PSİKOZLAR

By psikozlukdizboyu4

220K 12.6K 8.3K

Karanlık deponun içerisinde başlayan bir oyun. Sanki bir oyun masasında gibiydiler. Sadece Psikozlar vardı am... More

TANITIM
TANITIM 2
1.Bölüm ~KURTARICI MELEKLERİM~
2.Bölüm ~TOP~
3.Bölüm ~KAVGA~
4.Bölüm ~KAPAT HAYRİYE KAPAT~
5.Bölüm ~STALKÇI PİSLİK~
6.Bölüm ~SUSHİBA~
7. Bölüm ~BADANA KAVGASI~
8.bölüm ~KOMŞU ÇOCUKLARI~
9.Bölüm ~PİÇİZLER VE BOYALILAR~
10.Bölüm ~TEMİZLİK GÜNÜ~
11.Bölüm ~FOTOĞRAFLAR~
12.Bölüm ~ATARLI GENÇ~
13.Bölüm ~KIZGIN~
14.Bölüm ~PİÇİZLER GAY Mİ?~
15.Bölüm ~ORTALIK KARIŞIYOR~
16.Bölüm ~SARMA~
17.Bölüm ~İLİŞKİ DURUMU KARIŞIK~
18. Bölüm ~BOK BEYİNLİ~
19.Bölüm ~YENİ PİÇİZ DOĞUYOR!~
20.Bölüm ~SÜNGER BOB~
21.Bölüm ~BALON AŞKI~
22.Bölüm ~YANINIZDAKİ ÇOCUKLAR KİMDİ?~
23.Bölüm ~SAKIN UNUTMA BANA ACI ÇEKTİRMEYİ~
24.Bölüm ~KIZ İSTEME~
25.Bölüm ~ÖLÜM GİBİ HAFTA SONU~
TANITIM VİDEOLARI❤
26. Bölüm ~HASTAYIZ~
27.Bölüm ~HERŞEY YENİ BAŞLIYOR~
28.Bölüm ~BEKLENMEYEN~
29.Bölüm ~SENİ KORUMA DUYGUSU~
31.Bölüm ~BÜYÜK SIR~
32.Bölüm ~ÇAĞAN'IN KIZI~
33.Bölüm ~ÇIKMA TEKLİFİ~
34. Bölüm ~SIRLAR AÇIĞA ÇIKIYOR~
Tanıtım Videoları 2 ~Sadece Kızlar~
Tanıtım Videoları 3 ~Sadece Erkekler~
DUYURU●SORU~CEVAP
35.Bölüm ~SENDEN NEFRET EDİYORUM~
36. Bölüm ~ANİ ÖLÜM!~
37.Bölüm ~HER ŞEY BİTTİ~
38.Bölüm ~YENİDEN Mİ?~
39. Bölüm ~NE OLUYOR BURADA?~
40.Bölüm ~SENİ SEVİYORUM~
MERHABA
41.Bölüm~NEDEN YA, NEDEN?~
42. Bölüm ~YILBAŞI~
43. Bölüm~ MAHŞERİN DÖRT KUŞU~
44.Bölüm ~ÖZGÜRLÜĞÜN 1. GÜNÜ~
45.Bölüm~UNUTMA SEANSI!~
46.Bölüm ~ATEŞ'İN İNTİKAMI~
47.Bölüm ~HIRKA~
48.Bölüm ~MASAL GİBİ~
49.Bölüm~OYUN BAŞLIYOR!~
50.Bölüm ~İNTİKAM~
51.Bölüm ~KİBRİT~
52.Bölüm ~PEMBE MEZARLIK~
53. Bölüm ~ KÜÇÜK BİR ÖPÜCÜK~
54. Bölüm ~ YANLIŞ YOL!~
55.Bölüm ~TATLI KÜÇÜK YALANLAR~
56.Bölüm ~OYUN MU? GERÇEK Mİ?~
57.Bölüm ~SIRLARLA DOLU ÖPÜCÜK~
58.Bölüm ~ÇIKIŞ KAPISI~
59.Bölüm ~ALKOL ETKİSİ~
60.BÖLÜM ~DUHAN AŞIK OLDU~
61.Bölüm ~GÜÇLÜ~
62.Bölüm ~DİKEN~
63.Bölüm ~OYUN~
64.Bölüm ~BEBEK GELİYOR!~
65.Bölüm ~İŞ BİRLİĞİ~
66.Bölüm ~2 ŞOVALYE,1 PRENSES~
67.BÖLÜM ~FİNAL~
DUYURU!
~Sorular~
~Cevaplar~
DUYURU!
~PSİKOZLAR 2 KESİT~

30. Bölüm ~İŞLER DEĞİŞİYOR~

2.6K 148 31
By psikozlukdizboyu4

Asu Lina'dan...

Berkan ve tayfası ile parkta buluşma kararı almıştık. Bu yüzden üzerimi giyinip saçlarımı yaptım ve aşağı indim. Annem ve abim de salonda oturuyorlardı. Salona kafamı uzatıp ''Anne ben çıkıyorum." dedim ve kafamı geri çekiyordum ki klasik soru yağmuruna tutuldum. Abim ''Nereye gidiyorsun? Evde otur da yüzünü görelim.'' dedi ama hafif bir ima sezmiştim ses tonundan. Annem ''Nereye gidiyorsun kızım? Otursana bizimle.'' demişti beni düşünürcesine. ''Kızlarla buluşacağız anne. Başka zaman otururum.'' deyip evden çıktım. Annemi ve babamı çok seviyordum ama yıl içerisinde bana kısıtlı bir zaman ayırmaları beni üzüyordu. Onlara verdiğim değer çok fazlaydı ve onların da bana verdikleri değerin farklı olduğundan şüphem yoktu. Onları az görüyor olduğum için de içimde bir yerlerde onlara kızgındım. Her ne kadar benim için uğraşsalar da aramızdaki bu mesafenin olması kötü hissettiriyordu. En kötüsüyse yalnız hissettirmesiydi tabii. Annem de bunun farkında olduğu için pek üstelemiyordu ve olabildiğince düzeltmeye çalışıyordu. Tek istediğim benimle geldiği için değil içinden gelerek vakit geçirmesiydi. Ama bunu yapmıyordu.

Yolda giderken Kumsal'la karşılaşmıştık. "Nasılsın?" dedim Kumsal'a. "İyiyim sen nasılsın?" dedi. Düşünceli bir hali vardı. "İyiyim ben ama sanki sen iyi değilsin. Ne düşünüyorsun?" dedim. "Bir kaç aydır yaşadıklarımızı düşünüyorum Asu. Yaşadıklarımız garip değil mi?" dedi üzgün sesiyle. "Garip, çok garip. Bazen ben de anlamıyorum ne yaşadığımızı. Sanki bir oyunun içine girmişiz gibi." dedim. "Kaç seviyeli bir oyun olduğunu bilmiyorum ama biz daha yeni 1. seviyeyi bitirdik ve 2. seviyeye geçtik." dedi derin nefes verip. "Nasıl yani?" dedim anlamayarak. "Şuana kadar yaşadıklarımız bir şey değildi diyorum. Berkan ile tayfası ve Piçizler birbirinden hoşlanmıyor. Sanırım aralarında bir şey oldu ve bu konuda bize de zarar vereceklermiş gibi geliyor." dedi endişeyle. "Ben zannetmiyorum. Berkan ve diğerleri zarar görmemize izin vermez." dedim gülümsemeye çalışarak. "Bilmiyorum." dedi Kumsal.

Kumsal haklı olabilirdi ama bu konu bize nasıl zarar verebilirdi ki? Piçizler ile aramız iyi değildi, bazen anlaşabiliyorduk. Berkan'ın yanında olduğumuz için bundan sonra eskisi gibi anlaşamayabilirdik. Bu yüzden zarar verebilme ihtimalleri vardı ama Berkan korurdu bizi. Ona güveniyordum. Sahiplenici bir yapısı vardı ve hepimizi sahiplenmişti. Asena'yı kardeşi olarak görüyordu ona asla zarar gelmesini istemezdi. Belki bizim okula gelmelerinin sebebi de bizi Piçizler'den korumaktı. Parka girdiğimizde herkes tam kadro buradaydı. Berkan ve tayfasından sadece Ece yoktu. Herkesle selamlaştıktan sonra Alesya ve Kumsal dün hakkında konuşmaya başladılar. Gülüşürken Berkan ''Size bir şey söylememiz gerekiyor.'' diyerek bölmüştü. Direkt meraklı meraklı sorularımızı yönelttiğimizde ''Ece size gösterecek.'' demişti Miraç. Ne gösterecekti ki? Meraklanmaya başlamıştım.

Ece parka girdiğinde ona baktım. Güzel bir kızdı. Kızıl saçlarına güneş vurunca daha da güzel oluyordu. Gözüm Ece'nin eline kaydı. Elinde laptop çantası vardı. Çantayı görünce daha da çok kaşlarımı çattım. Bize ne göstereceklerdi? ''Merhaba. Beklettiğim için özür dilerim.'' diyerek banklardan birine oturdu. Meraklı gözlerle Ece'ye bakıyorduk. Hepimizde teker teker gözünü gezdirip ''Bakmayın öyle.'' deyip çantanın fermuarını açmaya başladı. Dikkatle Ece'yi izliyorduk. 

''Ne göstereceksin?'' deyip Kumsal yerinde dikeldi. Sıkılmış bir şekilde nefesimi verirken Ece'nin telefonu bir anda çaldı. ''Efendim Oktay. Ne oldu? Tamam yarım saate oradayım.'' deyip endişeli bir şekilde çantayı da aldı ve kalktı.

Hepimiz hayal kırıklığıyla çantaya bakıyorduk. Ece ''Kızlar kusura bakmayın benim acil gitmem gerekiyor. Başka zaman gösteririm ben size. Görüşürüz.'' deyip kısa sürede gözden kayboldu. Arkasından şaşkınlıkla baktım. Bize ne göstereceklerdi? Ne ile alakalıydı?

Geldiğimizden beri sessiz olan Atalay'ın telefonu çaldı. "Efendim Oktay? Yok  olmadı o iş. Zamanı gelince olacak. Bir sıkıntı mı var Oktay? Tamam  hemen geliyoruz biz." deyip telefonu tekrar cebine koydu. Berkan'a işaret edip onun da kalkmasına sebep oldu. Kendi aralarında konuştuktan sonra Berkan "Kızlar bizim bir işimiz çıktı. Acil gitmemiz gerek." diyerek geldi ve bana sarıldı. "Görüşürüz Asu." dedi. "Konuyu söyleyin." dedi Asena sinirle. "Öyle gidemezsiniz." dedi Asena ardından. Haklıydı Asena. Bizi buraya toplamışlardı ama hiç bir şey söylemeden gidiyorlardı. "Barlas ve çetesinden uzak durun. Size bir şey olmasını istemiyoruz." dedi Anıl. "Neden peki?" dedi Alesya. "Etraftan, okuldan duymuşsunuzdur iyi olmadıklarını. Size zarar verirler, kullanırlar. Sizi düşünüyoruz, dikkat edin kendinize." dedi Berkan bize gülümseyip. "Biz sizi her olaydan korumaya çalışacağız ama şuan gitmemiz lazım." dedi Araf. "Gidelim artık. Geç kalacağız." dedi Atalay ve arabaya doğru yürümeye başladı. "Görüşüz kızlar." deyip Berkan arabalarına binip uzaklaştılar.

Kızlarla şaşkınlıkla çardağa oturduk. "Ece'nin bize göstereceği şeyi merak ediyorum." dedim. Hepimizin moodu düşmüştü.  "Ben de merak ediyorum ama bir yandan da öğrenmek istemiyorum. Korkuyorum." dedi Kumsal. "Bilmiyorum. Belki öğrenirsek bizim açımızdan iyi olabilir." dedim. "Berkan'ı duydunuz, Piçizler'den uzak durmalıyız." dedi Asena kararlı ses tonuyla. "Uzak dururuz ama bir şekilde tekrardan bir araya geliyoruz." dedi Kumsal. "Kavga ediyoruz sonraki gün hiç bir şey olmamış gibi davranıyoruz. Bu sizce normal mi?" dedim hayretle. "Değil." dedi Asena kaşlarını çatarak. "Her adımımıza dikkat etmek zorundayız." dedim. "Evet. Dikkat etmek zorundayız. Artık işler değişiyor." dedi Alesya.

Asena'nın telefonu çalınca telefonunu cebinden çıkartıp telefonunu açtı. "Efendim Duhan. Kızlarla parkta oturuyoruz. Benim evin aşağı sokağında. Ne zamana gelirsin? Tamam. Hadi görüşürüz." deyip kapattı. Ardından bize döndü. Telefonu cebine koyduktan sonra "Kızlar Duhan geliyor, evde sıkılmış." dedi.

Aklıma gelen fikirle gülümsedim. "Alışveriş merkezine gidelim." deyip hevesle kızlara döndüm. "Güzel olur. Duhan gelsin de gidelim." dedi Alesya da. "Gidelim de size bir sürprizim var." deyip kaşlarımı bir aşağı bir yukarı oynatmaya başladım. Aynı zamanda da sırıtıyordum. "Yine kim bilir ne düşünüyorsun?" dedi Asena kafasını olumsuz anlamda sallayıp. "Gidince görürsün bebeğim." deyip öpücük attım. Bu sırada da sokağa giren Duhan'ın sportif arabası gözümüze çarptı. Biz de parkın dışına çıktık.

Arabayı hemen önümüzde durdurup "Şşt! Atlayın bakalım güzellikler." deyip seksi gözlüklerini taktı. Yakışıklıydı. Her kızın düşeceği bir tipi vardı ama ben birine düşmüştüm zaten. O kişi kim mi? O da bana kalsın. Fazla beklemeden arabaya bindik ve ilerlemeye başladık.

Kısa bir sessizliğin ardından Kumsal "Hangi rüzgar attı seni buraya?" dedi Duhan'ı kastederek. Dikiz aynasından bir bakış atıp "Şey ya öylesine sizi göreyim dedim." deyip umursamıyormuş gibi aynaları kontrol edip tekrar yola döndü. "Kusura bakma Duhan'cım ama yalan söylediğin her halinden anlaşılıyor." dedim. "Asu sen de az detaycı değilsin(!)" dedi şaşkınlık içerisinde. "Ben öyleyim. Benden kaçmaz hiç bir şey." dedim kendimi överek. "Geçen gün okula bir çocuk geldi. Yeni gelmiş. Bir kızla takılıyorum ben de. Geldi yanımıza işte kızın yüzüne falan dokunuyor 'Nasılsın?' falan dedi. Ben de kalktım dedim 'Sen nasıl benim yanımdaki kıza dokunursun?' dedim çaktım kafayı çocuğun burnuna." dedi. Anlatırken o kadar hırslı anlatıyordu ki tekrar sinirlenmişti. Terlemişti bile. "Ee sonra ne oldu?" Bunu soran kişiyi tabii ki de söylemiyorum. Çünkü biliyorsunuz. "Sonra işte müdür yardımcısı, nöbetçi öğretmen falan geldi. Tuttu ikimizi aldı müdürün odasına. Konuştular falan bizle. 10 gün uzaklaştırmayı kitlediler bize. Zaten devamsızlık hakkım bitmiş bir de bana uzaklaştırma veriyorlar. Sınıfta kalacağım." dedi ve biraz soluklandı. "Sen de niye devamsızlık yapıyorsun? Sanki sınırsız devamsızlık hakkın var?" deyip Duhan'ın kafasına bir şaplak geçirdi Alesya. Çıkan sesle beraber hepimizi yine bir gülme almıştı. Duhan daha fazla gülmemize dayanamayıp kulağının tekini eliyle kapattı. Diğer eliyle de direksiyonu tutuyordu. Zorlanıyordu tutarken. Biraz daha gülersek canımızı tehlikeye sokacaktık. Kendimizi  tehlikeye sokmamak için gülmemizi kestik. "Devamsızlık yaptığını bir daha duymayayım Duhan." dedi Asena kaşlarını çatıp. "Zaten artık okula gelip gelmediğimi göreceksin ablacım." dedi Duhan yan koltuğunda Asena'ya bakıp Duhan lafını bitirdiğinde Kumsal ve ben "Ne?" dedik şaşkınlıkla. "Sen kaydını mı aldırdın?" diye sordu Asena. "Evet, aldırdım. Hem de nereye biliyor musunuz?" deyip sırıtmaya başladı.  "Nereye aldırdın? Hiç sorasım gelmedi ama neyse." dedi Alesya. "Tabii ki de sizin okula." deyip tekrar bir sırıtış yolladı. "Ne işin var senin bizim okulda?" dedi Kumsal. "Ya başka okul yoktu. Ben de sizin okula geleyim dedim. Kötü mü ettim ya?" deyip bize döndü. Bu sırada alışveriş merkezine de gelmiştik. Otoparka giriş için bilet sırasındaydık. "Okulda bir rezillik falan yaparsan tanımam seni orada." dedim. Alesya da beni onaylayarak "Ben de tanımam." dedi. Bu sırada da otoparka girip arabayı park etmiştik. Teker teker arabadan indik.

Kısa sürede alışveriş merkezine girmiştik. "Ee Asu hanım hani sürpriz?" dedi Asena. "Alışveriş yapacağız. Kış sezonu geldi. Artık alışveriş yapmamız lazım." dedim. Kumsal ve Alesya halinden memnunken Asena göz devirdi. "Söyleseydin babamım mağazasına giderdik." dedi Alesya. "Oraya sonra gideriz." dedim gülümseyerek. "O zaman alışverişe başlayalım." dedi Duhan ve yürümeye başladı. "Duhan alışverişi seviyor mu?" dedi Kumsal Asena'ya bakıp. "Kendine bakmayı seviyor ama gidip de hevesle alışveriş yapmaz. Annem ve babamın hep alışveriş yaptığı mağaza var. Orası bize hazırlar." dedi Asena. "Anladım." dedi Kumsal.

Mağazaya girdiğimizde ilk sweat kısmına gitmiştik. Hepsi bir birinden güzeldi. "Bak bu senenin modası bu." dedi Alesya elindeki kırmızı sweati gösterip. Cidden de modeli güzeldi. "Evet güzelmiş." dedi Kumsal. Asena'ya baktığımda mağazada bulunan koltuklardan birine oturmuştu. Duhan da erkek mağazasına gitmişti. "Asena sen de alışveriş yapsana." dedim kaşlarımı çatıp. "Gerek yok." dediğinde gözlerimi devirdim. "Asena kalk ve alışveriş yap." dedi Kumsal kesin bir dille. Asena bıkkınlıkla nefes verip yanımıza geldi ve siyah sweatlere bakındı. "Asena dünyada siyahtan başka renkler de olduğunu biliyor musun?" dedi Alesya. "Bak burada kırmızı bir sweat, burada da çok güzel rengi olan saks mavisi bir sweat var." dedi Kumsal elindeki sweatleri gösterip. Asena Kumsal'ın elindeki sweatlere bakıp hiç bir şey demeden saks mavisi olan sweati aldı ve denemek için kabine gitti. "Siyahtan başka bir renk alacak olması garip." dedim gülerek. "Asena'yı değiştireceğim." dedi Kumsal gülerek.  "Asena'yı değiştirmek zor Kumsal ama yine de kolay gelsin." dedi Alesya gülerek.

Etrafa bakınırken gözüme sarı siyah kareli, dar, mini bir etek çarptı. Elime alıp "Çok güzel." dedim hayranlıkla. "Cidden de çok güzelmiş." dedi Alesya. "Bir dakika." deyip Kumsal yanımızdan ayrıldı. Ben hala eteğe bakarken Kumsal elinde siyah boğazlı kazakla geldi. "Bu ikisi güzel olur. Al dene." dediğinde elindekini aldım. O sırada da Asena kabinden çıktı. Sweat üzerine tam oturmuştu ve yakışmıştı. "Bu renk sana yakıştı." dedi Alesya. "Evet güzel oldu." dediğinde  Kumsal, "Tamam." deyip Asena kabine geri döndü. "İnsan bir tepki verirdi." dedi Kumsal. Ben de kabine girip elimdekilerini denedim.

Eteği giydikten sonra Kumsal'ın verdiği boğazlı olan siyah kazağı giydim. Aynaya baktığımda üzerime tam oturmuştu ve çok güzel olmuştum. Bu kombini beğendim. Kızlara göstermek için kabinden çıktım. Kıyafetlere baktıkları için kızlara seslendim. Bana baktıklarında gözlerini büyültmüşlerdi. "Neden öyle bakıyorsunuz?" dedim şaşkınlıkla. "Çok güzel olmuşsun." dedi Alesya. "Teşekkür ederim." dedim gülümseyerek. "Harika bir kombin." dedi Kumsal. "Altına ince siyah çorap giyerse daha güzel olur." dediğinde şaşkınlıkla Asena'ya baktık. Asena'nın dediği doğruydu ama ondan böyle bir şey beklemiyorduk. "Öyle bakmasanıza moda cahili değilim. Modadan anlarım ama uygulamam. Rahat takılmayı seviyorum." dediğinde güldük.

Sonunda alışverişimiz bitmişti. "Çok güzel şeyler aldık." dedi Alesya gülümseyerek. "Denemek için sabırsızlanıyorum." dedi Kumsal heyecanla. "Güzel gündü." dedim. "Çok güzel gündü." dedi Asena gözlerini devirip. "Öyle deme senin için de güzel şeyler aldık." dedim. "Şuan bütün poşetleri ben taşıyorum. Sizin elinizde bir iki tane var." dedi Asena bıkkınlıkla. "Biz senin kadar kuvvetli değiliz ki Asena. O yüzden sana verdik." dedi Alesya. "Duhan'ı arayın da gidelim. Ellerim dolu benim." dedi Asena. "Ben arıyorum." dediğinde Kumsal Alesya Kumsal'ı durdurdu. "Karşıya bakın." deyince Alesya'yla karşıya baktık. Gördüğüm görüntüyle şaşkınlıkla gözlerimi büyülttüm.

Duhan'ın elinde bir sürü alışveriş poşeti vardı. Bizden daha çok alışveriş yapmıştı. "Duhan hani alışverişi hevesli yapmıyordu Asena?" dedim şaşkınlıkla. "Ben de şaşırdım şuan." dediğinde Asena "Ciddi misin?" dedi Kumsal. "Her alışverişe çıktığımızda böyle yapmaz ve aldıklarının çoğunu da giymez. Dolapta daha etiketi olan çok kıyafeti vardır." dedi Asena. "İsraf." dedim başımı olumsuz anlamda sallayarak. "Annem de ihtiyacı olanlara veriyor." dediğinde Asena "İyi yapıyor Mürvet teyze. Benim de annem öyle yapıyor. Yardım vakıflarına bağışlıyor." dedi Alesya. Benim de annem ihtiyacımız olmayanları ihtiyaç sahiplerine veriyordu. "Benim babamın mağazaları olduğu halde ben bu kadar alışveriş yapmadım." dedi Alesya gülüp.

Duhan yanımıza geldiğinde otoparka doğru indik bir yandan da Asena Duhan'a kızıyordu. "Babama söyleyeceğim kredi kartını elinden alsın." dedi Asena. "Durduramadım kendimi." dedi Duhan şoför koltuğuna binip. Biz de elimizdeki poşetleri bagaja koyup arka koltuklara geçtik. Asena da ön koltuğa geçti.

Eve geldiğimde bahçedeki çalışanımız elimdeki poşetleri aldı. Ellerim ağrımıştı. İçeri girdiğimde salona geçip "Ben geldim." dedim gülümseyerek. "Hoş geldin kızım." dedi annem. "Ne yaptınız bugün?" dedi annem ardından. "Alışveriş yaptık." dedim. "İyi yaptınız." dedi annem. "Ben gidiyorum duş almaya." deyip odama geçtim. Telefonumu ve eşyalarımı odama bırakıp  banyoya girdim. Kısa bir duş alıp üzerimi giyindim.  Saçlarımı kuruturken kapım çalındı. "Gir." dediğimde çalışanımız Dilek abla içeriye girdi. "Efendim Dilek abla?" dedim gülümseyerek. "Anneniz ve abiniz sizi yemek odasında bekliyor." deyince "Biraz sonra geliyorum." dedim. Dilek abla odadan çıkınca saçlarımı kurutmaya devam ettim.

Saçlarım kuruyunca telefonumu alıp yemek odasına gittim. "Hadi otur kızım seni bekliyorduk." dedi annem. Annem hepimiz toparlanmadan yemek yemezdi, bize de yedirmezdi. Oturduğumda hepimiz yemek yemeye başladık. Bir yandan da abim ve annem sıkıcı iş konularını konuşuyorlardı. "Yeni bir proje satın aldık. İyi gidiyor işler." deyince abim "Seninle gurur duyuyorum. Baban yurt dışındaki işleri hallettiği için buradaki işleri ile ilgilenemiyor ama sen işleri yürütebiliyorsun." dedi annem. "Babamın yurt dışındaki işleri ne zaman bitecek? Çocukluğumdan beri böylesiniz. Hep işinize odaklanıyorsunuz. Normal bir aile gibi geçinemedik." dedim sinirle. "Haklısın kızım ama rakiplerimiz çok. Bir gün bile işimizi aksatsak bundan faydalanırlar." dedi annem. Bıkkınla nefes verip "Size afiyet olsun." deyip bir hışımla masadan kalktım. Mutfaktan çıkacakken annem seslendi. "Nereye kızım? Yüzünü görseydik." dedi. "Anne çok yorgunum yarın görürsün yüzümü. Bir yere gitmeyeceğim." deyip yukarı çıktım.

Odama çıktığımda yatağıma uzandım. Ailem hep işin içinde oldukları için benle ilgilenememişlerdi. Bazen sinirimi bozsa da bu durum onlar açısından da düşünmek zorundaydım. Sonuçta benim ve abim için bu kadar uğraşıyorlardı değil mi? Ama şu onu gördüğüm kısıtlı sürede bile iş konuşması sinirimi bozuyordu. Evlatlarını görmeye gelmişsin ve hala iş konuşuyorsun. Hiç mi yorulmuyor anlamıyorum!

Aklım Berkan'ın dediklerine kaymıştı. O bilgisayarın içinde ne vardı? Piçizler'in iyi insanlar olmadıklarını bir çok kez duymuştuk ama ne işle uğraştıklarını kimse bilmiyordu. Berkan bizi korumak istiyordu bu yüzden kendimi güvende hissediyordum ama Piçizler ne ile uğraşıyordu ki? Esnemem geldiğinde elimle ağzımı kapattım ve daha çok düşünmeden kendimi uykuya teslim ettim.

----

Birisinin beni dürtüklemesiyle gözlerimi açtım. "Ne oluyor?" dedim bulanık gördüğüm abime bir yandan da gözlerimi tamamen açmaya çalışıyordum. "Saat kaç haberin var mı? Kalk artık Asu." deyip abim odamdan çıktı. Saat kaç olmuştu ki? Kaşlarımı çatıp, yerimden biraz dikleşip elime telefonumu aldım.

Saate bakmak için almıştım ama bildirimleri görünce saate bakmayı unuttum. WhatsApp da 2 sohbetten 147 mesaj Instagramda ise birkaç beğeni ve hikaye yanıtı vardı. Bildirimlerin tümünü temizleyip saate baktım. Gözlerimi şaşkınlıktan açmıştım çünkü saat öğlen 1'i gösteriyordu. Gece geç yattığım zamanlar bu saatte kalktığım olurdu ama dün gece geç yatmamıştım. Ne kadar yorulduysam artık? Kalkıp banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp pijamalarımla beraber aşağı indim. Annemle Dilek abla oturmuş keyif kahvesi içiyordu. "Günaydın." dedim. "Size kahvaltı hazırlayayım mı?" dedi Dilek abla ayağa kalkıp. "Gerek yok. Zaten çok aç değilim. Ben kendime hazırlarım." dediğimde Dilek abla tekrardan koltuğa oturdu ben de mutfağa geçtim.

Buz dolabını açıp göz gezdirdim. Bir bütün salatalık bir kutu da peynir alıp masaya geçtim. Bir ısırık salatalıktan bir parça da peynirden alıp yedim. Biraz da ekmek aldım ve yedim. Yeme işini bitirdikten sonra yediklerimi topladım. Salona geçip Dilek abla ve annem arasında geçen dedikoduya ben de dahil oldum. Dedikodu konumuz; karşı komşumuz Nejla'nın kızı Selin'in düğünüydü. Anladığım kadarıyla düğün yazın yapılacak ve Selin şimdiden gelinlik denemelerine başlamış. Kanım pek ısınmamıştı Selin'e. Hem daha yaşı genç değil miydi onun? "Kaç yaşındaydı anne Selin?" deyip anneme baktım. "Baya yaşı var kız onun. Genç duruyor ama. En son 26 falandı." dediğinde annem şaşırmıştım. Genç duruyordu gerçekten.

Bir saat boyunca aralıksız dedikodu yapmıştık. Çok keyifliydi. Terapi gibiydi resmen. Çok iyi oluyordu. Her hafta lazımdı bu bana artık her hafta sonu katılacaktım bu seremoniye. Annem ve Dilek abla hala konuşurken odama çıktım. En son saat 1 idi. Tekrar saate baktım. Bu sefer saat 4'dü. Güneşin odama girdiği en güzel saatti.  Saçlarımı hafif su dalgası yapıp, pijamalarımı da çıkartıp güzel bir kıyafet giyindim. Resim çekinmeyi severdim ve güneşin güzel ışınları odama vurunca güzel bir ortam olmuştu. Telefonumu aldım. Yine bir sürü bildirim gelmişti. İlk önce bildirimlere baktım. Kızlar grupta bir şeyler konuşuyordu. Derslerle ilgiliydi. Önemli bir şey değildi grubu sessize alıp, kamerayı açıp, poz vermeye başladım. 

İlk başlarda güzel olmadığı için daha çok çekinmiştim bu sayede de saati 5 etmiştim. Acıkmaya başlamıştım. Üstüme hiç dokunmadan aşağı indim. Annem ve Dilek abla hala oturuyordu. "Yemek ne zaman hazır olur Dilek teyze?" deyip Dilek teyzeye baktım. "Birazdan hazırlamaya başlarım kızım. Erken mi acıktın bugün?" deyip güldü. Bilmiyordu ki ben her zaman, her saat, her dakika açım. "Ben her zaman açım Dilek abla. Ayıp ettin." deyip güldüm. "Ben yemekleri yapayım o zaman." dediğinde Dilek abla "Hayır. Bugün yemekler benden." deyip direkt mutfağa atladım. Salonda kalsaydım Dilek abla itiraz edecekti çünkü. Hemen üstüme bir mutfak önlüğü geçirdim. Aklımda mercimek çorbası, mantı ve salata vardı. İlk önce ısıtıcıya su koydum. Daha sonra ocağa da bir tencere su koydum. Birini çorba, birini de mantı için kullanacaktım. Mercimek ve yağı ocağa koydum. Onlar kavrulurken ısıtıcıdaki su da kaynamıştı. Suyu mercimeğin üstüne döküp biraz karıştırdım. Altını kısıp kaynamaya bıraktım. Mantı suyu da kaynayınca mantıları içine atıp tuzunu koydum. Onları pişmeye bırakıp salata malzemelerini çıkardım. Teker teker domatesleri, salatalıkları ve marulu yıkadım. Teker teker doğrayıp bir araya getirdim ama karıştırmadım. Karıştırırsam diğerleri pişene kadar ölürdü. Mercimek çorbası pişmişti. Onu blenderdan geçirip servis tenceresine aldım. Masaya koydum. Mantı da pişmişti. Suyunu süzüp servis tabaklarına aldım ve yoğurtlu sosunu hazırlamaya başladım. Yoğurdu ve sarımsağı karıştırdım. Mantının üstüne döküp üstüne bir de biber yaktım. Onu da döküp masaya koydum. Her şey hazırdı. Salatanın da tuzunu koyup karıştırdım. Onu da servis tabağına alıp masaya koydum. Salona geçip annemleri çağırdım. Abim de gelmişti bu arada.

"Yemek hazır, herkes masaya." deyip masaya oturdum. Herkes yerine oturdu. "Kim yaptı bu yemekleri?" dedi abim. "Ben yaptım ne olmuş?" dedim. "Ben yemiyorum o zaman. Anne kalkın siz de yemeyin, zehirlenirsiniz." dedi. Al işte! "Yemezsen yeme. Ben sana yaptım sanki bunları. Anneme ve Dilek ablaya yaptım." deyip yemeğimi yemeye başladım. Umurumda değildi ne yaparsa yapsın. Ama yerinden kalkmamıştı. Oturup paşa paşa yedi yemeğini. Herkes yemeğini yerken ben çoktan yemeğimi bitirmiştim. "Sofrayı ben kurdum siz kaldırırsınız." deyip herkese birer öpücük yolladım. Odama çıkıp üstüme yine pijamalarımı geçirdim. Kendimi yatağa atıp Instagramda dolanmaya başladım. O sırada Ateş yazdı.

ateskara_
-Ne yapıyorsun?

diye yazmıştı. Cevap verip vermemek arasında kalmıştım. Çünkü Berkan uzak dur demişti. Ne yapacağımı bilmiyordum. En son cevap verdim.

~Oturuyorum sen ne yapıyorsun?

-Ben de oturuyorum. Canım sıkıldı sana yazayım dedim.

~İşim var şuan konuşamam.

-Tamam sonra konuşuruz. Görüşürüz.

Ateş'e görüldü atmıştım. İşim var konusunda yalan söylemiştim. Uzak durmam lazımdı ve onunla sohbet edemezdim. Konuşmak istiyordum çünkü eğlenceli birisiydi ama biraz da soğuk. Ateş'in karakteri değişikti ama biraz Asena gibiydi. Uzaktan soğuk ama yakın olunca samimiydi. Piçizler'in hiç bir zaman gerçek samimiyetini görmemiştik. Bize göstermemişlerdi. Biz de göstermemiştik. Hep aramızda soğukluk vardı. Bir buz kütlesi vardı aramızda ve bu buz kütlesi daha çok büyüyecekti.

Kulağımın dibinde çalan Yansın Geceler şarkısıyla gözlerimi açmıştım. Bu şarkıyı neden alarm sesi yaptım hiç bir fikrim yok. Ama uyanmamda çok etkisi vardı. Sesine katlanamadığım için direkt uyanıyordum zaten. Şarkıyı yapan kişilere bir teşekkür borçluydum. Yataktan kalkıp banyoya geçtim. Elimi yüzümü yıkayıp formalarımı üstüme geçirdim. Saçlarımı doğal bırakacaktım bugün. Saçlarımı salıp, çantamı ve telefonumu alıp evden çıktım.

Kızlarla buluşma yerimize geldiğimizde herkesle günaydınlaşıp yürümeye başladık. "Tarih sınavına çalıştınız mı kızlar?" dedi Alesya. "Ben kitabın yüzüne bile bakmadım." dedim. "Ben de." dedi Asena. "Ben biraz baktım da çok zor değil ya. Yaparız." dedi. Kumsal. İnşallah yapardık.

Okula geldiğimizde dersin başlamasına daha vardı. Çantaları sınıfa koyup aşağı inecektik. Sınıfa girdiğimizde bizi Piçizler karşıladı. Başka kimse yoktu sınıfta. "Günaydın Psikoz sürüsü." dedi Ateş sırıtarak. Onlara cevap vermeden sıramıza oturduk. Çantaları yerine koyduktan sonra camdan aşağı baktım. İstiklal marşı için sıraya geçiliyordu. "Hadi sıraya inelim. Gelince de tarihe çalışalım." dedi Asena. Herkes onaylayınca sınıftan çıkmaya karar vermiştik. Sınıftan çıkarken "Dişi Goril!" diye bağıran Çağan'la durduk. Hepimiz ona döndük. Meraklı gözlerle ona bakıyorduk. "Efendim?" dedi Alesya. "Bize de ders çalıştırsanıza." deyip sırıtmaya başladı. "Hayır." deyip sınıftan çıktı Kumsal. Biz de peşinden çıktık. Piçizler'e soğuk davranıyorduk ve böyle de davranmamız gerekti.

Bahçeye inip sıraya geçtik. Piçizler de geldiğinde İstiklal Marşı'nı okuduk. Tarih sınavı 5. dersti. İlk iki ders tarihti. Sınıfa geçip Piçizler'le beraber yerlerimize geçtik. Berkan ve tayfası gelmemişti. Nerede olduklarını bilmiyordum ve merak da ediyordum. O günkü konuşmadan sonra bize yazmamışlardı.

Şevket hoca geldiğinde 'Günaydın-otur.' faslını geçmiştik. Şevket hoca "Sınav için çalışabilirsiniz." dedikten sonra direkt kitaplarımızı çıkarmıştık. Yanımdaki Ateş ise gözünü ayırmadan çıkardıklarıma ve bana bakıyordu. Tarih kitabını, defterini ve konu anlatımlı test kitabını çıkardıktan sonra kitabı ve defteri açıp çalışmaya başladım. Daha okumaya başlamamıştım ki yanımdaki Ateş omzuma dokundu. Kafamı çevirip Ateş'e baktım 'Ne var?' anlamında gözlerimi kırpıp kafamı salladım. "Beni de çalıştırır mısın?" dedi. "Siz neden hiç ders çalışmıyorsunuz?'' dedim kitaplarımı sıranın ortasına çekerken. Biraz da Ateş'e yanaşmıştım. Daha iyi anlatabilmek için. ''Hangi konularda kötüsün?'' dedim. Elini ensesine koyup ''Bütün konular.'' dedi ve gözünü ben hariç her yerde gezdirmeye başladı. Her zaman bizden geçiniyorlardı. ''Dön önüne de çabuk çalışıp bitirelim.'' deyip kafasına geçirdim. Vurduğum yeri tutup ''Vurmasana kızım.'' dedi. Ceketinin cebinden bir kalem çıkarıp kitaba döndü. Çanta taşımıyordu. Bir Barlas bir de Ateş çanta taşımıyordu Piçizler'den. ''Şimdi Türklerin İslamiyet'e geçişinden başlayacağız tamam mı? İyi dinle bak bir daha anlatmam.'' dedim ve kitapta konuyu buldum. Konuyu anlatmaya başladım. ''Tamam.'' deyip beni dinlemeye başlamıştı o da. Anlatırken dikkatimi Ateş'in sürekli bana bakması çekmişti. Anlatmayı bırakıp ben de Ateş'e döndüm. ''Ne oldu? Niye bakıyorsun?'' dedim sorularımı sorarak çünkü merak ediyordum. Gözünü benden ayırmıyordu. ''Hiç.'' dedi dalgın dalgın. Ardından devam etti ''Çok güzel anlatıyorsun, bakmamak elde değil ki.'' Utandırıyordu beni Bok Beyinli! ''Teşekkür ederim ama sen bana bakmaya devam edersen sınavda da kağıdına boş boş bakarsın.'' deyip tekrar kitaba döndüm. Ateş kahkaha atmaya başlayınca şaşkınlıkla ona baktım. Neden gülüyordu ki?  Herkes bize bakıyordu. ''Ne gülüyorsun? Sussana oğlum.'' dedi hoca. Elimle ağzını kapatıp ''Sussana!" dedim. Elim ağzına değer değmez gülmesini kesmişti. Susunca ben de elimi çekmeye çalışmıştım. Ama izin vermiyordu. ''Bıraksana elimi.'' deyip çekmeye çalıştım yine. Ama yine bırakmıyordu. ''Dursun ya böyle. Sen anlatmaya devam et.'' dedi. Allah'ım ben ne günah işledim de sen beni bununla sınıyorsun ? ''Sen salak mısın? Elim olmadan nasıl yazayım?'' deyip tekrar çektim elimi. Bu sefer bırakmıştı. ''Salak mısın ne Asu? Biraz kibar ol, kız ol.'' dedi. Pardon? ''Sanane! Seni ne ilgilendirir? Ben böyle bir kızım işine gelirse." dedim. ''Ne bileyim yani." deyip kitaba döndü. Sinirlerim bozulmuştu. Konuyu anlatmaya devam ettim. 15 dakika anlatmıştım. Dersin bitmesine daha yarım saat vardı. Biraz test çözebilirdik. Ateş'e döndüm. Yine bana bakıyordu. ''Az yavaş bak yavaş." diye bağıran Alesya'yla ona döndük. Ateş de bana bakmayı kesmişti. Ateş'e bağırmıştı. "Ne oldu kızım? Sana ne oluyor?" dedi Ateş. "Kankam o benim. Hayırdır yani? Anlatabildim mi?" dedi. Araya girmezsem kavga edecekti bunlar. "Sakin olun. Sen de dön önüne test çöz. Ne bakıyorsun?" deyip Ateş'in önüne test kitabını koydum. ''Tamam kanka hallediyorum ben." deyip göz kırptım Alesya'ya. O da aynı şekilde göz kırpıp önüne döndü. Ateş testini çözerken ben de telefonumu çıkarmıştım. Mesaj vardı. Berkan yazmıştı.

Berkan'cıkcık

Bugün okulda gelemeyeceğiz ama okul çıkışı bizi bekleyin.

-Bizi mi almaya mı geleceksiniz?

Evet. Önemli bir mesele var onu konuşacağız.

-Tamam görüşürüz.

Görüşürüz güzelim.

Güzelim mi? Heyecanlanmıştım. Bana güzelim demesi hoşuma gitmişti. Ne konuşacaklardı ki bizimle? Kızlarla olan gruba geçtim.

-Kızlar çıkışta Berkan ve diğerleri bizi almaya gelecek. Haberiniz olsun.

Psikopat Hatunum: Niye geliyorlarmış?

Sinsi Salvador: Araf!

Ruh Hastası: Niye geliyorlar?

-Önemli bir şey konuşacağız dedi ben de bilmiyorum.

Sinsi Salvador: Gelsinler de öğreniriz.

Psikopat Hatunum: Tamam.

Telefonu bırakıp Ateş'e döndüm. Son sorusunu çözüyordu. Onu da çözdükten sonra kontrol etmeye başladım. 12 sorudan 6 yanlış 6 doğrusu vardı. İyiydi yine ona göre. "Aferin yine iyi yapmışsın. Bu kadar yeterli sana." deyip kitapları topladım. Zile de 10 dakika kalmıştı zaten.

Ateş'den...

Ders boyu gözümü Asu'dan ayırmamıştım, ayıramamıştım. Neden bilmiyorum ama beni ona çeken bir şey vardı. Ne olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu. Düşman işte. Düşmanlar birbirini birbirine çeker. Değil mi? Derste biriyle mesajlaşmıştı. Heyecanlanmıştı bir de. Hareketleri değişmişti. Kimdi acaba? Deli gibi merak ediyordum. Neden bu kadar merak ediyorum? Ulan Asu neler yapıyorsun bana böyle? Çıldırtmak falan istiyor herhalde beni? Önüme koyduğu testleri bitirdikten sonra kontrol etmişti. %50 başarı vardı. İyiydi bu bana göre. Zilin çalmasına az kalmıştı. Telefonumu çıkarıp İnstagram'da takılmaya başladım. Keşfette çok güzel kızlar vardı.  Hele sarışın olanları. Efsane, efsane! Sarışın kızlar hep ilgilimi çekmiştir, esmerler ile takılmazdım.

Kızlara bakarken zil çaldı. Asu'nun geçmesi için yerimden kalktım. Ders bedendi. Spor salonuna geçecektik. Bizim grupla beraber soyunma odasına indik. Üstümüzü değiştirmek istemiyorduk ama basketbol oynarken çok terliyorduk. O yüzden üstümüzü değiştirmek şarttı. "Kızlar bize soğuk davranıyor farkında mısınız?" dedi Barış. "Asena hiç konuşmadı. Zaten soğuk birisi olduğu için fark etmedim." dedi Barlas. "Alesya da pek konuşmadı. Israr ettiğim için sadece biraz ders çalıştırdı." dedi Çağan somurtarak. Çağan'a katılarak "Asu'da bana biraz ders çalıştırdı." dedim. "Kumsal da hiç konuşmadı. Konuşmaya çalıştım ama kısa cevaplar verdi." dedi Barış. Kaşlarımı çattım "Bu kızlara ne oluyor? dedim. "Belki bizle konuşmak istemiyorlardır. Sonuçta hep tartışıyoruz bıkmışlardır." dedi Çağan. "Berkan'ın işidir." deyince Doğukan kafama dank etmişti. Doğukan haklıydı. "Neyin peşindeler?" dedi Barış sinirle. "Yine eski zamana dönüyoruz desenize." dediğinde Çağan derin nefes vermişti. Yine mi ?!

Üstümüzü değiştirene kadar teneffüs de bitmişti. Hep beraber salona geçtik. Fatih hoca geldiğinde rahat, hazır ol ve yoklama seremonisinden sonra boş kalmıştık. ''Ne yapalım? Basketbol mu, masa tenisi mi?'' dedi Çağan. ''Masa tenisine geçelim." dedi Barlas. Birkaç kişi masa tenisi oynuyordu. Masanın başına gelince hepsi toz olmuştu. Korkuyorlardı bizden. Masanın başına geçip oynamaya başladık. İki tane masa vardı. Birine Çağan ve Barlas, birine de ben ve Barış geçmiştik, Doğukan da bizi izliyordu. Psikozlar da buradalardı. Kumsal elindeki telefonu çenesinden aşağı indirmiyordu. Şüpheli bir durum. Bizi mi çekiyordu o?

Asu'dan...

Kızlarla üstümüzü değiştirip masa tenisi odasına geldik. Kumsal ve Asena'da bir haller vardı ama ne var hiçbir fikrim yoktu. Kumsal telefonuyla bir şeyler yapıyordu. Asena da ona kızıyordu. Alesya da onları izliyordu. ''Ne oluyor?'' dedim. ''Bir şey yok ya.'' dedi Kumsal. ''Bence söyleyelim artık.'' dedi Alesya. Ne söyleyecekler? ''Ne söylüyorsunuz?'' dedim. Asena derin bir nefes aldı. ''Ben Barlas'a karşı bir şeyler hissediyorum." dedi. Şaşkınlıkla gözlerimi büyüttüm. ''Sen ciddi misin?" deyip Asena'ya baktım. ''Evet.'' dedi. "Ne zaman oldu bu?" dedim. ''Senin başkanlık seçiminde işte bir şeyler başlamıştı. Sonra beni öptü Barlas.'' dedi devam ediyordu ki. "Benim niye en son haberim oldu bundan? Ne zaman öptü?" dedim kaşlarımı çatıp. Kumsal ve Alesya sessizdi. "Şey beni zorla laboratuvara götürdü. Beni birden öptü. Sonra da bu oyundu, başka bir şey düşünme falan dedi. Başka bir zaman da sarılmıştı. Böyle işte. Zamanla içimde bir şeyler oluşmaya başladı." dedi. "Demek bizim psikopatın da duyguları varmış." deyip Asena'ya sarıldım. "Her zaman yanındayım. Önceden bana anlatsaydın daha mutlu olurdum ama olsun. Sana tek bir şey diyeyim Asena, duygularını yavaş yavaş bitir. İlerletme." dedim. "Biliyorum. Bitirmeye çalışıyorum." dedi. Asena için bu durum iyi olmadı. Berkan bizi uyarmıştı. Asena'nın Barlas'tan hoşlanması bizim işimizi biraz zorlaştıracaktı. Asena'nın Barlas'a karşı hislerinin kısa sürede bitmesini umuyordum.

"Ee şimdi ne yapıyordunuz?" dedim. Kumsal telefonunu getirip çektiği videoyu izletti. Barlas'ı çekmişlerdi. ''Allah sizi ne yapmasın? Ulan psikoz değil misiniz? Hepinizin kafa zehir." deyip güldüm. Hep beraber gülüştük. Soyunma odasını inletiyorduk resmen. Ta ki Fatih hocanın "Kızlar, biraz daha sessiz olun!" diye bağırmasına kadar. Gülüşümüzü kesip tekrar masa tenisi kısmına gittik. "Tekrar çekecek misiniz?" dedim. "Bence gerek yok." dedi Asena. "Bence var." dedi Kumsal da. Hep beraber sırıtıp duvarın kenarına geçtik. Kumsal telefonu çenesine dayamıştı. Belli olmuyordu çektiği. Masa tenisi oynamayı bırakana kadar çekmiştik. Daha sonra soyunma odasına geçmiş oturuyorduk ki Asena'nın telefonu çaldı. "Efendim Duhan? Tamam çıkıyorum ben şimdi." dedi. Telefonu kapatıp cebine koydu. "Kızlar Duhan gelmiş. Hadi yukarı çıkalım da şunun sınıfını öğrenelim." dedi. Hep beraber bahçeye çıkıp Duhan'ı aldık. "Hoş geldin." deyip tokalaştım. "Hoş bulduk." dedi. Diğerleriyle de tokalaşınca okula girdik. Ders daha bitmemişti ama 9. sınıflardan nöbetçi olan bir kızın dibi düşmüştü Duhan'a. Duhan da tabii boş durmaz. Kasıla kasıla yürüyordu. Müdür yardımcısı Fatma hoca'nın odasına girip "Merhaba hocam. Ben sınıfımı öğrenecektim?" dedi. "İsim neydi?" dedi hoca. "Duhan Sert hocam." dedi. "10/B. Numaran da 372." dedi. "Teşekkürler hocam." dedikten sonra odadan çıktık.

Dersin bitmesine 10 dakika kalmıştı. "Sen sınıfına git biz de üstümüzü değiştirip geliriz yanına." dedi Asena. Hızlıca soyunma odasına indik. Üstümüzü değiştirdik. Hoca son yoklamayı alıyordu. Yoklamaya katılıp geri Duhan'ın yanına çıktık. "Abla şimdi sınav varmış niye söylemiyorsunuz ya?" dedi Duhan. "Ne bilelim biz?" dedim. "Ne sınavın varmış?" dedi Kumsal. "İngilizce." dedi Duhan. "Çok basit. Bunu mu dert ediyorsun? Biz de şimdi Tarih sınavına gireceğiz." dedi Alesya. "Aa! Biz daha sınav yerlerimizi öğrenmedik. Gidelim de öğrenelim." dedi Kumsal. Sınıfa çıkmadan buraya gelmiştik. Sınav yerlerimiz belli olmuştur. Hep beraber sınıfa çıktık. Sınav yerlerimize baktık. Ben 9/C'ye, Kumsal ve Alesya 10/A'ya, Asena da 11/C'deydi. Hepimiz sınıflarımıza gittik. Benim olduğum sınıfta Piçizler'den Barış vardı. Sınıfın en köşesinde oturuyordu kopya isteyemezdi. Yanımda 9. sınıf bir çocuk vardı. Zeki bir tipe benziyordu. Hoca geldiğinde kağıtlarımızı dağıtmaya başladı. Kağıdı uzaktan görür görmez "Bu ne?" dedim. Sınav zor duruyordu. "Abla istersen ben sana yardım ederim." sesiyle sağıma döndüm. Yanımdaki çocuk demişti bunu. "Tarih dersin iyi mi?" dedim. Resmen bir 9. sınıftan yardım istiyordum. "İyiyim abla yardım ederim." dedi. Yardım etse çok iyi olurdu. Hoca kağıtları verdiğinde sınava başlamıştık. Soruların neredeyse hepsini yapmıştım sadece 2 soruda takılmıştım. Yanımdaki çocuğa baktım. Sınavını daha bitirmemişti. Onun bitirmesini bekledim. Bitirdikten sonra "Abla edebiyatın iyi mi?" dedi. Edebiyatım iyiydi. "Çok iyi. Gel kağıtları değiştirelim." dedim. Biraz tedirgindi. Hızlıca kendi kağıdımı onun önüne koydum. Onun kağıdını da kendime çektim. Hocanın ruhu bile duymamıştı. Hızlıca onun sorularını yaptım. Kolay sorulardı. O da benimkileri hızlıca yapmıştı. Kağıtları bitirip hocaya verdik kağıtları. Elimi çocuğu uzatıp "Çak bir beşlik ortak." deyip ellerimizi çakıştırdık.

Sınav bittiğinde sınıfa çıktım. Bizim kızlar da buradaydı. Konuştuklarına göre sınav orta derecede geçmişti. Diğer dersleri de kısa sürede atlatmıştık. Sonunda çıkış zili çaldığında dışarı çıktık. Berkan'lar da bahçede bekliyordu. Yanlarına gittik. "Selam!" dedim. Herkes selamımı aldıktan sonra Kumsal "Ne konuşacaksınız bizimle?" dedi. "Şimdi konumuz Barlas ve onun sürüsü." dedi Berkan. Demek ki geçen gün konuşamadığımız konuları konuşacaktık. Ama hala merak ediyordum. Onlar hakkında bu kadar önemli olan ne olabilirdi ki?

****

SELAM!! Yeni bölüm çok geç geldi farkındayız ama kusura bakmayın lütfen.

Yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın

-Bir de konunun piçizlerle alakalı olduğunu öğrendik bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

-Sizce piçizlerle alakalı ne söyleyecekler?

-Kızların Piçizler'e soğuk davranması doğru mu?

-Duhan hakkında düşünceleriniz?

İg:psikozlarwattpad

♤♡◇♧

Continue Reading

You'll Also Like

382 67 8
Mahallede tanınan 26 yaşındaki motorcu ve Kur'an Kursu Hocası İclal ile 28 yaşındaki mahallenin polisi aynı zamanda motorcusu Ömür, kız kardeşini Kur...
758K 51.7K 33
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
2.4M 140K 87
[Tamamlandı] Aktifmagazin: Son zamanların sevilen ismi, şarkılarıyla ün salmış, sesiyle insanları kendine hayran bırakan Sefa Giray Taşkın dün g...
Hacker By Son_anka

Mystery / Thriller

1M 62K 87
"Kahretsin! Bu nasıl bir sistem!?" Sinirle arkama yaslanıp ellerimle yüzümü avuçladım. Saatlerdir sisteme giriş yapmakla uğraşıyordum ama bir türlü...