PSİKOZLAR

By psikozlukdizboyu4

219K 12.6K 8.3K

Karanlık deponun içerisinde başlayan bir oyun. Sanki bir oyun masasında gibiydiler. Sadece Psikozlar vardı am... More

TANITIM
TANITIM 2
1.Bölüm ~KURTARICI MELEKLERİM~
2.Bölüm ~TOP~
3.Bölüm ~KAVGA~
4.Bölüm ~KAPAT HAYRİYE KAPAT~
5.Bölüm ~STALKÇI PİSLİK~
6.Bölüm ~SUSHİBA~
7. Bölüm ~BADANA KAVGASI~
8.bölüm ~KOMŞU ÇOCUKLARI~
9.Bölüm ~PİÇİZLER VE BOYALILAR~
10.Bölüm ~TEMİZLİK GÜNÜ~
11.Bölüm ~FOTOĞRAFLAR~
12.Bölüm ~ATARLI GENÇ~
13.Bölüm ~KIZGIN~
14.Bölüm ~PİÇİZLER GAY Mİ?~
15.Bölüm ~ORTALIK KARIŞIYOR~
16.Bölüm ~SARMA~
17.Bölüm ~İLİŞKİ DURUMU KARIŞIK~
18. Bölüm ~BOK BEYİNLİ~
19.Bölüm ~YENİ PİÇİZ DOĞUYOR!~
20.Bölüm ~SÜNGER BOB~
21.Bölüm ~BALON AŞKI~
22.Bölüm ~YANINIZDAKİ ÇOCUKLAR KİMDİ?~
23.Bölüm ~SAKIN UNUTMA BANA ACI ÇEKTİRMEYİ~
24.Bölüm ~KIZ İSTEME~
25.Bölüm ~ÖLÜM GİBİ HAFTA SONU~
TANITIM VİDEOLARI❤
26. Bölüm ~HASTAYIZ~
27.Bölüm ~HERŞEY YENİ BAŞLIYOR~
28.Bölüm ~BEKLENMEYEN~
29.Bölüm ~SENİ KORUMA DUYGUSU~
30. Bölüm ~İŞLER DEĞİŞİYOR~
31.Bölüm ~BÜYÜK SIR~
32.Bölüm ~ÇAĞAN'IN KIZI~
33.Bölüm ~ÇIKMA TEKLİFİ~
34. Bölüm ~SIRLAR AÇIĞA ÇIKIYOR~
Tanıtım Videoları 2 ~Sadece Kızlar~
Tanıtım Videoları 3 ~Sadece Erkekler~
DUYURU●SORU~CEVAP
35.Bölüm ~SENDEN NEFRET EDİYORUM~
37.Bölüm ~HER ŞEY BİTTİ~
38.Bölüm ~YENİDEN Mİ?~
39. Bölüm ~NE OLUYOR BURADA?~
40.Bölüm ~SENİ SEVİYORUM~
MERHABA
41.Bölüm~NEDEN YA, NEDEN?~
42. Bölüm ~YILBAŞI~
43. Bölüm~ MAHŞERİN DÖRT KUŞU~
44.Bölüm ~ÖZGÜRLÜĞÜN 1. GÜNÜ~
45.Bölüm~UNUTMA SEANSI!~
46.Bölüm ~ATEŞ'İN İNTİKAMI~
47.Bölüm ~HIRKA~
48.Bölüm ~MASAL GİBİ~
49.Bölüm~OYUN BAŞLIYOR!~
50.Bölüm ~İNTİKAM~
51.Bölüm ~KİBRİT~
52.Bölüm ~PEMBE MEZARLIK~
53. Bölüm ~ KÜÇÜK BİR ÖPÜCÜK~
54. Bölüm ~ YANLIŞ YOL!~
55.Bölüm ~TATLI KÜÇÜK YALANLAR~
56.Bölüm ~OYUN MU? GERÇEK Mİ?~
57.Bölüm ~SIRLARLA DOLU ÖPÜCÜK~
58.Bölüm ~ÇIKIŞ KAPISI~
59.Bölüm ~ALKOL ETKİSİ~
60.BÖLÜM ~DUHAN AŞIK OLDU~
61.Bölüm ~GÜÇLÜ~
62.Bölüm ~DİKEN~
63.Bölüm ~OYUN~
64.Bölüm ~BEBEK GELİYOR!~
65.Bölüm ~İŞ BİRLİĞİ~
66.Bölüm ~2 ŞOVALYE,1 PRENSES~
67.BÖLÜM ~FİNAL~
DUYURU!
~Sorular~
~Cevaplar~
DUYURU!
~PSİKOZLAR 2 KESİT~

36. Bölüm ~ANİ ÖLÜM!~

2.8K 149 89
By psikozlukdizboyu4

Alesya'dan...

Asu'yu bıraktıktan sonra Berkan radyoyu ve arabanın üzerini de kapatmıştı. Kumsal'lar önden giderken onların arabası gözden kaybolmuştu. Biz de Araf'la sohbet ediyorduk. "Bu akşam çok güzel olmuşsun. Arada bir kaç tane bakan çakal vardı ama sonuçta benim masamdaydın. İsteseler de bir şey yapamazlardı." diyerek göz kırptı. Aslında Araf'a arkadaş olarak baktığım gerçeği vardı. Başka türlü baktığım biri de vardı.

Bazı gerçekler fazlasıyla acıtır diye bir söz vardı. Çağan ise bu söze fazlasıyla uyuyordu. Canımı yakan en büyük gerçeğimdi. Ne onun çekiminden gidebiliyordum. Ne de onun çekimiyle yapabiliyordum. Kafamı bana seslenen Araf'a çevirdiğimde düşüncelerim dağılıp birer toz bulutu oluvermişti. "Orada mısın?" dedi. "Ha?" diyerek ona döndüm. "Dalıp gittin. Senin bu dalıp gitmelerin pek hayra alamet değil sana söyleyeyim." dedi kaşları çatıktı. Elini elime uzattığında şaşkınca ona döndüm. "Yakınlaşma işini fazla abarttın. O kötü biri, sakın bunu unutma Alesya." dedi şefkatli uyarır bir tonda. "Araf biliyorsun öğrenmek için yaptım." dedim. Fakat bu tamamen yanlıştı.

 Ben Çağan'ın yaptığı kötü işler olsa bile tamamen o anlamda yakınlaşmamıştım. İçimde anlamlandıramadığım duygular besliyordum. Bu hisler ise beni Çağan'dan hoşlanmaya itiyordu. Daha fazlası galiba yok gibiydi. Olsaydı ona bunları yaparken bu kadar acımasız olmazdım. Ondan her ne kadar hoşlansam da bir o kadar da nefret besliyordum. Evin önüne geldiğimizde Araf benimle beraber iniyordu. Berkan'a "Görüşürüz." dedikten sonra Araf tekrar bineceğini belirttikten sonra kolunu omzuma atarak beni eve götürüyordu. Evin önüne geldiğimizde elimi alıp öpücük bıraktı ve "İyi akşamlar Hanım Efendi bu akşam kızlara çok güzel dayak attınız." dedi.

"İyi akşamlar Beyefendi. Bu akşam çok güzel koruma iteklediniz." dedim. Korumanın düşüşü aklımıza gelince ikimiz de gülmüştük. Sarıldıktan sonra o gitti. Ben de yavaş yavaş içeri doğru yürümeye başladım. Ne olursa olsun aklımda hala o vardı. Çağan hiç çıkmıyordu. Vazgeçmeye çalışsam da yapamıyordum. Sıla'yı bile sırf onun için dövmüştüm. Kendime hayret ediyordum. Bir erkek için ne zamandır kız dövmeye başlamıştım ki?

Beş yıldır beni tetiklemeyen krizlerim bile Çağan'la beraber hayatıma girmişti. Anneme krizlerden bahsetmiyordum. Benim için endişelenmesini istemiyordum. Çok büyümediği sürece bilmese yeterdi. Zaten bir ara söyleyecektim ama bu aralar bundan daha fazla düşündüğüm şeyler vardı. Eve girdiğimde etraf karanlıktı, annemler evde değillerdi. Bu benim işime gelirdi. Işıkları açmadan direkt odama çıktım. Odama çıktığımda etraf karanlıktı fakat...

Camın önündeki çukurda bir gölge vardı. Kim olduğunu çözemiyordum. Korkak sesimle "Kimsin?" dedim. "Geç gelmeler başladı mı Alesya Hanım?" dedi. Bu Çağan'dı. Sesi sert çıkmıştı. Korkuyla bir adım geriledim. "Senin ne işin var burada? Nasıl girdin içeri? Neden geldin?" diye bir nefeste soruları sıralamıştım. Depoyu söylediğimizi anında öğrendiklerini sanmıyordum. Işığı açtığımda Çağan'ın yüzü ortaya çıkmıştı. Kaşları çatıktı ve kahverengi gözleri koyu koyu bakıyordu. Kapıyı kapatıp ona doğru yaklaştım. "Çağan bu saatte burada ne işin var dedim sana?" dedim hafif bağırarak. "Ne işim mi var? Benim ne işim var söyleyeyim mi sana? Benim işim de gücüm de sen olmaya başladın Alesya." dedi. Sesi alaycı ve sertti. Çağan'ı ilk kez böyle görüyordum. "Araf bu elini mi öptü?" dedi. Elimi kırarcasına tutup gözlerime baktı. Korkuyla ona bakıp bir adım geriledim. Elimi sıktığının farkında değildi. Canım çok yanıyordu. "Çağan bırak!" dedim kaşlarımı çatıp sinirle. Elimi alıp kalbinin üzerine götürdü. "Bu el buraya ait Alesya Korkmaz sen de buraya aitsin. Beni kimse senden alamaz. Ben bunca yıl kendimi gerçekten bir kıza bu kadar adamazken sana bu kadar yaklaşırken yaptığın doğru mu sence?" dedi.

Keşke her şeyin kendi yüzünden olduğunu söyleyebilseydim.

"Geçen gün bana şu dedin Çağan. Bana bunları söyleyebiliyorsan 'Şu' dememen gerekirdi." Trip atar bir şekilde kafamı çevirdim. Her şey gerçekten zorlaşmıştı. Zaten zordu artık çözülemez bir düğüme dönüşmüştü. Trip attığımın farkında olduğundan derin bir nefes verip "Alesya söz konusu işim olunca gözüm hiçbir şey görmüyor." dedi. "İyi o zaman Çağan git. Bir daha da görme beni, umurumda değilsin." dedim arkamı dönerek. Şuan yalanın dik alasını uydurmuştum. Bir gün görmeyince gözlerim etrafta arar olmuştu. Beni önüme zorla çevirerek "Tamam Alesya bir daha sana şu demem oldu mu?" Yanaklarımı şişirip derin bir nefes verdim. "Çok öküzsün. İnsan azcık romantik bir şey söylerdi!" dedim. Çağan "Tamam romantik olacağım ama sen yeter ki trip atma. Trip atınca çok güzel oluyorsun." dedi. Bunu söylerken zorlanmıştı. "Öküz olduğunu bilmiyordum Çağan?" dedim. Sonra yanağından makas aldım. Ciddileşip bir an kendimi kaybettiğimi fark edene kadar bu böyleydi. Hep böyle oluyordu.

 Çağan gözlerime öyle bakıyordu ki kaybetme korkusu vücudumu esaretine almıştı bile. "Çağan bana tek bir şey söyle. O depodaki çocuklara ne yapıyordunuz?" Gözlerim ondan düzgün bir inkar cevabı bekliyordu. İçimden yalvarırım doğru olmadığını söyle diyerek saydırıyordum. "Bu konuyu konuşmayacağız." diyerek konuyu kapadığında sinirlerim bozulmuştu. Artık ağlayacak vaziyete geldiğimi anlamıştım. Elimi sertçe göğsünden çekerken "O zaman bu yüze iyice bak Çağan Dinçer. Bu beni bu halde son görüşün olacak. Bu saatten sonra bana Dişi Goril diyemeyeceksin." dedim. Sesim fazlasıyla kararlı çıkmıştı.

"Ne demek bu Alesya?" dedi bağırarak. Bağırmasıyla irkilmiştim. "Bağırma." dedim sakince. "Bu son görüşün diyorsun şaka mısın?" dedi sinirle. "O zaman bana gerçekleri söyle." dedim gözlerine bakarken. Çağan kararsız bir şekilde gözlerimin içine bakıyordu. "Olmaz." dedi Çağan. "Hissediyorum Çağan. Bu beni son görüşün. Yarın olmayabilirim. Belki de bir daha hiç olmayabilirim." dedim. Çağan bana sarılırken "Böyle konuşma beni sinirlendiriyorsun ve korkutuyorsun. Sana bir şey mi veriyorlar? Söyle bana." dedi yalvarırcasına. Bu dediğine gözlerimi devirdim.

 Ne olursa olsun Çağan Çağan'dı. Gorillik kuralları, Kural bir, asla bir yerde boş bir cümle kurmadan gitmek yok. Bu kurallar nereden çıktı ben de bilmiyordum. Çağan "Bana yakınlaşıyorsun, bana bağlandığını söylüyorsun. Sonraki gün bir bakıyorum yine o Araf'ın yanındasın." dedi. "Bitti Çağan. Oyunu biz kazandık." dedim. Çağan "Ne oyunu?" dedi. "İntikam oyunu Çağan. Biz düşmanız. Birbirimize bağlanamayız ya da birbirimize gerçekten yakınlaşamayız." dedim. Şuan ne yaptığımı bilmiyordum. Ortaya gelişi güzel aslı olmayan yalanlar savuruyordum. Çağan kollarını uzaklaştırırken daha fazla tutamayacağımı anladığım göz yaşlarımı saldım.

"Alesya bu akşam sende bir şey var ama çözemiyorum. Seni bir kaç gün göremeyeceğim. Onun için görmeye geldim. Bir de Barlas o Berkan'lar ile birlikte olduğunuzu söyleyince sinirlenip geldim." dedi. Elini yanağıma koyarken "Bana yakınlaştın Alesya Korkmaz, ne olursa olsun, umurumda bile değil. Bu duygularımı değiştiriyor mu sanıyorsun?" göz yaşlarımı silerken "Ağlamak yok niye ağlıyorsun?  Dişi Goril ben seninle ne yapacağım?" dedi. Çağan'ın özleyeceğim yüzüne son bir kez uzun uzun bakıyordum. Ellerimi yanaklarına koyup parmak uçlarımda kalktım. O an anlık cesaretimle Çağan'ın dudaklarına küçük bir buse kondurdum. Geri dönerken Çağan'ın şaşkın yüzüne baktım. Normal zamanda olsa gülerdim ama şuan ne yeri ne de zamanıydı. Çağan dudaklarıma yaklaşırken öpeceğini anlamıştım. Çağan'ın dudakları dudaklarıma baskı yaparken karşılık verip vermeme konusunu düşündüm. Bu onu son kez göreceğim düşüncesiyle çakışıyordu. Öpüşüne karşılık verdiğimde içimde oluşan heyecan duygusuna engel olamadım. Çağan'ın eli yanağıma giderken dudaklarını biraz daha bastırdı. Sertçe öpüyordu ve ona yetişmek imkansızdı.

Çağan beni duvara yaslarken işin daha da ilerlemesinden korktuğum için geri ittim. "Bu seni ikinci öpüşüm." dedi sırıtarak. Az önceki canavar Alesya gitmişti. Utangaç olan tarafım ağır basıyordu. "Alesya bir kaç gün olmayacağım. Araf'a yaklaşmayacaksın. Lütfen bunu unutma." dedi kaşları çatılırken.

Utançtan kafamı eğmiştim. Çağan kafamı kaldırdıktan sonra gülümseyip gözlerimin içine baktı. Gülüşünden öpmek istediğim adam... Kapıdan çıkıyorken "Çağan?" dedim. Arkaya dönerken "Gitme. Kal lütfen." dedim. Çağan biraz düşündükten sonra ışığı kapayıp, kapıyı kilitleyip yanıma geldi. Yatağa uzandım sonra o da yanıma uzandı. Göğsüne sarılırken odamda uyuduğum en huzurlu akşam diye düşündüm. Çağan Araf'ın öptüğü elimi alıp öperken "İlkimde, sonumda, ilkinde, sonunda." dedi. Kurduğu cümleye hayranlık duyarken gözlerim daha fazla yorgunluğu taşıyamıyordu. Çağan'la aramızdaki peri masalı yarın son bulacağı için konuşamamıştım bile. Son bir şey söylemek istiyordum. "Çağan eğer bana bir şey olacak olursa-" dediğimde sözümü kesti. "Sana hiç bir şey olmayacak Dişi Goril'im. Ben olduğum sürece kılına bile zarar gelmeyecek." dedi. "Ya olmazsan?" dedim. Göz yaşlarım tişörtüne doğru akarken gözlerimi kapattım.

Ama bir şey eklemeyi unutmuştum. 

''Ya o zarar senden gelirse?''

♤♡♢♧

"Görkem! Seni geberteceğim." diye evde çığlık atarak dolaşıyordum. Sırılsıklam olmuştum. Görkem "Ya ablaların bir tanesi, balı, kaymağı... başka ne vardı?" dedi. "Bittin Görkem sen son duanı et." dedim. Görkem benim nam-ı diğer tahtaları eksik kardeşimdi. Tahtaları eksik olduğu kadar da yakışıklıydı. Benim aksime sarışındı. Ben de kumraldım.

"Abla yemin ederim annem dedi. Git su dök de uyansın." ama ben annemin böyle bir şey demeyeceğini biliyordum. "Annem öyle bir şey demez Görkem. Ben seni bilmiyor muyum Sarı Limon?" dedim. "Bana bak odana girdiğimde erkek parfümü kokusu aldım. Bizden habersiz eve erkek mi atıyorsun?" dedi. "Saçmalama be kendi parfümündür o." dedim. Çağan'ın parfümü yastığıma geçmişti. O yastığı annem bir daha yıkarsa evde kıyameti koparırdım. Sabah uyandığımda Çağan yanımdaydı ama erken uyandığımız için Çağan alnımdan öpüp gitmişti. Tabii ki kapıdan yürüyerek çıkmadı. Sessizce odanın camından aşağı indi. Koskoca villanın camından atlamıştı. Düşse travma geçirecek haberi yok.

Resmen sevgilimi eve atmış gibi hissediyordum. Biz sevgili değildik. Bu saatten sonra da olamazdık. Dün akşam Çağan açık açık bana hissettiklerini söylemişti. Bizi sevgili sanıyor olabilirdi ama haberi yoktu ki Berkan'lara söylediğimizi bilmiyordular. Aramız çok kötü bozulacaktı. Belki de artık beni sevmeyecekti. Bir insanı iyi haliyle de kötü haliyle de seviyorsan kabul etmen gerekirdi. Ben Çağan'ı her haliyle kabul edemiyordum. Yaptıklarını hazmedemiyordum. Tabii yaptığı işleri açığa verdiğimizde aramızda ki şeyler bozulacaktı. Büyük ihtimalle ona ihanet ettiğimi düşünecekti. İhanet etmiyordum. Ben sadece o masum çocuklar ve ailelerine daha fazla zarar vermelerini istemiyordum.

Görkem "Seni özlemişim be Kraliçe Kumral neler yaptın okul nasıl gidiyor?" dedi. Az önce kavga ettiğim kardeşim şimdi halimi hatırımı soruyordu. Biz de böyleydik. "Görkem çok güzel yeni arkadaşlar edindim. Sanki bundan sonra tüm hayatım boyunca yanımda olacak gibiler." dedim. Görkem şaşkınlıkla bana bakıp "Tanışmak isterim." dedi. Sonra bana dikkatle bakıp "Manita var mı?" dedi. O an yüzümdeki gülümseme silinmişti. "Aslında manita gibi değil de Çağan diye bir çocuk var Görkem. Düşman olarak başladık. Şimdi ise o kadar yakınız ki sevgili gibiyiz ama ben onun hakkında bir şey öğrendim ve biz kızlarla işler karıştırdık. Keşke hiç öğrenmeseydim." dedim. Görkem bana sorarcasına baktı. "Çocukları kaçırıp ailelerinden para istiyorlarmış. Bir de kalpazanlık yapıyorlar." dedim. Görkem kaşlarını çatıp ciddileşti ve "Kraliçe Kumral biliyorsun. Böyle tiplerden olabildiğince uzaklaş, konuşma, takılma hiç bir şey yapma. Çok aradın mı sen bu çocuğu? Yapmadığı iş yokta..." dedi. "Haklısın, ne demeliyim onu bile bilmiyorum. Neyse hadi kahvaltı yapalım. Sen okula gitmeyecek misin?"

 "Haftaya sizin okula başlıyorum. Öbür okulda vukuat çıkardım. Annem baya azarladı beni." dedi. "Babam da karar verdi. Ablanın okuluna git dedi. Ben de olur hem Kraliçe Kumral'ı korurum dedim." Güldükten sonra "Sen mi beni koruyacaksın yoksa ben mi seni koruyacağım." dedim. "Onu göreceğiz Kraliçe Kumral." dedi ve kolunu omzuma attı. Sarı limon benden uzundu. Aramızda 8 cm falan vardı. 9'a gidiyordu ama maşallah Allah bir boy vermiş gerisini koy vermiş.

Kahvaltıya oturduğumuzda annem bana kaşlarını çatmış bakıyordu. "Bir şey mi oldu anne?" dedim. "Evet oldu." deyince anneme şaşkınlıkla baktım. "Yine magazine çıkmışsınız. Herkesin dilindeyiz Alesya. Rezil olduk sizin yüzünüzden. Etrafımızın nasıl olduğunu bilmiyor musunuz? Kaç kez dikkatli olun diye uyaracağım." dediğinde annem dudağımı ısırıp utançla kafamı yere eğdim. "Özür dilerim anne. Oradaki kızlar bize sataşınca kavga çıktı." dedim. "Kızlar çok kötü olmuş. Ailelerinin bizi davalık etmediğine sevinelim." dedi annem kızgınlıkla. "Özür dilerim." dedim tekrardan. "Kahvaltını yap." dedi annem. İştahım kaçmıştı. Annemi üzmeyi sevmiyordum. Bizim yüzümüzden insanların diline düşmüşlerdi.

Kahvaltıdan sonra okul çantamı alıp evden çıktım. Bugün nedense içimde kötü bir his vardı. Bahçeye çıkar çıkmaz karşıma sushiba çıkmıştı.

Sushiba'yı sevdikten sonra okulun yolunu tutmuştum. Kızlarla buluşma yerimize geldiğimizde Kumsal yine koşarak geliyordu. Asu "Günaydın Psikozlar'ım yeni bir olaylı güne merhaba mı diyoruz?" dedi. Asena "Yeter ya! Biraz da olaysız bir gün yaşayalım." dedi. "Kankacım hayatımızda Piçizler varken olaysız günler yaşamak pek de mümkün değil." dedim. Kumsal "O zaman o günler çok yakında çünkü deponun yerini söyledik. Piçizler'in ipini Berkan'lar çektiklerinde bizden uzaklaşacaklar şimdi bile konuyu açtığımızda nasıl sinirleniyorlar. Söylediğimizi duysalar kim bilir ne yapacaklar?" dedi. Asena "Bence tam aksine olaylar daha da artacak. Piçizler bizden intikam alacaklar göreceksiniz." dedi. "Magazine çıkmışız yine, annem çok kızdı." dedim. "Evet. Benim annem de kızdı. Dikkatli olmamız lazım." dedi Kumsal.

Yola devam ederken telefonuma bir mesaj geldi. Açıp baktığımda bunun Çağan'dan olduğunu gördüm.

Goril Bey

Seni özledim.

Beni mi özlemiş? Bir kaç saat sonra okulda görüşecektik zaten.

Beni mi özledin? Beni zaten okulda görüyorsun Goril Bey. Cazibeme bu kadar mı dayanamıyorsun?

Goril Bey

Bugün okula gelmeyeceğim. O yüzden seni şimdiden özledim. Galiba cazibene dayanamıyorum. Anlaşılan sen de dün akşam benim cazibeme dayanamadın.

Dediği şeyle ağzım beş karış açılmıştı. Bu çocuk ne yaşıyordu? Yanaklarıma kırmızılığın hücum ettiğine emindim. Kumsal bana bakıp "Kanka iyi misin? Kıpkırmızı olmuşsun." dedi sırıtarak. "Çağan'la konuşuyordum. Normal değil mi sence de?" dedim. Kumsal "Kızım belli ki utandıracak bir şey söyledi sen de utandın. Hadi çabuk anlat." dedi. "Dün akşam Araf beni bıraktıktan sonra eve girdim. Bir baktım ev karanlık ben de hiç ışığı açmadan direkt odama çıktım. Odamda da bir gölge vardı. İşte bu Çağan'mış." dedim. Kumsal "Sizin eve nasıl girmiş? Manyağa bak. Ee sonra?" dedi. "İşte baya sinirliydi. Araf'larla dışarı çıktım diye kızdı. Araf'ın öptüğü eli aldı sıktı. Göğsüne koydu bana aitsin tavırları falan yaptı. Baya atıştık. Sonra..." derken biraz düşündüm. Çağan'ı öptüm diyemezdim ya da derdim. "Çağan'a küçük bir öpücük verdim. Ardından Çağan beni öptü. İşte öpüştük..." dedim. Sonuna doğru sesim kısılıyordu. Kumsal ağzı açık bir şekilde bana bakıyordu.

Kumsal "Ooo! Alesya Hanım baya hızlı çıktınız siz de Asena'yı geçtiniz bakıyorum." Asena Kumsal'a bir tane geçirip "Pislik." dedi. Hepimiz gülmeye başladık. "İşte bu şekilde sonra onu son kez bu şekilde göreceğimi bildiğim için gece onunla uyuduk." Yüzüm iyice asılırken kafamı öne eğdim. Onunla bir sonum olsun istemiyordum. Asena koluma girip beni öne çekince ona baktım. "Dün akşam Barlas da geldi." dedi. Şaşkınca ona baktım. "Ne oldu?" dedim ona bakarak. Asena'nın gözlerinde hüzün vardı. Belli ki pek de hayra alamet şeyler olmamıştı.

"Beni kırık camların içine itekledi." dedi sertçe karşıya bakarken gözlerim pörtlerken sinirlerim de artıyordu. "Nasıl yani? Bu Barlas çok olmaya başladı. Çeneni sıkıp morartıyor, sonra bunları yapıyor. Bunun amacı ne?" dedim. Sinirle Asena'nın kolunu bırakırken kızlara döndüm. Bu aralar çok agresiftim. Önüme gelene dayak atabilirdim. Kumsal "Ne oluyor?" dedi. Asu "Kızım bir sakin olun ne oldu?" dedi. "Barlas Asena'yı kırık camların içine doğru iteklemiş." dedim sinirle.

"Sonra pişman oldu ama iş işten geçmişti." dedi Asena. Asu ve Kumsal ilk başta şaşırdılar. "Ben bunları öldürürüm!" dedi Asu sinirle. "Asena'nın o yüzden mi elinde sargı var? Canın çok yandı mı?" dedi Kumsal endişeyle. "Çok acıdı. Elime baya cam kırıkları batmıştı. Barlas çıkardı hepsini." dedi Asena. "Nasıl oldu ki olay?" dedim. "Miraç beni bıraktıktan sonra Barlas geldi. Sonra odamda ki aynaya sinirle yumruk atınca kırıldı. Sonra Barlas beni itince de o cam kırıkların içine düştüm. Canım çok yandı ama Barlas'ın davranışları daha çok canımı yakıyor." dedi Asena.

İkisinin de kaşları çatılırken Asu "Asena bana sakın buna rağmen hala ondan hoşlandığını söyleme." dedi. Asena başını olumsuz anlamda sallayıp. "Yavaş yavaş nefrete dönüşüyor. Merak etmeyin." dedi. Kumsal "Umarım." dedi. Acaba Barış ne yapacaktı? Kumsal hariç hepimiz hoşlanmaktan fazlası olduğunu anlamıştık. Kesin bir şey vardı, o da hiç bir şey eskisi gibi olmayacağıydı.

 Okula girdiğimizde etrafa baktım. Gözüm her yerde onu arıyordu. Okula gelmeyecekleri aklıma gelince kızlara döndüm. "Piçizler okula bir kaç gün gelmeyeceklermiş." dedim. Asena "Dün Barlas da dedi. Bir kaç gün buralarda olmayacaklarmış." dedi.  "Bu bizim işimize gelir." dedi Kumsal.  Asu Berkan'ı görür görmez yanına koşarak gitmişti. "Sevgilim seni çok özledim." dedi Berkan. Ben de kızlara dönüp iğrenircesine dilimi çıkarıp kusarmış gibi yaptım. Kumsal'la beraber haykırmaya başlamıştım. Ondan sonra Araf'lar da gelmişti. Araf sırıtarak kolunu omzuma atmıştı.

Yunan Tanrısı gibiydi mübarek ama Çağan daha yakışıklıydı. O benim Gorilimdi ama artık bu saatten sonra olamazdı. Benden nefret edeceğine emindim. Bunu yapmak zorundaydım. Ömür boyu vicdan azabı çekerek yaşayamazdım. Kızlar Berkan'larla takılırken Araf "Alesya seninle biraz özel konuşabilir miyiz?" dedi. Telefondan daha yarım saat olduğunu görünce kabul etmiştim. Kızlara haber verdikten sonra çardaklara geçmiştik. Karşılıklı oturuyorduk. Araf "Çağan'ı mı seviyorsun?" dedi derin bir nefes alarak. Dediği şeye şaşırmıştım.

Birisi aniden sorunca sindiremiyordum. Sevmek kolay bir fiil değildi sonuçta. "Araf seven insan sevdiğini ne olursa olsun kabul eder." dedim. "Ben Çağan'ın yaptıklarını neden kabul edemiyorum? Onun yaptığına inanmak bile istemiyorum. Gözlerimizle gördük. Çocuklara zarar veriyorlar mı onu bilmiyoruz ama bizi o gün tehdit ettiler. Eğer birine söylerseniz öldürürüz diye. Belki de bunları hazmedemediğimden. Benim ki sevgi değil. Hoşlanmak." dedim. Gözlerine bakarken Araf bir şey söyleyecek gibiydi. "Alesya."dedi yutkunarak. Ne diyeceğini merak ediyordum.

"Seninle bir kaç aydır görüşüyoruz ve sanırım sana karşı bir şeyler hissediyorum. Şuan bunu söylüyorum ama pişman olabilirim." dedi. Yani benden hoşlanıyor muydu? Bunu Çağan duymamalıydı. Dün akşam Çağan'ı öperken bugün Araf'a yüz veremezdim. Vermeyecektim de. "Yani?" dedim bir kaşımı kaldırarak. "Benimle çıkar mısın Alesya?" dediğiyle gözlerim pörtlerken kaşlarımı çatıp Araf'a baktım.

Ben Araf'a hiç bir zaman sevgili gözüyle bakmamıştım. Hep arkadaş olarak kalmıştı. "Hemen karar verme istersen biraz düşün." dedi gülümseyerek. "Araf ben biraz düşünsem gerçekten iyi olur." dedim. Hızla kalkarken Araf "Aramız bozulsun istemem, eğer seni üzdüysem özür dilerim." dedi. Gülümseyip "Hayır Araf beni üzmedin. Sadece biraz şaşkınım ve düşünmeye ihtiyacım var." dedim.

Araf'la sınıfa çıkarken Sıla cadısını gördüm. Pis pis sırıtarak bize bakıyordu. Gözleri Araf'a kayınca hemen kendini düzeltip yanımıza sırnaştı. Bu kız nasıl bir şeydi? "Araf nasılsın? Biraz takılalım mı?" dedi sırıtarak bu sırıtış pek de namüsait değildi. Fakat umurumda bile değildiler. Şuanda tek düşündüğüm Çağan'dı. Araf yan yan bana bakıyordu. Belli ki kıskanıp kıskanmadığımı ölçmeye çalışıyordu. İsterse burada işi pişirebilirlerdi. O kadar umursamıyordum.

Araf'la Sıla'nın yanından hızla geçerken merdivenlerden çıkmaya devam ettim. Kollarımı göğsümde bağlamıştım. Aklıma yine Çağan'la olan anılar geliyordu. Beraber dans ettiğimiz o akşam. O kadar güzeldi ki o anın bitmesini hiç istememiştim. Onun beni öptüğü gün ilk başta şaşırmıştım ve ona kızmıştım. Benim ilk öpücüğüm öyle olmamalıydı. Romantik olmasa da değişikti. İlk öpücüğün en özel yanıysa hoşlandığım çocuğa ait olmasıydı. Bu yüzden içim rahattı fakat Sarı Limonun da dediği gibi ne olursa olsun uzak durmalıydım.

Sınıfa vardığımda arkadaki boş sırama kuruldum. Burada bile Çağan'la anılarımız vardı. İlk iddiamıza burada girmiştik. İlk kez ona burada sarılmıştım. Onu unutmak hayli zor olacaktı. Hayatımda kısa sürede büyük bir yer edinmişti. Düşüncelerimden ayrılıp kızlara döndüm. Asu "Bu akşam pijama partisi yapalım mı?" dedi. "Olur. Hem benim evde yapalım. Annemler yoklar zaten bu akşam koparız." dedim.

Kumsal "Bana da uyar. Annemden izin alıp gelirim." dedi. Asena gelebileceği için sormasına bile gerek yoktu. Biz bugün ne yapacağımızı planlarken hoca içeriye girdi ve dersi işlemeye başladı.

Zil çaldığında Berkan'larla beraber kantine inmiştik. Anıl "Ne yersiniz kızlar?" diye sorduğunda Ben direk "Caramio." dedim. Kumsal hoşbeş istemişti. Asena ve Asu ortaya karışık istemişlerdi beni şaşırtmayarak. Yiyeceklerimiz alındıktan sonra aramızda bir sohbet başlamıştı. Asu merakına yenik düşüp "Berkan siz neden deponun yerini öğrenmek istiyordunuz?" dedi. Berkan "Yaptıkları kötü işlere engel olacağız. İşin ucu bize de dokunuyor. Aile şirketlerine de dokunuyor." dedi. Asu anladığını belirtir şekilde kafasını salladı. Bu işi hür irademizle yapmış olsak da içimde kötü bir his vardı ve baskı altında hissediyordum. Asena "Sizin aile şirketi ile ne alakaları var ki?" dedi. Berkan'lar birbirlerine bakmaya başlamışlardı. Araf "Daha önce beraber iş yapacaktık ama bize kalpazanlık yaptılar yani sahte para verdiler." dedi. Ben lafa atlayarak "Polise niye haber vermediniz?" dedim. Haklıydım ve güzel bir yere değinmiştim. "Biz polise haber verene kadar kanıtları ortadan kaldırmışlar." dedi Anıl. Soğuk terler dökmeye başlamaları şüphe uyandırsa da umursamamayı tercih ettim. Mantıklı bir cevap verdiği için sorgulamayı kesmiştim.

Bir kaç teneffüs ve ders bu şekilde sakin geçtikten sonra son derse gelmiştik. Kumsal "Eee Asena anlatmadın olayın devamını? Neden sinirlendi ki sana?" dedi. Asena "Kanka Berkan'larla dışarı çıktığımız için kızmış. Baya bir kavga ettik. Ben Barlas'a yakınlaşmalarımızın gerçek olmadığını oyun olduğunu söyledim. Zaten sinirliydi. Daha çok sinirlendi o an beni itekledi." dedi. Baya üzülmüş ve korkmuş gözüküyordu. Belli ki Asena daha önce öyle bir şey yaşamamıştı. Kumsal "Sen ciddi olamazsın. Barlas sinirlenmiş olabilir ama sana böyle davranmaya hakkı da yok." dedi.

Asu "O Barlas illa ki okula gelecek zaten, geldiği zaman amel defterini kapatmayı düşünüyorum." dedi. Asena "Kanka sen onun amel defterini kapayana kadar o seninkini iki kere kapar." dedi. Asu "Olsun en azından bir daha sana bulaşmaz." dedi. Asena "İşte onu pek sanmıyorum Miraç'la sevgiliyiz dedim. O da dikkat et de seni sevgilinden ayırmayayım dedi." Bu demek oluyordu ki depoyu söylediğimizi öğrenene kadar peşimizi bırakmayacaklardı. Hoş(!) Zaten bırakmasını da istemiyordum. Kumsal şaşkınlıkla "Ne? Miraç sevgilim mi dedin?" dedi. Asena onaylar bir biçimde kafasını salladı. Asena'nın omzuna elimi koyup "Kafana sakın takma kanka. Bunları da atlatacağız ama Miraç'la sevgiliyiz demen hata olmuş bunu Miraç'a nasıl açıklayacaksın?" dedim.

Asena derin bir nefes verip "Ben de bilmiyorum bir yolunu bulacağım." dedi. Asu "Bence Miraç'a çaktırmadan Barlas'ı kudurtabilirsin." dedi. Kumsal "Bence Miraç'a söyle sonuçta eğer... Onu sevdiğini düşünürse ortaya yanlış şeyler çıkabilir." dedi. Mantıklı olan Kumsal'ın söylediğiydi. "Ben de katılıyorum Miraç'a söylemeden iş yapma kanka. Belki çocuğun sevdiği vardır." dedim.

Ders bittikten sonra kızlarla birlikte çantalarımızı alıp sınıftan çıktık. Bahçeye çıktığımızda kızlar telefonlarda takılmaya başlamıştılar. Ben de telefonumu elime alıp kurcalamaya başladım.

İnstagrama girer girmez karşıma Çağan'ın fotoğrafı çıkınca kaşlarım çatılmıştı. Yorumları hep kız doluydu. Gel de çıldırma. Hemen yorumlara girip 'Allah çarpmış peygamber tükürmüş.' Yazdım. Bütün karizma gitti. Bir kaç dakika sonra gelen bildirimle gözlerim açıldı. 'Dün öperken de öyle söylüyordun zaten.' yazmıştı. Bir kaç saniye sonra Ateş de cevap yazmıştı. 'Ooo! Hayırlı işler gençler.' Bu ne ya? Bu geri zekalı bunlara da mı anlatmış? İç sesim hemen devreye girerek 'Sen nasıl anlatmış olduysan o da arkadaşlarına anlatıyor geri zekalı.' Asena ve Kumsal bana dönüp "Piçlik yapalım mı kanka?" dediler. Ben de onaylar biçimde kafamı salladım. Asena yorumları coşturmaya başlamıştı. 'Çağan sen Alesya'yı mı öptün? Ooo!' Yazdığı şeyle gözlerim açılırken Çağan'dan yanıt geldi sanarak baktığım yoruma Barlas yazmıştı. 'Öpmeleri en iyi Asena bilir bence.' yazmıştı. Asena'nın attığı boomerang  kendine çarparken gülmemi tuttum. Asena mosmor şekilde telefona bakıp sırıtıyordu. Asu da yorum yazmıştı ama Ateş'e cevap olarak yazmıştı. 'Hayrın yolu bayırdır Ateş Bey dikkat edin de düşmeyin.' yazmıştı yazdığı şey komiğime gitmişti. Çağan yanıt vermek yerine bana mesaj atmıştı.

Goril Bey

*Bakıyorum da birileri kıskanmış?

~Seni ne kıskanacağım be? Allah Allah, kızlara gıcık kaptım ben.

*Eminim öyledir Dişi Goril.

~Hıı! Fotoğrafın da çok çirkin zaten.

* O yüzden bu kadar yorum var hepsi de kız.

~Öldürürüm onları ben!

*Tamam kızım sakin ol ya, hiç birini de beğenmedim zaten Sen benim Prenses Gorilimsin.

~Niye Kraliçe Goril değil?

*Annem Kraliçe Goril.

~Demek Annen ha? Ben aradan çıkayım da Annenle aranız bozulmasın.

*Ya! Dişi Gorilim ne alakası var?

Görüldü attıktan sonra kızlarla beraber yolda giderken bu akşam neler yapabiliriz diye plan kuruyorduk. Kumsal "Bence en baştan başımıza gelenleri konuşalım sonra yemek yeriz. Film izleriz." dedi. Kızlar da zaten onaylamışlardı.

Eve geldiğimizde direkt içeri daldık. Kızlar kendilerini koltuğa atarken ben de koltuğa attım. "Keyfinize bakın kızlar biliyorsunuz eviniz gibi." dediğim an Asena mutfağa depar atmaya başladı. Kızlar da pijamalarını giymeye gitmişti. Ben de odama çıkıp Sünger Bob'lu askılı pijama takımımı giymiştim. Çağan'ın aldığı kolyeyi de üste çıkarttım. Hemen büyük dolabımın ortasında ki aynadan fotoğraf çekinip hikayeme attım.

Kızlar da hazırlanmıştı. Asena beni şaşırtmayarak yemek resimleri olan bir pijama takımı giymişti. Asu lilo ve stitch'li (lilo ve stiç) pijama giymişti. Kumsal ise Tom ve Jerry'li (Tom ve cery) pijama giymişti. Gayet de tatlı olmuşlardı.

(Kızların giydikleri)

"Ee! Bir fotoğrafa hayır demeyiz o zaman değil mi?" dedim. Kumsal ve Asu aynı anda "Tabii kızım." dediler. Psikoz kardeşlerim benim. Asena "Peki Kumsal ve Asu'nun içinden bir ayı çıktığına göre rahatça ölebilirim." dedi. Hepimiz kahkahalara boğulmuştuk. Hele Asena ve Asu kulaklarımızın pasını atmışlardı. Fotoğrafı çekinip Asu Hikayesine atmıştı. Daha sonra Gülmemiz yani anırmamız bitince hep beraber aşağı inip koltuklara yayıldık. Kızlar telefonlarda takılmaya başlayınca ben de elime telefonu aldım. Çağan'dan 5 tane mesaj gelmişti.

Goril Bey

*Bu pijama ne kızım çok açık bu çabuk sil.

*Hala silmemişsin kaç dakika oldu.

*Oraya getirtme beni Alesya

*Sünger Bob'da baya yakışmış. Kim bilir kaç kişi gördü?

*Dövme yaptırdım.

Bana bu kadar saydırdıktan sonra dövme yaptırdım demesi garibime gitse de ne dövmesi yaptırdığını merak ediyordum.

Ne dövmesi? Ayrıca evet pijamalarım yakıştı. Yanımda bir squidward yok ama olsun.

Yazıp gönderdim. Yakında dumanla iletişim kuracaktık. Günün 24 saatinin 6'sını bana yazmakla geçiriyordu. Çağan felaket boş yapsa da beni güldürüyordu. Okul da görüştüğümüz yetmiyordu Bir de eve gelince yazıyordu. Hatta bir ara Ateş telefonu elinden almış yoksa susmayıp devam etmeyi düşünüyormuş. Bunu nereden öğrendiğim merak konusuydu. Tabii ki yine Çağan anlatmıştı. Sonra Ateş gidip telefonunu tuvalete atmış bir de sifonu çekmiş Çağan içinde benim fotoğraflarımın olduğu dosya da gidince Ateş'i evire çevire dövmüş. Kafasını da tuvalete sokmuş. Bunları okurken yüzüm şekilden şekle girse de yedeklediğini söylediğinde içim ürpermişti. Ne çeşit bir manyak çözememiştim. 

Telefonum yine titreyerek mesaj geldiğini belli edince açıp baktım. Çağan resim yollamıştı. Dövmenin resmini atmıştı. Sol Göğsündeydi. İki tane yeşil ve mavinin karışık olduğu bir renkte gözler vardı. Bu çok ama çok güzeldi. Nefesim daralırken dövmenin güzelliğinde kendimi kaybediyordum sanırım. Ne yazacağımı bile bilememiştim.

Çağan bu fazla güzel.

Goril Bey
*Beğendin mi?

Beğenmek ne kelime bayıldım ama bunu neden yaptırdın?

Goril Bey

*Benim olan birinin gözlerini hep görebileyim diye.

Tam da tahmin ettiğim gibi Çağan benim ona karşı hissettiğim duyguların farkındaydı. Bu çok güzeldi. Aramızdaki düşmanlığın bittiğini ve ondan hoşlandığımı biliyordu. Fakat her şey yeni başlıyordu. Telefonumu kapatıp kızlara döndüm. "Çağan'la konuştuk." dedim. Kumsal bana dönerek "Ne konuştunuz?" dedi. Asena "Evet Kızlar Kumsal yine çok meraklı." dedi. Kumsal 'sen çok biliyorsun' bakışları atıp bana döndü. "Dövme yaptırmış." dedim. Asu "Bunda ne var ki?" dedi. Kumsal "Kızım bir sus da kız anlatsın." dedi. Gözlerimi devirip devam ettim. "Benim gözlerimi kalbinin üzerine yaptırmış." dedim kafamı eğerek. Kumsal'ın ağzı metrelerce açılırken Asu "Oha!" diye bir tepki verdi. Asena "Merak etme kanka zaten deponun yerini söylediğimizi öğrendiklerinde bizden soğuyacaklar. Yani o dövme yaptırıldığı gibi silinir." dedi. "Soğumasını istemiyorum. Ben yanlış bir şey yapmadım. Sadece arkadaşlarımıza yardım ettik ve o çocukların ailelerine." dedim. Kumsal "Haklısın fakat onların bunu anlayacağını düşünmüyorum." dedi. "Gerekirse açıklarım bana doğruları söylemesi gerekirken hep konuyu değiştiriyor." dedim. "Bu da beni doğru olmasına itiyor." diye eklemeyi unutmadım.

Bir kaç saniye sessizlikten sonra Kumsal "Barış'ın yersiz kıskançlıklarına anlam yükleyemiyorum. Sürekli bir kıskançlık peşinde ve iltifat ediyor. Bazen... bazen beni sevdiğini düşünüyorum ama bu düşünce hemen uçup gidiyor çünkü ben artık erkeklere güvenemiyorum, biliyorsunuz." dedi. Asena "Haklısın. Barlas için de aynısı geçerli bazen öyle bir davranıyor ki beni seviyor mu? Diyorum. Sonra bu fikirden hemen vazgeçiyorum. Biz düşmanız ve beni ceza amaçlı öpen birisi her şeyi planlayarak yapıyordur diyorum." dedi. Asu "Ateş de farklı değil. Öpmeler, sarılmalar, tuhaf davranışları hiç bitmiyor ama şuana kadar hiç bir zaman beni sevdiğini ya da benden hoşlandığını düşünmedim. Hayatımda Berkan var." dedi arkasına yaslanırken. "Ben mutfağa gideceğim. Susadım." dedi Kumsal ve ayağa kalkıp mutfağa gitti.

"Kumsal su mu içiyor yoksa mutfağı mı süpürüyor anlamadım." dedim kahkahalarımın arasında. Asena da kahkaha atarken "Ben bile bu kadar mutfakta durmuyorum." dedi. Biz gülerken masanın üstündeki telefon çalmaya başladı. Kumsal'ın telefonuydu. Asena eline aldı telefonu ve bize bakıp sırıttı. "Kumsal'a haber vermeyin. Cevap vereceğim bakalım ne diyecek? Sakın konuşmayın." dedi Asena gülerek. Biz de gülümseyerek kafamızı tamam anlamında salladık. Asena hala çalan telefona cevap verdi ve hoparlöre aldı. Asena telefonu açar açmaz bir bağırmayla karşılaştık.

Barış
- Kızım öldürürüm seni. O ne tip lan? Açmışsın bacaklarını zaten güzel bacakların var şortta çok yakışıyor sana. Lan çıldıracağım.

Biz kahkaha atmamak için kendimizi zor tutuyorduk. Barış'ın en sondaki kız gibi bağırışı zaten beni bitirmişti. Hepimiz kahkahalarımızı tutmaktan kırp kırmızı olmuştuk.

Barış
- Asu'ya söyle o fotoğrafı silsin yoksa hepiniz elimde kalacaksınız. Sakın bir daha böyle fotoğraflar atma. 

Asena kendini zor tutuyordu. Asu'nun göz yaşları gelmişti resmen. Bu derece kıskanması çok komikti. Arkadan 'Aynen silsin o fotoğrafı yoksa o telefonu Asu'ya yediririm.' demişti Ateş. Asena gülmesini tutmak için yerinde tepindi.

Barış
- Kumsal neden cevap vermiyorsun? Konuşsana kızım!

En son Asena kahkahalarını tutamadı ve o meşhur kahkahasını serdi. Biz de Asena'nın arkasından gülmeye başladık.

Barış
-Siz miydiniz lan rezil oldum.

Biz gülmeye devam ederken içeriye Kumsal girdi. Şaşkınca Kumsal bize baktı. "Neden bu kadar gülüyorsunuz? Ne oldu?" diye sordu Kumsal şaşkınca. Asena gülerek elindeki telefonu gösterdi. Kumsal hala anlamamış olacak ki bize kaşlarını kaldırarak baktı.

Barış
-Senin yüzünden rezil oldum Kumsal. Neden telefona cevap vermiyorsun?

Biz Barış'a daha çok gülerken "Kanka kaydettim konuşma bittikten sonra dinle nasıl kıskandı ama." dedi Asena. Kumsal hızla yanımıza gelip telefonu aldı ve Barış'ın suratına kapattı. Kıpkırmızı olmuştu Kumsal. "Ya yeter gülmeyin." dedi Kumsal. Ben ve Asu zar zor susmuştuk ama Asena gülmeye devam ediyordu. Kumsal Asena'ya bakıp o da gülmeye başladı. Hepimiz birbirimize bakıp daha çok gülüyorduk.

Sonunda gülmeyi kesmiştik. Elimle kendime yelpaze yaptım. Gülmekten resmen göz yaşlarım akmıştı. Kendimi toparlayıp "Of neyse ne ya! Hadi karaoke yapalım." dedim mikrofonu bağlarken. Kızlar da sevinçle kalkıp koltuğun üstüne çıkmışlardı. Hepsi-Yalan şarkısını açmıştım. İlk olarak Asu başlamıştı. Bu arada yanda bizi videoya çeken bir telefon da vardı.

"Hani bensiz bir hiçtin. Nefes bile almak zor derdin. Ben senin her şeyindim. Yalan yalaaan."

Ardından Kumsal almıştı.

"Gözüm görmez başkasını sen ve ben elmanın iki yarısı bir ömür boyu beraber Yalan yalaaan."

Sonra Asena almıştı.

"Şimdi gördüm gerçek yüzünü nananana"

Şimdi ise sıra bana gelmişti.

"Güne açan çiçekler gibiyiz yalan yalaan. Öyle saf ki sevgimiz yalan yalan. Ayıramaz bizi hiç kimse yalan yalaaan. Ölene dek beraberiz yalaaaan."

Geri kalan sözler hep aynı şekilde tekrar etmişti. Hepimizin sesi dinlenebilecek kadar güzeldi. Kötü bir sesimiz yoktu. Biz bağırarak şarkı söylüyorduk ve koltukta tepinmeye başladık. Hepsi- Yalan şarkısı bittiğinde başka şarkı açtık. Ebru Polat-Seni yerler şarkısını açıp bağırarak söylemeye başladık. Kumsal mikrofonu alıp ilk o söylemeye başladı.

Sen bizim mahalleye geldin geleli, canım
Bizde ne akıl kaldı ne de fikir, bittik
O endam eda nedir öyle hey yavrum
Kaç yıllık arkadaşlar birbirimizi sattık

Kumsal bitirdiğinde elinden alıp mikrofonu ben söylemeye başladım.

Ben sokak kedisi gibi sürtünüp yerde
Komşunun kızı kampta, sporda, stepte
Terzi Mukadder, satıp savdı malı mülkü
Gizlisi saklısı kalmadı topumuz niyette

Ben bitirdikten sonra Asena elimden mikrofonu aldı ve bağırarak sözleri söylemeye başladı ama sözleri değiştirdi. Biz de Asena'ya bakıp gülüyorduk.

Sen bizim okula geldin geleli, mavi piç
Ben de ne akıl kaldı ne de fikir, kaldı.
O endam eda nedir öyle hey yavrum
Kaç yıllık arkadaşlar birbirimizi sattık

Asena bitirdikten sonra hepimiz bağırarak söylemeye başladık nakaratı.

Ye, ye, ye çıtır çıtır, ye, ye, ye kıtır kıtır
Ye, ye, ye çıtır çıtır, ye, ye, ye

Seni yerler, yerler
Seni ham yapar bu zilliler
Yaylanmadan yürü
Yoksa günah bizden gider

Nakarat kısmı bittikten sonra Asu söylemeye başladı. Asu bağırarak söylüyordu ve koltukta zıplıyordu.

Bu kadar cilvelisi olur mu be erkeğin?
Delikanlı mısın, kız mısın?
Anlayalım artık hop usta
Sen başımıza be-

Asu şarkısını tamamlayamamıştı. Çünkü koltuktan düşmüştü. Sülük gibi yere yapışmıştık. Asu acıyla kıvranırken biz koltukta gülerek tepiniyorduk.

Kumsal koltukta daha çok tepindiği için gülerken koltuk devrilmişti. Tabii biz de yere yapışmıştık. Yere düşmemize rağmen hala kahkaha atıyorduk.

Asu yerinden kalkıp şarkıyı söylemeye devam etti. Biz Asu'nun bu hareketine gülerken Asena yerden kalkmaya çalıştı. Asena tam yerden kalkacakken üstüme çullandı. "Asena!" diye bağırdım. Asena gülüp "Susmazsan seni zilliler yer." dedi kahkahaların arasından. Biz de Asena'ya bakıp daha çok güldük. Çok mutluydum. Bu kızlar beni çok mutlu ediyordu ve eminim ki bunların yanında olduğum sürece hiç bir zaman yıkılmayacaktım.

Hepimiz bir kaç şarkıdan sonra yorulmuştuk. Koltuğa devrilirken ne yiyeceğimizi düşünüyorduk. Pizza söylemekte karar kılınca pizza söylemiştik.

Pizzalarımız geldiğinde Asena ve Asu pizzaya dalmışlardı. "Ya o nasıl düşüştü Asu." dedim pizzamı yerken. "Ben koltuktan düştüm. Siz üç hayvan koltuğu devirdiniz." dedi gülerek. Asena kahkaha atmaya başladığında içtiği bütün kola suratıma gelmişti. Kızlar daha çok gülerken "Ya Asena!" diye isyan ettim ve masanın üzerindeki peçeteyle suratımı sildim. "Bugün çok güldük. Yarın kesin ağlayacağız." dedi Kumsal gülerek.

Biz neşeli bir şekilde konuşmaya devam ederken pizzanın bittiğini fark ettik. Yorulduğumuzu hissetmeye başlayınca son kez kızlarla örgü treni yapmıştık. "Asena kafanı çevirmesene." dedi Kumsal isyan ederek. "Ben kafamı geçirmezsem Alesya'nın saçını nasıl yapacağım?" dedi Asena. "Poponla yap kanka." dedi Kumsal gülerek. "Kanka ben o taktiği bilmiyorum sen uygula." dedi Asena. "Taman uyguluyorum." dedi Kumsal ve Asena'nın kafasının üstüne oturdu. Asu ile ben kahkaha atarken Asena Kumsal'a küfürler yağdırıyordu. "Lan insene." dedi Asena. " Yok burası çok rahat." dedi Kumsal gülerek.

Örgülerimiz bitince koltuklara yığıldık. Asena bacaklarını kafamın üstüne koydu. Asena'nın bacağına çimdik atınca Asena ayaklarını başımın üstünden çekip ovalamaya başladı.

"Hadi film izleyelim." dedi Asu heyecanla. Asu komedi filmi izleyelim diye tutturunca komedi izlemeye karar vermiştik.

Hep beraber oturmuş Romantik Komedi 2'yi izliyorduk. Bir ara baya gülmüştük. Olaylara 'bak bu senle Barlas ya da bu senle Barış' gibi benzetmeler yapmıştık.

Film bittiğinde Kumsal "Maske yapalım." diye bağırdı. "Ne maskesi? İki saat karton kesmekle mi uğraşacağız. Gidelim kırtasiyeden alalım." dedi Asena. Biz Asena'ya bakıp kahkaha atmaya başladık. Asena kaşlarını çatıp "Ne gülüyorsunuz?" dedi. "Kanka öyle maske değil cilt için yapılan maskelerden." dedim gülerek. "He şu reklamlarda olan. Öcüye benziyorsun hani. Onu neden yapacağız? Hem o ne işe yarıyor ki?" dedi Asena kaşlarını kaldırarak. "Kanka cildi tazeleştiriyor. Siyah noktaların geçmesini sağlıyor. Cildi güzelleştiriyor. O yaptığımız maskeye bağlı." dedi Asu. "Off! Ben ne bileyim?" dedi Asena arkasına yaslanıp. "Hadi kalkın maske yapacağız." dedi Kumsal heyecanla ve ayağa kalktı. Kumsal'ın arkasından biz de kalktık ama Asena kalkmadı. Kızlarla birbirimize bakıp Asena'nın yanına gittik. Ellerinden ben, sol bacağından Kumsal, sağ bacağından Asu tutup Asena'yı koltuktan fırlattık. Asena yüzünü buruşturup elini beline koydu. Biz o sıra gülüyorduk. Asena bize kötü kötü baktı ve ayağa kalkıp odadan çıktı. Bizim olduğumuz odanın çaprazında banyo vardı ve Asena banyoya girdi.

"İşte böyle dinleyeceksin Asena." dedi Asu ve yürümeye başladı. Biz de Asu'nun arkasından gittik.

Kumsal banyonun kapısını açtığında üstümüz sırılsıklam olmuştu. Karşımızda elinde boş kovayla duran Asena vardı. Sinsice bize sırıtıyordu. Resmen bir kova buz gibi suyu üstümüze boşalttı. "Öküz!" dedi Kumsal ve havluyla yüzünü sildi. "Dondum. Öl Asena öl!" dedi Asu ve Asena'nın üzerine doğru gitmeye çalıştı. Sadece çalıştı. Yer ıslak diye sülük gibi yere yapıştı. "Ya yeter. Ben bugün daha ne kadar yerle ilişkiye gireceğim? Sonunda hamile kalacağım." dedi Asu yerden kalkarken. "Bana beddua edersen böyle yeri boylarsın." dedi Asena gülerek. "Hadi maske yapacağız." dedim ve dolaptan maskeleri çıkardım.

Hepimiz maskeleri suratımıza sürerken Asena uzaylı görmüş gibi bir maskeye bir bize bakıyordu. "Asena sür şu maskeyi." dedi Kumsal. Asena kafasını tamam anlamında salladı. Asena ikide bir bize bakıyordu nasıl sürüyoruz diye o da aynı şekilde sürüyordu. Ben Asena'nın bu haline güldüm ve maskeyi sürmeyi devam ettim.

Sonunda maske sürmemiz bitmişti. Asena ve Kumsal aynadan kendine bakıp değişik hareketler yapıyordu. Gülümseyip kafamı olumsuz anlamında salladım ve "Hadi işimiz bitti. Geçelim oturma odasına." dedim. Kızlar kafalarını tamam anlamında sallayıp hep birlikte banyodan çıktık ve televizyon odasına geçtik.

"Bugün çok yoruldum ve çok eğlendim." dedi Asu. "Ben de çok eğlendim. Ne kadar düşsek de o bile eğlenceliydi." dedi Kumsal esneyerek. "Aynen çok eğlenceliydi. Bir daha tekrarlayalım." dedim. "Uykum geldi benim!" diyerek gözlerini ovuşturan Asena'ya baktık. Hepimiz bir anda esnedik. Bizim de geldiği için hep beraber Asena'nın yanına kıvrılıp sarılarak uyumuştuk

♤♡♢♧

"Asena çıksana kızım. Yemin ediyorum buraya işerim." diyen Asu'yla "Ne demek buraya işerim! Oraya işersen seni çişinle boğarım." diye bağırdı Asena. Kızlar yarım saattir Asena'nın tuvaletten çıkmasını bekliyor ve isyan ediyorlardı. Ben de kahvaltı hazırlıyordum. Kumsal da bana yardım ediyordu. Kahvaltı sofrasını kurduktan sonra kızlar da işlerini halledip aşağı inmişlerdi. Sofraya oturduğumuzda konuşmaya başlamıştık. Asena "Piçizler sizce bugün okula gelirler mi?" dedi. Kumsal "Geleceklerini sanmıyorum. Dün Barış'la konuştuk yani mesajlaştık. Bir kaç gün ortalıkta olmayacağı ve erkeklere yaklaşmamam konusunda uzun bir uyarı yaptı." diyerek gözlerini devirdi ve uzun uğraşlarla doğradığım domatesleri birer birer götürdü.

"Aynısı benim için de geçerli." dedim salatalıkları ağzıma atarken daha sonra Asena'yla aynı salatalığı çatala batırınca birbirimize gözlerimizi kısıp baktık. Aramızdan kuru çalı geçmesini beklerken Kumsal Asu'nun suratına domates fırlattı. "Halıyı batırdın, ne yapıyorsun ya?" diye çığlık attım. Asena da boşluğumdan faydalanıp salatalığı ağzına attı. Kumsal'a bakıp Rusça küfür edince bana uzaylı görmüş masum köylü gibi baktı. "Eben diyorum kanka Eben." dedim. Kumsal anlamış gibi yaptıktan sonra güldü. "Asena nasıl yedin salatalığımı? Off!" diyerek tepindim. Ben onu ne uğraşlarla doğramıştım. "Bebek gördüğümde dayanamıyorum. Ne yapayım kankaların kankası." dedi. "Öleyim de kurtulun benden." dedim otururken. Asena ellerini iki yana açıp "İnşallah." dedi. "Gıcık" dedim. Kumsal ve Asu "Ya! Hayır öyle demesene manyak. Bir de ölürsen ne olacak?" dediler aynı anda. Bu aralar aynı anda baya konuşmaya başlamışlardı. Asena kızlara bakıp "Of! Hemen abartır zaten iki mal." dedi. Hepimiz gülmeye başladık.

Kahvaltıdan sonra sofrayı toparlayıp odaya çıktık. Okul formalarımızı giymiştik. Çantama beden için bir kaç parça kıyafet attım. Kızlar da işlerini halletmişlerdi. Dolabımdan bir kaç parça da kıyafet almayı ihmal etmemişlerdi. Evden çıktıktan sonra okul yolunu tutmuştuk. Asena "Elim hala acıyor ama bedensel olarak değil ruhsal olarak." dedi. Asu ona dönüp "Asena lütfen artık bize Barlas falan deme. Toparla kendini aklından çıkar onu o çocukların işi gücü bizimle oyun oynamak. Bunu göremiyor musunuz? Onlar KÖ-TÜ." dedi. Haklıydı fakat bunu kalbine anlatamıyorsun işte.

Kumsal "Asu haklı erkeklere hiç bir zaman güven olmaz. Bugün sana güler. Ertesi Gün şekil A örnek 1: Asena, öper. Sebebi ise oyundur ya da seni hiç bir zaman gerçekten sevmemiştir." dedi. Bu düşünceyle yıkılmıştım. Çağan'ın benimle yani duygularımla oyun oynaması çok alçakça olurdu ama duygularımla oynadığını düşünmüyordum. Oyun olması fazla saçma ve gereksiz olurdu. İlk öpücüğümü aldığını biliyordu. Kıskandığında çıkan damarlarını görüyordum. Beni sevmiyor ya da benden hoşlanmıyor diyemezdim çünkü kendi ağzıyla söylemişti.

Kafam artık o kadar karışmıştı ki çözülemez bir düğümün içine düşmüştüm. En iyisi fazla düşünmeyip olayları akışına bırakmaktı. "Ee! Bugün beden sınavı vardı değil mi?" dedim konuyu değiştirmek adına. Asena "Evet. Fatih Hoca yine canımızı çıkartacak." dedi.

Okul bahçesine vardığımızda Berkan ve tayfası da oradaydı. Piçizler ortalıkta gözükmüyorlardı. Berkan "Günaydın sevgilim." diyerek kolunu Asu'nun omzuna attı. Ben yine dilimi çıkarıp iğrendiğimi belirttim. Kızlar da gözlerini devirmiştiler. Hep beraber sınıfa doğru gidiyorduk. Daha doğrusu beden kıyafetlerini giymeye gidiyorduk. Malum bizi bekleyen iki ders beden ve bir de beden sınavı vardı. "Kızlar kıyafetleri giyinelim sonra hocadan top alırız biraz sınava kadar takılırız." dedim. Kızlar da onaylayınca beden kıyafetlerimizi giymiştik.

Kumsal üzerine yapışmış olan sarı sweati giymişti. Asena ona dönüp "Ooo! Kumsal Hanım bakıyorum da sarı sweati çok sevdiniz. Acaba sarı sweati değil de Barış'ı seviyor olmayasın?" dedi. Hepimiz kahkaha atarak Kumsal'ın ne diyeceğini çok merak ediyorduk. "Acaba Kumsal Hanım bir açıklama yapacak mı?" dedim. Kumsal güldükten sonra gözlerini devirip. "Barış ne alaka canım sarı sweati sevdiğimi biliyorsunuz." dedi. Asu "Kanka bu sweat Barış'ın değil miydi?" dedi sırıtarak. Kumsal "Olabilir ama bu onun sweati olduğu için değil bir kere tamam mı?" dedi. Asu "Kesin öyledir." dedi. Kumsal trip atar bir şekilde önden giderken biz de gülerek arkasından gidiyorduk.

Fatih Hoca'dan topu aldıktan sonra bahçeye çıkmıştık. Aramızda Basketbol oynuyorduk. O sırada yanımızdan bir kız grubu geçiyordu. Kızlardan bir tanesi Kumsal'ı itince bu kızın Gamze olduğunu hatırladım.

Arkasında da Sıla ve Burcu vardı. Bunlar peşin peşin veriliyordu bize herhalde.

Elimdeki Basketbol topunu bir iki tur hiç bir şey yokmuş gibi sektirdim. Yine aklımda sinsilikler dolaşıyordu. Ardından tüm gücümle topu Gamze'nin kafasına attım. "BASKET!" diye bağırıp yerimde tepindim. Gamze yere 1.90 sümük gibi yapışınca kahkaha attım. Kumsal'la beşlik çakarken Asu arkada haykırarak Asena'yla gülüyordu. "Ya! Kıza ne yaptınız? Sizi mahvederim geri zekalılar." diye tepinen Burcu'yla yüzümü buruşturdum. Bu kız cırlamaktan başka bir şey yapmayan şımarık zengin kızlarındandı. Şansa bak benim en sevmediğim türden.

Asena "Kızım sen cırlamadan konuşamıyor musun? Yemin ederim şu basketbol topunu sana yediririm." dedi. Sıla "Ne diyorsun sen be? Ayı." dediğinde sırıtmıştık. Bu kızlarda ceviz kadar beyin yoktu. "Anlatamadık galiba ne yaparsın işte anlama kabiliyeti zayıf." dedim. Sıla "Kızım seni öldürürüm bak. Benimle adam akıllı konuş." dedi. "Kızlar duydunuz mu akıllı konuş dedi. Seninle adam akıllı konuşabilmek için önce senin cevizden küçük aklında beyin olması gerek." dedim yapmacık gülümsememle. "Alesya vurdu, gol oldu!" diye bağırdı Kumsal. Biz Kumsal'ın dediğine gülerken Burcu durmadan konuşarak Asena'yı sinirlendirmeye başlamıştı. Kız bu kadar zaman Barlas'la alakalı ne kadar içinde tuttuğu varsa dışarı satıyordu. Bu onun için hiç hayra alamet değildi. Asu artık dayanamamış olacak ki Burcu'ya bir tane tokat attı. Ağzım kocaman bir şekil açılırken kızın yüzünde çıkan kızarıklığa baktım.

Asu bile attığı tokadın hızını fark edememiş olmalı ki şaşırmıştı ama kıza şaşırmamıştı tabii. "Ben bu kadar hızlı tokat atabiliyor muydum?" dedi. Burcu ağlayarak giderken arkasından Sıla ve Gamze de gitmişti. Asena "Ne güzel vurdun sesi bozuk!" diyerek kolunu Asu'nun omzuna attı. Kumsal "Helal sana. İçimde zor tuttum bir tane de ben yapıştıracaktım artık, iyi yaptın." dedi.

Hepimiz aşağıdaki beden sırasında sıra olmuştuk. Hoca yoklamayı aldıktan sonra sınav kısmına geçmişti. Şınav ve mekik çektirecek sonra da bir tur masa tenisi oynatacaktı.

Fatih hoca ilk kızları sınav yapacaktı. Aslında kız ve erkeğin ayrı olması iyi olmuştu. Erkeklerin yanında şınav, mekik çekemezdim.

"Evet şimdi kızlar benimle birlikte 11/E sınıfına gideceğiz." dedi Fatih hoca ve yürümeye başladı. Biz de Fatih hocanın arkasında gitmeye başladık. "Kanka neden 11/E sınıfına gidiyoruz?" diye Kumsal sordu. "Canımız istedi kanka. Sen hangi sınıfı istersin talebin var mı?" dedi Asena dalga geçerek. Kumsal Asena'nın omzuna vurup "Ya ben ciddi ciddi soru soruyorum. Hemen dalga geçme." dedi Kumsal isyan ederek. Asena gülüp "Nereden bileyim Kumsal. Demek ki sınıf boş olduğu için gidiyoruz." dedi Asena. "Mantıklı." dedi Kumsal düşünerek. Asu Kumsal'ın kafasına vurup "Sussana kızım. Şu sweati giydin Barış gibi mal oldun." dedi. Ben Asu'nun dediğine gülerken Kumsal'ın dediği lafa şaştım. "Sen Barış'a kurban ol be!" dedi Kumsal. Hepimiz gözlerimizi büyütüp şaşkınca Kumsal'a baktık. Kumsal ne dediğinin farkında olacak ki "Yani şey demek istedim. Sweate kurban ol demek istedim." deyip Kumsal hızlıca yürümeye başladı. Ben arkadan Kumsal'a bakarken "Kumsal abayı yakmış." dedim gülerek. Asena gülerek başını olumsuz anlamda salladı ve o da yürümeye devam etti. Ben ve Asu da onların arkasından gitmeye başladık.

"Asena Eda Sert geç şınav çekmeye başla." dedi Fatih hoca. Asena da hırkasını çıkartıp şınav çekmek için koydukları uzun mindere gidip şınav pozisyonu aldı. İlk Asena başlamıştı. Liste sırasında kız olarak ilk Asena geliyordu. "Bir tane çekip bırakır." dedi Burcu gülerek. Göz devirip onlara cevap vermemeye karar verdim. Önüme dönüp Asena'yı izlemeye başladım. Asena'nın iyi çekeceğinden emindim. "Başlayabilirsin Asena." dedi Fatih hoca. Asena kafasıyla tamam anlamında sallayıp çekmeye başladı.

Ben şaşkınca Asena'yı izliyordum. ''Tamam on tane kesin çeker dedim ve sonra bırakır ama bu kadar da değil.'' dedi Kumsal. Şuan 37 tane çekmişti Asena. "Tamam Asena kalk." dedi Fatih hoca. Asena şınavını kırka tamamlayıp yerinden kalktı. Fatih hoca durdurmasaydı kesinlikle devam ederdi. "Mekiğe yat Asena." dedi Fatih hoca. Asena mekiğe yatıp çekmeye başladı.

Asena mekiği de bitirdikten sonra yanımıza geldi. "Kanka mekiği kaç çektin? Bir yerden sonra saymayı bıraktım." dedi Kumsal gülerek. "50 yaptım. Anlamıyorum ki her defasında Fatih hoca beni durdurdu. Halbuki hem şınavı hem mekiği daha çekerdim." dedi Asena. "Acaba ben kaç tane çekeceğim." dedim heyecanla. Kızlar bana bakıp güldüler ve şınav çeken kızlara döndüler.

"Alesya Korkmaz sıra sende." dedi Fatih hoca. Heyecanla mindere gidip şınav pozisyonu almaya çalıştım. Sadece çalıştım. Çünkü şınav pozisyonunu bilmiyordum. Sınıftaki kızların hiç birisi düzgün çekememişti zaten.

Asena yanıma gelip "Kanka kalçanı indirsene." dedi gülerek. Kalçamı indirip Asena'ya baktım. Asena olumsuzca başını sallayıp iki yana açık olan ayaklarımı kapattı ve ellerimi doğru pozisyona getirdi. "Şimdi başlayabilirsin." dedi Asena. Kafamı tamam anlamında sallayıp şınav çekmeye başladım.

Birinci çekişimde sülük gibi yere yapıştım. Ben şu şınavdan neden bir şey anlamıyorum? "Tamam Alesya şimdi mekiğe yat." dedi Fatih hoca. Kafamı tamam anlamında sallayıp mekiğe yattım ve çekmeye başladım.

Yerimden kalkıp kızların yanına gittim. Mekiği iyi çekmiştim ve bunun için seviniyordum. "Aferin mekiği iyi çektin kanka ama şınavına bir şey demeyeceğim." deyip güldü Asu. "Bilseydim bir tane çekeceğini hiç doğru pozisyon alman için uğraşmazdım. Asu ve Kumsal'ın pozisyonunu da düzelttim ve ikisi de on bir yaptı ama kanka bir nedir ya?" dedi Asena isyan ederek. "Ya ne olmuş? Çekemiyorum ama otuz mekik çektim." dedim tatlı tatlı gülümseyerek. "Neyse iyi yaptık. Diğer kızlar şınavı ve mekiği hiç çekemedi." dedi Kumsal gülerek. Kumsal doğru söylüyordu. Biz diğer kızlardan daha iyi çekmiştik.

Zil çaldığında soyunma odasına gidip formalarımızı giymeye başladık. Soyunma odasında sadece dördümüz vardık ve bu da bizim işimize geliyordu.

"Piçizler yok ya onların yokluklarını çok hissediyorum." dedi Asu. " Ben de." dedim dudağımı büzerek.

Çağan'ı görmeyeli iki gün olmuştu ama ben yine de onu özlüyordum. O gün akşam onu öptüğüm aklıma gelince utanmıştım ve yanımda olmadığı halde heyecanlanmıştım. Onunla bir daha böyle an geçiremeyeceğimi bilmek beni çok üzüyordu. Keşke olaylar böyle olmasaydı da hep onun yanında olabilseydim.

Düşüncelerimden kurtulmak için başımı sağa sola salladım ve kızlara baktım. Asena ve Kumsal üstünü giymiş sandalyede oturuyorlardı. Asena dümdüz bir şekilde duvara bakıyordu. Başkası olsa neden baktığını anlamazdı ama biz çok iyi anlıyorduk. Düşünüyordu o da benim gibi. Kumsal kulaklığı takmış şarkı dinliyordu. Asu ise benim gibi hala üstünü giyiniyordu.

Üstümü giyindiğimde sandalyeye oturdum. Asena'ya baktığımda hala duvara bakıyordu. Kaşlarımı çattım ve "Asena gelebilir misin?" dedim. Asena gözlerini yavaşça duvardan çekip bana baktı ve ayağa kalktı. Kumsal müzik dinlediği için duymamıştı ama Asu meraklı gözlerle bana bakıyordu. Ağzımı oynatarak 'Yok bir şey.' dedim. Asu iç çekip telefonuyla oynamaya geri döndü.

Asena yanımdaki sandalyeye oturdu ve bana baktı. "Ne oldu Alesya?" dedi soğuk sesiyle. Kaşlarımı çattım. Asena eski Asena olmuştu resmen. İlk tanıştığımızda böyle konuşuyordu ama iki ay sonra o soğuk sesin yerini sıcak almıştı. Başımı olumsuz anlamda sallayıp " Asıl sana ne oldu Asena? Ne düşünüyorsun?" dedim. Asena ilk yere baktı. Ne diyeceğini düşünüyordu. Başını yerden kaldırıp tekrar bana baktı. "Barlas o akşam bana eski Asena nerede dedi. Ben şu zamana kadar hiç kimseden korkmadım Alesya ama ilk defa birisinden korkuyorum. Korktuğum kişi de sevdiğim kişi. Nasıl bir his biliyor musun? Onun yanında olmamak, yanında olduğunda korkmak." dedi Asena iç çekip. Asena şu son zamanlarda cidden çok değişmişti. Barlas'ı sevdiğinden beri yumuşamıştı. Yeni bir duygu edinmişti ve o duygu ile yumuşamıştı. "Biliyorum Asena. Çağan'dan hoşlanıyorum ve onun yanında olamıyorum. Bir de benden hoşlandığını biliyorum. Bazen oyun mu diye düşünüyorum ama oyun olsa o dövmeyi yapmazdı." dedim. Çağan'ın benden hoşlandığı aklıma gelince hafif gülümsedim. Bu düşünce bile beni çok mutlu ediyordu.

"Bari seni neden öptüğünü, neden sarıldığını, neden o dövmeyi yaptığını biliyorsun. Senden hoşlandığı için yapıyor." dedi Asena ve konuşmasına devam etti. "Barlas öpüyor, sarılıyor ve nedeni ise oyun. Bana diğer kızlardan farkın yok diyor sonra öbür kızlar gibi değilsin diyor. Bazen bana baktığını yakalıyorum. Direkt gözünü kaçırıyor. Seninki sevgiden Alesya, benimki ise oyundan ibaret." dedi Asena üzgün bir şekilde.

Asena'nın durumu zordu. Aslında hepimizin durumu zordu ama bu zorluğu atlatmak zorundaydık. Bu hislerini nasıl bir kenara fırlatacağımı bilmiyordum ama bir yolunu bulmam lazımdı.

Zil çaldığında ayağa kalktık. Kumsal'ın yanına gidip kulaklığı çektim. Kumsal bana bakıp "Ne yapıyorsun?" dedi kaşlarını çatıp. "Kalk hadi zil çaldı. Ders başlayacak." dedim. Kumsal da kafasını tamam anlamında sallayıp o da sandalyeden kalktı. Kumsal da kalkınca soyunma odasından çıkıp sınıfa doğru yürüdük.

Sınıfa geldiğimizde yerlerimize oturduk. Ders tarihti ama piçizler olmadığı için yer değiştirmedik. "İlk defa tarih dersi sıkıcı geçecek." dedi Kumsal arkasını dönüp. "Aynen sıkıcı geçecek. Ateş bana sataştığı zaman kızıyordum ama hoşuma gidiyordu." dedi Asu gülümseyerek. " Yeter şu durumdan çıkalım. Ne olursa olsun düşmanız bunu aklımıza sokmamız lazım." dedi Asena kaşlarını çatıp.

Asena doğru söylüyordu. Düşmandık ve düşmanlığımızı bilmemiz lazımdı. Sıkıntıdan başımı sıraya koyup düşüncelerimden onu atmaya çalışıyordum. Ne kadar çabalasam da yine geliyordu aklıma onun güzel gülümsemesi.

Hoca geldiğinde ayağa kalktık. "Oturun." dediğinde hoca yerlerimize oturduk. Hoca ise ders işlemeye başladı.

"Ben dersi daha dinleyemem. Sıkıldım." dedi Asena ve başını sıraya koyup yatışa geçti. Daha derse başlayalı 10 dakika olmuştu ve benim de canım sıkılmıştı. Sınavlar bitmişti zaten dinlemenin bir anlamı yoktu. Ben de başımı sıraya koyup gözlerimi kapadım.

"Lan!" diye birisinin kulağıma bağırmasıyla yerimden sıçradım. Şaşkınca etrafa baktım. Asu ve Kumsal gülüyordu. Asena ise hala uyuyordu. "Ne yapıyorsunuz?" dedim esneyerek. "Ne yapalım kızım uyanmadınız bir türlü. Neyse şimdi sıra Asena'yı uyandırmakta." dedi Asu sinsice. "Alesya'yı sen uyandırdın Asena'yı ben uyandırayım." dedi Kumsal şirince sırıtıp. "Geç uyandır. İnşallah dayak yemezsin çünkü her Asena'yı uyandırmaya çalıştığımızda dayak yiyoruz." dedi Asu gülerek.

Kumsal da elini açıp yukarıya bakarak dua etti ve Asena'nın yanına geçip oturdu. Asena'nın kulağına eğilip tam bağıracakken geri çekildi. "Ben korktum." dedi Kumsal gülerek. Ben de gülüp "Hadi kanka uyandır." dedim gülerek. Kumsal gözlerini kısıp " Pis hainler. Neyse ben onu nasıl uyandıracağımı biliyorum." dedi Kumsal ve arkasına yaslandı. "Oha bu kızın Barlas'ın yanında ne işi var ama çok güzel kız." dedi Kumsal. Ben Asu ile gülerken Asena yerinden fırladı ve şaşkınca etrafına baktı. "Neredeler?" dedi kızgınca bize bakıp. Kumsal orta parmağını kaldırıp Asena'ya gösterdi "Bak kanka burada." dedi. Biz kahkaha atarken Asena Kumsal'ın kafasına vurdu. "Ya ben seni her uyandırdığımda dayak yemek zorunda mıyım?" dedi Kumsal isyan ederek ve ayağa kalkıp kendi sırasına geçip oturdu. Asu da Kumsal'ın yanına oturdu ben de sırama yani Asena'nın yanına geçip oturdum.

"Ya Asena uyandığında o yüz ifadesi neydi ya? Keşke çekseydim." dedi Asu gülerek. "Bu konuyu kapayabilir miyiz? Sabahtan beri bu konu hakkında konuşuyoruz." dedi Asena bıkkınca nefes verip. "Kanka sen bizim elimize bir haftalık koz verdin. Sence biter mi?" dedi Kumsal gülerek. "Bir hafta mı? Bir ay olmasın o?" dedim gülerek. "Abarttınız." dedi Asena göz devirip. "Kanka sen kıskanınca nasıl bir canavar oluyorsun?" dedi Asu gülüp. "Senin bu hallerini de görecek miydik?" dedim dalga geçerek. Asena gözlerini devirip başını sıraya koydu. Biz de Asena'nın bu haline güldük.

Biz kızlara sohbet ederken zil çaldı. Bir kaç dakika sonra hoca içeriye girdi ve ders anlatmaya başladı. Bende dersi dinlenmeye başladım.

"Biraz hızlanın ya!" dedi Duhan sabırsızca. "Ya dur toparlanıyoruz işte." dedim göz devirerek. Çıkış saati gelmişti ve Duhan'ın hangi ara hazırlandığını anlamamıştım. Hazırlanır hazırlanmaz bizim sınıfa çökmüştü.

"Ya hadisenize." dedi Duhan. Asu Duhan'ın kafasına geçirip "Hadi hazırlandık yürü." dedi Asu ve sınıftan çıkış yaptı. Duhan kafasını ovalayarak yürüdü. Bizde onların arkasından yürüdük.

Okul bahçesinden çıkarken "Sınavlar bitti lan!" diye bağırdı Duhan. Biz Duhan'a gülerken " İki hafta sonra 1. dönem bitiyor. 15 tatile hazır mıyız koçlarım?" dedi Asu gülerek. "Hazırız." diye bağırdık hep birlikte. Biz kahkahalar içinde yürürken Duhan'ın dediği şeylerle gülmemiz kesildi. "Barlas ve çetesi nerede?" diye sordu. "İki üç gün buralarda olmayacakmışlar." dedi Kumsal. "Demek ki pis işlerini halletmek için gittiler." dedi Duhan kaşlarını çatıp.

Herkes suskundu ve ben bu ortamdan çok rahatsız olmuştum. Ortamı neşelendirmek için "Sınavlar bitti. İki hafta sonra okullar bitecek. Sen kimsin okul? Bak biz seni yendik." dedim melodili bir şekilde. Duhan kafama yavaşça vurup "O nasıl şarkı uydurma. Sen şarkı yazma." dedi gülerek. Herkes gülmeye başlamıştı ve ben bu ortamdan çok hoşnut olmuştum. Gülümseyerek onların önüne geçtim ve zıplayarak uydurduğum şarkıyı söylemeye başladım. Duhan ve kızlar ise arkamdan bakıp bana gülüyordu.

"Sınavlar bitti. İki hafta sonra okullar bitecek. Sen kimsin okul? Bak biz seni yendik. Sen kimsin!" diye şarkımı söyleyerek karşıdan karşıya geçmek için kaldırımdan indim ve şarkımı söylemeye devam ettim. Duhan ve kızlar hala bana gülüyorlardı.

Ben şarkımı söylerken üstüme gelen arabayı gördüm. Yolumu başka yöne hızla değiştirdim ama araba benim gittiğim yöne sürmeye devam etti. İnatla gelmeye devam ederken hızlanmıştı. En son hissettiğim şey ise kafamı sertçe kaldırım taşına vurduğum ve görüntünün sessizce kaybolduğuydu.

♤♡♢♧

Evet! Bölüm bitti. Yazar 3 'ten bol öpücükler♢

Alesya sizce ölecek mi?

Alesya ölürse üzülür müsünüz¿

Alesya ve Çağan arasında neler olacak?

Kızlar sizce araba olayına ne tepki verecekler?

Çağan Alesya'ya araba çarptığını öğrenince ne tepki verecek?

Çağan hakkında ne düşünüyorsunuz?

Asena Barlas'tan vazgeçip Miraç olayını atlatabilecek mi?

Kumsal ve Barış nerede? Diyenler?

Asu ve Ateş nerede? Diyenler?

Vote+Yorum ❤

İg:psikozlarwattpad
♤♡♢♧

Continue Reading

You'll Also Like

4K 386 11
jeongguk: kendini sev chaeyoung, mutlu ol karahindiba.
126K 12.4K 17
TAMAMLANDI. *** "Yarım kilo kestane alabilir miyim?" ***
1.6M 95.5K 60
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
799K 46.4K 34
Kuru öksürükleri durmadı bir süre. Boğazının acısını ben hissetmiş gibi yüzümü buruşturdum. Hastalığı benden kaptığı için kendimi iki kat kötü hissed...