PSİKOZLAR

By psikozlukdizboyu4

219K 12.6K 8.3K

Karanlık deponun içerisinde başlayan bir oyun. Sanki bir oyun masasında gibiydiler. Sadece Psikozlar vardı am... More

TANITIM
TANITIM 2
1.Bölüm ~KURTARICI MELEKLERİM~
2.Bölüm ~TOP~
3.Bölüm ~KAVGA~
4.Bölüm ~KAPAT HAYRİYE KAPAT~
5.Bölüm ~STALKÇI PİSLİK~
6.Bölüm ~SUSHİBA~
7. Bölüm ~BADANA KAVGASI~
8.bölüm ~KOMŞU ÇOCUKLARI~
9.Bölüm ~PİÇİZLER VE BOYALILAR~
10.Bölüm ~TEMİZLİK GÜNÜ~
11.Bölüm ~FOTOĞRAFLAR~
12.Bölüm ~ATARLI GENÇ~
13.Bölüm ~KIZGIN~
14.Bölüm ~PİÇİZLER GAY Mİ?~
15.Bölüm ~ORTALIK KARIŞIYOR~
16.Bölüm ~SARMA~
17.Bölüm ~İLİŞKİ DURUMU KARIŞIK~
18. Bölüm ~BOK BEYİNLİ~
19.Bölüm ~YENİ PİÇİZ DOĞUYOR!~
20.Bölüm ~SÜNGER BOB~
21.Bölüm ~BALON AŞKI~
22.Bölüm ~YANINIZDAKİ ÇOCUKLAR KİMDİ?~
23.Bölüm ~SAKIN UNUTMA BANA ACI ÇEKTİRMEYİ~
24.Bölüm ~KIZ İSTEME~
25.Bölüm ~ÖLÜM GİBİ HAFTA SONU~
TANITIM VİDEOLARI❤
26. Bölüm ~HASTAYIZ~
27.Bölüm ~HERŞEY YENİ BAŞLIYOR~
28.Bölüm ~BEKLENMEYEN~
29.Bölüm ~SENİ KORUMA DUYGUSU~
30. Bölüm ~İŞLER DEĞİŞİYOR~
31.Bölüm ~BÜYÜK SIR~
32.Bölüm ~ÇAĞAN'IN KIZI~
33.Bölüm ~ÇIKMA TEKLİFİ~
34. Bölüm ~SIRLAR AÇIĞA ÇIKIYOR~
Tanıtım Videoları 2 ~Sadece Kızlar~
Tanıtım Videoları 3 ~Sadece Erkekler~
DUYURU●SORU~CEVAP
35.Bölüm ~SENDEN NEFRET EDİYORUM~
36. Bölüm ~ANİ ÖLÜM!~
37.Bölüm ~HER ŞEY BİTTİ~
38.Bölüm ~YENİDEN Mİ?~
39. Bölüm ~NE OLUYOR BURADA?~
40.Bölüm ~SENİ SEVİYORUM~
MERHABA
41.Bölüm~NEDEN YA, NEDEN?~
42. Bölüm ~YILBAŞI~
43. Bölüm~ MAHŞERİN DÖRT KUŞU~
44.Bölüm ~ÖZGÜRLÜĞÜN 1. GÜNÜ~
45.Bölüm~UNUTMA SEANSI!~
46.Bölüm ~ATEŞ'İN İNTİKAMI~
47.Bölüm ~HIRKA~
48.Bölüm ~MASAL GİBİ~
49.Bölüm~OYUN BAŞLIYOR!~
50.Bölüm ~İNTİKAM~
51.Bölüm ~KİBRİT~
53. Bölüm ~ KÜÇÜK BİR ÖPÜCÜK~
54. Bölüm ~ YANLIŞ YOL!~
55.Bölüm ~TATLI KÜÇÜK YALANLAR~
56.Bölüm ~OYUN MU? GERÇEK Mİ?~
57.Bölüm ~SIRLARLA DOLU ÖPÜCÜK~
58.Bölüm ~ÇIKIŞ KAPISI~
59.Bölüm ~ALKOL ETKİSİ~
60.BÖLÜM ~DUHAN AŞIK OLDU~
61.Bölüm ~GÜÇLÜ~
62.Bölüm ~DİKEN~
63.Bölüm ~OYUN~
64.Bölüm ~BEBEK GELİYOR!~
65.Bölüm ~İŞ BİRLİĞİ~
66.Bölüm ~2 ŞOVALYE,1 PRENSES~
67.BÖLÜM ~FİNAL~
DUYURU!
~Sorular~
~Cevaplar~
DUYURU!
~PSİKOZLAR 2 KESİT~

52.Bölüm ~PEMBE MEZARLIK~

1.7K 128 92
By psikozlukdizboyu4

Medya:Çağan ;)

Alesya'dan...

Telefonuma gelen mesajla yarı uyuduğum halimden sıyrılıp kalktım. Berkan gruba mesaj atmıştı. Araf'lar da buluşmamız gerekiyordu. Saat geç olmuştu, bakkala çıkıyorum bahanesiyle gidemezdim. En iyisi canım sıkıldı Asena'ya gideceğim demekti. Üstüme kıyafetlerimi geçirirken düşünüyordum. Bu saatte çıkmam doğru olmayabilirdi. Sonuçta tehlike içindeydik. Özellikle tek başıma gitmekse ayrı bir tehlikeydi. Ancak Berkan inatla gelmemiz gerektiğini söylüyordu. Belli ki önemliydi yoksa bu saatte bu kadar ısrarla çağırmazdı.

Aşağı inip Annemlere "Ben çıkıyorum. Canım çok sıkıldı Asena'ya gideceğim." dedim. Annem kaşlarını çatıp "Bu saatte ne Asena'sı Alesya? Saçmalama istersen." dedi. "Anasu bir şey olmaz bir saat oturup geleceğim." dedim. Annem sinirle "Ne yaparsan yap ama geç kalma aklım sen de kalmasın. Kalacaksan da arayıp haber ver." dedi. "Tamam hadi görüşürüz." dedim ve botlarımı giyip dışarı kendimi attım. Bisikletime binip gidiyorken aynı an da düşünüyordum. Piçizler Asu'yu dövdürecek kadar aciz olmuşlardı. Bu çok... çok acınasıydı. Benim arkadaşıma zarar vermişlerdi. Ne Çağan'a ne de Piçizler'e bunun cezasını çektirmeden bu olayın peşini bırakmayacaktım. Bırakmayacaktık!

Bu aralar aklımda tuhaf sorular vardı. Hiç bir şey sorup etmeden işleri yapmıştık. Berkan'lar zaten bir şey söylemiyorlardı. Araf zaten ne desem hemen geçiştiriyordu. Bu durum canımı sıkıyordu. Piçizler de anlatmamıştı. Orta da kalan biz olmuştuk. Bu oyunun, bu karanlığın, bu boşluğun yerini ne alacaktı? Ben de bilmiyordum. Yoldan geçerken aynı zaman da arada bir arkama da bakıyordum. Bir yerlerden Piçizler çıkacak diye ödüm kopuyordu. Korkusuz olmaya çalışsam da beceremiyordum. Ölümle burun buruna gelmiş biriydim ve bunun sorumlusu yine Piçizler'di. Bunu yapmaya birincide cesaret ettilerse kim bilir ikincide neler yapacaklardı? Aklımda ki diğer soru ise sırada ki Asena mı yoksa ben miydim? Umarım ikimizde değilizdir. Umarım o A harfi Ateş'in isminin baş harfidir diye içimden sürekli dua ediyordum.

Başka çarem vardı sanki...

Araf'ın evinin önüne sağ salim gelince bisikletimi park ettim. Kapıyı çalıp beklemeye başladım. Kapıyı Anıl açmıştı. "Hoş geldin sarı çiyan." demişti. Anıl'ı ne zaman görsem bana bu şekilde hitap ediyordu. Çok sinir bozucuydu. "Hoş buldum." dedim ve içeri geçtim. Araf beni görünce bana sarılmıştı. "Hoş geldin güzellik." demişti. Gülümseyip "Hoş buldum." dedim. Kızlar da gelmişlerdi. Ece şaşırtıcı derecede sessizdi ve üzgünce bize çok uzak bir köşede kafasını eğmiş oturuyordu. Aynı zaman da kolunu da tutuyordu. Kaşlarımı çatarak ona baktım. Bir sorun vardı belli ki. "Ece'ye ne oldu?" dedim. Kumsal "Alesya gel otur." dedi sessizce. Yanına oturup dinlemeye başladım.

"Asena neden böyle yapmaya başladın? Okula da gelmiyorsun. Bir sorun mu var? Bu soru hepiniz için geçerli." dedi. Ben tuhafça etrafıma bakıyordum. Neler dönüyordu? Asu da benimle aynı şekildeydi. Asena sinirle "Neden yaptığımı duymak ister misiniz? Ece'ye neden bize bu depo olayıyla ilgili bir şey anlatmadınız diye sordum. O ise bana 'Boş ver Asena.' cevabını verdi. Bu onun suçu mu sizin suçunuz mu onu bile bilmiyorum. Bir şeyler dönüyor. Bizim haberimiz yok ve bundan zarar görüyoruz. Asu'ya bak Berkan! Ne halde? Bu tabloya iyi bakın. Yakın da hepimiz Asu gibi olacağız. Neden? Çünkü siz bizi hiç bir şey söylemeden bu işe alet ettiniz." dedi. Asena'nın söyledikleriyle sanki uyuşturulmuş bir uykudaymışım, yeni uyanıyormuşum gibi hissetmiştim. Kumsal "Asena haklı. Neden böyle yapıyorsunuz? Bize her şeyi anlatmak zorundasınız." dedi. Berkan sinirle kalkıp "Siz bize güvenmiyor musunuz?" dediğinde Asena "Evet, güvenmiyorum. Güvenmiyoruz. Bu iş çok uzadı Berkan. Biz en çok zararı görenler olduk. Her şeyi anlatın yoksa aramız çok fena bozulur." dedi. Ben sinirle kalkıp "Asena haklı bize hiç bir şey anlatmıyorsunuz. Sırada ki kişinin başına ne gelecek ondan bile haberimiz yok. Orta da kalan biz olduk." dedim.

Araf beni sakinleştirmek adına yanıma gelip sarılmaya çalışmıştı. Onu geri itip "Sakın Araf! Bana, bize o deponun yerini neden öğrendiğinizi anlatmazsanız. Her şey biter." dedim. Araf ne yapacağını bilemiyor gibiydi. "Alesya lütfen, bu tarz konular sizi ilgilendirmiyor." dedi. "Nasıl ilgilendirmiyor ya? Başımıza neler geldi? Ya Piçizler başından beri suçsuzsalar?" dedim. Dediğim şeyle ağzımı kapattım ve bir kaç saniye düşündüm. Araf "Hayır Alesya, bak öyle bir şey yok." dedi. Kafamı sağa sola sinirle çevirip Araf'a sinirle bağırdım. "Demek anlatmayacaksın. Bitti Araf, artık biz diye bir şey yok." dedim ve hızla evden çıktım. Derin bir nefes verip sakin olmaya çalıştım. Çağan suçsuz olabilir miydi?

Ne olursa olsun! Çağan da suçluydu. Bana hiç bir şey anlatmamıştı. -ki zaten hiç bir şey belli olmadığı için hala suçluydu.- arkamdan Asena, Kumsal ve Asu da çıkmıştı. Hepimiz bisikletimin başında toparlanmıştık. Asena "Alesya, iyi misin? Doğru olanı yaptın. Kafana takma." dedi. Gülümseyip "Evet, iyiyim. Beni merak etmeyin." dedim. Kızların beni düşünmesi bile şuan karmaşıklıktan çıkmama yardımcı olmuştu. "Kafam çok karışık kızlar. Sanki sonuca varacağız ama az kaldı." dedi Asu. Haklıydı her şey sonuca varacaktı ama öncelik suçluyu bulmaktı. Bu sadece ortada ki olayları bitirmek içindi. Bize yapılanlar unutulmayacaktı...(!)

"Bana çarpan ya Berkan'larsa?" dedim şüpheyle. Asena ve Kumsal sanki anlamış gibiydiler ama Asu hala saf saf bakıyordu. "Hayır saçmalama, Berkan'lar öyle bir şey yapmazlar." dedi Asu. Asena sesini yükselterek "Hayır, yaparlar Asu. Miraç bilgisayarı neden elimden aldı sanıyorsun? Orada ısrarla bir şeyi kurcalamak istiyordu. Ben tabii ki kontrol ettim. Görüntünün benim bulduğum netlik seviyesi Miraç'ın bulduğu netlik seviyesiyle aynı değildi. Görüntüyle oynanmış." dedi Asena. Kendimi bir an durdurup gözlerimi pörtlettim. "O zaman Çağan neden bu bir oyundu, biz çarptık dedi." dediğimde düşünmeye başladık. Kumsal "Belki de bizden intikam almak istiyorlardı. Bence onlar da depoyu söylediğimizi o an anladılar ve sinir oldular." dedi. Kafamda ki her şey oturuyor gibiydi. "Tabii ya! Bu nasıl bizim aklımıza gelmedi." dedi Asena. Hepimiz şaşkınlıkla birbirimize bakmaya başlamıştık.

"Tamam neyse, bunları yarın konuşuruz. Şimdi eve gidelim. İyi geceler Psikozlar'ım." dedi Asu. Biz de onaylayıp dağılmıştık. Pek doğru bir karar değilmiş gibi hissediyordum. Keşke kızlardan ayrılmasaydım. İçimde ki korku ve düşüncelerin esareti olmuştum. Ya başıma bir şey gelirse? Fakat bu saatte neyin intikamını alacaklardı canım! diye düşündüm. Kafam allak bullak olmuştu. Çağan'ın suçsuz olmasını çok isterdim ama şuan da buna dair elimizde bir bilgi yoktu. Sadece elimizde bir avuç dolusu şüphe vardı ve bunların tek tek çözülmesi gerekiyordu. Aksi takdirde bu işin sonu bir türlü gelmeyecekti. Peki neden Berkan Asu'ya sahip çıkmıyordu. Evet ayrılmışlardı ama hala arkadaştık ve bu işin içinde bizde vardık. Asu'yu sevdiğini söylüyordu ama onu koruyacak bir şey yapmamıştı. Üstelik bu işe girerken sonuna kadar bizi koruyacağını söylemesine rağmen yapmıyordu. Berkan ve tayfası bizi garip bir şeyin içine sokmuşlardı ve bir an önce çözülmesi gerekiyordu. Yoksa canımız çok kötü yanacaktı.

Eve yaklaşmama az kalmıştı. Önümde siyah bir arabanın durmasıyla pedallara biraz daha yüklenecektim ki kapısı bir anda açılmıştı. Bunlar Piçizler'di! Şaşkınlıkla ve korkuyla onlara bakmaya başladım. Aniden ağzımı kapatıp beni bisikletin üstünden çekmişlerdi. Çığlık atarak tekme atmaya çalışıyordum. Çağan "Sesini kes!" diye sessizce bağırmıştı. Arabaya bindiğimde göz yaşlarımla "Bisikletimi de alın." resmen çocuk gibi ağlıyordum. "Kızım sen manyak mısın? Yoksa kafan da var mı? Kaçırıyoruz seni farkında mısın?" dedi Ateş. "Ya ama çalarlar onu." diye bağırdım. O benim için önemli bir şeydi. Canımı alsınlar bisikletimi almasınlar.

Barlas "Kimlerle uğraşıyoruz. Doğukan bırak lan bisikleti, sür gidiyoruz." dedi sertçe. Doğukan "Tamam zorlamayın, alalım. Bir şey olmaz." dese de Çağan "Bırak, bebek gibi ağlıyor bir de bisiklet için." dedi kaşlarını çatarak ve "Bir bisiklet için ağlayacak kadar eziksin." dedi alayla. "Ben en azından onu bile düşünüyorum. Senin gibi düşüncesiz değilim Çağan." dedim. "Düşünceli olduğun çok belli. O yüzden deponun yerini söylediniz değil mi?" dedi. "Neden söylemeyelim ki? Çocuklara zarar verip, kalpazanlık yaptığınız için mi söylemeyelim?" dedim. Çağan kaşlarını çatıp "Ne?" dedi. Şuan ki bakışlarını anlamlandıramıyordum. Çağan dehşetle bana ve Piçizler'e bakıyordu. Aralarında bir bakışma geçmişti. Sonra kendilerine gelmişlerdi. Barlas "Neyse ne! Yap şunu." dedi. Çağan bir kaç saniye düşünüp bana bakmıştı. Ne olacaktı? Elindeki beze bir şey döküp aniden burnuma kapatmıştı. Verdiğim son tepki "Bu ne?" demek olmuştu.

Gözlerimi açtığımda toz ve pislikle dolu bir odadaydım. Saçlarım dağılmış, kıyafetlerim kirlenmişti. Nefes almakta güçlük çekiyordum. İkide bir hapşırıp duruyordum. Kapısı demir olan bir odaydı. Zar zor ayağa kalkıp kapıya gittim. Kulpundan tutup zorlamıştım ama açılmıyordu. Burada kilitli kalmıştım. Piçizler beni buraya bırakmışlardı. Göğsümde bir korku duygusu hissetmiştim ve ağlak yanım ağır basıyordu. Burası havasız, tozlu ve bir o kadar da pisti. O an hastanedeyken gördüğüm rüya aklıma gelmişti. Pis bir odada kilitliydim ve yavaşça ölüyordum. İçimde ki korkuyla kapıya sertçe vurmaya başladım. "Açın kapıyı! Çıkarın beni buradan pislikler!" dedim.

Arkamdan bir ses gelince o tarafa dönmüştüm. Yeni fark ettiğim televizyona doğru yaklaşmaya başladım. Çığlıklar, yumruklar, kavgalar havada uçuşuyordu ama ortadakinin kim olduğunu kestiremiyordum. Kafasında maske olan kişi çekilince bunun Görkem olduğunu anlamıştım. Uzunca ani bir çığlık atıp kapıya koşmaya başladım. Kapıyı yumrukluyordum. Kardeşime zarar veriyorlardı ve onun canını yakıyorlardı. "Açın şu kapıyı! Açın!" diye ağlayarak bağırıyordum. Ağlamam çığlıklara dönüşürken televizyon ekranına yeniden döndüm. O kişi Görkem'e sertçe bir yumruk atmıştı ve ağzından kan gelmişti. Görkem'in canı çok yanmıştı. O bunları hak etmiyordu. "Onu bırakın ne olur? Onu bırakın! Beni alın, ona bir şey olmasın. Lütfen!" dedim kendimi kapıya yaslayıp yere doğru kayarken. Şuan çok çaresizdim, çaresizdik. Yardım edenimiz yoktu. Şu yerde tek başımaydım ve canlı canlı kardeşimin elimden kayıp gitmesini izliyordum.

Onu öldürecekti ve ben hiç bir şey yapamıyordum.

"Görkem!" diye çığlık atmıştım. Çığlığım koridorlarda yankılanacak kadar güçlüydü. Acı bağırışlarımı ve çırpınışlarımı duyan kimse yoktu. Hayatım da hiç bu kadar çaresiz ve güçsüz olmadığımı hatırladım. Nefesim yavaşça daralıyordu ve ellerim hiç olmadığı kadar titriyordu. Görkem ardı ardına yediği yumruklardan dolayı bayılmıştı. Güçlü birisi değildi ve bunları kaldıramazdı. Sesim artık çıkmıyordu. Çıkaramıyordum... Onun canı çok yanmıştı. Kalbim yerinden çıkacak kadar güçlü atıyordu. Nefes alıp verişlerim çok hızlanmıştı. Bu iyi gibi gözükmüyordu. Görkem'e bir şey olacak diye zaten ödüm kopuyordu. Televizyona yaklaşıp 'Görkem' diye sayıklamaya başladım.

Önce sushiba, sonra Görkem...

Elim ekrana giderken Burnumdan bir sıvı gelmesiyle oraya döndü. Bu kandı! Gözlerim kayarken bilincimi yavaş yavaş kaybediyordum. Bedenim artık bu kadar zorluğu kaldıramıyordu. Kendimi kilitleyip kapatmama az kalmıştı. Kulaklarım çok az duyuyordu. Güçsüzlük beni esaretine sarmıştı. Yanımda ki duvara yaslanıp yavaşça bedenimin yere kaymasına izin verdim. Daha sonra bedenim yana düşmüştü. Burnumdan gelen kan şiddetlenirken, ağzıma gelen acı tatla kan kustuğumu anlamıştım. Bu görüntü midemi daha da bulandırırken ağlamam şiddetlendi. 

Sanki kapı açma sesleri geliyordu. Aklımda hala Görkem vardı. Canım kardeşim... onu koruyamamıştım. Kendimi asla affetmeyecektim. "Görkem..." diye sayıklıyordum. Elimden hiç bir şey gelmiyor oluşu içimde bir endişe yaratıyordu. Nefes alış verişlerimin kesikliği hızlanırken gözlerimin yavaş yavaş kapandığını hissettim. Burnumdan daha da çok kan geliyordu. Kafamın yanından yerlere kan aktığını görüyordum.

"Özür dilerim Görkem." diyebildim sadece. Boğazıma bir yumru otururken yanıma gelen ayak seslerini duymuştum. Bu Çağan'dı. Çağan omuzlarımdan sertçe tutarak beni oturur pozisyona getirmişti. Sırtım duvara yaslıydı ve Gözlerimden yaşlar akıyordu. Olabileceğim en çaresiz, yardıma muhtaç anımdaydım. Ben de Alesya Korkmaz isem bunu sizin yanınıza bırakmazdım. Burnumda ki kanlar durmuştu ama ağzım yüzüm kan içerisindeydi. "Çok güçsüzsün. Çok yalnızsın. Yanında şuan o arkadaşların yok. Sana kim yardım edecek?" dedi alayla. İnatla bunu yapmaya devam edeceklerdi. Çağan acıyarak bana bakıyordu. "Bu halime iyi bak olur mu? Çünkü bu beni son güçsüz görüşün olacak." dedim sırıtarak gözlerinin içine bakarken.  "Göreceğiz. Sen ve o arkadaşların yaptıklarınızın karşılığını almadan rahat yüzü görmeyeceksiniz." dedi Çağan acımasız ses tonuyla. "Ne yaptın kardeşime he? Pisliksin sen Çağan. Asla affetmeyeceğim seni. " dedim çatlayan sesimle birlikte. "Bence sen kendini düşünsen iyi olur. Bu halinle daha ne kadar dayanabilirsin bilemem." dedi düz ifadesini koruyarak.

"İstersen suçlu, istersen suçsuz bu yaptığın bile cezasız kalmaz." dedim. Çağan kaşlarını çatmıştı ve "Ne demek istiyorsun? Ne suçsuzu?" dediğinde cevap verecek gücümün kalmadığını anladığımda "Alesya konuş!" demişti Çağan. Bende alayla "Sen gayet iyi biliyorsun Çağan." dedim. Kafam yana düşerken yavaşça bilincimi de kaybetmiştim.

☁️☁️☁️☁️

Gözlerimi açtığım da aydınlık bir yerdeydim. Kendimi kontrol edip tek parça olduğuma kanaat getirdim. Derin bir nefes verip yavaşça kalkmaya çalıştım. Her tarafım ağrıyordu. Dayak yemiş kadar vardım. Etrafıma baktığımda korku esaretini almıştı. BİR MEZARLIKTAYDIM! Gece burada mı uyumuştum? Korkuyla çığlık atarak olduğum yerden kalkıp mezarın içinden çıktım. Bu korkutucu ve çok ileriydi. Piçizler'den nefret ediyordum. Artık bıkmıştım. Bu işkence ne zaman bitecekti? Yorulmuştum. Bedenim artık bu esareti sürükleyecek güce sahip değildi. Ben o her şeyin başında ki Alesya değildim. Güçlü olan Alesya değildim. Yaşadıklarım beni içten içe bitiriyordu. Sinirden mezarın kenarına oturup yüzümü kapatarak ağlamaya başladım. Ben bunları hak edecek ne yapmıştım? Ben bunları sadece bir adamı sevdiğim için mi yaşamıştım? Yoksa kimse bana bir şey anlatmadığı için mi? Bana her iki seçenekte mantıklı geliyordu.

Metanetli olmak artık zordu.

Kalbimin sesi artık çıkmıyordu. Aklımı ve mantığımı dinleyerek hareket etmeliydim. Özellikle çevremdeki insanlara daha da dikkat etmeliydim. Etrafımda artık kimin ne iş çevirdiğini ayırt etmek zordu. Kendimi her şeyden soyutlanmış biri gibi hissediyordum. Kimse beni sevmiyor da ben mi göremiyordum? Ayaklarıma yükümü vererek zar zor kalkmıştım.

Yanımdaki mezarlığın üzerinde bir kağıt vardı. Merak edip elime aldım ve okumaya başladım.

Pembe bir mezarlık gördüm rüyamda.
Aşık cesetler şekerden tabutta,
Gezinirken ciğerim doldu bir anda,
Çürük çilek kokusuyla.

Bu şarkı Benim en sevdiğim şarkıydı. Model-pembe mezarlık. Çağan da bunu biliyordu. Bu şarkının en üzücü kısmıydı. Sonunda şarkıda söylediği gibi kendi intiharıma zemin hazırlıyordum. Bu yaşananlar sınırlarımı çok zorluyordu. Notu cebime iliştirmiştim. Elimi montumun cebine attığımda bir şeyin batmasıyla acıyla elimi çektim. Ne olduğuna baktığımda bunun Pembe dikenli bir gül olduğunu gördüm. Kenarına iple yine bir not bağlanmıştı.

Yine Pembe Mezarlıktan sözlerdi.

Kalbi atan ölü bedenlerdi hepsi
Hepsinin başında birer ölüm perisi
Soluk birer pembe gül kokluyorlar
Karanlıkta...

3.kişi hazır olsun.

Bu söz işte tamamen tüm yaşananları özetliyordu. Hepsinin başında birer ölüm perisi... Hepimizin başında birer ölüm perisi. Canımız çok yanacaktı. Hem de çok... Peki 3. Kişi kimdi? Kumsal mı yoksa Asena mı?

☁️☁️☁️☁️

Bir süre sonra yoldan geçen bir taksiyi durdurup evin adresini verdim. Eve gidip Görkem'i bulmam gerekiyordu. Eğer onu benimle beraber bıraktılarsa kesinlikle evdedir. Montumun cebindeki telefonu çıkarıp Görkem'i aramıştım. İkinci çalıştan sonra telefonu Asena açmıştı. "Asena? Görkem seninle mi?" dediğimde Asena "Evet burada, benim evimin bahçesine atmış şerefsizler. Sabah uyandığımda gördüm. Durumu iyi merak etme. Sadece dayak izleri var. Bana gel eve gitme annenler böyle görmesin. Seni çok merak ettik. Kızlar da benim evimde." demişti. Gözlerimi daha fazla tutamıyordum. Ağlarken hüzünlü sesimle "Asena ben artık korkamıyorum bile." dedim. "Tamam Alesya, ağlama. Sakin ol ve bana gel. Oyalanma." demişti. Taksiciye yeni adresi verip Asena'ya doğru yol aldık.

Asena'nın evine geldiğimde kapıya sertçe vurup beklemeye başladım. Asena beklemeden açarken direkt ona sarıldım. Gücüm tükenmişti. Üstüm başım pislik içerisindeydi. Sonunda güvenli kolların arasına kavuşmuştum. "Alesya... Ağzın yüzün hep kan içerisinde. Çabuk gir içeri!" dedi Asena dehşetle yüzüme bakarken. "Alesya!" diye panikle kızlar kalkarken Görkem'in koltukta uzandığını gördüm. Yanına koşarak gidip sarılmıştım. Göz yaşlarımı tutamayarak Ona zarar gelecek, onu kaybedeceğim diye ödüm kopmuştu. Görkem çok kötü bir haldeydi. Yüzünü incelediğimde gözü morarmış, dudağı patlamıştı. Görkem zorlukla "Abla iyi misin? Ne yaptı sana o şerefsizler?" demişti. Yanında ki koltuğa oturup kızlara baktım ve derin bir nefes verdim. Hepsi merakla bakıyorlardı. "Beni zayıf noktamdan vurdular. Senin dövülüşünü canlı canlı kilitli bir odada izlettiler sonra geçirdiğim en büyük krizi yaşadım. Burnum kanadı ve ölümle ikinci kez burun buruna geldim. Elimden bir şey gelmiyor oluşu beni bitirdi. Sonra sabah kendimi mezarlıkta buldum. Bir de bu notları bıraktılar." dedim. Kızlar notları okuduktan sonra "Bu böyle mi sürecek? Bizi ne zaman rahat bırakacaklar? Bu olayın sonu ne zaman gelecek?" dedi Kumsal korkmuş sesiyle. Hepimiz yorulmuş ve bıkmıştık.

Asena "Sonu gelecek ama hepimizi beter edene kadar devam edecekler. Sanırsam bu yolun bir çıkışı var." dedi. Hepimiz merakla ona bakıyorduk. "Eğer bu olayın aslını çözersek, bu yaşananları sonlandırabiliriz ya da sonlandıramayız." dedi. Asu "O nasıl olacakmış?" dediğinde Asena "Biz bir şey yapmayacağız. Kendiliğinden zaten çözülüyor. Sadece dikkatli olmamız gerek." dedi. Ben "Ece ve Berkan'lar bir şey anlatmıyorlarsa bu işte bir pislik var demektir." dedim. Kumsal "Öyle zaten, sadece neden deponun yerini öğrendiklerini bilsek çözülür." dedi. Asena "Ben artık Berkan'lara güvenmiyorum. Bu yüzden onların söylediklerine de inanmayacağım." dedi. Ben bilemiyordum ama Araf'la zaten artık ayrılmıştık. Hayatımdan çıkmıştı.

Bunlar başımıza onların yüzünden geliyordu. Piçizler'de ne olursa olsun suçlulardı. Kızlardan başka artık güveneceğim kimse kalmamıştı. Bir karar verirken iki, üç, dört belki de sayısız kez düşünmem gerekiyordu. Ben zaten normalde de her ihtimali düşünen biriydim ve şimdi daha temkinli olacaktım. En azından başımızda ki belalar savrulana kadar. Görkem'e dönüp "Sana bunu nasıl yaptılar?" dedim. Televizyonda canlı izlemiştim ama olayın perde arkasını bilmiyordum. Görkem zar zor konuşarak "Okul çıkışı arkadaşlarla gezmeye gidiyordum. Kafede oturacaktık. Bir an da kafama bir şeyle vuruldu. Ne olduğunu bilmiyordum. Bir oda da uyandım, orada da sandalyede bağlıydım. Maskeli bir adam geldi ve sonrasını zaten biliyorsun." dedi üzgünce. Kardeşime, kardeşlerime ve bana bunu yapanlar cezasız kalmayacaktı.

Asu "3. Kişi dedikleri Asena mı, Kumsal mı?" dedi. Asena "Bilmiyorum Kumsal ve benim bu ara dikkatli olmamız gerekiyor." dedi. Ben de o sırada Görkem'e sarılmakla meşguldüm. İçimdeki korku hala geçmemişti. Asena "Duhan'ı arayıp buraya çağırsam iyi olacak. Temkinli olmalıyım." dedi. Oda korkuyordu. Hepimiz korkuyorduk ve bunun sonunun ne zaman geleceği meçhuldü. Kumsal "Ee? Bütün gün böyle oturup birbirimizi mi yiyeceğiz. Bir şeyler yapalım." dedi. "Ben pizza söyleyeyim. Beraber film izleriz." dedi Asu. Biz de onaylamıştık.

Elimizde ki telaş tekrar bir düğüm yaratmıştı.

"Okulu da iyice astık. Yarın hepimiz gidiyoruz. Kendimizi bu kadar güçsüz gösterirsek onları mutlu ederiz." dedim. "Haklısın. Yarın gideceğiz." dedi Asena.
Pizzalar geldikten sonra kendimize bir komedi filmi açmıştık. Maksat gergin ortamın dağılmasıydı. Kızları neşelendirmek istiyordum ama neşe duygum süngerle çekilip alınmış gibiydi. Asena'ya dönüp "Annem dün akşam seni aradı mı? Eve gidemedim sonuçta." dedim. Asena "Evet aradı, zaten ben de öyle anladım başına bir şey geldiğini. Toparlayıp, sakinleştirdim merak etme. Akşam ben de kaldınız diye biliyor." dedi. "Teşekkürler." dedim. Asena "Böyle şeyleri kafanıza takmayın ama dikkatli olmanızda fayda var. Başınıza her an bir şey gelebilir. Taktiklerini artık çözdük. Savunmasız bir anımızda bizi çökertiyorlar." dedi.

Pizzanın son dilimi kaldığında herkesin ona baktığını fark ettim. O an aramızda bir bakışma geçmişti. "Kim yiyecek?" demişti Kumsal. "Tabii ki ben yiyeceğim." diyerek elini uzatan Asu'nun eline vurup "Sen niye yiyorsun? Ben de yemek istiyorum." dedim. Biz dilim için kavga ederken Asena pizza dilimini alıp Görkem'e vermişti sonra "Az yemişti." dedi. "Ha! Bilseydim sana verirdim. Neyse şimdi ne yapacağız?" dedim. Asena "Sizinle konuşmam gereken bir şey var." dedi. "Anlat, merak ettim." dediğimde Asena söze girdi;

"Alesya'ya araba ile çarpan kişi Çağan değildi ya da oydu." dediğinde kaşlarımı havaya kaldırdım. Dün akşam bu şüpheye hepimiz düşmüştük. "Fakat Çağan kendi ağzıyla söylemişti. Dün gece düşünmeye pek fırsatım olmadı ama biliyorsun Asena." dediğimde Asena "Evet, ama ben bunu araştırdım ve kazanın olduğu günden önce Çağan ve Piçizler gideceklerini söylemişlerdi. Gerçekten de gitmişler. Hatta bilet alınmıştı. Dönüşü de vardı. Dönüş bileti sana araba çarptıktan çok daha sonraydı. Yani sana çarpanın Çağan olmadığı fikrini destekliyor. Bir de Miraç bilgisayarda sana çarpan kişiyi bulmak için bilgisayarı elimden almıştı ve bunda ne vardı dersin? Dün akşam yine söylediğim gibi görüntüyle oynanmış." dediğinde şok içerisindeydim. Eğer Çağan bana çarpmadıysa suçsuz demekti.

"Tabii tamamen suçsuz değiller. Bize hiç bir şey anlatmadılar." dedim. Asena "Haklısın ama bu çok ayrı bir konu. İkinci bir seçenek ise, depo olayı. Deponun yeri Berkan'lar için neden önemliydi ki? Aklımızda ki sorunun cevabı işte tam burada başlıyor. Piçizler kalpazanlık yapıyorlarsa Berkan'ların ne işine yaracak? Ben bizzat Berkan'ın banka hesabını kontrol ettim ve deponun yeri öğrenildikten sonra bankaya para akışı sağlanmış. Yani Berkan bizim bilmediğimiz büyük bir şey karıştırıyor." dedi. "Yani buradan Berkan'ların suçlu olduğunu çıkarabiliriz. Belki de Berkan kendi paralarını tekrar almak istiyordu." dediğimde Asena bir kaç saniye düşündü ve "Olabilir. Berkan'dan artık beklerim. Bu fikir bana mantıklı geldi çünkü başka açıklaması yok. Ha! Bir tane var. Berkan kendi işini Piçizler yapmış gibi en başından kurgulamış olabilir. Bunun net cevabı yok bir türlü. Bunun öğrenmenin tek yolu Ece bence." dedi. Daha sonra Asu "Ece zaten sürekli ortadan kayboluyordu. Genellikle Berkan'lar varken Ece olmuyor, Ece varken de Berkan'lar olmuyor. O zaman o kızın sakladığı bir şeyler var." dedi.

Asena "Kesinlikle var. O gün bana geldiğinde neden kolunu sıkıp evden attım sanıyorsunuz? Tabii ki bir şey var ve bize söylemiyor çünkü kirli işlerine o kızı da alet ettiler." dedi. Ece'ye çok üzülüyordum. "Belki de söylemek istiyordu ama Berkan'lar onu tehdit ediyordur." dedi Kumsal. Asena "Kızlar sanırım olayın altında yatan gerçekler çözülüyor." demişti. Asu "Biz yine de işimizi sağlam kazığa bağlayalım ve Ece'den laf almaya çalışalım." demişti. "Kızın ağzını bıçak açmıyor. O nasıl olacak?" dediğimde Asu "Orasına karar veririz. Bence kuzu kendi ayaklarıyla kurdun ayağına gelir." dedi. Asena "Nasıl yani?" dediğinde Asu "Eğer bu kızı Berkan'lar tehdit ediyorsa eminim kendiliğinden yardıma ihtiyaç duyacaktır. Bırakalım da kendiliğinden çözülsün." demişti.

Eğer Asu haklıysa. Piçizler pişman olacaklardı. Berkan'lar içinse adalet yerini bulacaktı. Tabii bizim açımızdan da bu çok iyi olacaktı.

Tek gereken şey tahminlerimizin doğru çıkmasıydı.

Asena'da akşama kadar takıldıktan sonra Görkem'le yürüyecek konumda olmadığımızdan taksiyle eve dönmüştük. Annem Görkem'in bu halini görünce çok endişelenecekti. "Annem çok korkacak ne diyeceğiz?" demişti Görkem. "Kafana takma ben halledeceğim." dediğimde Görkem'in koluna girip kapıya doğru yürümesine yardım ettim. Kapıyı çalar çalmaz annem açmıştı. Şaşkınlıkla Görkem'in yüzüne baktıktan sonra endişeyle "Oğlum! Ne oldu sana? Ne bu halin? Çabuk girin içeri." dedi. İçeri girer girmez Görkem'i sıkıştırıp "Ay yavrum yüzünün hali ne?" dediğinde ağlayacak gibiydi annemi sakinleştirmek adına "Anne endişelenme yolda bir arkadaşına karışmışlar kavga etmiş bunlarda. Ben de eve dönerken gördüm." dedim. Annem kızgınca "Eh be oğlum! Eh be oğlum! Neyine senin kavga. Fidan gibi kolların var zaten. Bir de kavgaya karışıyor. Kızım götür yüzüne krem falan sürelim." dedi annem.

Anneme dönüp "Sen halleder misin? Ben üstümü değişeceğim." dediğimde annem onaylamıştı. Odama çıkınca kendini yatağıma fırlatıp yastığıma kafamı gömmüştüm. Bunlar benim yüzümden Görkem'in başına gelmişti. Her şeyin sorumlusu bendim. Eğer hiç Çağan'la tanışmamış olsaydım. Bunların hiç biri başımıza gelmeyecekti. Artık hiç umut yoktu. Hayatımız bir çukura düşmüştü bir kere. Tek gereken nasıl çıkacağımızı bulmaktı.

Çağan ne olursa olsun hala kalbimdeydi. Sevmekten bir an vazgeçmesem de ondan vazgeçmiştim. Ona olan umutlarımı, duygularımı, hislerimi bitiremesem de ondan vazgeçmiştim çünkü bana, kızlara, kardeşlerime yaptıklarını unutmamıştım. Unutamazdım... Buna rağmen iki tarafta yanlışlarını anlarsa bile barışmamız zordu. Kafam da tek bir soru vardı.

Yoksa bir umut var mıydı?

☁️☁️☁️☁️

"Görkem bugün okula gelme. Malum halin kötü. Evde dinlen, beni de merak etme. Benim için bir tehlike kalmadı ama kızların başı dertte. Zaten Duhan da yanımızda olacak." dediğimde Görkem biraz ikna olmuş gibiydi. Sabahtan beri okula gitmek için diretse de onu zor zapt etmiştim. Bu halde bir de okula gidemezdi. "Benim bir sürü ablam yok Alesya. Kraliçe Kumralı da koruyamadıysam gelmekte hakkım var ama sen öyle diyorsan olur. Duhan'a güveniyorum." demişti. Yanağından bir tane öpüp "Seni hiç sevmiyorum Görkem." demiştim alayla. Görkem muzipçe "Ben sana bayılıyorum zaten." dediğinde "Bana bayıldığını biliyorum ama dikkat et kim tutacak sonra seni." dediğim zaman aynı an da kapıya doğru koşuyordum. Arkamdan Görkem terlik fırlatmıştı.

Kendimi dışarı attıktan sonra okula doğru yürümeye başlamıştım. Kızlarla olan buluşma yerimize geldiğimde Asu ve Asena buradaydı. Kumsal yine geç kalmıştı. "Aradınız mı?" dediğimde Asena "Evet, aradık. Yoldaymış geliyor." demişti. Kumsal geldikten sonra yola koyulmuştuk. Kumsal;

"Bundan sonra Asena'lar da yatıp kalkıyorum arkadaşlar. Göt korkusu başa bela." dediğinde kahkaha atmıştım. "Şaka bir yana sırada ki hanginiz bilmiyoruz. Bu sebepten dolayı dikkatli olmalıyız." dedim. Piçizler'in içimize saldığı korkunun geçeceği yoktu. Asu "Korkudan buraya depar atarak geldim. Bu nasıl bir şey ya!" dediğinde hak vermiştim. Bende çok dikkatli gelmiştim. Okul bahçesine vardığımızda Berkan'ları görmüştük. Onların karşısında ki bankta da Piçizler oturuyorlardı.

Okul bahçesi mübarek mahşer alanı gibiydi. Hangi taraftan acı vuruş gelecek heyecanlı dakikalar. İç sesim oturmuş 'Vay anasını sayın seyirciler vay!' diyerek Ece Seçkin'i kopyalıyordu. Çağan'la göz göze geldiğimizde aramızda uzun bir bakışma geçmişti. Sanki gözlerinde bir sorgulama vardı. Anlamsız bir bakışma olsa da es geçip sınıfa doğru yol almıştım. Sırama yayılıp ayaklarımı uzatmıştım. Kollarımı da kafamın arkasında bağlayıp Asena'ya bakmaya başladım. Onu sinir etmek hoşuma gidiyordu.

Asena "Alesya ayaklarını çek yoksa ben çekmesini bilirim." dedi. "Yoo! Rahatımı bozamam kusura bakma." dediğimde Asena alayla gülüp iddialı bir şekilde "Öyle diyorsan öyledir." dediğinde Asena beni ayaklarımdan tutup öne doğru çekmişti ve bende kayarak yere düşmüştüm. Sırtım dahil bütün vücudum ağrırken acıyla inledim. "Hain Asena!" dediğimde Asena alttan alttan kıs kıs gülmüştü sonra da başını cama çevirmişti. Asu gülerek "Yeri yaladın Alesya." dediğinde "Ben şimdi oraya geli-"diyemeden Asu "Tövbe!" diye bağırıp önüne dönmüştü. Kumsal da gülerek onunla konuşmaya başlamıştı. Sırama geçip oturduğumda çantamdan kitap, defter ne varsa çıkarmıştım.

O sırada sınıfa Berkan'lar ve Piçizler de girmişlerdi. Birbirlerine dalaşmıyor olmaları güzeldi. Berkan yanımıza gelip "Kızlar konuşalım mı?" demişti. Sesinde pişmanlık çokça vardı. Asena hırsla dönüp "İstemez! Bundan sonra hiç bir yalanınızı dinlemeyeceğiz." demişti. Berkan'lara çok sinirliydi. Ece kararsız gibiydi sanki bir şey söylemek istiyordu ama söyleyemiyordu. Bu davranışları teorimizi de doğruluyordu.

'Ece tehdit altında mıydı?'

Berkan "Asena bak, hata yapıyorsun. Bizi dinlemelisiniz." dediğinde Kumsal "Sizi dinlemek için çok fırsat verdik. Malum siz konuşmadığınıza göre artık söz sırası biz de. Biz de konuşmamayı tercih ediyoruz. İşinize gelirse Berkan." demişti. Asu sessizliğini koruyordu. Bende lafa atlayıp "Kumsal ve Asena haklı. Bizden bir şey saklıyorsunuz ve o kirli yalanlarınız bizi de kirletiyor. Umarım bunu temizlemenin bir yolunu bulursunuz." dediğimde Berkan "Siz öyle istiyorsanız öyle olsun." dedi ve sonra yerlerine geçtiler.

Piçizler soluksuz bizi izliyorlardı. Bir gariplik olduğunu onlar da sezmişlerdi belli ki. Bu olayda kimsenin haklı olmayışı çok açıktı ama sorunu çözmekte bizim veya Piçizler'in elindeydi. Hoca içeri girdiğinde ders başlamıştı. Ders Tarih'ti. Biz normalde Piçizler'in yanında oturuyorduk ama hoca çakmasın diye içimden dua ediyordum. Hoca gözlerini sınıfta gezdirdikten sonra bizim o şekilde oturmadığımızı anlamıştı ve "Kızlar yerlerinize geçin lütfen." dediğinde adamın lafını ikiletmeyip yerlerimize geçmiştik. Tarihçi Şevket seni hiç sevmem. Sevmedim. Sevemedim.

Vicdansız hoca, zalim hoca bizi düşmanımızla aynı sofraya nasıl oturtabilirsin ha? Ben ayağa kalkıp Asena'dan ayrılırken yanı boşalan kekrem suratlı şebek Çağan'nın yanına oturmuştum.

Hiç özlememişim.

Çağan'a bir şey söylemeyip olabildiğince uzak durdum. Konuşmayı planlamıyordum. -Yani Allah'tan planlamıyordum.- Çağan kafasını sıraya koyunca dürterek kaldırmaya çalıştım. Kalkamayınca sinir olsun diye ısrarla aynı koluna çin işkencesi uyguluyordum. Çağan rahatsız olmuş olmalı ki "Ne var ne?" dedi sinirden. Kaşlarımı çatıp "Benim olduğum sırada uyuyamazsın. Ben yokken uyursun. Ben uyuyacağım." dedim ve kafamı hızlıca sıraya koyup Çağan'ın kitaplarını kolumla iterek yere düşmesini sağladım. Çağan homurdanarak kitapları kaldırmıştı. "Küçük çocuktan bir farkın yok." demişti. Sinirle kafamı kaldırıp "Asıl senin yok. Anlayıp dinlemeden ortalığı karıştıran sensin." dediğimde Çağan "Ha(!) Ortalığı ben karıştırdım. Deponun yerini babam söyledi zaten." dediğinde ona dönüp "Çocukları kaçırıp kalpazanlık yapmasaydınız o zaman." dediğimde Çağan anlamamış gibiydi. Arabada da aynı tepkiyi vermişti. "Ne?" dedi dehşetle. Tam bir şey söyleyecekken "Daha fazla dinlemek istemiyorum." dedim ve kafamı koyarak uyumaya devam ettim.

☁️☁️☁️☁️

Teneffüste yalnız kalmıştım. Kızlar badminton turnuvasına gitmişlerdi. Bende gitmek istemediğim için tektim. Çantamdan içinde özel resimlerimin bulunduğu defteri alıp aşağı kantine inmiştim. Kantin çok kalabalık değildi. Havalar sıcaklayınca okulun geneli kendini bahçeye atmıştı. Aslında o kadar da sıcak değildi ama bazı hayvanların tepişmesi kantinde ki havayı oksijenden çok ölü kokusuna çeviriyordu. Defterimi açıp kulaklıklarımı da takmıştım. Boş olan bir sayfayı açıp yazmaya başladım.

Sevgili Alesya 2

Şu sıralar yaşadıklarım anlamlandırılmayacak kadar karışık. İçinde bulunduğum durum ise özetlenemezdi. Ben daha kafamda tam takım çözememişken bir de bunun özetini geçemezdim. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bile bilmek o kadar kafa karıştırıyordu ki... İçinden çıkmam hayli bir zaman alacak gibiydi. Yanımda ki kızlar bile ilk zamandan daha farklılardı. Yaşadıklarımız bizi davranış olarak olmasa da duygusal ve içsel olarak olgunlaştırmıştı.

Bir an önce her şeyin buz misali çözülmesi dileğiyle...

Alesya

Yazıyı yazdıktan sonra sayfaları karıştırmaya başlamıştım. Bir sayfa da durmuştum. Çağan'ın bana çizmiş olduğu unicorn(yunikorn) vardı. O an hatırladım da... bana;

"Bunu sadece benden çok uzak olduğun bir zaman da aç." demişti. Fiziksel olmasa da duygusal yönden birbirimizden çok uzaktaydık. Bu yüzden artık açabilirdim. Kulağımda o güzel müzik çalarken aynı zaman da elimdeki kağıdı merakla açıyordum. Notu görür görmez gözlerim sulanırken kendimi daha fazla tutamayacağımı anlamıştım.

'Belki bu unicorn kadar beni de bir gün seversin...

Gülümseyip notu eski haline getirdim ve içine koydum. Göz yaşlarımı silip yerimden kalktım ve yavaş adımlarla sınıfa doğru yürümeye başladım. Artık Çağan'ın suçsuz olduğu ortaya çıksa bile birlikte olma ihtimalimiz yoktu. Çünkü her şekilde suçluydu. Bize hiç bir şey anlatmamışlardı... Onca kez sormamıza rağmen. Sınıfa çıktığım Çağan'ın da dahil Piçizler'in de burada olduğunu gördüm. Artık alışmıştım. Sırama oturamadan ne yazık ki Araf'ın yolumu kesmesiyle derin bir nefes vermiştim. "Ne istiyorsun Araf?" dediğimde Araf kaşlarını çatıp "Benden vazgeçmen bu kadar kolay olamaz Alesya. Seni seviyorum ve sen benden sana bir şey anlatmadığım için ayrılıyorsun. Hem de hiç düşünmeden. Sence ne istiyorum?" dediğinde kızgınca "Bana bir şey anlatmaman hafife alınacak bir şey değil yalnız? Başımıza neler geliyor görmüyor musun Araf? Beni bunlara teslim edebilecek bir sevgilim varsa olmasın daha iyi." dediğimde;

Araf alayla "Sen ve senin gibi olan arkadaşlarının derdi tek bu." dediğinde şaşkınlıkla ağzını kapattı. Ben ise dediği şeyin şokunu atlatamıyordum. "Ne dedin sen?" diye bağırdım kızgınca Araf " Alesya ben isteme-" lafını tamamlayamadan ona sertçe bir tokat atmıştım. "Senden, sizden ve arkadaşlarıma bunları yapanlardan nefret ediyorum. Bizim hakkımızda bu şekilde konuşmak kolay. Şunu bil Araf yılanlar ve taşlar bizim kemiklerimizi kıramaz!" dediğimde çantamı kaptığım gibi hızlıca sınıftan çıkıyordum. Araf peşimden gelip kolumu tuttuğunda arkamı seri bir şekilde döndüm ve sertçe kolunu çevirip bir tokat daha attım. "Yeter!" diye bağırdığımda Berkan'lar kalkıp Araf'ın yanına gelmişlerdi.

"Arkadaşlığımız buradan sonra son bulmuştur." dediğimde hepsi yüzüme bön bön bakıyorlardı. Onlara bir bakış atıp hızlıca çıktım. Bugünlük bana aksiyon yetmişti. Artık kafam hiç bir şey kaldırmıyordu. Eve gitmeliydim. Cebimdeki anahtarı çıkarıp bakışmaya başladık. Sonra bir de Araf'ın arabasına baktım. Yüzüme sinsi bir sırıtış takınıp okuldan çıkmadan bir sinsilik daha yapabilirim diye düşündüm. Kulaklığımı takıp Taylor Swift'ten you need to calm down açmıştım. Bu sırada eğilip Araf'ın arabasını anahtarın ucuyla bir uçtan bir uca çiziyordum.

İşim bittiğinde arabanın bagaj kısmına 'Yılanlar layığını bulurlar.' yazmayı da unutmamıştım. Derin bir nefes verip gülerek kaçmaya başlamıştım.

Ama burada bitmedi.

☁️☁️☁️☁️

Bölüm sonu❤

Bölümü nasıl buldunuz?

Çok fazla şey ortaya çıktı ama kesinlikleri belli değil ne düşünüyorsunuz?

PSİKOZLARI SUÇLAYANLAR NERDEEE?😂😂

ŞAKA BİR YANA

Çağan hakkında artık ne düşünüyoruz?

Araf'ı sormuyorum bile 😘

Berkan'lar neler planladılar?

Neden deponun yerini öğrenmek istediler?

Piçizler kalpazanlık ve çocuk kaçırma yapıyorlar mı?

Sonra ki bölümde görüşürüz😘

İg:psikozlarwattpad

♤♡◇♧

Continue Reading

You'll Also Like

1.4M 59.6K 98
Birçok erkek kızlar futbol oynayamaz kafasında... Eslem,Gece,Esim,Nefes bunun tersini yapmak için varlar.Ve kanıtladılarda.Bu 4 çılgın kız yanlızca...
93.6K 7.6K 52
İyi bir tenis oyuncusunun mafyalık sınavından ikinci kez geçememesinin sebebi olan kızın gizemi, birbirlerine duydukları aşkın en ilginç şekilde yaşa...
909K 69.6K 56
Kitaplarına sığınmış yalnız bir kız, okuduğu kitabın içine çekilirse ve okuduğu kitabın ana karakter olursa geri gerçek dünyaya nasıl dönmeyi başarab...
82K 5.2K 58
Platonik aşk bizde genelde karşılığı olmayan, karşılığı sorgulanmayan aşk anlamında kullanılmaktadır. Platonik kelimesi sözlükte "Gerçekte var olmaya...