PSİKOZLAR

By psikozlukdizboyu4

219K 12.6K 8.3K

Karanlık deponun içerisinde başlayan bir oyun. Sanki bir oyun masasında gibiydiler. Sadece Psikozlar vardı am... More

TANITIM
TANITIM 2
1.Bölüm ~KURTARICI MELEKLERİM~
2.Bölüm ~TOP~
3.Bölüm ~KAVGA~
4.Bölüm ~KAPAT HAYRİYE KAPAT~
5.Bölüm ~STALKÇI PİSLİK~
6.Bölüm ~SUSHİBA~
7. Bölüm ~BADANA KAVGASI~
8.bölüm ~KOMŞU ÇOCUKLARI~
9.Bölüm ~PİÇİZLER VE BOYALILAR~
10.Bölüm ~TEMİZLİK GÜNÜ~
11.Bölüm ~FOTOĞRAFLAR~
12.Bölüm ~ATARLI GENÇ~
13.Bölüm ~KIZGIN~
14.Bölüm ~PİÇİZLER GAY Mİ?~
15.Bölüm ~ORTALIK KARIŞIYOR~
16.Bölüm ~SARMA~
17.Bölüm ~İLİŞKİ DURUMU KARIŞIK~
18. Bölüm ~BOK BEYİNLİ~
19.Bölüm ~YENİ PİÇİZ DOĞUYOR!~
20.Bölüm ~SÜNGER BOB~
21.Bölüm ~BALON AŞKI~
22.Bölüm ~YANINIZDAKİ ÇOCUKLAR KİMDİ?~
23.Bölüm ~SAKIN UNUTMA BANA ACI ÇEKTİRMEYİ~
24.Bölüm ~KIZ İSTEME~
25.Bölüm ~ÖLÜM GİBİ HAFTA SONU~
TANITIM VİDEOLARI❤
26. Bölüm ~HASTAYIZ~
27.Bölüm ~HERŞEY YENİ BAŞLIYOR~
28.Bölüm ~BEKLENMEYEN~
29.Bölüm ~SENİ KORUMA DUYGUSU~
30. Bölüm ~İŞLER DEĞİŞİYOR~
31.Bölüm ~BÜYÜK SIR~
32.Bölüm ~ÇAĞAN'IN KIZI~
33.Bölüm ~ÇIKMA TEKLİFİ~
34. Bölüm ~SIRLAR AÇIĞA ÇIKIYOR~
Tanıtım Videoları 2 ~Sadece Kızlar~
Tanıtım Videoları 3 ~Sadece Erkekler~
DUYURU●SORU~CEVAP
35.Bölüm ~SENDEN NEFRET EDİYORUM~
36. Bölüm ~ANİ ÖLÜM!~
37.Bölüm ~HER ŞEY BİTTİ~
38.Bölüm ~YENİDEN Mİ?~
39. Bölüm ~NE OLUYOR BURADA?~
40.Bölüm ~SENİ SEVİYORUM~
MERHABA
41.Bölüm~NEDEN YA, NEDEN?~
42. Bölüm ~YILBAŞI~
43. Bölüm~ MAHŞERİN DÖRT KUŞU~
44.Bölüm ~ÖZGÜRLÜĞÜN 1. GÜNÜ~
45.Bölüm~UNUTMA SEANSI!~
46.Bölüm ~ATEŞ'İN İNTİKAMI~
47.Bölüm ~HIRKA~
48.Bölüm ~MASAL GİBİ~
49.Bölüm~OYUN BAŞLIYOR!~
50.Bölüm ~İNTİKAM~
51.Bölüm ~KİBRİT~
52.Bölüm ~PEMBE MEZARLIK~
53. Bölüm ~ KÜÇÜK BİR ÖPÜCÜK~
54. Bölüm ~ YANLIŞ YOL!~
56.Bölüm ~OYUN MU? GERÇEK Mİ?~
57.Bölüm ~SIRLARLA DOLU ÖPÜCÜK~
58.Bölüm ~ÇIKIŞ KAPISI~
59.Bölüm ~ALKOL ETKİSİ~
60.BÖLÜM ~DUHAN AŞIK OLDU~
61.Bölüm ~GÜÇLÜ~
62.Bölüm ~DİKEN~
63.Bölüm ~OYUN~
64.Bölüm ~BEBEK GELİYOR!~
65.Bölüm ~İŞ BİRLİĞİ~
66.Bölüm ~2 ŞOVALYE,1 PRENSES~
67.BÖLÜM ~FİNAL~
DUYURU!
~Sorular~
~Cevaplar~
DUYURU!
~PSİKOZLAR 2 KESİT~

55.Bölüm ~TATLI KÜÇÜK YALANLAR~

1.8K 127 144
By psikozlukdizboyu4

Medya:Çağan ve Alesya

Alesya'dan...

Okul çıkışı kulaklıklarımı takmış hızlıca gidiyordum neredeyse koşmaya yakındım. Aklım beş karış havadaydı. Her zaman ki gibi(!) Son günler benim için ve arkadaşlarım için zor geçiyordu. Attığım her adımın arkasında bir ihanet, yalan, hayatımı tepe taklak edecek sırlar olmasından korkuyordum. Bütün arkadaşlarınızla beraber sizde zarar görseniz benim yaşadıklarımı yaşasanız beni çok iyi anlardınız. Ölümle burun buruna gelmeyi ve her gün korkuyla yaşamak nedir bilir misiniz?

Kendinizi bir apartmanın en ucunda hayal edin.

Aşağı düşmenize ramak kalmış, arkanızda da dünyanın en tehlikeli insanları var. Ya o kişilerin arasına gireceksiniz ve size ne yapacaklarını göreceksiniz ya da kendinizi aşağı atacaksınız. Hangisini tercih ederdiniz? Ben kendimi her gün keşke aşağı atsaydım diye sayıklıyordum ama gerçekleri görüp göremediğimi de bilmiyordum. Aklımda Çağan'ın suçsuz olduğu düşünceleri vardı. Bir şeylerde terslik var gibiydi. Kimseye güvenemiyordum ama hissediyordum. 6. Hissi kuvvetli olan birisiydim ve her ihtimali düşünürdüm. İçimden bir ses ise Çağan suçlu ama suçsuz diye bağırıyordu. Kulağımda ki müzik aralıksız çalarken kendimi nereye attığımı da bilmiyordum.

Bir araba hızlıca üstüme doğru geliyordu ve ben kitlenmiş gibiydim hiç bir şey yapamıyordum o sırada birinin beni kolumdan hızlıca çekmesiyle kaldırıma yapışmıştım. Üstümde ki ağırlığa baktığımda bu Çağan'dı. Şaşkınlıkla ona bakıyordum. O da kaşlarını çatmış bir şekilde bana bakıyordu. Kendime gelince onu üstümden atıp ayağa kalkmıştım. "Ya kızım sen manyak mısın? Araba üstüne geliyor hala yolun ortasında bekliyorsun." dedi Çağan bağırarak. "Bu senin için neden önemli ki? Bıraksaydın da ölseydim. İstediğin bu değil mi zaten?" dedim. "Ne saçmalıyorsun Alesya? Senin ölmeni neden isteyeyim?" dediğinde anlamsızca ona baktım.

"Bana günler önce öldüresiye bakışlar atıp, arabayla çarpan. Beni bir depoya kapatıp kardeşimin dövülüşünü izleten kişi mi bunları söylüyor?" dedim alayla ve gitmek için kolumu çektim. Çağan tekrar beni kendine çevirip "Bir dakika sana bir şey sormak istiyorum? Sana arabayla çarptığımı ben söylemeden önce nereden öğrenmiştin?" dedi. Kaşlarımı kaldırıp şüpheyle ona baktım. "Asena kamera kayıtlarını araştırdı. Sonra biz çok uğraşınca Miraç elimizden alıp kendisi baktı. Bize gösterdiği video da senin yüzün vardı." dedim. Çağan şaşkınlıkla bana baktı ve "Bizim hakkımızda başka ne dediler?" dediğinde "Çocuk kaçırdığınızı ve kalpazanlık yaptığınızı söylediler." dediğimde Çağan "Ne?" diye bir tepki vermişti. Sinirden "Çağan sen aptal mısın? Kalpazanlık yaptığınızı ve çocukları kaçırdığınızı kendi gözümüzle gördük. Bir de sürekli bizim suçlu olduğumuzu söylediniz. Salak ayağına yatma. Bana hiç bir şey söylemedin üstüne üstlük bana yapmadığını bırakmadın. Bana zarar veriyorsun Çağan uzak dur artık yeter!" dedim. Çağan yüzüme bakarak "Alesya sana arabayla-"derken "Dinlemek istemiyorum anladın mı? Rahat bırak beni!" dedim.

Çağan şaşkınlıktan dehşet bir ifadeye geçmişti. Tam bir şey söyleyecekken onu dinlemeyip hızlıca yürümeye başladım. "Alesya bekle, konuşmamız gerekiyor."  dediğinde sinirle arkamı dönüp "Dinlemek istemiyorum dedim. Zamanın da yaptığın aptallığı umarım temizlemenin yolunu bulursun Çağan." dedim. "Merak etme Dişi Goril. Bir yolunu bulurum." demişti. Ben şok içerisinde kendimi durdurup Dişi Goril lafının kafamın içinde dönüp duruşunu hissediyordum. Uzun zamandır duymadığım bu iki sözcük tekrar yan yana gelmişti. Vücudum titrerken kafamı omzumun üstünden çevirip Çağan'a baktım. Koşarak gidiyordu.

İşte şimdi bazı şeyler çözülüyordu.

Biliyordum işte bilmediğimiz bir şey vardı!

Eve geldiğimde kendimi yorgunca odama atmıştım. Pijamalarımı giymiş çukur camımın yanında ki yatağıma uzanmış yastığıma sarılarak düşünceler içine dalmıştım. Çağan ne demek istemişti? Suçsuz gibi davranmıştı. Belki de kızlarla düşündüğümüz şeyler doğruydu. Piçizler suçsuz ama suçlulardı. Yani Berkan'ların anlattığının aksine bir  durum vardı. Bir de bize hiç bir şey anlatmadıkları için suçlulardı çünkü başından beri her şeyde bizi suçlamışlardı. Piçizler yaptıkları işleri bize anlatmadıkları için yanlış anlamalar yaşanmıştı.

Tahminlerim bu yöndeydi. Bunu Çağan'ın verdiği tepkilerle ve şaşırmalarıyla bir de Asena'nın topladıklarıyla bağdaştırırsak sonuca çok yaklaştığımızı düşünüyordum. Bunun sağlam temelini atabileceğimiz bir haberciye ihtiyacımız vardı.

Etrafta ne dönüyorsa onu bilip bize söyleyebilecek masum birine.

Ece...

İşin doğrusunun öğrendiğimizde hangi taraf pişman olacaktı bilmiyordum. Bunca şeyden sonra ters köşe yaşamaktan korkuyordum. Yeteri kadar zorluk yaşamıştık. Sanki şişe çevirmece oyununun başka bir versiyonun da gibiydik. Şişenin ucu kime gelirse o tarafın başında ya bela ya güzel bir olay patlıyordu. İşte bu da kötü bir şeydi tamamen bahtın da ne varsa o çıksın mantığı. Yastığımı bir köşeye bırakıp, elime telefonumu almıştım. Whatsapp'a ve instagram'a girip Çağan'ın engellerini kaldırmıştım.

Tamamen gelişmeleri görmek içindi. Başka bir şey değil. Bize yaptıklarını unutmamıştım. Aklımda Kumsal vardı. Ona bir şey olacak diye çok korkuyordum. Hepimizin canı yanmıştı ve onun canı yansın istemiyordum. En azından aramızdan birisinin zarar görmemesini istiyordum tek dileğim buydu. Onu korumalıydık. Bizim yaşadıklarımızı yaşamamalıydı. Çağan kalbimi bin bir parçaya bölmüştü belki ama yaşanan hiç bir anıyı da unutamıyordum. Sevgili olmamıza ramak kala beni yarı yol da bırakmıştı. O gün hastanede neden cevap vermeden gitmişti bilmiyordum.

Yüzüstü bırakılmıştım ve bunun bir kız için ne kadar zor olduğunu tahmin etmek zordu. Utanmıştım... Çağan gittiğinde odada ki herkesin bakışları beni yerin dibine sokmuştu. Peki o gün okul bahçesinde neden bize deponun yerini daha önceden öğrendiklerini ve arabayla bana çarptıklarını söylemişlerdi? Benim düşüncem deponun yerini söylediğimizi o an öğrenmiş olmalarıydı çünkü o gün verdikleri tepkiler bile onları ele veriyordu.

Piçizler'in suçsuz ama suçlu olduklarını düşünüyordum.

Bu onları affedeceğiz demek değildi. Sadece bu yaşadığımız kötü olaylar son bulacak demekti. Tek gereken bunları doğrulayacak bir bilgiydi. Bu kişiye ulaşmak ise kolay olmayacaktı. O kişinin Ece olduğunu biliyordum. Berkan'lar ile ilgili her şeyi biliyor olmalıydı fakat onu sıkıştırıyor gibiydiler. Ece bize çok iyi davranmıştı ve çok tatlı bir kızdı. Bizden bir an da soğuması normal bir şey değildi. Bize çok cana yakın davranmıştı. Oyun yaptığını düşünmüyordum. Doğukan'ı görünce gözünün parlamasına şahit olmuştum.

Kafamda ki ışıklar yanmaya başlamıştı. Şimdi ise yeni bir soru vardı.

Kim düşman?

Kim dost?

__

"Kahvaltıya misafirlerimiz var Alesya kalk!" diye bağırdı annem kapıdan bağırarak. "Bu saatte ne misafiri?" dedim. "Aşağı in hadi üstünü başını giy görürsün." demişti. Derin bir nefes verip tavanla bakışmaya başladım. Allah'ım neydi benim çektiğim bu çile? Aynanın karşısına geçtiğimde bir şey fark etmiştim. Benim kolyem neredeydi? Elim boynuma giderken kolyeyi hissedemeyince masanın üstünü kurcalamaya başlamıştım. Masanın üstünde bulamayınca çekmecelere bakıyordum. En alt çekmecede bulunca derin bir nefes verdim. Bu bana gerekliydi.

Artık bununla yaşayamazdım.

Cebime atıp aşağı inmeye başlamıştım. Umarım çok tanıdık biri değildir ve ben de okul var bahanesiyle kaçardım. Sabahın 7'sinde 8'inde bir insan niye bize kahvaltıya gelirdi ki? Annem mutfaktan "Bahçede oturuyoruz tatlım geç sende." dedi. Bahçe kapısını açıp dışarı çıktığım an yüzümde şaşkın bir ifade oluşmuştu.

Çağan?

Çağan'ın ailesi?

Kaşlarımı çatıp onlara bakmaya başlamıştım. "Benim prensesimde uyanmış. Günaydın kızım." dedi babam neşeyle. Onun bu tavrına gülümseyip onlara teker teker bakmaya başlamıştım. Hemen Görkem'in yanına geçip oturmuştum. Fazla muhatap olmaya gerek yoktu. Çağan karşımda oturuyordu ve bana dimdik bakıyordu. Sanki yüzümü inceliyor gibiydi. Alttan ayağına bir tane tekme atmıştım. Çağan acıyla inlerken yüzü buruşmuştu.  Poyraz amca kaşları çatık bir şekilde Çağan'a bakıp "Ne oldu oğlum?" demişti. Çağan toparlamak adına "Kramp girdi. Bir şey yok." dedi. Babası sabır dileyerek yemeğine dönmüştü.

Kahvaltımı yaparken annemlerde masaya oturmuşlardı. Çağan'ın annesi oturur oturmaz füze gibi sorularını bana yöneltmişti. "Alesya gelecekteki planın ne?" dedi. Gözlerimi devirip "Baba parası yemek." dememle kadın şaşkınca bana baktı. Alay ettiğimi anlamamıştı sanırım. Çağan gülmemek için ağzını kapıyordu. "Anlamadım?" dedi kadıncağız gülerek. "Sadece şakaydı! Aşçı olacağız işte bakalım." dedim. Masa ufak bir gülme senfonisine girerken gereksiz samimiyeti gözlerim açık izliyordum.

Ailelerimiz Çağan'la beni beşik kertmesi çıkarsa şaşırmayacaktım(!)

Görkem bana bakıp "İyi koydun ha!" dedi fısıldayarak. "Dur bak sen daha neler yapacağım." dedim sinsice. Deniz Teyze bana dönerken "Peki evlenmeyi düşünüyor musun?" içtiğim çay ağzımdan püskürürken kadının şimdi kalkıp evlenme teklifi etmesinden korkmuştum. Korkuyla ona bakıp "Gelecekte ki kısmetimizde varsa neden olmasın?" dedim şaşkınca. Babam bile yediği boğazında kalmış olmalı ki öksürmeye başlamıştı. Babam kendine gelince gülmeye başlamıştı. "Alesya ve evlenmek mi?" dedi gülerek. Gülüşü kahkahalara dönüşürken sırıtarak onu izlemeye başladım. Adam artık gülmekten kıpkırmızı olmuştu. Annem "İyi misin domates gibi oldun Ayaz!" dedi bağırarak. Babam zar zor gülmesini durdurup "İyiyim, iyiyim." dedi.

Deniz Teyze yine formuna dönüp "Çağan'la neysiniz şuan çok merak ettim." Masa da bir an sessizlik oluşmuştu. Çağan'la göz göze gelince ben tam bir şey diyecekken Çağan bombayı ortaya bırakmıştı. "Sevgiliyiz." dediğinde ben elimde ki çatalı tabağa düşürüp dehşetle ona bakmaya başladım. Masadaki herkes -bende dahil- "Ne?" derken Görkem "Nasıl ya siz-" derken ağzını kapatmıştım. Annelerimiz ve babalarımız yaşananları bilmiyordu.

Keşke söyleyip rahatlayabilseydim ama söyleyemezdim. Söylersem babam sakin kalamazdı ve her şey eskisi gibi olup, beni korumak için kızlarla konuşmamı keserdi. Ben kızları seviyordum. Onlardan ayrılamazdım.

Babam "Alesya neden bizim bundan haberimiz yok?" demişti sitemle. Kaşlarım çatık alttan alttan Çağan'a bakıyordum. Dokunsalar ağlayacaktım, o ise bana sırıtarak bakıyordu. Seni boğmak istiyorum pis yılan! "Babacım bizim içinde yeni bir şey size söyleyecektim." dedim. Babam "Her neyse bu konuyu sonra konuşacağız." dedi kızgınca. Çağan'ın annesi elinden gelse zil takıp oynayacaktı. Şartlar böyle olmasaydı. İnan bana Deniz Teyze... bende kalkıp oynardım.

Ama Çağan'dan nefret ettiğim ve unutamadığım şeyler gerçeği vardı. Neyse ki sadece anne babalarımız birlikteyken bu rolü yapacaktık. Okul da dışarı da her yerde yine aynı olacaktı. Kedi köpek misali. Görkem kulağıma yaklaşıp "Eee! Ne oldu hani bir şeyler yapacaktın? Resmen sana komplo kurmuşlar kızım. Bunlar senden daha sinsi." dedi hafif gülerek ama Çağan'dan nefret ettiğini biliyordum. İçten içe ona karşı ölüm planları kuruyor olmalıydı. Poyraz amca "Çok sevindim sizin adınıza ama böyle bir şey olduğu zaman lütfen önceden haber verin bizlere." dedi ve gülümsedi.

Saatime baktığımda okula geç kalmak üzereydik. "Ben kalksam iyi olur. Geç kalacağım okula." dedim. Deniz Teyze inatla "Aa! Dur kızım Çağan'la beraber gidin işte. Aynı okuldasınız, sevgilisiniz nasıl olsa." dedi ve göz kırptı. Çağan sırıtarak "Aynen sevgilim ben seni bırakırım." dedi Çağan sinsice sırıtarak kendimi şurada boğmak istiyordum. Allah'ım ben neler yaşıyordum böyle? Görkem "Oo eniştem beni de bırakır o zaman!" dedi bağırarak kaşları çatık bir şekilde. Babam "Sen çok kaşınma enişteyi göstereceğim ben sana Görkem." dedi babam. Görkem korkarak "Çağan abi bırakırsın değil mi?" dedi tırsık. Çağan da aynı bakışları atıp "Motor iki kişilik ama neyse bırakırız tabii." dedi gözlerini devirerek. Görkem'e dönüp hafifçe suratına tükürdüm.

Sırıtıp "Hadi kalkın o zaman." dedim. Babamlarla vedalaşıp kapının önüne gelmiştik. "Sen nasıl sevgiliyiz dersin?" dedim sinirle ve hızlıca yürümeye başladım. Çağan arkamdan koşarak "Ya Alesya bir dur." dese de "Durmayacağım!" diyerek hızlıca devam ettim. "Dün konuşuyorduk yarım kaldı. Bari onu iyice anlat bana." dedi. Ona dönüp kolunu ittirdim ve "Sen ne yaptığını gayet iyi biliyorsun. Belki arabayla çarpan sen değildin, belki kalpazanlık yapan sen değildin, belki çocuk kaçıran sen değildin. Hiç biri umurumda değil anladın mı? Arkadaşlarıma kardeşlerime ve özellikle bana yaptıklarını asla unutmayacağım! Ayrıca bize hiç bir şey anlatmadınız. Bize güvenmediniz. Biz de söyledik çünkü Berkan'lar doğruyu söylüyor sandık. Belki de doğrudur onu bilmiyorum ama şunu biliyorum Çağan hayatımdan sonsuza dek çıktın. Defol!" dedim bağırarak. Cebimde ki kolyeyi çıkartarak suratına fırlattıktan sonra koşarak oradan uzaklaşmaya başladım. Çağan'ın bana yaşattıkları çok fazlaydı. Bu çocuk günler önce beni öldürmeye ant içmiş gibiydi. Şimdiyse karşıma geçmiş suçsuzum ayakları kesiyordu. Sinirlerimi bozmaktan başka bir işe yaramıyordu. Bir de ailesini alıp kahvaltıya gelmişti. Ne oldu, ne değişti de birden eski Çağan gibi olmaya başladı? Ortada yanlış bir şeyler döndüğünün farkındaydım ama Çağan dengesiz davranışlarıyla kafamı daha da allak bullak ediyordu. Kardeşimin ve benim canımı yakmıştı. O pis arkadaşlarıyla beraber arkadaşlarıma yapmadıklarını bırakmamışlardı. Suçsuz olduğuna inanmaya başlamışken şimdi gözümde daha da kötü bir konumdaydı.

Okula gelir gelmez kendimi sırama atmıştım. Ben neler yaşıyordum böyle? Özellikle son zamanlarım çok sıkıntılı geçiyordu. Eski Alesya gibi neşeli değildim. Benliğimi kaybetmiştim. Yaşadıklarım sonunda hayatıma siyah bir nokta bırakmıştı. Korktuğum şeylerin başıma gelmesinden nefret ediyordum. En başından itibaren her şeyi seçerken yanlış tercihler mi yaptım diye düşünüyordum. Arkadaşlarımı doğru seçmiştim. Bana güvenen, bana inanan ve bana değer veren arkadaşlarım vardı.

Düşmanımı yanlış seçmiştim.

Okul da en başından yanlış ilişkiler kurulmaması gereken kişilerle düşman olmuştuk. Bir de her şeyin üstüne inatla yürümüştük. Belki de her şeyi dostane başlatsaydık bugün bunlar yaşanmayacaktı. Keşke bir zaman makinem olsaydı da zaman da geri gidip her şeyi düzeltme şansım olsaydı. Şimdi bu kadar acı ve keder diye bir duygu kalır mıydı?

Kızlar kapıdan konuşarak girince onlara döndüm. Asu "Ne yapıyorsun burada tek başına? Niye telefonuna bakmıyorsun?" dedi sitemle. "Duymamışım kusura bakma." dedim. Asena "Hadi bahçeye inelim. Zaten daha dersin başlamasına 15 dakika var." dedi. Biz de bahçeye inmiştik. Bahçe kalabalıktı her zaman ki gibi...  Boş çardaklardan birine oturup konuşmaya başlamıştık. Asena "Bu aralar okulu çok astık. Zaten staja az bir zaman kaldı. Devamsızlık yapmamaya özen gösterelim." dediğinde Asu "Kanka keyfimizden yapmıyoruz ki başımıza gelenleri görmüyor musun? Yaşadığımız olaylar çok ağır. Her adım attığımda korkuyla atıyorum." demişti. "Haklısın. Bu aralar Kumsal'ı korumalıyız. Başına bir şey gelmeyen tek o kaldı. Onu da koruyamazsak artık ne yapacağız bilmiyorum." dedi Asena. "Bu sabah Çağan ve Çağan'ın ailesi bizdeydi." dedim gözlerimi devirerek. Yaşananlar tekrar aklıma gelince ufak çaplı bir sinir nöbeti geçirmiştim.

Tuhaf tuhaf sesler çıkarıp duruyordum yani...

Kumsal "Oha neler oldu anlatıyorsun hemen!" dedi yaklaşarak ama enerjisi biraz düşük gibiydi. Doğal olarak korkuyordu. "Kahvaltıya gelmişler işte. Bunun annesi yine bana sorular sordu. 'Gelecekte ki planın ne? Yok efendim, Evlenmeyi düşünüyor  musun? Asıl bomba burada başlıyor Çağan'la şuan da neysiniz?' Çağan'ın verdiği cevap neydi dersiniz? 'Sevgiliyiz.' dedi." dediğimde Kızlar şaşkınlıkla bana baktılar. "Sevgiliyiz mi dedi? Ciddi misin? Ne bileyim insan arkadaşız falan derdi. Çağan fırsatçılık yapmış." dedi Asu. "Aklı sıra beni sinir etmeye çalışıyor. Bunu başarıyor da tabii." dedim sinirle ve masaya güçsüz bir tekme savurdum. "Bunu söylediğinde hoşuna gitti mi peki?" diye sordu Asena. Ben de dudaklarımı büzerek "Gitmez mi sence? Gitti tabii ama Çağan'a içimde beslediğim bir kin var. Ha! Bu arada bir de şey oldu. Bende çok şaşırdım açıkçası." dediğimde Kumsal meraklılığını konuşturarak "Ne oldu?" dedi. "Ben dün okul çıkışı sizin yanınızdan ayrıldım gidiyordum ya! Bana az kalsın araba çarpıyordu işte-" Asu sözümü keserek "Ya sen mal mısın kızım? Niye önüne bakarak yürümüyorsun?" dedi bağırarak. "Ya Asu bir dakika kesmesene." dedi Kumsal kızgınca.

Ben de sözüme devam ettim. "Beni Çağan kurtardı. İşte bana kızdı. 'Niye önüne bakmıyorsun?' dedi. Sonra biz atışırken laf Çağan'ların yaptıkları işlere geldi. Ben Berkan'ların bize kalpazanlık ve çocuk kaçırma yaptıklarını söylediklerini söyledim. Çağan da baya şaşırdı. Hatta bana 'Öyle bir şey yok.' Gibi bir şey diyordu ama ben dinlemeyip oradan uzaklaştım." dedim. Asena "Kanka zaten biz de şuan onların yapmadıklarını düşünüyoruz ama doğru mu değil mi bilmiyoruz. Elimizde kanıt yok. Kanıt bulunca suçlu mu değiller mi anlayacağız." dedi kaşlarını çatarak. Kumsal "Bir de zaten bize bir şey söyleselerdi en başında bunlar yaşanmazdı. Her türlü suçlular bence. Bize yapmadıklarını bırakmadılar." dedi Kumsal.

Asu "Ben dövüldüğüm günü bir türlü unutamıyorum. Bunun intikamını ne olursa olsun almadan rahat olamayacağım bir şey yapmamız lazım kızlar." dedi Asu kızgınca. "Yapalım ama ne?" dedim. Asena "Acele etmeyin. Her şey ortaya dökülünce harekete geçeriz." dedi. Doğru olan buydu. "Evet ve dersin başlamasına da az bir zaman kalmış. Artık girelim içeri." dedi Kumsal. Biz de kalkıp sınıfa gitmiştik.

Sınıfa geldiğimizde klasik bir ortam vardı. Sıram da çok güzel bir şekilde yayılırken bir ayının beni dürtmesiyle konforumu kaybetmiştim. Asena "Kalk  şuradan cam kenarı benim yerim." demişti. Bende sinsice gülerek "Banane." dedim ve daha da yayıldım. Asena'nın beni ayağımdan çekip yere sümük misali yapıştırmasıyla dünyam ters dönmüştü. Doğukan'ın gülüşünü duymamla o tarafa baktım. "Şok şok şok! Az önce ünlü düşmesi yaşandı." demişti. Doğukan'la yalnızca ikimiz gülerken kimsenin gülmediğini fark edince susmuştuk. Bir anlık boşluğuma gelmişti.

Ateş Doğukan'ın kafasına vurup "Sen bir daha espri yapma." demişti ters ters bakarak. Asu lafa atlıyıp "Sanane orman kaçkını o sizin gibi değil en azından. Acıma duygusu var." demişti. Ateş cevap vermeyip somurtarak önüne dönmüştü. Bir terslik vardı çünkü hepsi biraz şaşkın ve üzgün gibilerdi. Sonra Ateş kafasını kaldırıp "Haklısın Asu. Bizim acıma duygumuz yok. Olsaydı şuan seninle falan olurdum herhalde." dedi alayla bakarak. Asu biraz kırılmış gibiydi. Asu'nun içince barındırdığı sevgi Ateş'e fazlaydı. Asla hakketmiyorlardı.

Çıkış saatti gelince hepimiz bahçeye inmiştik. Kızlarla bir köşede durmuş ne yapsak acaba diye düşünürken birinin kolumdan çekmesiyle arkamı dönmüştüm. "Alesya konuşacağız." dedi Araf kaşlarını çatarak. "Ne istiyorsun Araf. Sana kaç kere beni rahat bırakmanı söyledim." dedim sinirle. Araf "Beni bir köşeye atamazsın anladın mı? KO-NU-ŞA-CA-ĞIZ işte bu kadar." dedi ve kolumdan çekmeye başlamıştı. Sertçe "Bırak beni!" diyerek kolunu çevirmiştim ve kolumu kurtarmıştım Araf tekrar yeltenecekken  bir el onu durdurmuştu. Çağan bağırarak "Bırak dedi duymadın mı?" demişti. Araf "İşine baksana sen." demişti artistçe. Çağan sinirliydi. "Bakmıyorum ne olacak?" demişti ben şaşkınlıkla onları izliyordum. Araf öne atılıp "Ne olacağını çok merak ediyorsan göstereyim." dedi.  O sırada Miraç'lar da gelmişlerdi. "Kızlar sadece konuşmak istiyoruz." demişti ve Araf'ı yanına çekmişti. Çağan beni hafif arkasına çekerken "Bırak ben kendimi korurum sana gerek yok." dedim ve kızların  yanına geçtim. Asena sinirle öne atılıp "Dinlemek istemiyoruz. Bize yaşattıklarınız yetmedi mi Miraç?" demişti. Berkan "Bizi bir kere dinleseniz anlayacaksınız." demişti.

Hepimizi şaşkına çeviren ses ise Ece'den gelmişti. "Berkan yeter! Daha fazla uzatmayın konuşmak istemiyorlar işte. Neden zorluyorsunuz kızları?" diyerek yanımıza geçmişti. Ona baktığım da Doğukan'la bakışıyorlardı. Pardon söylemeyi unutmuştum değil mi? Piçizler etrafımız da toplanmışlardı ve sessizce olan biteni izliyorlardı.

Berkan "Ece sen istersen şansını çok zorlama." demişti kaşlarını çatarak. İşte o an jeton kafam da düşmüştü.

Bilmediğimiz şey Ece'ydi.

Ece'nin sakladığı bir şey olduğunu biliyordum ama bunu daha sonra yalnız konuşmalıydık. "Her neyse konuşacak mısınız bizimle?" dediğinde Asena "Lan bir yürüyün gidin artık istemiyoruz işte." dedi sinirle öne atılarak. Barlas "Asena haklı. Ya siz gidersiniz ya da biz sizi göndeririz." dedi buz gibi bakarak. Ona ne ise? Bizi öldürmek isteyen kişiye bak. Berkan "Asena beni dinlemelisin. Asu'ya o kadar anlattım neden bana hala inanmıyorsun?" dediğinde Asena "Çünkü sana ve size güvenmiyorum. Söyledikleriniz yalan olabilir. Neden sana durduk yerde inanayım ki Berkan?" dediğinde Berkan alayla "Deponun yerini söylerken hiçte öyle değildin ama gayet inanıyordun şimdi ne değişti?" dediğinde Asena sinirle "Bazı şeyler öğrendim ve sana olan güvenim kırıldı. Şimdi bu konuşmayı burada sonlandırıp gidiyorum. Çünkü yalanlarınızı daha fazla dinlemeye tahammülüm kalmadı." dedi kaşlarını çatarak.

Kumsal "Bize yaşattıklarınız cidden yetti. Ne sizle ne de bize bunları çektirenlerle konuşmak istemiyoruz." diyerek bir Berkan'lara bir de Piçizler'e bakmıştı. Asu "Berkan bana yine yalanlarını uyduracaksan dinlemek istemiyorum. İstemiyoruz! Doğruları öğrenene kadar kimseye inanmayacağız." dedi. Araf "Öyle olsun. Alesya seninle işim bitmedi. Konuşmadan peşini bırakmayacağım." dedi korkuyla nefes alıp verirken "Elinden geleni ardına koyma Araf." dedim kızgınca. Çağan "Sen hala burada mısın? Bak bir de konuşuyor. Tutmayın lan beni." diyerek Araf'ın üstüne yürür gibi yapmıştı.

Doğukan "Kanka seni tutan yok yalnız." dediğinde Çağan "Havamı bozmasan olmayacak." diyerek Araf'a saldırdı. Piçizler ve Berkan'lar onları ayırırken biz de aradan sıvışarak gitmeye başladık. Ece bize seslenerek "Kızlar! Biliyorum, bana kızgınsınız ama size gerçekleri anlatmaya hazırım. Şimdi değil ama daha sonra konuşalım." dedi yalvaran gözlerle bakarak. Hepimiz aynı şeyi düşündüğümüz için. Aynı an da "Tamam." demiştik. Ece gülümseyerek Berkan'ların yanına geri dönmüştü. Biz de hızlıca bu kaos ortamından sıyrılmıştık.

Okuldan kendimizi atar atmaz. Hızlıca uzaklaşmaya başlamıştık. Asena "Piçizler neden bir an da bizi korumaya başladılar kızlar?" dedi şaşkınca. "Kanka size sabah anlattıklarımı hatırlasanıza Çağan anlattıklarımı duyunca baya şaşırmıştı. Belki de orta da bizim bilmediğimiz bir durum vardır." dedim. Asu "Haklısın Piçizler cidden bugün garip davranıyorlardı. Altı boş bilgi bulmayalım. Ece her şeyi anlatınca açıklığa kavuşacak bence." demişti. Kumsal "Ben de öyle sanıyorum Ece bir an da bizden uzaklaştı farkındaysanız. Onu zor durumda bırakan bir şey olmalı." dedi.

Asena "Evet, hatta bana o yüzden bir şey anlatamadı. Berkan'lar hakkında söyleyemeyeceği bir şey biliyor. Keşke ona kızmasaydım ama artık deliye dönmüştüm. Başımıza gelenlere bir baksanıza kızlar." demişti. "Haklısın. Hepimiz zor durumdayız. Canımızı daha fazla sıkmayın. Biriniz Kumsal'la gidin kızlar. Başına bir şey gelmesin." demiştim. Asena "Ben giderim. Hadi yürü Kumsal." demişti. Asu da onlarla giderken ben de yalnız başıma eve gelmiştim.

Artık gerçekler tek bir kapının arkasındaydı. Asıl mesele şuydu.

Bu gerçek hangi taraftan yanaydı?

💥💥💥💥

Bölüm sonu◇

Ne düşünüyorsunuz?

Gerçeklere yaklaştık mı?

Sizce Ece ne saklıyor?

Kumsal'dan intikamı nasıl alırlar?

Barış'ın hiç sesi çıkmadı sizce neler olacak?

Çağan neden şaşırdı?

Sizce Çağlesya olmalı mı?

Vote ve yorumları unutmayın sağlıcakla kalın bir sonra ki bölümde görüşmek üzere.💋

İg:psikozlarwattpad

♤♡◇♧

Continue Reading

You'll Also Like

193K 10.7K 63
İki Ajan akademisinin bazı nedenlerden dolayı birleşmesi ile öğrencilerin bütün düzeni alt üst olur. Kavgalar çoğalır ve rekabetler artar. ...
12.6K 536 10
" Güçlü bir cadı tarafından öldürülen köken melez, Klaus Mikaelson. Kardeşleri tarafından tekrar diriltildiğinde, bunu ona yapanların kafsanı koparac...
497K 14.3K 52
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
126K 12.4K 17
TAMAMLANDI. *** "Yarım kilo kestane alabilir miyim?" ***