MELEZ

By xmellodyx

234K 12.6K 3.4K

Annesi bir insan babasıysa vampir... Kuralları çiğneyip birlikte olan bu iki aşığın bir çocuğu olur. Bu yüzde... More

-1-
-2-
-3-
-4-
-5-
-6-
-7-
-8-
-9-
-10-
-12-
-13-
-14-
-15-
-16-
-17-
-18-
-19-
-20-
-21-
-22-
-23-
-24-
-25-
-26-
-27-
-28-
-29-
-30-
-31-
-32-
-33-
-34-
-35-
-36- (+18)
-37-
-38-
-39-
-40-
-41-
-42-
-43-
-44-
-45-
-46-
-47-
-48-

-11-

4.8K 300 77
By xmellodyx

Bulut'un hemen önünde onun boynuna sarılmış bir adet Aaron belirdi birden. Şuan tam olarak benim tanımıma uyuyordu. Sadece öldürmek için var olan bir azrail gibiydi. Sinirden alnında ortaya çıkmış damarları onu daha da korkutucu kılıyordu. Gözlerini sinirle Bulut'a sabitlemiş ve şuan tek amacı onu öldürmekmiş gibiydi. Bunu engellemem lazımdı ama nasıl?

Aaron... o başından beri odamdaymış meğerse. Gittiğini sanmıştım. Her saniye beni izliyormuş ama. Hiçbir zaman yalnız değil miydim ben? Bu olayın ürkütücülüğü tüm bedenimi sardı. Sürekli izlenmek. En büyük korkularımdan birisi izlenmekti. Ayrıca vampirler görünmez olabiliyor muydu? İzlediğim filmlerde hiç böyle bir şeyle karşılaşmamıştım. Ama biz normal hayattayız Kumsal. Demek ki olabiliyorlarmış. Peki Bulut onun burada olduğunu nasıl anladı? Orası koca bir soru işaretinden ibaretti. Gözlerim ikisi arasında gidip geliyordu. Bulut'u kurtarmalıydım. Onun Aaron'dan yana hiç şansı yoktu. Aaron bir vampirdi. Bulutsa sıradan bir insan ve bende sıradan bir insandım. Bulut'u bir vampirin elinden nasıl kurtarabilirdim? Ne Bulut'un ne de benim yapabilecek bir şeyimiz yoktu. Ama bu şekilde kabullenemezdik sonumuzu. Dilim benden habersiz hareket etti.

"Aaron."

Gözleri kısa bir süreliğine bana çevrildi. Bulut onun bu açığından yararlanıp ellerinden kurtuldu. Bir işe yaramış olmak güzel duyguydu ama hala ondan kurtulamadı. Sadece birkaç saniye daha direnebilmesine yardım edebilmiştim. Bu yeterli değildi. Onların yanına gitmeye çalıştım ama ayaklarım tam tersi yönünde hareket ediyordu. Bulut Aaron'un kazağının yakalarından tutup pencereye götürdü. Bu hareketi beni şaşırtmıştı. Aslında Bulut'a değil Aaron'a şaşırmıştım. Onun ellerinden kolayca kurtulması lazımdı. Ama zorlanıyor gibiydi. Birden ikisi birlikte pencereden aşağı düştüler. Çığlık attım. Aaron'a bir şey olmazdı ama Bulut. O bir insan. Hemen pencereye koştum. Aşağıda büyük bir kavga vardı. Neyseki Bulut'a bir şey olmamış. Şaşırdığım şeyse hala Aaron'a karşı direnebiliyor olması. Neredeyse aynı güçtelermiş gibi gözüküyordu. Arkamdaki kapı açıldı. Arkamı döndüğümde annemi gördüm.

"Neden bağırıyorsun?"

Hemen pencereden çekilip perdeyi çektim. Ne diyecektim anneme.

"Ne bağırması? Kim bağırmış? Ben mi? Yanlış duymuşsundur. Ben neden bağırayım ki? Hemde ortada bir şey yokken. Kim bağırır ki durduk yere? Yanlış duymuşsun işte. Bence git sen. Bende ders çalışıyordum zaten. Ders çalışırken neden bağırır ki bir insan. Yani matematik soruları onun boğazına yapışmadığı sürece. Sonrada ikisi birlikte pencereden atlayıp dövüşmeye devam etmediği sürece... Neden bağırayım? Bunlar normal şeyler. En fazla matematik sorularına bağırmışımdır. Yani ortada bir şey yok. Bağırmak filan yok. Çok ciddiyim. Biliyor musun ben en son ne zaman bu kadar ciddi olduğunu dahi hatırlamıyorum. Ben ciddi bir insanımdır oysaki. Ama bak şuan daha bir ciddiyim. Hiç olmadığım kadar. Yani beni ciddiye alsan iyi olur. Çünkü ciddiyim. Sen değil misin? Ben öyleyim. Biliyor musun belki de sen bağırdın da haberin yok. Bak bu daha mantıklı geldi. Ya da matematik sorularıyla kavgamız mı daha mantıklıydı? Yok ya sen bağırdın kesin. Matematik sorularıyla kavga etmek istiyordum oysaki. Ama sen bağırmışsın ben değil. Neyse artık  matematik sorularıyla da başka zaman kavga ederim. Sen de durduk yere niye bağır......."

Kapı suratıma kapatılmıştı. Az önce baya saçmaladım sanırım. Napim bu son zamanlarda yalan makinem bozulmuş. Benim suçum ne? Neyse, önemli olan bu değil. Tekrar pencereye döndüm. Aşağı baktım ama kimse yoktu. Kesin Aaron Bulut'u öldürdü. Hayır bu olamaz. Bir insan benim yüzümden ölmüş olamaz. Buna da dayanamam artık. Akın'ın ölümü bile bunun yanında çok hafif kalır. En azından onda benim bir suçum yoktu. Ama Bulut... Hayır olmaz. Ne kadar sinir bozucu bir insan olsada benim yüzümden ölemez. Ne olduğunu acilen öğrenmem gerekiyordu. Ama nasıl? Aaron'un numarası.. onu arasa mıydım? Evet onu aramalıyım. Başka nasıl öğrenebilirim ki? Hemen telefonumu aramaya başladım. Ama telefonum hiçbir yerde yoktu. Bu lanet olası telefon dünden beri neredeydi? Kafayı yemek üzereyim. Aaron'un Bulut'u öldürmüş olabilmesi düşüncesi beni deli ediyordu. Hemen ceketimi aldım. Dışarı çıkıp onları aramalıydım. Anneme gözükmeden odamdan çıktım ve parmak uçlarımda aşağı indim. Annem sanırım odasındaydı. Salondan da güvenli bir şekilde geçtikten sonra ayakkabılarımı elime aldım. Kapıyı yavaşça açtım ve dışarı çıktım. Umarım annem benim yokluğumu fark etmezdi. Hızlıca ayakkabılarımı giydim ve onları aramaya başladım. Evin arka tarafına gittim. En son buradaydılar. En ufak bir ses duymaya çalışıyordum ama yoktu. Burada olan tek şey sessizlikti. Aaron ya da Bulut'dan hiçbir iz yoktu. Evden uzaklaşmaya başladım. Onları bulmalı ve Bulut'un ölmediğinden emin olmalıydım.

Yaklaşık 1 saat geçmişti. Ve bu sürede belki de sürekli aynı sokaklara girip çıkıyordum. Bilmiyorum. Tek yapabildiğim buydu. Ama hayır. Yoktu kimse. Ben onları nasıl bulacaktım? Allah bilir nerededirler. Aaron Bulut'u nereye gomüyordur desem daha yerinde olur gerçi. Ayaklarım artık beni taşıyamıyordu. Ağlıyordum ve topallıyordum. Keşke Bulut'un evinin yerini bilseydim. O benimkini biliyordu. Dediğine göre evlerimiz yakınmış. Ama neresi? Bir yere çömeldim. Artık daha şiddetli ağlıyordum. Bulut neden geldin ki odama? O azrailin beni ilk rahatsız edişi değildi. İlk korkutuşu ya da ilk odama girişi değildi. Ve sen de beni ondan kurtaracak kişi değilsin. O güçlü bir vampir. Benim için neden böyle bir şey yaptın? Ben o kadar önemli biri değilim. Beni kimse umursamasın. Ben yokmuşum gibi davranın. Bu herkes için daha sağlıklı olur. Bana yaklaşmayın. Belki de ölmeliyim. İnsanlara zarar vermek yerine ölmeliyim. Hem o azrailin beni öldürmesini fırsat vermeden ben kendimi öldürürsem daha mutlu olurum. Zaten bu dünyada ölü gibi yaşıyorum. Ne benim kimseden haberim var ne de kimsenin benden. Ölsem kimse fark etmez bile.

"Kumsal."

Bu ses beni hayata döndüren sesti. Gözlerimden sanki mümkünmüş gibi daha fazla yaş gelmeye başladı. Koşarak yanına gittim ve hiç tereddüt etmeden ona sarıldım. Bulut. Tam karşımdaydı. Hiçbir şeyi yoktu. Az önce üzüntüden döktüğüm o kadar gözyaşı şimdi mutluluktan akıyordu. Onu sımsıkı sardım. Sanki gerçek olduğundan emin olamaya çalışırmış gibiydim. O da benim bu hareketime şaşırmıştı. Bana karşılık vermesi çok uzun sürdü. Benimkinin aksine kollarını ürkekçe belime sardı. Yüzümü onun göğsüne bastırdım.

"Öldün sandım."

Bu cümle benim daha çok ağlamama neden olmuştu. Bulut belimdeki bir elini saçlarıma götürdü. Yavaşça saçlarımı okşamaya başladı.

"Şşş geçti. Ağlama artık."

Bir süre öyle kaldıktan sonra ondan ayrıldım. Kazağını gözyaşı ve sümüklerimle kirletmiştim. Şaheserime bakıp gülümsedim.

"Odana baktım ama yoktun. Seni bulmak zor oldu. Neden buradasın?"
"Sizi aramak istedim ama bir türlü bulamadım. Benim yüzümden ölüceksin sandım. Çok korktum."

Mutlu olmuştu ama bunu saklamaya çalışıyor gibiydi. Eğer saklamaya çalışıyorsa da başarılı olamıyordu. Sonra birden tedirginleşti.

"O odandaki çocuk..."

Neden tedirginleştiğini anlamıştım. Ona ne demeliyim. Bence hiç haberim yokmuş gibi davransam bu olayın içinden daha kolay kurtulurdum.

"Kim olduğunu bilmiyorum. Ama sen nasıl anladın? Yani odamda birisinin olduğunu nereden anladın?"
"Sadece hissettim."

Biraz ağzında geveler gibi söylemişti ama anlamıştım ne söylediğini. Bu çok saçmaydı. Nasıl sadece hissederek odamda birisinin olduğunu anlayabilirdi ki? Tam bir şey söyleyecektim ki belime dolanmış kollar hissettim. Sadece 2 saniye sürmüştü ama bambaşka bir yerdeydim. Bir ağaca sertçe belim çarptı. Karşımda benden birkaç santim uzaklıkta duran Aaron vardı. Sinirden boynundaki damarlar belirginleşmişti. Çok hızlı nefes alıyordu. Gözlerinin rengi koyulaşmıştı. Öldürmek için yanıp tutuşuyordu sanki. İşte azrail dediğin böyle olmalıydı. Sadece görüntüsü bile korkmanıza yeterdi. Onu ittim ne kadar işe yaramasa da ve ona tüm sinirimi kusmaya başladım.

"RAHAT BIRAK BENİ ARTIK. İSTEMİYORUM SENİ. NİYE ANLAMIYORSUN. GİT BURADAN. BİR DAHA GÖRMEK İSTEMİYORUM SENİ!"

Alaycı bir tavırla konuşmaya başladı. Bu tavrı bakıslarıyla birleşince hiç de alay ediyormuş gibi bir görüntü katmamıştı ona.

"Rahat bırakmazsam ne olur? Ne yaparsın bana?"

Haklıydı. Hiçbir şey yapamazdım. Bu haksızlıktı. Benden güçlü diye ona boyun eğmek istemiyordum.

"Yalvarırım. Beni rahat bırak artık."

Artık sesim güçsüzleşmişti. Ona karşı çıkamıyordum. Yalvarmaktan başka seçenek yoktu. Bence zaten o da bunu istiyordu. Onun karşısında güçsüz olduğumu kabul etmemi. Ama ben zaten en başından beri bunu kabul ediyordum. O güçlüydü ben güçsüzdüm. O vampirdi ben insan. O beni öldürebilirdi bense sadece onun bunu yapmasını beklemeliydim.

"Sana bir şey yapamam doğru. Güçlüsün. Hem de çok. Bu yüzden sana yalvarıyorum. Karşındaki savunmasız birine böyle davranma. Bana böyle davranma. Canımı acıtıyorsun. Belki de sadece bir hafta oldu vampirlerin gerçek olduğunu öğreneli. Beynimde siz sadece bir efsaneden ibarettiniz. Şimdi ise karşımdasın. Bunu kabul etmek bile bu kadar zorken bana böyle davranarak durumu daha da zor hale getiriyorsun."

Dizlerimin üzerine çöktüm.

"Lütfen."

Sesim bir fısıltıdan farksızdı. Ama onun duyduğunu biliyordum. Kolumdan tutup beni yerden kaldırdı.

"Bir daha benim karşımda eğilme. Senden bunu istemiyorum."

Şuan yaşamak için hiçbir sebebi kalmamış biri gibiydim. Ona hayal kırıklığıyla baktım.

"Ne istiyorsun o zaman benden? Ölmemi mi? Hayır bunu isteseydin çoktan yapardın. Sürünmemi istiyorsun. Senden dibine kadar korkmamı istiyorsun ve başarıyorsun da."

Beni şimdi öldürse ne güzel olurdu. Ölmekten başka bir şey istemiyordum artık. Ama ne var ki siniri sanki dinmeye başlamıştı. Beni şimdi oldürmeyecekti biliyordum.

Beni getirdiği yere baktım, ormanlık bir yerdi. Sanırım önceki geldiğimiz yerdi burası. Aaron tekrar eski siniri yerini aldı. Nedenini anlayamıştım. Kolumu sıkıca tuttu. Etrafı dinliyormuş gibiydi. Bende dinledim ama bir şey duyamadım. Aaron gözüne bir yeri kestirdi ve oraya neredeyse ışınladı diyebileceğim kadar hızla koştu. Kesin yine bir tavşan filan yakalayacaktı. Ondan ne kadar nefret ettiğimi fark ettim. Birden çok şiddetli bir ses duydum. Sağ tarafımdan gelmişti. Sanki bir ağaç devrilmişti. O tarafa doğru gittim. Çok uzun sürmeden gerçekten devrilmiş bir ağaç gördüm. Nasıl olmuştu bu. İlerde başka sesler duymaya başladım. İki kişi kavga ediyordu sanırım. Biraz daha yaklaşınca onları görebildim. İki kişi diyemezdim. Aaron ve koca bir kurt. Yerleşim yerine bu kadar yakın bir ormanda kurtlar var mıydı gerçekten. Üstelik bu Kürt benim boyumu geçiyordu. İlk defa kurt görüyordum hemde böyle büyüğünü. Şaşırmıştım. Kurt Aaron'ın üzerine doğru atladı. Aaron kurta öyle bir yumruk attı ki kurt benim hemen yanımdaki ağaca çarptı. O kacaman kurdu yanımda görünce boğazım yırtılırcasına çığlık attım. Aaron yanımda belirdi. Şuan bunu yapacağım aklımın ucundan dahi geçmezdi ama Aaron'un arkasına saklandım. Kurt tekrar yerden kalkıp Aaron'un üzerine atlamak için hamle yaptı. Aaron onun koca pençeleriden tutup başka yere fırlattı. Aaron'un arkasına saklanmak o kadar da iyi bir fikir değilmiş anlaşılan. Buraya gelmekle büyük bir hata yapmıştım. Onlar dövüşürken geldiğim yerden geri kaçmaya başladım. Biraz uzaklaşınca arkama baktım. Kurt Aaron'un üzerine çıkmıştı. Aaron zorlanıyor gibiydi. Daha fazla ilerleyemedim. Aaron'un ölmesini istemiyordum. Ondan ne kadar nefret etsemde ben onun kadar cani birisi değildim. Ama onu kurtaramazdım da. Oraya gidersem ben de ölürdüm. Dövüşlerini olduğum yerden korkuyla izlemeye devam ettim. Umarım Aaron'a bir şey olmazdı. Kurt Aaron'a çok güçlü bir pençe attı. Ağzım açık onları izledim. Aaron'ın kolları onu tutamıyormuş gibiydi artık. Yere akan kanlara bakınca başım döndü. Yere çömeldim. Aaron en sonunda etkisiz kalmıştı. Kolları yere düştü. Ölmüş müydü yoksa? Hayır bu olamaz. O bir vampir. Bu kadar kolay ölemez değil mi? Kurda baktım. O da bana bakıyordu. Sanırım şuan Aaron'u değil de kendimi düşünmeliydim. Ama başım dönüyordu. Yerden kalkamıyordum. Anlaşılan Aaron da bende burada ölücektik. Bunun için üzülemiyordum bile. Beynim donmuştu. Aaron'da yaşam kırıntısı aramak için tekrar baktım. Beni de kendisini de kurtarmalıydı. Kurt Aaron'ın bedeninin bir köşesinden ağzına aldı ve bana doğru gelmeye başladı. Aramızdaki mesafe hızla kapandı. Benim iki katım büyüklükteki kurda daha yakından baktım. Korkmayı unutmuştum. Üzülmeyi unutmuştum. Kurtun ağzındaki Aaron'un bedenine baktım. Kanları her yerdeydi. Sonu yokmuş gibi akmaya devam ediyordu. Teni çok soluktu. Ama onun normal hali de böyleydi. Bu yüzden kalbim bana hala bir umut var diyordu. Sadece bayılmış olabilir miydi? Kalbimi değil de beynimi dinledim. Çünkü beynim her zamanki gibi mantıklı konuşuyordu. Aaron ölmüştü ve şimdi sıra bendeydi. Dilimden son kelimeler döküldü.

"Benim canımı alamadan öldün."

Onun yakışıklı yüzüne bakarak gülümsedim.

"Ama merak etme peşinden geliyorum. Bana işkence etmeye devam edebileceksin azrailim."

Continue Reading

You'll Also Like

2.2M 218K 31
"Hoşuma gidiyorsun ama seni öldürürüm."
90.8K 6.1K 29
Oysa ben sonsuz ömrümün her saniyesini onunla geçirmek istiyordum. Gay vampir kurgusudur. +18
6.3K 592 31
Şu zamana kadar hiç bir haksızlığa boyun eğmedim eğmem de,çünkü ya boynumu keserler ya da ısırırlar.Ama aşk... Ben nereden bilebilirdim okulun zorbal...
2.2M 125K 78
Sertçe yutkundum ve elimi yarama bastırdım.Artık nefes alış-verişlerimin zorlaşması,bana sonumun yakın olduğu mesajını veriyordu. Gözlerimi açmaya ça...