in love w you//zm

By coldvampiire

130K 7.5K 3.5K

"Juliet'le ben arkadaşız. Yani bu imkansız, anlıyor musunuz?" #1 in zayn//#1 in malik//#1 in zaynmalik More

0
vera
bad truth
yellow file
what's happenin
relationship
west sussex
photograph
run forrest run
vacation
have fun with cordelia
a party
finger
charger
roses
report
dinner
romeo and juliet
i will never be your Juliet
stupid cody
what the hell are you doing?!
please help, girls
suit up!
silly fisherman
half naked
pizza? pizza.
evreka, Zayn!
unexpected kisses
double date and.. more kisses?
so much disappointment
no more secret
are you ok?
u and everything that belongs to u
we're not lovers
well, then i will never come
she didn't make it
dark blue
soulmate
mulan
crazy in love
a bullshit party
lil cousin
devil
ocean eyes
we're home!!
a disgusting menu
i am so happy
u make me a better person every day
we are going on vacation!!!!!
may the best man win
surprise and april 7
video
wedding dress
you made my aunt cry, juliet
ok. i'll be right there
the seventh of august
a perfect lover
till death do us part
new beginnings

how long have you been there?

2.1K 146 49
By coldvampiire

Gece yarısı boğazımda oluşan yanma hissini farkederek uyandığımda, uykulu gözlerimle yavaşça mutfağa gidip su içmeye başlamıştım. Her yudumumda daha da rahatlıyor, rahatladıkça daha çok su içiyordum.

Su içerken bile yavaşça gözlerim dolduğunda, yarısı boşalmış bardağı tezgaha bıraktım ve derin nefesler almaya başladım. Son zamanlarda sebepsiz yere gözlerim dolmaya başlamıştı ve en kısa sürede kötü bir ağlama krizine gireceğimden hiç şüphem yoktu. Her şey artık ağır geliyordu ve ne yapacağımı bilmez olmuştum. Yaşadığım her şeyi birine anlatmam lazımdı, yaşadığım iç karışıklığını, sorunlarımdan bir türlü kurtulamamamı, her şeyi elime yüzüme bulaştırdığımı, ya da en yakın arkadaşıma aşık olduğumu..Belki bunlar biraz olsun yüreğimdeki sıkıntılı siyah bulutların yok olmasını sağlardı. En azından bunu kendime borçluydum. Her şeyi içimde tutamazdım artık.

Ya da şimdi odasına gitsem, kapıyı açıp onu uyandırsam, pat diye desem ki, 'bak ben seni seviyorum, haberin olsun.'  Ne olurdu ki en fazla?

Cam bardağın buğulandırdığı soğuk suyu tekrardan yudumlarken, dün yaptığım aptallığın yine aklıma gelmesiyle gözlerimi yumdum.

"Cidden seviyorsun yani," dedi, kendini buna inandırmak istercesine.

Ne demiştim ki ben? Evet, doğru, onu sevdiğimi söylemiştim. "Evet," dedim. Sonra kaşlarımı çattım. "Bir dakika.. Kimden bahsediyoruz?"

Zayn gözlerindeki şaşkınlıkla bana baktı. "Luke?"

"Hayır!" dedim panikle. Tanrım, Luke'u sevmiyordum! Zayn'in bana olan bakışları endişeyle dolunca, çatılan kaşlarımı düzeltmeye çalıştım. "Yani, şey.."

"Ne?" dedi kısaca.

"Sevmiyorum," dedim, uzatmadan. Tamam, amacım zaten yalan söylemekti ama, başka birisini sevdiğimi söyleyebilir miydim?

Ya da belki de söylerdim.

"Seviyorum," diyerek fikrimi değiştirdim. Dışarıdan nasıl göründüğümü bilmiyordum ama gerginlikten dolayı sırt kaslarım ağrımaya başlamıştı.

"İyi misin?" dedi Zayn. "Seviyor musun, sevmiyor musun?"

"Seviyorum."

"Seviyor musun?" dedi, tekrardan. Bakışları garipti.

"Evet."

"Peki öyleyse," sırtıma sürdüğü ilaçları alarak yatağımdan kalktı. "Umarım bir an önce onun da sana olan hislerini anlayıp, doğru olan şeyi yapabilirsin."

Bakışlarındaki soğukluk içimi ürpertiyordu. "Doğru olan şey ne?"

Samimiyetsizce gülümseyip odamın kapısını açtı. "İyi geceler, Juliet." dedi ve dışarı çıkarak kapımı kapattı.

Bardaktaki suyun geri kalanını tek içişte bitirince duyduğum adım sesleriyle kafamı sağa çevirdim. "Bir bardak da ben alabilir miyim?" dedi, Elicia.

Evet, öykünün geri kalan kısmında, yani Zayn odada beni bırakıp kapımı kapattıktan yaklaşık birkaç saat sonra evimize Elicia'yı çağırdı. Hem de benden onay almadan. Ne güzel, değil mi?

"Tabi," dedim, bardağı ona vermeden. "Üst dolapta."

Ayak uçlarında yükselip bardağı aldıktan sonra önümdeki sürahiyi bardağa doldurdu ve suyunu içmeye başladı. Bakışlarımı onun üzerinde gezdirmeye devam ediyordum. Güzeldi, çok güzeldi. Fiziği mankenlere taş çıkaracak cinstendi. Açık kumral saçları, okyanus mavisi gözleriyle birleşince, insanın içini titreten bir güzellikte oluyordu. Tamam, benim de gözlerim yeşil ve saçlarım sarıydı ama benim saçlarım boyaydı. Onun işlem görmemiş ve ipek gibi saçlarının yanında, boyadan yıpranmış, sert ve mat olan saçlarımın hiçbir özelliği kalmıyordu.

Onu kendimle kıyaslayıp moralimi bozmam bitmiş miydi acaba?

Suyunu bitirip bana döndü. "Beni incelemen bitti mi?"

Ani sorusuyla olduğum yerde kalıp tepkisiz bir şekilde ona bakınca ufak bir kahkaha attı. Tanrım, kahkahası bile güzeldi! Ben gülerken anırıyordum.

"Şaka yapıyorum. Güzel olduğumu biliyorum, insanın bakmaması zor olmalı."

Kaşlarımı kaldırıp bakmaya devam edince ufaktan gülümsedi ve "İyi geceler," deyip merdivenlerden yukarı çıkmaya başladı. Elicia gittikten sonra tekrardan yüreğime çöken moral bozukluğuyla kalçamı masaya dayadım ve gözlerimi kapadım. Şansım yoktu, hem de hiç. Asla friendzone'dan çıkamayacaktım.

İçimin yanmasından dolayı bir bardak daha suyu bardağıma boşaltıp onu da içtikten sonra, birkaç dakika da mutfakta oyalanarak, adımlarımı en sonunda merdivenlere yönelttim ve yukarı çıkmaya başladım. Yavaşça ve dalgın bir şekilde odama ilerlerken, kapımın kapalı olduğunu gördüm. Çıkarken kapıyı kapatmamıştım ki?

Yavaşça kapı kolunu çevirip odama girdiğim an, Elicia'nın odamda olduğunu farkettim. "Burada ne işin var?" dedim hızlıca.

Elicia bembeyaz olmuş suratıyla sıçrayarak bana döndü. "Ben.." dedi ve çatallaşan sesini düzeltti. "Seninle bir şey konuşacaktım."

Kaşlarımı kaldırdım. "Mutfakta da konuşabilirdin."

"Biraz özel alan istedim," dedi, gülümsemeye çalışarak. Yüz ifadesini çözemiyordum. Sanki bir şey saklıyor ya da yalan söylüyor gibiydi. Belki de ben önyargılarımın beni ele geçirmesine izin vermiştim. Yine de buna güvenemezdim, ama bir sorun yokmuş gibi davranmamda sakınca yoktu.

"Tamam o zaman," dedim, gülümseyerek. Bu gülüşün sahte görünmemesi için oscarlık bir şey sergilemem gerekti. "Aklında ne var?"

Gerçekten de aklına harika bir fikir gelmiş gibi birden sırıtmaya başladı. "Daha önce birbirimize sert davranmış olabiliriz, ama ben arkadaş olmak istiyorum."

"Ne?"

"Duydun işte."

"İyi," dedim. Neydi o söz, dostunu yakın, düşmanını daha yakın tut muydu? Öyle bir şeydi işte. "Deneyebiliriz."

"Harika," dedi, mükemmel dişlerini gösterip sırıtarak. Yavaşça kapıya doğru adımladı. "Sonra görüşürüz."

Gülümsemeye çalışıp onun odadan çıkışını izledim. Bu biraz tuhaftı.

Işığımı kapattım ve yatağıma yatıp uyumayı amaçladım. Zihnimi boşaltmam gerekiyordu ve bunu yapmanın en iyi yolu uyumaktı. Ama dakikalarca yatağımda dönüp durunca gözüme uyku girmeyeceğini anladım. Oflayarak doğruldum ve biraz hava almak uğruna yataktan kalktım ve terasa gitmek için ayaklandım.
Terliklerimi ayağıma geçirip odamdan çıktım ve ses çıkartmamak için yavaş yürüdüm. Terasın önüne geldiğimde zaten aralık olan kapıyı biraz daha aralayıp dışarı çıkacakken, birisi olduğunu farkettim.
Amına koyayım, evde toplasan 3 kişiydik ama girdiğim her odadan başka birisi çıkıyordu!

Gözleri kısıp baktığımda, bunun Zayn olduğunu anladım. Üzeri çıplaktı ve arkası dönük bir şekilde sigara içiyordu. Aslında birbirimize soğuktuk ama, tanrım aynı evde yaşıyorduk. Ne kadar uzak durabilirdik ki?
Yavaşça terasa çıktığımda, tam seslenecekken Zayn'in biriyle konuştuğunu duydum. "Evet.. Biliyorum."

Kaşlarımı çatıp olduğum yerde durdum. O ise devam etti. "Biliyorum, Utah."

Çatık kaşlarım eskiye dönerken, Utah'la telefonda konuştuğunu farkettim. Yanına gidecekken, beni tekrar olduğum yerde durduracak bir şey söyledi. "Juliet'e karşı neden öyle tepki gösterdiğimi ben de anlamadım, kardeşim. Birden değişiverdim."

Kalbim hızlıca çarparken, kulağıma Utah'ın da sesi geliyordu ama vızıltı gibiydi. Zayn sigarasından derin bir nefes çekerek konuşmasına devam etti. "Onu sevdiğini söyledi, Utah."

Kısa bir sessizlik. Utah ona cevap veriyor olmalıydı.

"Ben de bilmiyorum, ne zaman bu kadar ilerleyebildiler?"

Yine bir sessizlik daha. Ama bu sefer daha uzun.

Zayn birden gülmeye başladı. "Saçmalama Utah." Sonra gülüşünü kahkahaya çevirdi. "Ne dediğinin farkında mısın? Juliet'i neden Luke'dan kıskanayım?"

Bu cümle kalbimin sıkışmasına yetmişti. Kıskanıyor olamazdı, böyle bir şey söz konusu bile değildi.

"Hayır, sadece..." Sigarasından bir nefes daha aldı. "Sanırım senelerdir onu birine ilgi duyarken görmemiştik, değil mi? Birden böyle olmasına şaşırdım, hepsi bu." Sigarasını bitirip kültablasında söndürdü. "Evet, evet. Bu yüzden." Kendini buna inandırmak ister gibi birkaç kez tekrarladı.
"Neyse, kapatıyorum kardeşim. Teşekkürler, her şey için."

Ve telefonu kapattı. Birkaç saniye önündeki şehir manzarasını izledikten sonra arkasını döndü ve birden beni görünce irkildi. "Juliet?"

"Zayn?"

Soğuktan kızaran burnunu çekip, dudaklarını yaladı. "Ne zamandır oradasın?" Bir suç işlemiş gibi bakıyordu.

Tepkisiz kaldım. "Konuştuklarını duyacak kadar."

Gülümsemeye çalışıp bana baktı. "Hava soğuk, üşümüş olmalısın. Hadi uyuyalım." dedi ve kolumdan tuttu ve beni içeri çekip terasın kapısını kapattı. Panik olmuş gibi davranıyordu ve az önce gerçekleşen telefon konuşmasından bahsetmiyordu. Bana kısaca bir bakış attı. "Ben uyuyorum, iyi geceler," dedi ve beni orada aklımda bin düşünceyle bırakıp odasına gitti. Elicia'nın yanına.

iki gün üst üste bölüm attım hadi yine iyisiniZzz;)))

Continue Reading

You'll Also Like

103K 6.5K 36
Malfoy ve Black iki ezeli rakip ve birbirlerinden nefret eden iki küçük çocuktur. Black'in 4. Sınıfta Harry'nin yerine arayıcı olmasından sonra Malfo...
404K 37K 33
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
22K 1.3K 35
Jungkook; Dolabımın şifresini değiştirip üstüne bir de içini prezervatiflerle dolduran orospu çocuğu sendin değil mi? Jungkook hoşlandığı kıza çok ya...
458K 26.4K 43
Sex bağımlısı Taehyung ve sex'in ne demek olduğunu bilmeyen sevgilisi Jungkook. Absürtlük içerir!