PSİKOZLAR

Av psikozlukdizboyu4

219K 12.6K 8.3K

Karanlık deponun içerisinde başlayan bir oyun. Sanki bir oyun masasında gibiydiler. Sadece Psikozlar vardı am... Mer

TANITIM
TANITIM 2
1.Bölüm ~KURTARICI MELEKLERİM~
2.Bölüm ~TOP~
3.Bölüm ~KAVGA~
4.Bölüm ~KAPAT HAYRİYE KAPAT~
5.Bölüm ~STALKÇI PİSLİK~
6.Bölüm ~SUSHİBA~
7. Bölüm ~BADANA KAVGASI~
8.bölüm ~KOMŞU ÇOCUKLARI~
9.Bölüm ~PİÇİZLER VE BOYALILAR~
10.Bölüm ~TEMİZLİK GÜNÜ~
11.Bölüm ~FOTOĞRAFLAR~
12.Bölüm ~ATARLI GENÇ~
13.Bölüm ~KIZGIN~
14.Bölüm ~PİÇİZLER GAY Mİ?~
15.Bölüm ~ORTALIK KARIŞIYOR~
16.Bölüm ~SARMA~
17.Bölüm ~İLİŞKİ DURUMU KARIŞIK~
18. Bölüm ~BOK BEYİNLİ~
19.Bölüm ~YENİ PİÇİZ DOĞUYOR!~
20.Bölüm ~SÜNGER BOB~
21.Bölüm ~BALON AŞKI~
22.Bölüm ~YANINIZDAKİ ÇOCUKLAR KİMDİ?~
23.Bölüm ~SAKIN UNUTMA BANA ACI ÇEKTİRMEYİ~
24.Bölüm ~KIZ İSTEME~
25.Bölüm ~ÖLÜM GİBİ HAFTA SONU~
TANITIM VİDEOLARI❤
26. Bölüm ~HASTAYIZ~
27.Bölüm ~HERŞEY YENİ BAŞLIYOR~
28.Bölüm ~BEKLENMEYEN~
29.Bölüm ~SENİ KORUMA DUYGUSU~
30. Bölüm ~İŞLER DEĞİŞİYOR~
31.Bölüm ~BÜYÜK SIR~
32.Bölüm ~ÇAĞAN'IN KIZI~
33.Bölüm ~ÇIKMA TEKLİFİ~
34. Bölüm ~SIRLAR AÇIĞA ÇIKIYOR~
Tanıtım Videoları 2 ~Sadece Kızlar~
Tanıtım Videoları 3 ~Sadece Erkekler~
DUYURU●SORU~CEVAP
35.Bölüm ~SENDEN NEFRET EDİYORUM~
36. Bölüm ~ANİ ÖLÜM!~
38.Bölüm ~YENİDEN Mİ?~
39. Bölüm ~NE OLUYOR BURADA?~
40.Bölüm ~SENİ SEVİYORUM~
MERHABA
41.Bölüm~NEDEN YA, NEDEN?~
42. Bölüm ~YILBAŞI~
43. Bölüm~ MAHŞERİN DÖRT KUŞU~
44.Bölüm ~ÖZGÜRLÜĞÜN 1. GÜNÜ~
45.Bölüm~UNUTMA SEANSI!~
46.Bölüm ~ATEŞ'İN İNTİKAMI~
47.Bölüm ~HIRKA~
48.Bölüm ~MASAL GİBİ~
49.Bölüm~OYUN BAŞLIYOR!~
50.Bölüm ~İNTİKAM~
51.Bölüm ~KİBRİT~
52.Bölüm ~PEMBE MEZARLIK~
53. Bölüm ~ KÜÇÜK BİR ÖPÜCÜK~
54. Bölüm ~ YANLIŞ YOL!~
55.Bölüm ~TATLI KÜÇÜK YALANLAR~
56.Bölüm ~OYUN MU? GERÇEK Mİ?~
57.Bölüm ~SIRLARLA DOLU ÖPÜCÜK~
58.Bölüm ~ÇIKIŞ KAPISI~
59.Bölüm ~ALKOL ETKİSİ~
60.BÖLÜM ~DUHAN AŞIK OLDU~
61.Bölüm ~GÜÇLÜ~
62.Bölüm ~DİKEN~
63.Bölüm ~OYUN~
64.Bölüm ~BEBEK GELİYOR!~
65.Bölüm ~İŞ BİRLİĞİ~
66.Bölüm ~2 ŞOVALYE,1 PRENSES~
67.BÖLÜM ~FİNAL~
DUYURU!
~Sorular~
~Cevaplar~
DUYURU!
~PSİKOZLAR 2 KESİT~

37.Bölüm ~HER ŞEY BİTTİ~

2.2K 152 91
Av psikozlukdizboyu4

(Okurken dinleyebilirsiniz.)

İyi okumalar....

Kumsal'dan...

1. dönemin bitmesine az kalmıştı, sabahları erken kalkmaktan kurtuluyordum. Sadece iki hafta kalmıştı. Herkesin durgun olduğu sırada Alesya "Sınavlar bitti. İki hafta sonra okullar bitecek. Sen kimsin okul? Bak biz seni yendik. Sen kimsin!" diye şarkı söylemeye başlamıştı. Biz sadece Alesya'nın şarkısına gülmekle yetiniyorduk. Bu aralar bir gülsek üç üzülüyorduk. Alesya da bizi keyiflendirmeye çalışıyordu. Okuldan çıktığımızda Alesya hala şarkı söylemeye devam ediyordu. Yoldan fren seslerinin geldiğini duyana kadar...

Ne olmuştu? Şimdi ne yapacaktık? Ellerim boşalıyordu. "ALESYA!" diye seslenişlerimiz her yerden duyuluyordu. Gözlerim doluyor ve "A-les-ya!" demeye çalışıyordum ama olmuyordu. Titrek sesim buna el vermiyordu. Kızlara baktığımda Asu titriyordu. Asena soğuk kanlılığını korumaya çalışıyordu. Duhan da şaşkınca etrafa bakıyordu nasıl davranacağını bilmezcesine. Ben de bilmiyordum. Ne yapacaktık şimdi? Tekrardan "A-les-ya!" demeye çalıştığımda sesim çıkmıyordu. Bir türlü tek nefeste söyleyemiyordum. Sanki bütün nefesim içe çekilmiş gibiydi. Son kez "Alesya!" diye tek nefeste bütün nefesimi isyan ederek bırakmıştım. O an gözlerimden akan yaşlarla ne yapacağımı bilemeden koşarak Alesya'nın yanına yaklaştım. Ben koşmaya başlayınca kızlar ve Duhan da arkamdan gelmişti.

Alesya'nın yanına geldiğimde bir boşluğa düşercesine dizlerimin üstüne kapaklanmıştım. Alesya sadece yerde yatıyordu. Onu öyle gördükçe kalbim daha çok sıkışmaya başladı. Nefes alamaz haldeydim. Gözlerimden akan yaşların haddi hesabı yoktu. Kafasındaki akan kanları gördükçe göğsüm daralıyordu. Korkuyordum...

Asu yanıma geldiğinde titriyordu. Yavaşça dizlerinin üstüne çöktü. Şokta olmalıydı. Asena yanımıza geldiğinde onun da bizden farkı yoktu ama ağlamıyordu. Kendini tutuyordu ve ellerini sıktığını gördüm. Bizim yanımızda kendini bırakmak istemiyordu. Bir anda "Duhan hemen ambulansı ara! Hemen!" diye bağırmıştı Asena. Sinirliydi. Sinirlendiği şey neydi derken "O arabanın işi bitti. Onu süren adamı bulup azraili olacağım! Yaşatmayacağım!" dedi Asena. Gözlerinden ateş fışkırıyordu.

Kendini bizim gibi bırakmamak için başka şeylere saldırıyordu. Alesya'yı gördükçe içim acıyordu, kalbim sıkışıyordu. Asu ağlayarak "Alesya, hadi kalk. Lütfen! N'olur, hadi kalk. Sana bir şey olamaz." diyordu göz yaşlarının arasından. Ben sadece olanları izlemek ve ağlamakla yetiniyordum. Ya Alesya'ya bir şey olursa? "Alesya ya ö-" diyemeden akıttığım yaşlar sel oldu. "Ya ölürse? Biz ne yapacağız?" dediğimde bu söylediklerimin bir gün ağzımdan çıkacağını hiç düşünmezdim. 'Ölmek.' düşündüğümde ben zaten parçalanıyordum. Asena bu dediğime "Saçmalama! Bizden biri asla ö-. Böyle bir şey olamaz." demişti. Ölmek kelimesini ilk defa söyleyemiyordu. Dili el vermiyordu. Normalde o kelimeyi söyleyebilirdi ama şu durumda dili bunu söylemesini istemiyordu. Kalbi de aynı şekildeydi.

Duhan ambulansı arayıp yanımıza gelmişti. Duhan "Birazdan burada olurlar. Siz de sakin olun. " dedi. Nasıl sakin olalım ki? Bunu bizden nasıl isteyebiliyordu? Duhan "Asena plakayı aldın mı?" dediğinde Asena "Aldım!" dedi sinirle. Ne zaman almıştı? Hiç farkında değildik ama alması bizim işimize yarayacaktı.

Asena yanımıza çöktüğünde biraz durgunlaştı ama hala kendini tutuyordu. Birimizin bizi ayakta tutması gerekiyordu. O da Asena'ydı. Bizi ayakta tutan şey Asena'ydı.

Asena elini Alesya'nın kaldırıma çarpan kafasına götürdüğünde kararsızdı. Elini götürüp Alesya'nın yüzünü kapatan saçlarını arkaya attı. Daha sonrasında eli kafasının arkasına geçtiğinde duraksadı. Ne olmuştu? Elini geri çektiğinde kan içindeydi. Asena gözlerini irice açarken "Nerede kaldı bu ambulans? Duhan bir daha ara şunu." diye bağırdı. Duhan'ın gözleri gittikçe büyüyordu. Asena'nın dediğini duymamış gibiydi. Kanı görünce kendime engel olamadım. Bana ne oluyordu? Nefes almam gittikçe zorlaşıyordu. Asena elini çekince kafası da hareket ettiği için kanlar akmaya başladı. Ağlamamla haykırışlarımı tutamıyordum. Asu kafasını Alesya'nın göğsüne koymuş "Alesya!" diye bağırıyordu. O sırada etrafımızdaki kalabalığı gördüm. Hiç fark etmemiştik bile.

Okulun yarısı buradaydı neredeyse. Hepsi bizi izliyordu. O an ambulansın sesini duydum. Sonunda gelmişti. Duhan şaşkınca etrafa bakıyordu. Asena "Duhan!" dediğinde telaşlıydı. Tekrardan "Duhan! Kendine gel ve hemen yolu aç, Ambulans gelmiş kalabalığı uzaklaştır." demişti. Telaşlıydı ama yine de sakin olmaya çalışıyordu. Duhan kendine geldiğinde kafasını tamam anlamında sallamıştı.

Duhan kalabalığı uzaklaştırırken. Ambulans daha çok yaklaştı. "Alesya bak ambulans geldi. Şimdi her şey yoluna girecek." diye ağlıyordum. Gözlerimin ağlamaktan ağrıdığını hissediyordum. Ambulansın kapısı açıldı ve sedye indirdiler. Ambulanstan inen adam "Herkes geri çekilsin." dedi ve hızlı adımlarla yanımıza geliyordu. "Nasıl oldu? Yaklaşık ne zamandır buradasınız?" deyip arka arkaya soruları sıralamıştı adam. Yanında bir tane de kadın vardı. Adam soruları sorarken o da Alesya'nın nabzına ve kafasındaki darbeye bakıyordu.

Kadın "Yanımızda sadece bir kişi gelsin. O da bize yardımcı olacak. Olayın nasıl gerçekleştiğini bize anlatması lazım." dediğinde gayet sakindi. Asu hemen atlayıp "Asena sen git. Sen soğukkanlılığını koruyabilirsin. Hem olayı sen de gördün." demişti bir yandan da kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Ağlamasını durdurmuştu ama hala çok kötüydü. Duhan "Asena sen git kızlara ben göz kulak olurum. Biz arkadan geliriz." demişti sahiplenici bir şekilde. Asena kafasını tamam anlamında sallayıp yanımızdan uzaklaşmıştı.

Asu ayağa kalktı ve "Hadi çabuk taksi bulalım." dedi hızlı hızlı hareket ederek. Ben kalkmaya çalışırken geri yere kapaklanmıştım. Duhan benim düştüğümü gördüğü gibi "Kumsal!" demişti telaşlı bir şekilde. Benim kollarımdan tutup yavaşça kaldırmıştı ama ayaklarım sanki tutmuyordu. Bütün gücüm gitmişti. Duhan "Kendinizi bu kadar çabuk alıkoymayın. Alesya'ya hiç bir şey olmayacak. Bakın göreceksiniz ama şimdi siz kendinize gelmek zorundasınız. Siz böyle olursanız Alesya kimden güç alacak?" demişti motive edici konuşmasıyla. Kafamı sallamıştım onu anladığımı belli etmek adına. Asu da o sırada taksi çağırmıştı ve Alesya'nın eşyalarını toplayıp kendi çantasına atıyordu.

Elimle göz yaşlarımı durdurup "Hadi gidelim." demiştim kendimi silkeleyip. Taksiye bindiğimizde Duhan öne Asu ve ben arkaya geçtik. Duhan taksiciye yolu tarif etmişti. Ben de derin düşüncelere dalmıştım. Kafamı arkaya yaslayıp ne olacağını düşünüyordum. Alesya'ya araba çarpma anı gözümün önüne geliyordu ve bir türlü gitmiyordu. Aklıma geldikçe gözlerimden yine yaşlar akmaya başlamıştı. Kendimi durduramıyordum. Alesya'ya bir şey olursa? Biz onsuz ne yapardık? Hem, hem daha ailesine de haber vermedik. Hemen Asu'ya dönüp "Asu, biz Alesya'nın ailesine haber vermedik. Hemen onlara da haber vermemiz gerek." dediğimde düşünceli bir şekilde Asu'ya bakıyordum. Çünkü onları kimin arayacağı, kimin bunu üstleneceğini düşünüyordum. Asu da benim gibiydi. Asu "Peki kim söyleyecek?" dediğinde meraklı gözlerle bana bakıyordu. Aklıma gelen ilk kişiyi ona söylemiştim. "Asena söylesin." dedim bir çırpıda. Bunu ancak Asena yapardı. Benim böyle bir şeyi söylemeye cesaretim yoktu. Olanları hala kabullenemiyordum. Asu da beni onaylamıştı.

Şuan ameliyathanenin kapısındaydık. Koştur Koştur Asena'nın yanına gelmiştik. Asena sandalyede oturmuştu. Dümdüz bir şekilde duvara bakıyordu.

"Asena! Alesya nerede?" dedi Duhan. Duhan'ın sesinde hafif titreme vardı. "Ameliyathaneye aldılar." dedi Asena gözlerini duvardan almadan. Gözlerimi kapayıp duvara yaslandım.

Korkuyordum Alesya'ya bir şey olacak diye. Kısa süredir onlarla arkadaş olsam da onları kardeşim gibi görüyordum. Onları seviyordum ve kardeşlerime bir şey olacak diye korkuyordum. Onların hep yanımda olmalarını istiyordum. Çünkü onların yanında mutluydum. Kafamı yerden kaldırıp ameliyathanenin kapısına baktım. Alesya'nın şu kapıdan kocaman gülümsemesiyle, sevinciyle koşarak gelmesini istiyordum.

"Kumsal otur şuraya." dedi Duhan. Düşüncelerimi bölüp Duhan'a baktım. O da bitkin gözüküyordu ama soğukkanlılığını koruyordu. Derin nefes alıp göz yaşlarımı elimin tersiyle sildim. Duhan'ın gösterdiği sandalyeye oturdum. Gözlerimi kapattım. Bu kötü kabusun hemen bitmesini istiyordum. Kızlara baktığımda Asu'nun da benim gibi ağladığını gördüm. Gözleri kızarmıştı. Perişan halde görünüyordu. Asena'ya baktığımda gözleri kızarmıştı ama ağlamıyordu. Ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Gözlerimi kapatıp dirseğimi dizime dayadım. Başımı ellerimin arasına alıp sessizce ağlamaya başladım. Duygusal bi insamdım ne kadar ağlasam da güçlü durmaya çalışıyordum ama olmuyordu. Bu olanların şokunu atlatamıyordum. Hepimiz kötü haldeydik. Biz bu haldeysek peki Alesya ne haldeydi?

"Asena Alesya'nın ailesini ara. Ailesine haber vermedik." dedi Asu. Sesi titriyordu. O da benim gibi korkuyordu. Asena kafasını olumlu anlamda sallayıp ayağa kalktı ve bizden uzaklaştı. Derin nefes alıp ameliyathanenin kapısına bakmaya başladım. Bu sıralar bir çok duygu hissediyordum ve hiç birisi olumlu duygular değildi. Hep üzülüyordum. Yanıma Asu'nun oturmasıyla düşüncelerimi bölüp Asu'ya baktım. Onu böyle gördükçe içim parçalanıyordu. Asu gözlerimin içine baktı ve bana sımsıkı sarıldı. Bir anda sarılınca şaşırmıştım. Kendime gelince ben de Asu'ya sımsıkı sarıldım. "Alesya'ya bir şey olursa?" dedi Asu ağlarken. "Saçma saçma konuşma Asu. Sinsi Salvador o. Bana Sünger Bob'u izletmeden ölmez Alesya." dedi Asena kaşlarını çatarken. Hangi ara gelmişti Asena? Asena hafif gülümseyince ben de burukça gülümsedim. Birimizin ayakta olması iyiydi. Asena çatılmış olan kaşlarını daha çok çatıp "Ben burada neyim? Hani bana sarılma." dedi. Asu'yla birbirimize bakıp Asena'nın üstüne atlayıp ona sıkıca sarıldık. "Tamam yeter bu kadar." dedi Asena bıkmış bir şekilde. Hafif gülümseyip geri çekildim ve yerime oturdum. Asu da yanıma oturdu ve Asena'ya meraklı gözlerle baktı. Neyi merak etmişti ki? "Asena sana bir soru soracağım." dedi Asu iç çekerek. Hepimiz yerimizden doğrulup Asu'ya baktık. "Sor." dedi Asena. "Neden arabanın Alesya'ya çarptığını öğrenebildin mi? Freni mi patlamış?" diye sordu merakla Asu. Aslında ben de merak ediyordum. "Bir şey bilmiyorum. Sabahtan beri sizinle oturuyorum." dedi Asena ve nefes alıp sözüne devam etti. "Ama bir şeyden eminim. Arabada arıza yoktu. Bilerek Alesya'nın üstüne sürdü. O bir kaç saniye içinde Alesya kaçmaya çalıştı ama araba onun üstüne gitti." dedi Asena. "Nasıl yani? Birisi mi yaptırdı diyorsun?" dedim. Sinirlenmiştim ve sesim titriyordu. "Evet birisi yaptırdı ama kim?" dedi Duhan kaşlarını çatıp. "Kim neden yapsın ki?" dedi Asu korkarak. "Bilmiyoruz ama öğreneceğiz. Asena plakayı hala hatırlıyorsun değil mi?" dedi Duhan Asena'ya bakarak. Asena evet anlamında kafasını salladı. "Ne yapacaksınız ki plakayı?" diye sordu Asu. "Kimin yaptığını öğreneceğiz." dedi Asena. Kaşlarımı çattım. "Kimden yardım alacaksınız?" dedim. "Kimseden yardım almayacağız. Kendimiz bulacağız." dedi Duhan. "Nasıl ya?" dedi Asu. Asena bıkkınca nefes verip "Soru sormayı bırakın yarın görürsünüz." dedi Asena. "Asena eksiklik var mı?" diye sordu Duhan. "Yok sadece bir kaç uygulamayı silmiştim. Yarın eve geçip yüklerim. En fazla 12 saatimi alır. Diğer uygulamaları silmedim." dedi Asena. 12 saat mi? Benim bildiğim en fazla uygulamalar 1 dakikamızı alıyordu. Asena ne yapıyordu ki 12 saatlik uygulama yüklüyordu?

Bir anda "Alesya'm!" diye bağırarak yanımıza geldi Alesya'nın annesi. Hemen düşüncelerimi bölüp ayağa kalktım. Duhan ve kızlar da benim gibi ayağa kalktı. Alesya'nın annesi yanımıza geldiğinde korku dolu gözlerle bize baktı. Gözleri kızarmıştı. Onu böyle görünce üzülmüştüm. Sevda Teyze de Alesya gibi neşeli bir kadındı. Sevda Teyze Asena'ya dönüp Asena'nın yüzünü avuçlarının içine aldı. "Alesya'ya ne oldu kızım?" dedi Sevda teyze. Sesi kısık çıkıyordu. Harap olmuştu. Asena'ya baktığımda gözleri dolmuştu. "Okul çıkışı yolda giderken araba çarptı." dedi Asena sesi titrerken. Asu ve ben göz yaşlarımızı tutamamıştık. Sevda teyze Asena'ya sarıldı ve daha çok ağlamaya başladı. Asena'nın gözünden o an bir damla yaş aktı. Sevda teyzeyi böyle görmek onun içini de acıtmıştı. Asena'nın ilk defa böyle olduğunu görüyordum. "Anne otur." dedi sarışın bir çocuk. Galiba Alesya'nın kardeşiydi. Bize bazen bahsediyordu kardeşinden ama hiç görmemiştim. Sevda teyze Asena'dan ayrılıp sandalyeye oturdu. Asena duvara yaslanıp gözlerini kapadı. Kendini zor tutuyordu ağlamamak ve güçsüz görünmemek için. "Görkem oğlum babanı aradın mı?" dedi Sevda teyze göz yaşlarının arasından. "Aradım anne. Geliyor." dedi Görkem. Görkem de ağlamıştı gözlerinden belliydi.

"Görkem gel biz yiyecek bir şeyler alalım." dedi Duhan. Görkem ayağa kalktı ve kaşlarını çatıp Duhan'a baktı. Duhan anladığında derin bir nefes verdi ve konuşmaya başladı. "Adım Duhan. Asena ablam oluyor." dedi. Görkem olumlu anlamda başını salladı. "Tamam gidelim." dedi. Beraber yürümeye başladılar. Gözlerimi onlardan çekip Sevda Teyze'ye baktım. Ağlıyordu. İçim paramparça olmuştu. Bir anneyi böyle görmek beni çok üzüyordu. Ayağa kalkıp Sevda Teyze'nin yanına gittim ve Sevda teyzeye sarıldım. "Merak etme Teyze emin ol ki Alesya yaşayacak." dedim ve Sevda Teyze'den ayrıldım. "Sizin gibi arkadaşları olduğu için çok şanslı benim kızım. Sizinle arkadaş olduktan sonra çok değişti. Her dakika gülüyordu ve sizi hep bana, babasına ve Görkem'e anlatıyord." dedi Sevda Teyze hafif gülümserken . "Biz güçlü kızlarız ayakta durabiliriz Teyze, sen merak etme Alesya uyanacak. Sadece küçük bir ameliyat." dedi Asu burukça gülümseyerek ama o da biliyordu bu ameliyatın kolay geçmeyeceğini. Birbirimizi böyle teselli ediyorduk ama hepimiz gerçeği biliyorduk. Her şeyin farkındaydık.

Aradan yaklaşık iki saat geçmişti. Gözlerim yanıyordu. Akıtacak göz yaşım kalmamıştı. Ben ki en ufak şeye bile duygulanan insan bu olayda harap olmuştum. Bu iki saat içerisinde hepimiz ailelerimize haber vermiştik. Herkes buradaydı ama şu kapının ardından gelebilecek en ufak umut verici haber bir türlü gelmiyordu. Şuan neden bilmiyorum ama özlediğim biri vardı. Neden onu özlüyordum ki? Şuan neden ona ihtiyaç duyuyorum? Barış neredeydi acaba? Şuan ona sarılma ihtiyacı duyuyorum. Peki ya neden? Bu düşünceleri kafamdan atmam lazımdı. Tam o sırada sonunda kapı açılmıştı. Gelen hemşireydi. Kapıdan çıktığı gibi aceleyle etrafına toplandık. Sevda teyze "Kızım nasıl? Lütfen! Bir şey söyleyin. İyi değil mi? O, kızım yaşıyor değil mi?" dediğinde fenalaşmıştı. Asena da o sırada sinirleniyordu. "Artık söyleseniz mi acaba?" diye çıkışmıştı ve gözleri kıpkırmızıydı. Hemşire "Sakin olun, hayati tehlikesi hala var. Biz şuan ilk ameliyatı yaptık. Sabaha karşı tekrardan ameliyata girecek ama şu anlık onu göremeyeceksiniz. Cam odadan görebilirsiniz ancak. Geçmiş olsun." diyerek yanımızdan uzaklaşmıştı. Sevda Teyze o an yere yıkılmıştı. Alesya'nın babası da Sevda Teyze'nin yanına çökmüştü. Sevda Teyze'nin bağırışları bütün hastaneyi inletiyordu. Sevda Teyze "Hayır, olamaz." diye sayıklayıp durdu.

Saat 7 olmuştu. Sevda Teyze'yi bir odaya yatırdılar. Fenalık geçirdiği için serum takmışlardı ve sakinleştirici iğne de yapıldı. Sevda teyze odada uyurken Görkem ve babası başında bekliyordu. Biz de cam odadan Alesya'ya bakıyorduk. Bitkin bir haldeydi onu ilk defa bu kadar güçsüz görüyordum. Kendine gelmeliydi. Bizim ne halde olduğumuzu bilse kendinden utanırdı. Sinsi resmen naz yapıyor ama iyi olacaktı.

Ellerimi cama koymuş ağlıyordum. O sırada annem gelmişti. Ellerini yüzüme götürdü ve göz yaşlarımı sildi. Sonra da bana sımsıkı sarıldı. Bu sarılmaya o kadar ihtiyacım vardı ki, huzur bulmuştum iki saniye de olsa ama ben bu sarılışı başkasından ümit ediyordum. Onlarla işimiz bitti ve gittiler. Beni hiç düşünmedi. Aklına bile gelmedim. Telefonuma baktığımda kapalıydı. Annem "Hadi eve gidin. Hem buraya en yakın yer Asena'nın evi. Bu gün orada hep beraber kalın." dediğinde bizi göndermeye kararlıydı. Kafamı tamam anlamında sallamıştım. Asu da kabul etmişti. Sıra Asena'daydı.

Asena'nın yanına geldiğimizde "Asena gidiyoruz. Yarın sabah erkenden yine geliriz. Size gideceğiz yakın olduğu için." dediğimde Asena karşı çıktı. Kaşları çatıldı ve "Hayır! Olmaz! Ben buradayım sizi Duhan götürsün eve. Ben burada kalacağım!" demişti sinirli bir şekilde. Asena'nın Annesi "Olmaz eve gidin, dinlenin. Yarın yine gelirsiniz." dediğinde Asena yine itiraz etmişti. Bu sefer de duruma Duhan el atmıştı. "Sen git Asena, kızların sana ihtiyacı var. Onların yanında ol. Ben Alesya'nın yanında dururum. Bir sürü kişiyiz burada zaten, senin için rahat olsun." dediğinde gayet ciddi olduğu her halinden belliydi. Asena ilk başta istemese de sonra kararını değiştirdi. "Tamam ama en ufak bir şeyde haber veriyorsunuz. Sabah ilk işim buraya gelmek olacak." dedi kaşlarını çatarak. Hepimiz onayladıktan sonra evin yolunu tutmuştuk.

Eve geldiğimizde direkt yüzümü yıkamaya çıkmıştım. Gözlerim çok kötü yanıyordu. Sanki kör olmuşum gibi hissediyordum. Eve geliş saatimiz 9'du. Geç olmasının sebebi sokağın başındaki parkta oturup konuşmamızdı. Olanların neden bizim başımıza geldiğini düşünüp durmuştuk.

Eve girdiğimizde de Asu kendini koltuğa atmıştı. Asena da yemek hazırlamak için mutfağa gitmişti. Ben de yüzümü yıkadıktan hemen sonra telefonumu şarja takmıştım. Açılmasını beklemek yerine kızların yanına indim.

Asena hepimize sandviç hazırlamıştı. Sehpanın üstüne sandviçleri koyduktan sonra yemek masasının üstünde duran bilgisayarı aldı. Ben merakla ona bakıyordum. Ne yapacağını merak etmiştim. Asu da benim gibiydi o da merakla Asena'ya bakıyordu ve bir yandan da tıkınıyordu. Ben aç olmadığım için yemek yememiştim. Asena koltuğa oturdu ve bilgisayarı sehpanın üstüne bıraktı. Bilgisayar ekranına kaşları çatılmış bir şekilde bakarken merak duygum tavan yapmıştı. Yerimden kalkıp Asena'nın yanına oturdum. Ekrana baktığımda ilk gözlerim kapandı. Evin ışıklarını açmadığımız için gözlerim kamaşmıştı. Bir de buna gözlerimin yanması eklenince gerçekten kör olmuş gibiydim. Gözlerimi ovuşturarak tekrar ekrana baktım. Asena anlamadığım, hiç bir şekilde çözemediğim bazı uygulamalar indiriyordu. Bu uygulamalar hastanede bahsettikleri olmalıydı. 12 saat sürermiş bunların inmesi. Asu "Bunlar ne Asena?" dedi benim yanıma oturup o da ekrana bakmaya başladı ama hiç bir şey anlamadığı belliydi. Asena gözünü ekrandan ayırmadan "Bir saniye kızlar bekleyin, söyleyeceğim." demişti gayet sakin biçimde ama yaptığı şey pek normal değildi. Ben burada panik olmuştum. Asena son bir hamle yapıp bir uygulama yükledikten sonra bize döndü ve "Kızlar bunlar hastanede bahsettiğim uygulamalar. Alesya'ya bunu yapanın ecdadını si-" demişti ama devamını getirmemişti. Arkasına yaslanıp gözlerini kapamış ve derin derin nefes alıp veriyordu. "Bu uygulamalarla nasıl bulacaksınız aracı? Asena bence polise gidelim. Zaten hastanedeyken polis de geldi. Kazayla oldu dedik, şikayetçi değiliz dedik. Zırvaladık bir şeyler." dedim korkarcasına. Asena "Hayır, olmaz! Bunu biz kendimiz halledeceğiz. Kızlar bunu kimseye söylemiyorsunuz. Duhan ve ben halledeceğiz bunu. Şuan sadece Alesya'yı düşünelim." dedi ama bir yandan da sesi titremiyor değildi. Asu ve ben korksak da kafamızı 'tamam' anlamında sallamıştık. Asena "Merak etmeyin Alesya yaşayacak. Yarın hastaneye gittiğimizde onun odasına gireceğiz ve bize bakıp her zaman ki gibi sırıtacak." dediğinde yüzünde hafif de olsa tebessüm vardı. Onun dediğine biz de Asu'yla gülümsedik.

Aradan yaklaşık bir saat geçmişti ve Asena hala bilgisayarda uygulama yüklemekle meşguldü. Kimsenin uyuyacağı yoktu. Asu'nun gözler yavaştan kapanıyordu. Koltuğun üstünde sızıp kalacaktı. Ayağa kalktım ve merdivenlerden yukarı çıktım. Asena'nın odasına girip yatağa uzandım. Telefonum hala şarjdaydı ve açmamıştım. Asena'nın odasında hemen yanımdaki komodinin üstünde duruyordu. Elime aldım ve açtım. Açmamla telefonun donması bir oldu. Bildirim üstüne bildirim geliyordu. Aramalar, mesajlar bir sürü bildirim. Mesajlar tamam da, beni kimler aramıştı ki bu kadar? Aslında bu kadar mesaj olması da normal değildi.

Telefon eski haline hala gelmemişti. Bu sefer yeniden kapatıp açtım. Düzeldiğinde kimden gelmiş diye baktım. Şifreyi girdim ve bildirim panelinden baktım. Ne? Barış mı? Niye beni bu kadar aramıştı ki? Ne olmuştu acaba? Aramaların hepsi ondandı ve mesajlar da.

Mesajlar; Kıskanç ÖKÜZ

°23.45 ✓ Kumsal! Neredesin?
°00.00 ✓ Çıkarmışsındır inşallah o şortu?
°00.15 ✓ Lütfen bakar mısın?
°00.23 ✓ Neden bakmıyorsun? Kızdığım için mi?
°09.47 ✓ Giyimine karışmayacağım bir daha lütfen bak mesajlara güzelim!
°09.58 ✓ Valla bir daha karışmam.
(33 mesaj daha vardı.)

Aramalar;
53 cevapsız arama, 15 sesli mesaj.
(Sesli mesajlardan biri.)

Sesli Mesaj °16.20
Kumsal bir daha şort giymene karışmam. Hiç bir şeyine karışmam. Biraz zor olsa da benim için, sen yeter ki mesajlara bak.

Sesli mesajı attığı saate baktığımda 16.20'ydi. Bu Alesya'nın kaza anıydı. Aklıma Alesya gelince gözlerimin dolmasına engel olamıyordum. Aklıma o an geldikçe daha kötü oluyordum. Gözümün önünde yaşananlar aklıma gelince Barış'ı unutmuştum. Hiç bir aramasına mesajına cevap vermemiştim. Daha sonra galerime girip kızlarla olan fotoğraflarımıza bakmaya başladım. Her bir fotoğrafı geçtiğimde gözlerim daha çok doluyordu. Bir türlü engel olamıyordum. En iyisi uyumaktı. Biraz yatarsam daha iyi olurum diye düşünmüştüm. Gözlerimi kapatıp yattığımda gözlerimin yanması gittikçe artıyordu ve yanmakla kalmıyor, o an gözümün önüne geliyordu. Nefesim de daralıyordu.

Yataktan çıkıp Asena'nın odasında olan balkona girdim. Elimde kulaklıkla yerde duran siyah ve büyük yastıkların üstüne oturdum. Arkama yaslanıp derin derin nefes almaya başladım. Biraz rahatladıktan sonra tekrardan kızlarla olan fotoğraflarımızı bakmaya başladım.

Videolar karşıma çıktığında hem gülüp hem ağlıyordum. Gülmemin nedeni ise her zaman beni mutlu eden insanların olmasıydı. Onların yanında çok eğleniyordum. Her zaman yanımda olan arkadaşlarımın olmasıydı ama ağlamamın sebebi ise o insanlardan birine zarar gelmesiydi. Okul başlamadan önce deseydiler ki senin hayatına üç kız girecek ve kalbinde çok büyük yerleri olacak. Asla inanmazdım ama şimdi canımdan çok seviyordum o kişileri. Fotoğraflara bakmayı bırakıp kulaklığımı taktım ve gökyüzünü izlemeye başladım. Sonra da şiş gözlerimle uykuya daldım.

"Alesya! Alesya! Gitme lütfen! Bizi bırakamazsın!" diye sayıklayıp duruyordum. Göğüs kafesimin çok hızlı bir şekilde yukarı çıkıp indiğini hissediyordum. En son "Alesya!" diye bağırarak uyandım. Üşüyordum ve soğuk terler içindeydim. Uyanmamla ağladığımı da fark ettim. Hem de hüngür hüngür ağlıyordum. Bütün sokağı inletmiş olmalıyım. Ellerim titriyordu. Sanırım kabus görmüştüm. Yavaşça yerden kalkıp odaya geri girdim. Tir tir titriyordum bir yandan da. Yatağa oturdum ve komodinin üstündeki sürahiden bardağa su koydum. Suyu içerken derin derin nefes alıp veriyordum. Suyu içtikten sonra yatağa uzandım ve gözlerimi duvara diktim. Kendimi içime çeke çeke küçücük etmiştim yatakta. Daha sonra da tekrardan uykuya daldım.

----
Ayağımdan birinin çekiştirdiğini fark edince gözlerimi araladım. "Kızlar kalkın hadi, ne uykucu çıktınız?" diye bağırıyordu. Önce kim olduğuna baktım sonra geri yatıyordum ki kafam geri kalktı. 'Ne? Bu Asu'nun annesiydi?' gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Bu kadının sabahın köründe burada ne işi vardı? Kafamı yastığa geri attığımda sıçrayarak yataktan düşmem bir olmuştu. Yanımda Asu uyumuştu ve korku filmlerindeki canavarlardan bir farkı yoktu. Melek Teyze yani Asu'nun annesi bir yandan, benim her zaman okul için kurulu olan alarmım bir yandan ötüyordu. Melek teyze "Hadi kalkın okula gideceksiniz. Hazırlanın." demişti ve kafasını Asu'ya çevirmişti. "Asu kızım kalkar mısın? Uyan artık. Kızım sen ne ara bu kadar uykucu oldun?" deyip ayaklarından dürtüklüyordu. Ben okul lafını duyduğumda yerimden kalkıp "Ne okulu Melek teyze? Biz bu gün Alesya'nın yanına gideceğiz okula değil. Onu asla yalnız bırakmayız. Hem okul bitti neredeyse." dedim kaşlarımı çatarak. Melek teyze "Okula gideceksiniz. Mecbursunuz. Okulu aksatmanıza izin vermiyorum." dedi.

Derin bir nefes verip yüzümü Asu'ya çevirmemle irkilmem bir olmuştu tekrardan. Yüzü gerçekten çok kötüydü. "Melek teyze kusura bakma ama Alesya o haldeyken ben okula falan gitmem." deyip kararlı bir şekilde banyonun yolunu tuttum.

Banyoya girdiğim gibi kapıyı kapamıştım. Suratımı görmemle kendimi duvara yapıştırmam bir oldu. Asu'dan bir farkım yoktu şuan. Gözlerimin şişliğini ve kızarıklığını hemen geçirmem lazımdı.

Ilık suyla yüzümü yıkadıktan sonra Asena'nın odasına girdim ve çantamı aldığım gibi geri banyoya girdim. Çantamda kapatıcım vardı. Göz altlarıma hafifçe sürüp iyice yaydım. Şuan suratım daha iyi gözükse de hala kötüydü. Odaya geçtiğimde Asu vardı. Çantamı yere koyup Asu'ya "Hadi gel Asena'ya bakalım. Ne yapıyor?" dediğimde Asu "Saat 4'tü Asena hala uyanıktı. Ben kabus görerek uyandım. Sonra da senin yanına geldim uzandım. Sen de sürekli olarak bir şeyler mırıldanıyordun. Rüyanda ne gördüysen artık." dediğinde meraklı gözlerle izliyordum onu. "Ne sayıklıyordum? " dedim kaşlarım çatılmıştı. Asu terliklerini ayağına geçirip "Bilmiyorum Kumsal. Bir şeyler söylüyordun ama anlaşılmıyordu." dedi ve sonuna da "Hadi gidelim." deyip aşağı indi. Ben ne söylemiştim ki? Bu soru aklımı kurcalayıp dursa da Asu'ya kafamı sallamıştım.

Beraber inmeye başladığımızda birden başım dönmeye başladı. Asu bunu fark edince durdu ve "İyi misin? Dün bir şeyler yedin mi?" dediğinde kafamı olumsuz anlamda salladım. "İyi yürü o zaman sana zeytin yedireyim." deyip gülmeye başladı. "Öğkk!" diye bir ses çıkmıştı ağzımdan.

Merdivenlerden inerken sonuna yaklaştığımızda duraksadık. Asena gece boyunca bilgisayara girmiş olmalı. Koltuğun üstünde dizlerinde bilgisayarla sızıp kalmış. Acaba bir şeyler bulmuş mudur? diye düşünürken. Gözüm yemek masasına kaydı. Kahvaltı hazırlanmıştı. Asu'ya baktığımda o da bana bakıyordu. Asu "Sence kim hazırladı?" diye sorduğunda ilk bir düşündük. Sonra kafamıza da dank etmiş olacak ki aynı anda Asu "Annem!" dedi. Ben de "Annen!" diyerek bir birimize bakmıştık. Bu kadının bize garezi mi var? diye düşünürken mutfak kapısında Asena'nın annesi belirdi. Ellerinde kahvaltılıklarla masaya geçti. Bizi gördüğünde "Kızlar hadi gelin kahvaltı yapın sonra okula gideceksiniz." demişti emir cümlesiyle. Asu ve ben merdivenlerden indiğimizde Melek teyze de gelmişti. "Aa bu kız hala uyuyor mu?" diyerek Asena'nın yanına koştu ve ayaklarını gıdıklamaya başladı. Normal bir durumda olsak Melek Teyze'yi çok sevebilirdim. Tam kafa dengim ama bu durumdayken pek sevesim gelmiyordu. Herkes üzülüp kendini bırakmamak için pozitif kalmaya çalışıyordu. Alesya olsa o da öyle yapardı. Yıkılmamak için kendini pozitif tutmaya çalışırdı.

Asena kıpırdaşırken bilgisayar dizlerinden bir anda kaydı ve yere düştü. Düşmesiyle Asena'nın kalkması bir olmuştu ve dediği ilk şeyde "Bilgisayar!" diye isyan etti. Asu ve ben telaşla Asena'nın yanına koştuk. Asena'nın yüzünü görmemle, kıpkırmızı gözlerini görmem de bir olmuştu. Asena'yı ilk defa bu kadar güçsüz görüyordum. Asena Eda Sert ve güçsüzlük, bitkinlik. Bu kelimeler Asena'nın adının yanında yer almazdı ama şimdi görüyordum ki alıyor. Asena telaşlı bir şekilde bilgisayarı yerden alıp bir yerinde bir şey var mı diye baktı. Sonra da bilgisayarı açıp çalışıyor mu diye baktığı sırada Asu "Çalışıyor mu?" demişti titrek sesiyle. Asena o an bir 'Oh!' çekti "Çalışıyor çok şükür." deyip bilgisayarı sehpanın üstüne bıraktı. "Siz burada ne arıyorsunuz?" demişti Asena ve sesi biraz yüksek çıkmıştı. Asena'nın annesi "Niye kızım bir sorun mu var? Geldik, kahvaltı hazırladık ve sizi okula göndereceğiz." demişti kararlılıkla. Asena "Ne okulu anne? Biz bu halde okulu mu düşüneceğiz? Ben gitmiyorum. Biz Alesya'nın yanına gideceğiz." demişti annesine kızarcasına ve kaşları çatılmıştı. Melek teyze "Şuan ameliyatta o yüzden göremezsiniz. Ameliyata girdiğinde biz de buraya geldik. Bu ameliyat da uzun geçeceği için gelip beklemenize gerek yok kızlar. En iyisi okula gidin kafanızı dağıtırsınız." demişti sakin bir ses tonuyla. "Ameliyattan çıktıktan sonra ya uyanırsa? Ben Alesya uyanırken yanında olmak istiyorum." demiştim. Asu da bana katılmıştı. "Evet ben de Alesya'nın yanında olmak istiyorum." dedi Asu kararlılıkla. Asena'nın annesi "Merak etmeyin doktorlar bu gün uyanmayacağını söylüyorlar. Ameliyattan çıktıktan sonra ölüm tehlikesi geçtiğinde uyanırsa bir mucize olur diyorlar ama olabilme ihtimali de varmış. Yani siz okula gidiyorsunuz ve biz de hastaneye gideceğiz. Eğer bir sıkıntı olursa sizi hemen almaya geleceğiz okuldan merak etmeyin." deyip masadan kalktı ve Asena'nın yanına geçti. Ellerini Asena'nın yüzüne koydu ve "Alesya'ya bir şey olmayacak. Sen kendini üzme." demişti ve sonra da Asena'yla birbirlerine sarıldılar. Asena'nın gözünden bir damla yaş akmıştı. Hatta teker teker akıyordu. Kendini annesine bırakmıştı. Artık dayanamadığı belliydi. Asu ve ben birbirimize gülümseyip koşarak biz de onlara sarıldık. Melek teyze de gelmişti.

Sarılma bittiğinde de Asu " Ne duygusal çıktınız siz de. Alesya yaşayacak başka şansı yok bir kere. Bizi bırakırsa kendimi öldürürüm ahirette öcümü alırım valla." demişti gülümseyerek. Benim gözlerimden de yaşlar gelmeye başlamıştı. Hatta hepimizin ama Asu'nun dediği şeyle yüzlerimiz biraz olsun gülmüştü. Melek teyze "Hadi o zaman kahvaltıya. Sonra da okula." demişti gülümseyerek. Hepimiz masaya geçmiştik ama tabağımızdakileri didikliyorduk. Hiç birimizin iştahı yoktu.

Odaya çıkıp çantamı aldım. Asu aynada kendine bakıyordu. Göz altları inmişti ama hala kızarıklık vardı. O sırada Asena yukarı geldi. "Kızlar hadi gelin." diyerek odaya dalmıştı. "Hadi yürüyün." dedi Asena telaşlı telaşlı. Onun telaşlı hali bizi de acele etmeye zorlamıştı. Asu çantasını alıp hemen indi benim de kolumdan sürüklüyordu. Aşağı indiğimizde kapıda Duhan vardı. Duhan "Hadi kızlar bu günlük şoförünüz benim. Benim gibisini bulamazsınız. Böyle yakışıklı şoför kimseye nasip olmaz." demişti gülerek. Bizi neşelendirmeye çalışıyordu. O sırada Asena'nın annesi Duhan'ın kafasına bir tane yapıştırdı. Asena "Ohh iyi oldu! Yürü şimdi arabaya." demişti. Biz de onların peşinden gitmiştik.

Duhan hepimize kapıyı açıp "Buyurunuz." deyip duruyordu. Hepimiz bindikten sonra Asena "Duhan yalakalık yapma. Hastanede bir şey olursa hemen gelip bizi okuldan alıyorsun. Aramayı da unutma. Çıkışta da bizi okuldan almaya gel." demişti ciddi bir tavırla. Asu "Evet Asena haklı. En ufak bir şeyi bile bize haber ver." dedi gözlerini kısarak. "Eğer vermezsen başka bir yerden duyarsak seni gebertiriz Duhan." dedim kaşlarımı çatarak. Duhan'ın gözler açılmış "Tamam ya. İyice katil bebeğe döndünüz zaten. Şu tiplerinize bakın." demişti gözünü yoldan ayırmadan. Hepimiz Duhan'ın kafasına yapıştırmıştık.

Okula girdiğimizde herkes bize bakıyordu. "Asena niye bize bakıyorlar?" diye sorduğumda kafamı da Asena'ya çevirmiştim. Asena bana dönüp "Dün olanlar yüzündendir. Herkes gördü kazayı." dediğinde Asu "Ben bunların hepsini döverim sanki ayı oynuyor." dedi sinirle. Asena "Bırak, ne halleri varsa görsünler. Yürüyün sınıfa." dedi ve beraber sınıfa geçtik.

Sıraya oturduğumuzda etrafımızdaki insanların neden teker teker kaybolduğu garibime gitmişti. Barış yoktu. Piçizler'in hiç biri yoktu. Berkan'lar da kayıptı. Neredelerdi acaba? Arkamı dönüp Asena'ya baktığımda yanındaki boş sıraya bakıyordu. Yani Alesya'nın yerine. İlk defa onu bu kadar üzgün görüyordum. Asena'da hiç görmediğim duyguları bu durumda görüyordum. Alesya'yı özlüyor olmalıydı. Sadece o değil ben de Asu da çok özlüyorduk. Keşke Alesya şuan yanımızda olsaydı. Onu çok özlemiştim.

Derse çoktan geçmiştik. İlk ders matematikti sonraki derslerin hepsi mutfak dersiydi. Matematik dersinde hoca sadece soru çözdürmüştü ama biz hiç bir şekilde konsantre olamıyorduk. Asu kafasını omzuma koymuştu. Ben de kendimi duvara yaslamıştım. Hafif arkamı döndüğümde Asena elindeki kalemi çevirip duruyordu ve bir şeyler düşünüyordu.

Hoca yoklama almadığı için son 10 dakika kala yoklama almıştı. Yoklama alırken Sırada Alesya vardı. Alesya'nın adını söylediğinde sesim çıkmıyordu. Hiç birimizin sesi çıkmıyordu. Burak hoca "Alesya neden gelmedi?" diye bize sorduğunda hiç birimizden ses çıkmıyordu. O sırada Sıla "Hocam Alesya yaptıkları yüzünden bir kazaya kurban gitti. Çarpıldı kız resmen hocam. Eee! Yaptıkları cezasız kalmadı." diyerek bize baktı ve güldü. Burak hoca yoklamaya döndüğünde sadece bizim duyabileceğimiz bir şekilde "Belki de ölmüştür." dedi Sıla sırıtmaya devam ederken. Asena sinirle tam yerinden kalkarken kolundan tuttum ve geri oturttum. "Bekle teneffüste hallederiz kanka." diyerek Asena'nın sakinleşmesini sağlıyorduk Asu'yla. Tam o sırada zil de çalmıştı. Burak hoca sınıftan çıktığı gibi Asena Sıla'nın üstüne yürümeye başladı. Sıla gerileyerek tahtaya doğru giderken Asena Sıla'nın kolundan tutup kendisine çekti ve sinirle konuşmaya başladı. Sınıftaki herkes bizi izliyordu ama umursamıyorduk. "Bir, Alesya ölmedi. İki, eğer bir daha Alesya hakkında ya da bizim hakkımızda konuşursan işe yaramayan beynini dağıtırım." dedi Asena ve sert bir şekilde Sıla'nın kafasını tahtaya vurdu. Sıla acıdan çığlık attı ve elini anlına götürdü. Geri çektiğinde kanı gördü. Kanı görünce ağlamaya başladı. "Siz ne yapıyorsunuz ya? Size yaptıklarınızı ödeteceğim." dedi Sıla yaşların arasından. Sinirlenmeye başlamıştım. Sıla'nın yanına gidip saçını çektim. Acıdan daha çok ağlamaya başladı. "Ödetemezsin. Ödetiriz." dedim sinirle ve Sıla'yı yere doğru fırlattım. Sıla bize korkuyla baktı ve ağlayarak sınıftan hızlıca çıktı. Derin bir nefes alıp sırama doğru yürüdüm. Kızlar da arkamdan geldi.

Sıramıza oturduğumuzda Asena arkasına yaslanıp sinirle soludu. "Öldürürüm ben bu kızı. Bıktırdılar artık." dedi Asu sinirle. "Birisi bir gün elimde kalacak ama kim?" dedim kaşlarımı çatarak. Asena olumsuzca kafasını salladı ve elindeki telefona bakmaya başladı.

"Asena bir soru soracağım." dedi Asu. Asena bıkkınca nefes verip Asu'ya baktı. "Alesya'ya araba çarptı ya, siz de bilerek çarptı diyorsunuz. Peki kim neden yapacak ki?" dedi Asu merakla. Alesya'ya araba çarptığı an aklıma gelince göz yaşlarım yenilendi. Asena bana kaşlarını çatarak baktı ve parmağıyla göz yaşımı silip kafama vurdu. Elimi kafama götürüp ovuşturdum. "Ne yapıyorsun?" dedim isyan ederek. "Ağlayıp durmayın. Alesya uyanacak. Emin olun ki bizden daha dinç." dedi Asena hafif gülümseyerek. Asena gülümsediği için biz de gülümsedik. "Asu'nun sorusuna gelelim. Bunu önceden de sordun, ben de 'bilmiyorum' dedim Asu. Sadece tek emin olduğum arabanın bilerek Alesya'ya çarpması. Kim çarpmış? Neden çarpmış? Hepsini öğreneceğim. Araştırıyorum işte." dedi Asena.

Asena'nın nasıl yaptığını çok merak ediyordum ama sorgulamıyordum. Hepimizin zaten canı sıkkındı Asena'yı daha çok sıkmak istemiyordum. "Sen kaça kadar uğraştın peki bilgisayarla?" dedim. "Siz yattıktan sonra devam ettim. Bilgisayarla uğraşırken uyuya kalmışım." dedi Asena. Kendisini çok fazla yoruyordu ama ona yorma desem, olmaz, yor desem, yine olmazdı. Bunu kimin yaptığını bulması şarttı.

Asena'ya baktığımda gözleri kıpkırmızıydı. Asena'nın fazla uyumadığı her halinden belliydi. Bilgisayarla sabaha kadar ne yapmıştı bilmiyorum ama yorulduğu kesindi. Bitkin gözüküyordu. Aslında hepimiz bitkin gözüküyorduk. Alesya'ya bir şey olacak diye her dakika her saniye korkuyordum. Alesya'yı şimdiden özlemiştim. Şimdi bizim yanımızda olsa Asena ile birlikte saçma saçma espriler yapardı ya da elindeki katil kitabını Asena'yla kim öldürmüş diye çözmeye çalışırlardı. Aklıma bir kaç anımız gelince gülümsedim, çok özlemiştim. Kızlara baktığımda hepsi dalgın dalgın düşünüyordu. Asu'nun ara sıra gözleri doluyordu ama hemen göz yaşlarını siliyordu. Asena kaşlarını çatmış bir şekilde sıraya bakıyordu. Ben de önüme dönüp başımı sıraya koydum. Başımı koyduğumda ilk başta fenalaştım. En son Alesya'da kaldığımızda yemek yemiştim. Karnımda acıkma hissi yoktu ama kötü hissediyordum. Sıcak basmaya başlamıştı. Bunalıyordum. Belki geçer diye tekrar kafamı sıraya koydum.

"Kumsal hoca geldi uyan." dedi Asu beni sallayarak. Kafamı kaldırıp sınıfa baktım. Hepsi ayaktaydı. Ben de ayağa kalktım. "Sınavlar bitti. O yüzden sizi serbest bırakıyorum. Oturabilirsiniz çocuklar." dedi Rukiye hoca. Hepimiz yerlerimize oturduk ve sınıfta gürültü başladı. Arkama döndüm ve Asena'ya baktım. Asena ona baktığımı anlamıştı ki o da bana baktı. "Ne oldu Kumsal?" dedi Asena tek kaşını kaldırarak. Asu da hemen arkasını döndü ve merakla bize baktı. "Bir şey olmadı. Aklım ikide bir Alesya'ya gidiyor. Kafa dağıtalım. Konuşalım biraz." dedim. "Kumsal haklı. Alesya aklıma gelince gözlerim doluyor. Onun için çok korkuyorum." dedi Asu üzgünce. Asu'ya bakıp sıkıca sarıldım. Asu da bana sarıldı ve gülümsedi. Ayrıldıktan sonra Asena'ya baktım. Gülerek bize bakıyordu. Bizi böyle görmek onu biraz bile mutlu etmişti. "Böyle gülün. Siz güldükçe ben daha çok ayakta duruyorum." dedi Asena gülümseyerek. Asena'nın itirafı beni ve Asu'yu şaşırtmıştı. İkimizde şaşkınlıktan gözlerimizi büyüterek Asena'ya baktık. Asena bizi öyle görünce hafif güldü ve ikimizin kafasına yapıştırdı. Biz Asu'yla kafalarımızı ovuşturduk ve yine nefes daralmalarından biri gelmişti. Benim bilmediğim bir hastalığım mı vardı? Neden sürekli nefesim daralıyor. Bazen de kalbim ağrıyordu. Asena beni fark edince "Neyin var? Ne oldu birden? Az önce gayet iyiydin." dedi telaşla. "Bilemiyorum kazadan sonra sürekli olarak nefesim kesiliyor. Bunalmalar falan oluyor." dedim. Asena çantasında su şişesini çıkartıp bana uzattı. "Al iç. Ne bir şey yiyorsunuz ne de içiyorsunuz." dedi kınayarak. Asena bize diyordu ama kendisi de yiyip içmiyordu. Suyu elinden alıp içtim. Eğlendirmeye çalışırcasına Asena "O zaman hadi oyun oynayalım." demişti gülerek. Biz Asu'yla birbirimize bakıp "Ne oyunu?" demiştik. Aynı anda söylediğimiz için gülmüştük sonra da Asena'ya döndük cevap vermesi için. Asena ellerini birbirine sürterek "Ağlayana beş tokat. Nasıl oyun? Çok yaratıcıyım değil mi?" diyerek gülmeye başlamıştı. Sözüne devam ederek "Dünden beri ağlıyorsunuz. O zaman beleş tokat. Ben bir sıfır öndeyim hah! Hiç ağlamadım." diyerek iki elini kaldırdı. Biz Asu'yla kaçmaya çalışırken Asu "Dur, Dur! Sen de ağladın." diyerek piç sırıtışını atıyordu. Asena'ya Asu'yla birlikte tam saldıracak iken "Durun, Durun! Tamam oyun yok." dedi korkuyla ve gülmeye başladık. Bir süre sonra "Hadi kafanızı koyup uyuyun, hiç birimiz doğru düzgün uyuyamadık." dedi Asena suratlarımızı inceleyerek. Kafamızı olumlu anlamda salladık ve önümüze döndük.

Asena haklıydı. Bütün gece Alesya'yı düşünmekten uyuyamamıştım. Ona bir şey olacak diye korku vücudumu sarıyordu ve gittikçe o korku büyüyordu. Kafamı sıraya koyup düşüncelerimden ayrılmak için uyumaya çalıştım ve esnemeye başladığımda ağzımı kapattım. Asu ve Asena başlarını sıraya koymuş uyuyorlardı. Saate bakmak için hırkamı yukarıya çektim ve elimdeki saate baktım ama orada yoktu. Saatimi Barış'a verdiğim aklıma gelince derin nefes aldım. Özlemiştim onu. Ne yapıyordu bilmiyordum. Kötü birisi olduğunu bildiğim halde onu görmek istiyordum. Bana sarılmasını, insanın içini ısıtacak bal gözleriyle bana bakmasını istiyordum.

Düşüncelerimden kurtulup telefonumdan saate baktım. 2-3 dakika kalmıştı dersin bitmesine. Sıkıldığım için Asu'yu dürtükledim. "Asu kalk kalk." dedim. Asu yavaşça kafasını kaldırıp kısık gözlerle bana baktı. Benim duyabileceğim şekilde "Ne istiyorsun?" dedi. Ben Asu'nun o haline gülümseyip "Kalk zil çalacak şimdi." dedim. Asu oflayıp yerinden doğruldu ve arkasına baktı. Asena hala uyuyordu. Asu sinsice bana baktı sonra Asena'ya. Derin nefes aldım. Asu'nun aklından ne geçtiğini bilmiyordum ve bilmek de istemiyordum.

Zil çaldığında hoca çıkar çıkmaz Asu yerinden kalktı ve Asena'nın yanına gitti. Ben de Asu ne yapacak diye dikkatlice izliyordum. Asu sıranın üstündeki Asena'nın su şişesini alıp kapağını açtı. Ne yapacağını anladığımda gözlerimi büyüttüm. "Asu, Asena seni öldürür." dedim gülerek. Asu bana bakıp gülümsedi ve şişeyi Asena'nın kafasından aşağıya boşaltmaya başladı. Su Asena'nın tenine deyince Asena uyuduğu yerden fırladı ve etrafına baktı. Ben ve Asu gülmeye başladık. Asena Asu'nun elindeki şişeyi görünce sinirli bir şekilde Asu'ya baktı. Asena'nın bakışı yüzünden ikimiz de gülmemizi kestik. Asu ayağa kalkıp tam kaçacakken Asena Asu'nun ensesinde yakaladı ve sıraya oturttu. "Beni ıslattın. Cezan olmadan gideceğini sanıyorsan yanılıyorsun." dedi Asena ve sıranın üstündeki şişeyi alıp Asu'nun ağzına tıktı ve Asu'ya içirmeye başladı. "Boğulacak." dedim gülerek. Asena şişeyi Asu'nun ağzından çekip yerine oturdu. Asu öksürmeye başladı. Asena ise sırıtarak Asu'ya bakıyordu. "Biz seni her uyandırğımızda acı çekmek zorunda mıyız? Kıyamet kopsa seni uyandırmam bir daha." dedi Asu isyan ederek. Ben Asu'nun dediğine gülerken Asena'nın yüzündeki gülümseme gitmişti. "Ne oldu Asena?" dedim merakla. "Alesya aklıma geldi bir anda. Ben Duhan'ı arayayım, gelirken evden bilgisayarı da alsın." dedi Asena. "Burada ara ve hoparlöre al. Alesya'nın durumu nasıl öğrenmek istiyorum." dedi Asu. "Ben de merak ediyorum." dedim Asu'yu onaylayarak. Asena kafasını tamam anlamında sallayıp telefonundan Duhan'ı aradı ve hoparlöre aldı. Duhan telefonu açtığında konuşmaya başladı.

Duhan
- Efendim Asena?

-Alesya'nın durumu nasıl?

Asena Duhan ile konuşurken biz de dikkatlice dinliyorduk.

Duhan
-Hala ameliyat oluyor. Durumu nasıl daha bilmiyoruz.

-Tamam bir gelişme olduğunda bize hemen söyle. Bir de bizi almaya gelince ilk eve uğra bilgisayarı al.

Duhan
-Tamam alırım. Başka istediğiniz var mı?

-Yok. Görüşürüz.

Asena telefonu kapattığında istemsizce yaşlarım akmaya başladı. "Bu ameliyat neden bu kadar uzun sürdü?" dedim yaşlarımın arasından. Asu bana sarılıp "Bu olayı da en yakın zamanda atlatacağız. Piçizler'i bile atlattık. Bu olayı da atlatacağız." dedi Asu. Asu da ağlıyordu. Sesinden belliydi. "Kimin çarptığını bulacağım ve bulduğum zaman o gün onun ölüm tarihi olacak." dedi Asena sinirle.

Asena'nın konuşmasından sonra kimse konuşmadı. Hepimiz sessizce oturuyorduk. Aklıma hiç bir şey getirmek istemiyordum ama Alesya aklımı meşgul ediyordu.

Zil çalınca Erkan hoca içeriye girdi. Biz de ayağa kalktık. "İlk ders mutfağa inmeyeceğiz. Oturabilirsiniz." dediğinde Erkan hoca yerime oturdum ve Erkan hocanın tahtadan açtığı sunumu izlemeye başladım.

"Duhan beklemeyi sevmiyor. Hadi." dedi Asena. Okul bitmişti. Biz de çantamızı toparlıyorduk. "İki dakika beklesin ölmeyecek." dedi Asu. Çantalarımızi toparladıktan sonra sınıftan çıkıp merdivenlerden aşağıya inmeye başladık. Asena önden hızlıca gidiyordu. Biz de Asu'yla arkasındaydık. Yine nefes kesilmelerim vardı ama bu sefer kızlara söylemedim. Beraber inmeye devam ettik Asu'yla.

Arabaya bindiğimizde Asena "Duhan aldın değil mi bilgisayarı?" dedi merakla. Duhan gözlerini yoldan ayırmadan "Aldım, yanımda." dedi. Camdan dışarı bakarken Alesya'nın kaza yerini görmüştüm. Yine fenalaşıyordum. Bu sefer göz kararmaları da olmuştu. Sanki her şey üzerime üzerime geliyordu. Ateş basıyordu ve başım dönüyordu. Ne oluyordu bana? Yolda giderken Duhan'ın telefonu çaldı. Telefonla konuşurken çok sakindi ama dedikleri içimi ürpertmişti

~Ne oldu?

~Şuan nasıl peki?

~Tamam.

~Yoldayız zaten biz de. Geliyoruz.

~Görüşürüz.

Ne olmuştu? Telefonu kapattığı gibi "Ne oldu? Kimdi? Ne dedi? Alesya'ya bir şey mi oldu? Söylesene Duhan!" demiştim telaşla. Asu da benim gibiydi. "Evet Duhan hadi söyle." demişti telaşla. Duhan "Bir şey yok. Annem aradı. Alesya ameliyattan çıkmış ve durumu şu anlık iyiymiş. Hayati tehlikeyi atlatmış ama doktorlar yine de temkinli olacaklarmış." dediğinde hepimiz arabada bir "Oh!" çekmiştik. Asena "İyi o zaman hızlı kullan hemen hastaneye gidelim." dedi heyecanla ve merakla. Ben de Alesya'yı çok merak ediyordum. Acaba nasıldı? Duhan kafasını tamam anlamında sallayıp arabayı daha hızlı sürmüştü.

Alesya hala cam odadaydı. Ona uzaktan bakmaktan çok sıkılmıştım. Yanımıza Görkem geldiğinde "Siz benim ablamın en yakın arkadaşlarısınız değil mi?" demişti ve bir yandan da ellerini cama koymuştu. Ablasını çok özlüyor olmalıydı. Asena "Evet biz ablanın en yakın arkadaşlarıyız. Hatta kardeşten öte o bizim için." demişti ve gözlerini Alesya'ya dikmişti. Asu "Doktorlar ablanın durumu için ne dediler?" demişti. Görkem "Doktorlar ölüm tehlikesini atlattı dediler ama durumu hala iyi değilmiş. Ne olur ne olmaz diye temkinli olacaklarmış. Yani Ablamın durumundaki en ufak değişiklik ablam için çok kötü şeylere yol açabilirmiş. O yüzden hala yoğun bakımda tutuyorlar. Kimse girmedi yanına şuana kadar." demişti ve kendini güçlü göstermeye çalışıyordu. "Görkem sen bizim adlarımızı biliyor musun? Sonuçta hiç birimiz tanışmadık. Ben Kumsal." dedim ve yanımdaki Asu'yu göstererek "Bu da Asu." dedim. Asena da "Ben de Asena. Kızlar ben Duhan'la birlikte kantine iniyorum, siz de gelirsiniz isterseniz." dedi ve uzaklaştı. Görkem "Ben zaten sizin isimlerinizi biliyorum. Duhan bana hepinizin adını söyledi teker teker." dedi. Asu "Duhan'a bak sen, kesin çocuğa bizi kötülemiştir." dedi ve ellerini göğsünde bağladı. Görkem "Tam aksine hepiniz için çok iyi şeyler söyledi. Mesela Kumsal için çok çirkef bir kız ama çok da gıcık dedi. Asu için çok kaba saba biri beni sürekli dövüyor ondan uzak dur dedi. Asena için en beteri o zaten elebaşı ondan uzak Allah'a yakın ol." dedi Görkem gülerek. Bizimle kafa buluyordu resmen. O sırada yanımıza annelerimiz geldi. Annelerimiz gelince Görkem Sevda Teyze'yle ilgilenmeye başladı yani annesiyle. Biz de Asu'yla o ortamdan uzaklaşıp kantine inmeye karar verdik.

Hastane kantinine giderken Asu'ya bakarak "Kanka telefonun çalıyor baksana." dedim. Asu "Hayır benimki çalmıyor. Senin ki çalmıyor mu?" dedi. "Hayır çalmıyor ki. Ses çantadan gibi geliyor." dediğimde Asu'yla çantayı karıştırmaya başladık. Çantanın içinden Alesya'nın telefonu çıkmıştı. Asu "Aa! Ben kazada eşyaların hepsini buraya atmıştım. Yeni fark ediyorum. Kim arıyor?" dediğinde gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Arayan Çağan'dı. "Çağan arıyor. Ne diyeceğiz şimdi?" dediğinde telaşlanmıştık. Asu telefonu elimden alıp açmıştı ve sesi hoparlöre vermişti. Çağan'ın sesi hiç olmadığı kadar endişeli gelmişti.

Alo Çağan?

~Asu sen misin?

Evet benim.

~Alesya nerede? O niye açmadı telefonu? Onun telefonu neden sende?

Dediği her bir cümlede sesi titriyordu. Sanki hissetmiş gibiydi. Asu'yla aramızda bir sessizlik olmuştu ve birbirimize bakıyorduk. Nasıl söyleyeceğini bilmiyordu.

~Asu cevap versene kızım. Alesya nerede?

Çağan Alesya kaza geçirdi. Biz şuan hastanedeyiz.

Demişti Asu bir çırpıda. Çağan'ın sesi ilk başta kesilmişti. Daha sonra...

~Konum at, geliyorum.

Deyip telefonu suratımıza kapatmıştı. "Acaba söylemese miydik Asu?" dedim Asu'ya bakarak. Asu "Boş ver kanka elinde sonunda öğrenecekti zaten. Hem Alesya uyandığında yanında Çağan'ı görürse belki daha iyi hisseder. Daha çabuk iyileşir." dedi ve Alesya'nın telefonundan Çağan'a hastanenin konumunu atmıştı.

Annem beni arayıp hastaneden çıktıklarını söyledi. Asu'nun annesinin de acil işi çıkmıştı. Hastanede sadece Alesya'nın ailesi ve Asena'nın annesi vardı.

Kantinde otururken sıkıntıdan patlamıştık. Asena ve Duhan bilgisayarda kimin çarptığını bulmaya çalışıyorlardı. Asu "Ee bir şey buldunuz mu?" demişti merakla. Duhan "Aslında arabanın kime ait olduğunu bulduk gibi ama bu kişi tanıdık değil. Tek sıkıntımız bu." demişti. "İyi de bizi tanımayan birisi neden bilerek çarpsın ki?" dedim. Korkmuştum açıkçası. Asena "Bilmiyoruz ama ben o kişiyi bulmaya yemin ettim." dedi sinirle.

Hastaneden birden kavga sesleri gelmeye başlamıştı. "Alesya!" diye bağrışmalar vardı. Biz Asu'yla 'Alesya' lafını duyunca aynı an da "Çağan!" dedik. Asena "Bunun nereden haberi oldu?" dediğinde hastanenin girişine doğru koşuyorduk. "Kendi aradı. Biz de söylemek zorunda kaldık." dedim. Nefes nefese kalmıştım. Çağan görüş açımıza girdiğinde girişi talan etmişti. İki polis onu kapıda tutmuş sakinleştirmeye çalışıyordu. Kafamı hafif yan tarafa doğru çevirdiğimde kapıdan koşarak gelen Ateş, Barlas ve tam arkalarında Barış'ı görmüştüm. Uzun süredir görmüyordum. Aslında sadece üç gündür görmemiştim ama çok özlemiştim. Asu'nun koluma vurmasıyla Barış'ı kesmeyi bırakmıştım. Asu "Ne yapıyorsun? Çağan olmuş burada Habeş maymunu sen orada öküz kesiyorsun." dediğinde gülmüştüm. Asu da benimle güldü. Çağan bizi gördüğünde koşarak yanımıza geldi. Dizlerinin üstüne çöküp "Alesya nerede? Lütfen söyleyin. Onu görmem lazım." demişti. Bizim kızlarla gözlerimiz açıldıkça açılıyordu. Koşarak Barlas yanımıza geldi. Peşinden de diğerleri geldi. Barlas Çağan'ı yerden kaldırıp "Alesya nerede?" demişti. Barlas'ın gözü de Asena'daydı. Asena Barlas'ın gözlerinden kurtulmak için yolu göstermişti. Ben onları izlerken arkada kalmıştım. Tam peşlerinden giderken kolumdan biri tutup beni dışarı çıkarıyordu. Bu Barış'tı.

Dışarı çıktığımız gibi bana sarılmıştı. Sonra "Neden telefonlarımı açmıyorsun? O kadar mesaj attım, hepsine görüldü atmışsın. Sesli mesajları da dinlemişsin! Neden cevap vermedim Kumsal!" dediğinde kendimi suçlu gibi hissetmiştim. "Peki ya sen neredesin? Ben bu haldeyken sen nerelerdeydin?" dedim kaşlarımı çatarak. "Eğer cevap verseydin gelirdim, yanında olurdum." dedi. Haklıydı da ama "İstesen her türlü bulurdun." diyerek hastaneye girdim. Barış'ın arkamdan "Allah'ım sen bana yardım et yarabbim. Bunu bana sen verdin çilesi için de yardım et bari." diye isyan ediyordu. Neyden bahsediyordu ki? Neyi vermişti ona?

Çağan sinir krizleri geçirip duruyordu. Barlas bile onu sakinleştiremiyordu. Hastanede kimse olmamasına seviniyordum. Sevda Teyze odada yatıyordu. Görkem ve babası da onun yanındaydı. Bizimkiler gitmişti. Asena'nın annesinin nerede olduğunu bilmiyorduk. Alesya'nın camlarına vurup duruyordu. İlk sakinleşiyor sonra tekrardan sinir krizlerine giriyordu. Sakinleştiği zaman oturup saçlarını çekiyordu. "Onu hiç yalnız bırakmamalıydım. O bana demişti. Bana bir şey olursa demişti. Kesin hissetti o yüzden dedi. Onu dediği zaman onu bırakmayacaktım." diyerek sayıklayıp duruyordu. "Benim yüzümden oldu. Benim suçum. Kendimi asla affetmeyeceğim." dediğinde tekrar sinir krizleri tuttu. Kendini etrafa vurup duruyordu. Resmen delirmiş gibiydi. Barlas dayanamayıp. Çağan'ın yakasından tutup yumruk attı. "Kendine gel! Toparlan." diye bağırıyordu. Çağan o an bir durakladı sonra Barlas'la birbirlerine sarıldılar. Çağan "Barlas benim suçum hepsi. Eğer, eğer Alesya'ya bir şey olursa beni yaşatma. Siz beni yaşatırsanız ben yaşatmam." demişti.

Çağan son yarım saattir sakindi. Koltukta oturmuş camın arkasında bitkin bir halde yatan Alesya'ya bakıyordu ve gözlerini bir saniye bile ayırmıyordu. Barlas'la konuşmalarından sonra sakinleşmişti. En son arabadayken fenalaşmıştım ama şimdi yine onlardan birini yaşıyordum. Yanımda Asu vardı. Başım dönüyordu ama bu sefer daha kötüydü. Düşmemek adına Asu'yu tuttuğumda beni fark etmişti. Asu "Kumsal, Kumsal!" diyerek tabanlarına vuruyordu. Asena da fark edince "Kızım Alesya'ya üzüldüğünüz için kendinizi harap ettiniz. Şu hale bak." dedi. Benim nefes düzenim de bozulmaya başlayınca daha kötü oldum. Derin derin nefes alıyordum. Kendimi kaybettiğim sırada yere düştüm. Düştüğümde biri tutmuştu ama kimdi hiç bir fikrim yoktu. Gözlerimi tekrardan araladığımda Barış tutmuştu. En son gördüğüm şey Barış'ın telaşlı yüzüydü.

Uyandığımda tepemde duran Barış'ı görmüştüm. Barış uyandığımı fark edip "Asena söyledi neden hiç bir şey yemedin? Dün uyumamışsın da. Sen çok fazla uyku seven birisin. Erken kalktığın zamanlarda bile halsizsin ama dün neredeyse hiç uyumamışsın. Alesya senin bu halini görse iyileşir mi? Hayır daha kötü olur." dediğinde aslında haklıydı. Ne yapabilirdim ki? Sanki bilerek uyumadım, yemek yemedim. Canım istemiyordu. O sırada kapı çaldı ve içeri kızlar geldi. Barış "Ben biraz çıkayım. Doktorun yanına gitmem lazım. Seninle de sonra görüşeceğiz Kumsal hanım." dedi ve odadan çıktı. Asu "Kızım siz harbi salaksınız. Alesya da bir uyansın onu da geberteceğim." dedi kızgınca. "Ne kadar süredir yatağa mahkumum." dediğimde Asena "Yaklaşık yarım saattir. Sen bayıldığından beri Barış bir türlü odadan çıkmadı. Hatta bir ara kavga ettik. Doktor sadece bir kişi kalsın dedi. Öyle deyince de Barış bizi odadan kovmaya başladı. Sonra odada ben kalacağım kavgası başladı. Sonra Ateş bizi odadan sürükleyerek çıkardı. Yoksa hiç çıkasım yoktu." dedi. Asu "Kumsal Barış'ın sana karşı bir şeyler hissettiğinin farkında değil misin? Çocuk sana resmen kör kütük aşı-..."dediği sırada cümlesini tamamlayamadan Ateş odaya daldı. "Kızlar acil gelin. Çok önemli!" dedi Ateş panikle. Bu dediğini duyduğumuz gibi yerimizden fırladık. Ben kolumdaki serumu çıkartıp hemen peşlerinden gittim.

Çağan "Alesya! Alesya! Ne olur uyan bak ben buradayım. Bırakma hemen kendini lütfen! Sana yalvarıyorum. Seni yeni bulmuşken beni bırakma." dediğini duyuyordum. Camdan Alesya'ya baktığımda Doktorlar vardı ve kalp masajı yapıyorlardı. "Ama olamaz! Bu olamaz! Alesya gidemez! Bu çizgi niye düz?" diye bağırmaya başladım. Ağlıyordum. Asu da benimle ağlıyordu. Çağan neredeyse camı kıracaktı. Ateş onu zor zapt ediyordu. Asena ise tam yere düşecekken Barlas onu tuttu ve göğsüne yasladı.

Artık her şey bitmiş miydi? Kulağımda Çağan'ın "Alesya!" diye bağırarak yere yıkılması çınlıyordu. Gözümün önüne düz bir çizgi geliyordu. Bu kadar çabuk olamazdı.

Her şey burada bitemezdi. Belki de çoktan bitmişti...

☆☆☆☆☆☆☆☆

Evettt bölüm bitti. Biraz geç geldi doğru. 😊 Bölüm nasıldı peki?

Bir de şunu söylemek istiyoruz sevgili okuyucular.

Bu kitabı 4 kişi yazıyoruz. Hepimizin sırası var. Bazı okuyucularımız ilk şunu yazın ya da şu kişiyi daha çok yazım diye yorumlar aldık. Tabi bu yorumlar bizi sevindirdi. Onlar için çok teşekkür ederiz ama sırayı bozamıyoruz.

-Alesya'ya ne olacak sizce?

-Çağan'ın davranışları hakkında ne düşünüyorsunuz?

- Alesya'ya kim çarpmış olabilir?

-Piçizler hakkında ne düşünüyorsunuz?

-Psikozlardan en sevdiğiniz ve en sevmediğiniz kişiler kim? Neden?

ig:psikozlarwattpad

♤♡◇♧

Fortsätt läs

Du kommer också att gilla

1.4M 59.6K 98
Birçok erkek kızlar futbol oynayamaz kafasında... Eslem,Gece,Esim,Nefes bunun tersini yapmak için varlar.Ve kanıtladılarda.Bu 4 çılgın kız yanlızca...
12.6K 536 10
" Güçlü bir cadı tarafından öldürülen köken melez, Klaus Mikaelson. Kardeşleri tarafından tekrar diriltildiğinde, bunu ona yapanların kafsanı koparac...
3.1K 204 35
Güven.. Genç kız ona güvenmek zorundaydı. Her ne kadar bu tesisin içinde zorla ajanlık eğitimi görmeye başlasa da güvenmek zorundaydı. Çünkü biliyor...
Peyda Av Herkes Yalan

Tonårsromaner

670K 44.3K 31
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...