrada...."

Gözlerini birkaç kere kırpıştırıp yutkundu.

"Sonrada Yaprak'ın gözlerimin önünde seni öldürüşünü izlerim."

Gözlerime soru sorarcasına baktı.

"Eğer ilkini seçersen senin için Yaprak'a ihanet edip kendimi tehlikeye atıcam. Sadece senin için bunu yapmaya razıyım. Tabi eğer kabul edersen."

Sunduğu seçenek karşımdaki kişiye güvenebilseydim kabul edebileceğim bir seçenek olabilirdi. Ama onun Akın olduğuna kesinlikle inanmıyordum. Gerçi Akın olsaydı da onun beni Aaron'da korumasını hayır istemiyordum. Aaron'da uzak olmak istemiyordum. Beni koruyacak asıl kişi Aaron'dı. Onun söylediği en ufak bir şeye inanmıyordum. Hem neden 18 yaşıma kadar bekliyormuş ki. Söylediği şeyin saçmalığı başından belli.

"Aaron... o gelip beni kurtarıcak."

Ellerini saçlarına geçirip çekiştirdi.

"Aptal kız."

Yanımdan kalkıp uzaklaştı. Söylediğim şey sanırım biraz saçmaydı. Gelseydi şimdiye gelirdi. Ayrıca sürekli onun beni kurtarmasını beklemekte saçmalıktı. Ama biliyordum ki beni buradan çıkarabilecek başka birisi yoktu. Ondan başka şansım yoktu. Ne kadar şu ana kadar gelmemiş olsa da ben geleceğine dair olan umudumu asla yitirmiyordum. Şuana kadar hiç gelmemezlik yapmamıştı. Yine gelirdi.

Ve sonunda beklediğim şey oldu. Göz kapaklarım ağırlaşmaya başlamıştı. Kan kaybından ölürdüm belki burada. Beni boşuna kaçırmış olurlardı böylece. Bu fikir hoşuma gitmeye başlamıştı. Gözlerim yavaşça kapanırken direnmek istemedim. Akın kılıklı aptal da tam sandalyeden sağ tarafıma düşeceğim sırada beni fark edip yakalamıştı ve sert zeminle buluşmamı engellemişti. Ondan sonrasıysa yoktu zaten.

Aaron'ın ağzından;

Kumsal'ın dudaklarında dolaşan gözlerimi Kumsal bakışlarını bana çevirmesiyle gözlerine çıktı. Kumsal'ın alnına kısa bir öpücük kondurdum. Bunu neden yaptığımı bilmiyordum. Bu yüzden hemen odadan çıktım. Kapının arkasına yaslanıp bir süre bekledim. Sorun yoktu. Kalbim ağrımamıştı. Ben Kumsal'dan hoşlanmıyordum. Buna emin olduktan sonra hastaneden çıktım. Hastanenin önünden bekleyen Bulut'a baktım. Alaycı bir şekilde gülerek yanına yaklaştım.

"Ne o? Girmeye korkuyor musun?"

Sinirle bana döndü.

"Yürü hadi! Ve sakın yol boyunca ağzını açma."
"Sözünü dinleyeceğimi filan mı düşünüyorsun?"

Bana göz devirip yürümeye devam etti. Bende peşinden yürüdüm.

Dün;

Kumsal'ın hemen yanına oturmuş uyanmasını bekliyordum. Ama bugün uyanacağa benzemiyordu. İçeri Bulut girdi. Burada olması hiç hoşuma gitmemişti. Bir şekilde buradan göndericektim. Nasıl mı? Tabiki kavga filan çıkaramazdım hastanede. Sadece bir şekilde kışkırtıp onu burdan gönderecektim. Gelip Kumsal'ın diğer tarafındaki sandalyeye geçti. Kumsal'ın elini tutunca gözlerim ellerine kitlendi. Ve normalde yapmayacağım bir şey yaptım. Ben asla yalanla değil sürekli gerçekleri yüzlerine vurarak insanları küçük düşürüp kışkırtırken sırf elini tuttuğu için yalanla yaptım bunu.

Alayla güldüm.

"Onu seviyorsun."

Soru değildi bu. Ama o onayladı.

"Evet."
"Peki onun kimi sevdiğinin farkında mısın?"

Kumsal beni sevmiyordu ama hoşlandığı da bir gerçekti. Üstelik hiçkimseye güvenmediği kadar güveniyordu bana. Yani kısmen doğru sayılırdı.

"Evet."
"O zaman neden hala buradasın?"

Bakışları bana çevrildi. Yok artık. Ağlıyor muydu? Gözünden bir damla düşerken bana cevap verdi.

"Veda etmeye geldim."

Memnuniyetle gülümsedim. Önüme çıkabilecek olan birisinden kurtulmuş olmuştum. Ellerini sonunda Kumsal'ın elinden ayırınca rahatlıkla arkama yaslandım. Kumsal'a benden başka kimse dokunsun istemiyordum. Yerinden kalkıp yatağın etrafından dolandı ve önüme geçti.

"Ama senin ne istediğini bilmiyorum. Evet o aptal kız seni seviyor ama sen onu sevmiyorsun. Neden onun peşindesin?"
"Gerçekten cevap vereceğimi filan mı düşünüyorsun?"
"Bir teklifim var."

Tek kaşını kaldırarak söylemesini işaret ettim.

"Bana nedenini söyle ve bende bir daha Kumsal'ın önüne çıkmayayım."

Ondan tamamen kurtulacaksam neden söylemeyeyim. Düşüncelerini okuyunca bu konuda ciddi olduğunu gördüm.

"Kabul."
"O zaman yarın bu saatlerde aynı ormanda buluşuruz."

Yavaşça kafa salladım. Gitmekte tereddüt ediyor gibiydi.

"Lanet olsun hiç güvenilir değilsin. Yarın seni kendim alıcam."

Omuz silktim. Gideceği sırada tekrar bana döndü.

"Sen bana nasıl bu kadar kolay güvendin?"

Sağ elimi silah haline getirip başıma yaklaştırdım. Kafama silah sıkıyormuş gibi yapıp kafamı hafif yana atarken ağzımı şaklattım.

"Düşüncelerin. Hepsini duyabiliyordum."

Gözleri parladı. Aklından geçenlerin farkındaydım. Kumsal'ın hiç ona karşı bir şey hissedip hissetmediğini merak ediyordu. İşte şimdi gerçekleri yüzüne vurma zamanıydı. Oturduğum yerden kalkıp hemen yanında bittim. Ondan uzun olan boyumla ona yukardan baktım. Yüzüme her zamanki gülümsememi ekledikten sonra konuştum.

"Seni hiçbir zaman sevmedi. Onun için arkadaştan fazlası olamadın."

Yüzü düşmüştü. Aklından onu sevdiğini söylediği zamanı geçirdi. Bu beni eğlendirirken devam ettim.

"Ona onu sevdiğini söylediğinde sadece 'bundan sonra Bulut'a nasıl eskisi gibi davranabilirim?' diye düşündü. Hiçbir zaman seni sevmek gibi bir düşünce aklından bile geçmedi."

Sayesinde keyiflenmiştim. Onun bu hali beni eğlendirirken daha da devam etmek istedim ama onun hemen buradan gitmesini istemem daha ağır bastığı için kısa kestim.

"Yeterli mi?"

Hiçbir şey söylemeden odadan ayrıldı bende memnun bir şekilde tekrar eski yerime oturup Kumsal'ı izlemeye devam ettim.

Sonunda ormana varmıştık. Bulut insanların arasında kurda dönüşemeyeceği için ben de yürümek zorunda kalmıştım. Tabiki yol boyunca ona ezik olduğunu söyleyip durmuştum.

Hiç beklemeden konuşmaya başladı.

"Anlat artık."

Her zamanki gibi gülümseyince bir iç çekti.

"Neden Kumsal'ı şimdiye kadar öldürmedin?"
"Sence ona aşık mıyım?"

Bana inanmayan bir bakış atarak devam etti.

"Kesin cevap; hayır."
"Neden yapıyor olabilirim peki?"
"Bende bunu sana soruyorum."

Fısıldar gibi konuştum.

"18. yaşını bekliyorum."
İlk başta anlamadığını belli ederek kaşlarını çattı. Daha sonra aklından melezlerin 18 yaşında geçirdiği değişım geldi ama bu olasılığı hemen kafasından sildi. Kumsal'ın melez olmasına ihtimal vermiyordu.

"Ne saçmalıyorsun sen?"
"Neden inanmak istemiyorsun?"
"Neye?"

Güldüm.

"Ne olduğunu çok iyi biliyorsun."

Yanından geçip ilerlemeye başladım. Ama onun kolumdan tutup beni durdurması çok sürmedi.

"Yanılıyorsun. Kumsal insan."

Kendisi de bu söylediğine çok inanmıyordu. Aklından Kumsal'ın rüyasında geleceği görmesi geçti.

"Evet onun gücü geleceği görmek."
"Hayır."

Kendi kendine konuşuyormuşcasına söylemişti bunu. İnanmak istemiyordu. Kafasını sağa sola salladı.

"Dünyada şuan hiç melez yok. Yasak. Eğer olsaydı öldürürlerdi zaten. Saçmalıyorsun."

Sinirlendim. Şimdi burada oturup bir de onu inandırmaya mı çalışıcaktım.

"Demek ki varmış."

Onu başımdan savarcasına söylemiştim bunu. Hemen Kumsal'ın yanına gitmek istiyordum.

"Bekle."

Sıkıldığını belli edercesine ona döndüm.

"Kumsal'ın bundan haberi yok değil mi?"
"Hayır yok. Bittiyse?"
"Hayır bitmedi. Lanet olsun ki bitmedi. Kumsal nasıl melez olabilir? Üstelik bundan haberi yok. 18 ine girmesine sadece birkaç ay kaldı."

Ve aklına Kumsal'ın birkaç ay sonra öleceği geldi. Yere bakan gözlerini gözlerime korkuyla çıkardı.

"Bunu yapamazsın."

Güldüm.

"Emin misin?"
"Bunu yapma. Lütfen."
"18 yıldır bunu bekliyorum ve sırf sen yapma dedin diye vaz mı geçicem?"

Güldüm ama sonra birden ciddileşip devam ettim.

"Bir daha Kumsal'ın karşısına çıkmayacaksın."
"Onu öldüreceksin ama."
"Anlaşma anlaşmadır."

Kumsal'ın önüne çıkmadan bunu nasıl halledeceğim düşünüyordu. Kumsal'a yaklaşmayacağından emin olduktan sonra tekrar yürümeye devam ettim. O da arkamdan son sorusunu sordu.

"Senin kokunu neden alamıyorum."

Gülümsedim.

"Okus pokus."

Bulut'dan biraz uzaklaştıran sonra vampir güçlerimi kullanarak insanların beni göremeyeceği yerleri tercih edip koşmaya başladım. Hastaneye yaklaşıncaysa yavaşladım. Aptal bir kurtadamla 3 saatte aldığım yolu 3 dakikada gelmiştim. Tekrar ne kadar ezik olduklarını düşündüm. Kumsal'ın düşüncelerine odaklanmaya çalıştım. Şaşırtıcı bir şekilde hiçbir şey duyamıyordum. Bu kız ilk defa bir şeyler düşünmüyordu. Gerçi kaç saat geçti uyumuş da olabilir. Hastaneden içeri girip Kumsal'ın odasına doğru yürürken bir hemşire beni durdurdu.

"Siz Kumsal Derin'in yakınıydınız değil mi?"

Kadını umursamayıp geçip gitmek istedim ama kadının aklından geçenler olduğum yerde durmama sebep oldu. Gözlerimden kolaylıkla şaşkınlık okunurken kadına döndüm.

"Kumsal odasında yok, kaçmış."

Nereye kaçmıştı bu aptal kız? Ya da neyden kaçmıştı? Benden kaçmış olamazdı. Nolmuştu birden? Koşarak Kumsal'ın kaldığı odaya girdim. Pencere açıktı. Bu işte bir şey vardı. Kumsal pencereden hayatta kaçmazdı. Ya gerçekten çok kötü bir şeyden kaçtı ya da kaçırıldı. Başka seçenek yoktu. Bende pencereye doğru ilerleyeceğim sırada peşimden gelmiş olan hemşireyi görünce sinirle kapıdan çıkıp hastaneden ayrıldım. Kumsal'ın düşüncelerine odaklanmaya çalıştım tekrar ama işe yaramıyordu. Baygın mıydı yoksa? Hiçbir şey duyamıyordum. Kokusuna odaklandım ama o da bir işe yaramadı. Ne kokusu ne de düşünceleri... Hiçbirini duyamıyorum. Bu sayede kaçmadığına kaçırıldığına emin oldum. Peki kimdi bunu yapan? Ya da bunu yapan kişi Kumsal'ın kokusunu da düşüncelerini de saklamayı nasıl yapmıştı? Büyü olmalıydı. Ve böyle bir büyü yapmaya hakkı olan sadece bir büyücü var. Arora.. Ondan yardım alınmış olmalıydı. İşim kolaydı. Önce Arora'ya gidip küçük bir teklif sunmak daha sonraysa Kumsal'ı alıp bunu yapan kişileri ortadan kaldırmak.

Hiç beklemeden Arora'nın yanına gelmiştim. Fakat bir şey öğrenmiştim. Bunu yapan kişi Arora değildi. Bu büyüyü yapmaya başka kimsenin hakkı yoktu. Arora dışında diğer büyücülerin sadece yemek yapma, ev temizleme, kıyafet yaratma vb. Basit büyüklere izni vardı. Arora konsey üyelerinin bir üyesi olduğu için kara büyüler haricinde her türlü büyüyü yapabilirdi. Kumsal'ı bulmak imkansız gibi gözükmeye başlamıştı. Arora'nın yanından hızla ayrıldım. Bulmalıydım onu. Bulmalıydım. Nerdesin Kumsal? Hiçkimseyi umursamadan vampir hızımla koşuyordum. Zaten beni gördüklerinden de şüpheliydim. Yanlarında sadece bir rüzgar hissediyorlardır en fazla. Gözümden bir damla yaş süzüldüğünü fark ettiğimde olduğum yerde durdum.

Bir ormanda tek başımaydım. Ve ağlıyordum. Bu ben olamazdım. Kumsal için ağlamıyorum başka bir nedeni olmalıydı. Ah doğru. Neredeyse 18 yıl boyunca takip ettiğim avımı kaybettiğim içindi bu. Ama ya kalbim. Birden saplanan keskin ağrıyla yere düştüm. Elimi kalbime götürüp bastırdım. Lanet olası şey neden ağrıyorsun? Ben Kumsal'ı sevmiyorum. Kalbime birkaç kez vurdum. Düzelmiyordu. Yerde kıvranmaya başladım. Birisi kalbimi yerinden sökmeye çalışıyordu sanki. Gözümden yeni yaşlar bağımsızlığını ilan ederken acıma dayanmaya çalışıyordum. Yerimden zorla kalktım. Elimle kalbimi sıkarak yavaş da olsa yürümeye devam ettim. Kumsal'ı bulmalıyım.

Continue Reading

You'll Also Like

856K 35.6K 33
Maral orman yolunda kaza yapar, ve gözleriyle görmese inanamayacağı şeyler yaşar. Artık doğaüstü bir varlığın tutsağıdır... Bu varlık onu zorla tutup...
2.6M 123K 47
"Bir şey söylemeyecek misin?" Aidan'ın bunu demesiyle gözlerimi ona çevirdim. Gözleri kırmızıya dönmüştü. Söyleyeceğim sözcüklerin harfleri birbirine...
117K 5.4K 29
Sadece kafa dinlemek için çıkmıştım evden bir daha dönüşüm olmadı eve bir vampir tarafından esir tutuldum bu beni oldukça korkutuyor kaçmaya çalıştı...
47K 2.5K 69
Çıldırmıştı gözleri kırmızının en koyu tonuna bürünmüştü öyle ki kolay kolay korkmayan ben bile korkudan bayılmamak için zor tutuyordum kendimi En so...