PSİKOZLAR

By psikozlukdizboyu4

219K 12.6K 8.3K

Karanlık deponun içerisinde başlayan bir oyun. Sanki bir oyun masasında gibiydiler. Sadece Psikozlar vardı am... More

TANITIM
TANITIM 2
1.Bölüm ~KURTARICI MELEKLERİM~
2.Bölüm ~TOP~
3.Bölüm ~KAVGA~
4.Bölüm ~KAPAT HAYRİYE KAPAT~
5.Bölüm ~STALKÇI PİSLİK~
6.Bölüm ~SUSHİBA~
7. Bölüm ~BADANA KAVGASI~
8.bölüm ~KOMŞU ÇOCUKLARI~
9.Bölüm ~PİÇİZLER VE BOYALILAR~
10.Bölüm ~TEMİZLİK GÜNÜ~
11.Bölüm ~FOTOĞRAFLAR~
12.Bölüm ~ATARLI GENÇ~
13.Bölüm ~KIZGIN~
14.Bölüm ~PİÇİZLER GAY Mİ?~
15.Bölüm ~ORTALIK KARIŞIYOR~
16.Bölüm ~SARMA~
17.Bölüm ~İLİŞKİ DURUMU KARIŞIK~
18. Bölüm ~BOK BEYİNLİ~
19.Bölüm ~YENİ PİÇİZ DOĞUYOR!~
20.Bölüm ~SÜNGER BOB~
21.Bölüm ~BALON AŞKI~
22.Bölüm ~YANINIZDAKİ ÇOCUKLAR KİMDİ?~
23.Bölüm ~SAKIN UNUTMA BANA ACI ÇEKTİRMEYİ~
24.Bölüm ~KIZ İSTEME~
25.Bölüm ~ÖLÜM GİBİ HAFTA SONU~
TANITIM VİDEOLARI❤
26. Bölüm ~HASTAYIZ~
27.Bölüm ~HERŞEY YENİ BAŞLIYOR~
29.Bölüm ~SENİ KORUMA DUYGUSU~
30. Bölüm ~İŞLER DEĞİŞİYOR~
31.Bölüm ~BÜYÜK SIR~
32.Bölüm ~ÇAĞAN'IN KIZI~
33.Bölüm ~ÇIKMA TEKLİFİ~
34. Bölüm ~SIRLAR AÇIĞA ÇIKIYOR~
Tanıtım Videoları 2 ~Sadece Kızlar~
Tanıtım Videoları 3 ~Sadece Erkekler~
DUYURU●SORU~CEVAP
35.Bölüm ~SENDEN NEFRET EDİYORUM~
36. Bölüm ~ANİ ÖLÜM!~
37.Bölüm ~HER ŞEY BİTTİ~
38.Bölüm ~YENİDEN Mİ?~
39. Bölüm ~NE OLUYOR BURADA?~
40.Bölüm ~SENİ SEVİYORUM~
MERHABA
41.Bölüm~NEDEN YA, NEDEN?~
42. Bölüm ~YILBAŞI~
43. Bölüm~ MAHŞERİN DÖRT KUŞU~
44.Bölüm ~ÖZGÜRLÜĞÜN 1. GÜNÜ~
45.Bölüm~UNUTMA SEANSI!~
46.Bölüm ~ATEŞ'İN İNTİKAMI~
47.Bölüm ~HIRKA~
48.Bölüm ~MASAL GİBİ~
49.Bölüm~OYUN BAŞLIYOR!~
50.Bölüm ~İNTİKAM~
51.Bölüm ~KİBRİT~
52.Bölüm ~PEMBE MEZARLIK~
53. Bölüm ~ KÜÇÜK BİR ÖPÜCÜK~
54. Bölüm ~ YANLIŞ YOL!~
55.Bölüm ~TATLI KÜÇÜK YALANLAR~
56.Bölüm ~OYUN MU? GERÇEK Mİ?~
57.Bölüm ~SIRLARLA DOLU ÖPÜCÜK~
58.Bölüm ~ÇIKIŞ KAPISI~
59.Bölüm ~ALKOL ETKİSİ~
60.BÖLÜM ~DUHAN AŞIK OLDU~
61.Bölüm ~GÜÇLÜ~
62.Bölüm ~DİKEN~
63.Bölüm ~OYUN~
64.Bölüm ~BEBEK GELİYOR!~
65.Bölüm ~İŞ BİRLİĞİ~
66.Bölüm ~2 ŞOVALYE,1 PRENSES~
67.BÖLÜM ~FİNAL~
DUYURU!
~Sorular~
~Cevaplar~
DUYURU!
~PSİKOZLAR 2 KESİT~

28.Bölüm ~BEKLENMEYEN~

2.8K 174 53
By psikozlukdizboyu4

Alesya'dan...

İşte zamanın durması gereken o sahnedeydik. Hepimizin kafası karışmıştı. Berkan ve çetesi gelmişlerdi ve piçizler de buradaydı. Varlığını yeni fark ettiğim kızıl saçlı kız da tabii. Çok güzeldi ve masum bir yüzü vardı. Gözlerimi kısarak nedense Çağan'a baktım. Kıza göz ucuyla bile bakmıyordu. Barlas sinirle "Sizin burada ne işiniz var?" dedi. O an piçizleri bu kadar sinirli ikinci kez görüyordum. Birincisi zaten spor salonundaki çocukları dövdükleri zamandı. Barlas cidden Asena'yı bugün kıskanmıştı ve Miraç'ı öldürecek gibi bakmasını saymıyorum bile. Kıskanmadığını da inkar edemezdi her halinden belliydi.

Miraç alayla "Kızları almaya geldik. Asıl sana ne oluyor? Bence biraz sakin ol." dedi. Berkan Asu'yu alıp yanına çekti. Asu da dünden hazır zaten kıkırdadım. Ateş gözleriyle Berkan'ı deliyordu resmen biraz daha dayanamayıp dalacak gibiydi ama neden bir şey yapmıyorlardı? Araf da buradaydı ve göz göze gelmiştik. Gülümseyerek yanına gitmiştim. Çağan'ın baskıcı gözlerinden kaçmaya yer arıyordum. Düşmanım olan birisi beni neden bu kadar merak ediyordu onu da anlamıyordum?

Araf yine karizmatik karizmatik sigarasını içiyordu. Sigara içenleri sevmiyordum ama Araf dikkatimi çekiyordu. Araf sinirli sinirli gözlerini karşıya çevirdi ve kolumdan tutup arkasına çekti. Çağan sinirle "Alesya buraya gel!" diye bağırdı ve yanıma gelip beni almak için bir hamle yapacakken Araf onu durdurdu. Çağan sinirle " Ona dokunma!" diye bağırdı. Açıkçası şaşkındım Çağan bunları benim için mi yapıyordu? Çağan kolumdan tutup beni yanına çekti. Kolumu çok kötü sıkıyordu. Sinirden ne yaptığının farkında değildi. Kimse bana bu şekilde dokunamazdı. Kolunu sinirle ittim. ''Sakın bir daha böyle bir şey yapma!'' diye bağırdım. Çağan bile şaşırmıştı ve kaşlarını çatmıştı. Araf sinirle ona ilerliyordu ki. Anıl onu tuttu ve kulağına bir şeyler fısıldadı.

Kumsal "Hadi artık gidelim. Siz de lütfen kendinize çeki düzen verin. Unutmayın biz düşmanız." dedi. Barış sinirle "Hiç bir yere gitmiyorsunuz Kumsal Hanım." diyerek kolundan çekti. Anıl Barış'ı engelleyerek diğer kolundan tutup çekti. Barış Anıl'a dalmak için bir adım öne atıldı ama sonra kendini durdurdu. Hayda! Amaçları neydi bunların? Bir türlü ben de anlamamıştım. Çağan'ın arkasında duruyordum. Asena "Barlas yeter artık amacın ne senin? Bizi rahat Bı-ra-kın! Bunu anlamak bu kadar zor olmamalı. Biz düşman olarak başladık ve devam ediyoruz. Bunu artık aklına soksanız iyi edersiniz. Eğer başka bir şey yoksa?" dedi Asena sorarcasına.

Piçizler bir adım gerilediler. Barlas son kez "Asena o çocuk piçin önde gideni senin onun yanında olmaman gerek." dedi. Asena gözlerini devirip. "Sen çok farklısın sanki." diyerek ağır darbeyi vurdu. O fırsattan istifaden kızların yanına geçtim. Böylece Berkan ve arkadaşlarıyla beraber okuldan çıkıyorduk. Arkamı dönüp Çağan'a baktım. Barış'ı tutmaya çalışıyorlardı. O an nedense içimde kötü bir his oluştu. Onun yanından ayrılmak istemiyordum. Ağlayacak gibiydim, bu nasıl bir his böyle? Araf "İyi misin? Kolun acıyor mu?" dedi. Koluma dokunarak. O an aklıma Çağan'ın söyledikleri geldi Ona dokunma! Beni derinden etkileyen o sözlerdi. Ne kadar etkilese de o da bana zarar veriyordu. Kimse bu kadar ileri gidemezdi ve ona çok sinirliydim. Fiziksel şiddetten küçüklüğümden beri korkuyordum çünkü sebeplerim vardı. Çağan'ın gereksiz yere bu kadar tepkiler verip, bana zarar vermeye çalışması da affedilemezdi. Araf çok yakışıklı biriydi ama beni ondan uzak tutan şeyler de vardı. Onu arkadaştan daha öte göremiyordum. Berkan "Evet kızlar olanları şimdilik aklımızdan atıyoruz. Sizi sürpriz bir yere götüreceğiz ama önce eve gidelim siz giyinin." Hepimiz onaylar bir şekilde mırıltılar çıkardık. Asu "Ne sürprizi? Ben meraktan çatlarım."

Zaten şuan aramızdaki en mutlu o idi. Berkan'a karşı bir şeyler hissettiği ortadaydı. Kendim için aynı şeyi söyleyemiyordum. Arabaya bindik. Kızıl saçlı kız da yanımıza oturdu. "Merhaba kızlar. Ben Ece, tanıştığıma memnun oldum." dedi gülümseyerek. Aslında iyi bir kıza benziyordu. "Ben Alesya. Bu Kumsal, Bu Asu Lina ve Bu da Asena Eda biz de memnun olduk." dedim. Asena zaten ilk tanıştığı kişilere çok sıcak davranmazdı ama bu kıza o bile ısınmış gibiydi. Eve gidene kadar kıza kendimizden az çok bahsettik. O da bize kendinden bahsetti. Berkan'ların uzun zamandır arkadaşıymış. Sevecen ve cana yakın birisiydi. Bizi teker teker evlere bırakıp ilerdeki parkta bekleyeceklerini söylediler. Eve girer girmez Anasu karşıma çıktı. "Anasu kızlarla dışarı çıkacağız. Üstümü değişeceğim haberin olsun." dedim. "Tamam kızım çok geç kalmayın bir de yarın Hayriye Teyzen bizim evin bahçesinde Altın günü yapacakmış. Bütün sosyeteyi toplayacağım buraya dedi. Mahalledeki bütün arkadaşları gelecek yani. Kızların anneleri falan da varmış. Kızlar da gelsin kurtlarınızı dökersiniz, yardım edersiniz." dedi anasu heyecanla.

Gülerek onayladım ve yukarı çıktım. Üstüme pembe sweatimi giydim. Altına da kot dar pantolonumu hava malum soğuktu ve hastaydım. Yeşil montumu geçirip ayağıma da siyah botlarımı giydim. Çantama gerekli bir kaç şeyi fırlatıp koşarak evden çıktım. Parka geldiğimde kızlar da benim gibi tişört pantolon tarzı şeyler giymişti. Arabaya bizi bindirdiler ve sürprize doğru yol aldık.

Çağan'dan...

Kızlar arkalarını dönüp gittiklerinde arkaya sadece Alesya ve Kumsal dönmüştü. Asu Berkan'la çok yakındı. Asena ise Miraç'la aralarındaki ilişkiyi anlamamıştık ama Barlas'ın sinirlendiği gerçeği ortadaydı. Benim aklım Alesya'daydı. Kolunu sıkmıştım ve bu hoşuna gitmemişti. Neden ona bunları yapıyordum? Neden onu da diğer kızlar gibi görmezden gelemiyordum? Ona bir erkeğin yaklaşmasını görmek, duymak beni tuhaf hissettiriyordu. Ona karşı bir şey hissettiğimi düşünüyordum ama buna izin veremiyordum. Kendimi bir kız için hazır hissetmiyordum. Fakat Alesya yanımdayken bu düşünce uçup gidiyordu. Sanki onda farklı bir şeyler vardı ve onu gördükçe günden güne onun hakkındaki düşüncelerim de değişiyordu. Bende kızlara karşı oluşan bir yargı vardı ve o bunu kaldırıp atıyordu. Gözleri, yüzü hiç aklımdan çıkmıyordu. Gülümsediğinde kısılan gözleri, utandığı zaman kızaran yanakları, En önemlisiyse yemyeşil gözleriydi. Ben tuhaf bir şekilde ilk kez bir kıza karşı bir şeyler hissediyordum. Hissettiğim kız da düşmanımdı. Araf'tan onu çekip aldığımda fark etmeden ona zarar vermiştim. O da kendince haklıydı tabii. Hem kendi duygularımı kabul edemiyordum hem de ona zarar verip, önüne bakmasını engelliyordum. Ona zarar gelmesinden bile korkar olmuştum bana ne oluyordu? Şimdi kim bilir ne yapıyordular? Aklıma geldikçe delirecek gibi oluyordum. Elimi masaya vurup sinirle yerimden kalktım. Çocuklar aniden bana dönerken Ateş "Sana ne oluyor Çağan hayırdır?" dedi. Ateş'in yönelttiği sorunun cevabını ben bile bilmiyordum. "Hiç sadece sinir oldum." O sırada Barış sinirle ellerini saçlarından geçirdi. "Aptal kafam nasıl izin verdim onlarla gitmesine? Delirecek gibi oluyorum." Hepimiz Barış'ın Kumsal'a karşı bir şeyler hissettiğinin farkındaydık. Barlas "Hadi Barış'ı falan anladım da. Çağan sana ne oluyor? Alesya'yı pek bir sahiplenir oldun bir şeyler mi var?'' dedi ciddiyetle.

Var mıydı? Bende bilmiyordum var gibiydi. Kabul et Çağan Alesya'ya karşı bir şeyler hissediyorsun. Barlas'ın sorusu karşısında sessiz kalmayı tercih etmiştim çünkü henüz ortada doğru düzgün bir şey yoktu. Ateş "Oha!" "Diye bir tepki koydu ortaya hepsi şaşırmıştı doğal olarak. Doğukan "Hayırlı olsun Çağan'ı da kaybettim." dedi. Barlas "Onu bunu bırakalım da ne yapacağız bunlar tekrar ortaya çıktılar. Bu yetmezmiş gibi bir de iş kızlara sarktı." Sinirle yumruğunu masaya vurdu. Barış korkuyla "Kesin bir şeyler karıştıracaklar göreceksiniz, büyük bir şey yapacaklar." dedi. Ben endişelenmeye zaten başlamışken Barış çok güzel moral veriyordu. Bu işin peşini bırakmayacaktık. Ona zarar gelmeyecek yani ben buna asla izin vermem.

Alesyadan...

Kızlarla beraber arabada arka koltukta beşli olarak oturuyorduk. Anıl "Kızlar sizinle biraz konuşmak istiyoruz." dediler. Berkan lafa girerek "Onlardan uzak durmanız gerek." dedi uzatmadan. Derin bir nefes verdim. Ondan uzak duramıyordum ki. Kumsal "Neden?" diyerek meraklılığını her zaman ki gibi ön plana çıkardı. Araf "Kötü işlerle uğraşıyorlar size zarar verebilirler. Zamanında iş gereğiyle bir kaç şey gördük." dedi alayla.

Bu çocuğun alayla söylemediği bir şey var mıydı? Varsa duymak istiyordum hani... Piçizlerin kötü olduğunu az çok biliyorduk zaten fakat bize o yönlerini farklı biçimde gösterdiler. Asena "İş gereği derken?" dedi. Berkan'ın grubu pot kırmışçasına bir şeyler gevelemeye başladı. "Öyle klasik işler işte şirket falan..." batırdıklarını anlamışçasına sessizliğe büründüler.

Anlamıyordum bu işte bir şeyler vardı ve normal değildi. Berkan "Evet kızlar işte sürprizimiz." Araba taksimde durunca şaşkınca etrafa baktık. Taksim çok güzel bir yerdi. Mağazaların olduğu uzun bir sokak ara sokaklarında da kafeler, barlar vardı. Beyoğlu Caddesinde turlayacağımız için çok mutluydum. Hepimiz arabadan indik.

Grupça ilerlemeye başladık. Araf'ı kolundan durdurup. "Hadi fotoğraf çekinelim. Hikaye atacağım." dedim. Sevinçle Araf gülerek "Hadi gel şaşkın." Beni kolunun altına aldı. Bende kolumu yukarı uzatıp fotoğrafı bastım. Sonra da hikaye attım. Asu Berkan'ı kolundan sürükleyerek "Hadi ya! Şu mağazaya girelim." dedi ve bir şey demesine izin vermeden kolundan çekerek götürdü. Biz de onları takip ediyorduk. Kumsal kozmetik mağazası görür görmez fırlamıştı zaten Anıl da onun peşinden gitti. Vefalı evlat ne olacak? Bu devirde hangi erkek gratise girmiş hem de heyecanlı heyecanlı bir kızın peşinden. Burnuma gelen sarma kokusuyla sarsıldım. Bana yine onu hatırlatmıştı.

'Allah'ın gorili o kadar sarma yedin, insan bir teşekkür ederdi.'

Araf yine sigara içmek için kenara geçti. O sigara içmiyordu... Neden ikisini karşılaştırıyordum ki? Araf'ın yanına gittim. Sigara içiyordu. Sigara içen insanlardan nefret ederdim çünkü kendilerine zarar vermekten başka bir şey yapmıyorlardı. Araf arkadaşım olduğu için ona karışamazdım ya da bir şey diyemezdim. Araf bir an da "Çok güzelsin." dedi. "Yine." diye eklemeyi de unutmadı. Gülümsedim ama aslında utanmıştım. Açıkçası daha önce hiç bir erkek böyle bir iltifat etmemişti. Asena "Hadi yürüyün." dedi. Zaten şu anı bozsa bozsa Asena bozabilirdi. Araf sigarasını yere atıp kolunu omzuma attı. Anıl resmen Kumsal'ın peşinde pervane olmuştu. Anıl'a "Yavaş yavaş gidin. Hızınız 120." dedim. Anıl "Bize diyene bak." diyerek gözleriyle Araf'ı gösterdi. Güldüm.

Mağazadan çıkan Asu ve Berkan'la gözlerimiz pörtledi. Berkan'ın elinde beş tane poşet vardı. "Asu dünyayı aldı arkadaşlar, hiç öyle bakmayın." dedi. Ben ve Kumsal haykırıyorduk. Etraftaki insanlar gülüşümüzü duyunca koşarak kaçıyorlardı. Asena sırıtarak kafamıza geçirene kadar tabii ki. "Bir susun. Bizim ki de kulak hani." dedi. Yolda yürüyorduk ve çok eğleniyorduk. Bir an olanları unutmuş hayatımıza dümdüz devam ediyorduk.

Kızlarla beraber uzun bir süre sonra acıkmaya başlamıştık. Miraç "Şu ara sokaklardaki kafelerden birine oturalım bari yemek yeriz." dedi. Asena sevinçle el çırptı. Miraç Asena'nın bu haline gülüyordu. Aslında Miraç iyi çocuktu ama Asena'nın gönlü onda değildi. Malum bir kişideydi de neyse isim vermeyelim şimdi. Oturduğumuzda ayaklarımın titrediğini hissettim çok yorgundum ve hastalık da üstüne baskı yapıyordu. Araf halimi fark etmiş olmalı ki "İyi misin? Betin benzin atmış." Gülümsedim beni merak etmesi hoşuma gitmişti. "İyiyim." dedim. O an aklıma Araf'la atlı karıncaya bindiğimiz gün geldi. Çok eğlenmiştim Araf bir ara kız gibi bağırmıştı. Ben de tabii at gibi anırmıştım. Telefonuma gelen mesaj sesi beni düşüncelerimden ayırmaya yetmişti.

Çağan Dinçer hikayenize yanıt verdi.

*Çok eğleniyorsunuz bakıyorum hiç yakışmamışsınız.

*Sıla ve sen de hiç yakışmıyorsunuz ben bir şey diyor muyum?

* Sıla ile aramda bir şey yok. Bunu anla artık ben söylüyorum sana zarar verebilir.

*Yeter artık Çağan bana zarar verip vermemesi seni neden bu kadar ilgilendiriyor?

*Sen benim dişi gorilimsin.

*Bu da ne demek?

*Bir şey demek değil sadece sana ben dişi goril diyebilirim başka bir erkek gorili yaklaştıramam bile.

*Sen aklını Darıca'da unutmuşsun manyak.

Çağan'la konuşmayı kestiğimde kaşlarım çatılmıştı. O an hepimiz Kumsal'ın çalan telefon sesine odaklandık. Kumsal derin bir 'of' çekip telefonu açtı. "Ne var Barış?" dedi. Bir kaç saniye dinledikten sonra kaşlarını çattı. "Barış amacın ne?" dedi. "Hayır Barış buraya gelemezsin." dedi. Hepimiz gözlerimizi pörtletmiş dinliyorduk. "Barış rahat bırak beni!" diyerek sinirle telefonu suratına kapattı. Asu "Ne oldu? Ne diyor?" dedi. Kumsal "Klasik Barış ve hala sebebini çözemediğim yersiz kıskançlıkları." dedi. Yemek siparişlerini verdikten sonra beklemeye başladık. Cidden hepimiz yaşananlardan yorulmuştuk. Okullar kapanır kapanmaz tatile uçmalıydık. Kim hayatında bu kadar aksiyon yaşamıştır? Ama içimden bir ses 'Daha hiç bir şey yaşamadın Alesya.' diyordu.
Çağan, Berkan ve arkadaşlarını ilk gördüğünde şaşırmıştı. Birbirlerini tanıyorlardı. Piçizler Berkan ve tayfasından uzak durmamızı istiyordu bir yandan da Araf ve diğerleri de Piçizler'den uzak durmamızı istiyordu. Burada güveneceğimiz Piçizler değildi ama yine de kendimi kötü hissetmiştim. Çağan'ı öyle bıraktığım için kötü hissediyordum.

Yemekleri yedikten sonra bir şeyler içtik ve kalktık. Kızlar baya yorulmuştular ben de dahil. Berkan "Kızlar siz yorulmuş gibi gözüküyorsunuz. İstiyorsanız eve götürelim." dedi. Ben bir ân önce gitmek istiyordum. Ayaklarımı hissetmiyordum. Miraç "Daha bitmemişti halbuki sürprizimiz ama neyse sonra ki sefere yaparız." dedi.

Daha ne vardı ki? Saate baktığımda henüz 5'ti. Kumsal "Neresiydi ama ya? İnsanı meraktan çatlatmayın." dedi. Anıl "Sinemaya gideriz diye düşünmüştük." dedi. Sinemaya bayılırdım! Kesinlikle gitmeliydik. "Hangi filme?" dedim. Berkan "Oraya gittiğimizde seçersiniz." dedi. Kızlarla onaylar mırıltılar çıkardık. Asena "Olur hadi gidelim zaten evde sıkılırız." dedi. Biz de kabul ettik ve yürümeye devam ettik. Arabaya varınca derin bir nefes verdim. Beyoğlu'nu seviyordum ama neden bu kadar uzun bir caddeydi ki? Resmen ayaklarıma kara sular indi. Berkan arabayı sürerken biz yine arkada oturuyorduk.

Ece "Ay! Çok yoruldum. Ayaklarımı hissetmiyorum." diyerek arkaya yaslandı. Araf "Siz de amma pimpiriklisiniz. Alt tarafı bir cadde yürüdük." diyerek gözlerini devirdi. Hepimiz Araf'a kınayan bakışlarımızı yollamayı ihmal etmemiştik. Araf "Tamam bir şey demedim." dedi korkarak. Sinema için alış-veriş merkezine gelmiştik. Berkan arabayı park ettikten sonra direkt asansörle sinema katına çıktık. Korku filmi seçmek yerine eğlenceli bir komedi filmine girmeyi tercih etmiştik. Korku filmi izlediğimizde en son olanları çok iyi hatırlıyordum.

O gece Çağan'a sarılarak uyumuştum. Bu hatıralar beni yakında kalpten öldürecekti. Her düşündüğümde renkten renge giriyordum. Çağan'ın o gece söylediklerini hatırlayamıyordum. Hafızamı kaybetmiş gibiydim. Düşüncelere daldığımı fark etmiş olan Araf beni dürttü. "Senin bugün bir şeyin var. Anlatmak ister misin?" dedi. Başımı sessizce hayır anlamında salladım. "İyiyim bir şeyim yok. Gözüm dalmış sadece merak etmene gerek yok." dedim. O da anlayışla gülümsedi. Film için salona girdiğimizde burada resmen izdiham vardı. Koltuğa oturup başlamasını beklerken Asena sessizce beni dürtükledi. "Barlas'ın bugün yaptıklarını unutamıyorum." dedi. "Benim de aklımdan çıkmıyor farksız değiliz." dedim. "Kötü şeyler geliyor Alesya..." dedi ümitsizce.

"Merak etme yarın Hayriye Teyze'nin altın günü var okur üfler. Sizin anneleriniz de gelecekmiş. Tabii siz de geliyorsunuz." dedim. Hayatımız belki korku filmi gibi geçiyordu ama biz de Zemzem Hayriye vardı. Şimdi onlar düşünsün bakalım. Film başladığından iki saat sonra kendimi koltukta horlarken buldum. Tabii havalanmadan önce... Birisi beni kucağında mı taşıyordu? Gözlerimi aralayıp kim olduğuna baktım. Bu Araf'tı. Kafamı rahatlıkla bir daha göğsüne bastırdım ve uyumaya devam ettim. Beni birinin dürtüklemesiyle uyandım. "Hadi kalk ne uyudun be!" diye dürtükleyen Asu'nun sesini duydum. Kalkıp arabadan indim. Uyku sersemliğinden kimseye görüşürüz bile diyememiştim. İçimde hala kötü bir his vardı. Uykudandır diyerek boş koydum. Eve doğru yürümeye başladım. Sokağın başında indirdikleri için eve doğru biraz daha vardı.

Bankta oturan bir Çağan görmeyi beklemiyordum. Kafasını bana doğru çevirdi. Hemen yerinden kalkarken "Alesya." dedi. Kaşlarımı çatarak "Burada ne işin var?" dedim sessizce. "Seni merak ettim." dedi. Elinde de bir poşet vardı. Bu çocuk neden sürekli beni şaşırtıyordu. "Sana şey getirdim." dedi. Eliyle ensesini kaşırken. Ben de tek kaşımı şüpheyle kaldırırken "Ney?" dedim. Poşeti alıp içine baktım. Bu bir kutu sarmaydı. Gülerek "Bu saate bunu mu getirdin?" dedim. "Teşekkürler." demeyi de unutmadım. "Sevdin mi?" dedi. Bu konuşma nereye gidiyordu bilmiyorum ama içimdeki kötü his birden yok oluvermişti. Geçenlerde Asena ve Barlas konusu için sahilde buluştuğumuz akşam aklıma geldi. O akşam da sarma getirmişti. Benim neyi sevdiğimi az çok biliyordu. O akşam bir de bana sarılmıştı. Dejavuyu sanırım bu sefer ben tamamlamıştım. Bu sefer Çağan'a ben sarıldım. Çağan ilk başta şaşırsa da sonradan o da kollarını sardı. Araf gibi değildi. Onun kalp atışları şu anda ritimsizdi. Benimkilerde çok farklı değildi. "Düşmanlarımı sinir etmeyi severim." dedim.

Çağan gülerek "Merak etme bunu gayet iyi yapıyorsun. Hatta yapıyorsunuz." dedi şakayla karışık ciddiliğiyle. "Bir şey daha getirdim." demeyi de unutmadı. Elini uzattı ve avucunu açtı. Gözlerimi merakla pörtlettim. Bu bir kolyeydi. Kolyenin ucunda sünger bob vardı. Gülerek kolyeye baktım. "Arkanı dön, kolyeyi takayım." dedi. "Bunu neden aldın?" dedim. "Düşmanın olduğumu unutma diye." dedi. Önüme döndüğümde "Bende de Squidward var.'' dedi. Kolyeye bakarak burukça gülümsedim. Böyle güzel bir kolyenin düşmanlığı temsil etmesi kötüydü. ''Bir de...'' dedi Çağan. Söyleyip söylememek arasında kaldığı bir şey vardı. Kafasını kaşıdıktan sonra ''Bugün için kusura bakma. Sana zarar verdiğimi fark etmedim. Her ne kadar düşmanım olsan da bu biraz fazlaydı.'' dedi ciddi bir tavırla. Kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalkarken ''Evet fazlaydı ama hatanın farkındaysan artık önemli değil.'' dedim aynı ciddiyetle. "Hadi seni eve götüreyim yalnız gitme bu saatte o piçler bunu düşünememişler mi?" dedi huysuzca. "Düşünemediler sanırım..."dedim tepkisini ölçmek istercesine. Bunları neden yapıyordum hiç bilmiyordum. Çağan "Onların ben ta-" küfür edecekken elimle ağzını kapattım ve öksürdüm.

Evin önüne geldiğimizde Çağan'a "Güle güle Goril." dedim. "Güle Güle Dişi Goril." dedi. Bu sanki ona veda gibiydi. Sezilerim beni şuana kadar hiç yanıltmamıştı. Piçizlerin bu dengesiz tavırları yüzünden başımıza kötü bir şey gelecek diye çok korkuyordum. Eve gelir gelmez odama fırladım. Elimdeki poşet sarmayı açıp yemeye başladım yatağımın karşısındaki çukurlu cam kenarına oturdum. Camımdan yıldızları izleyerek yiyordum. Yıldız manzaralı sarma keyfi. Sarmaları birer birer yuttuktan sonra yatağıma uzandım. Çağan da güzel sarma yapıyordu. Yani o yapıyorsa eğer güzelmiş. Sarma kutusunu yatağımın baş ucundaki komodine koydum. Kolyemi çıkarmadım. Sanırım artık boynuma yapışıp kalacaktı.

----

Sabah uyanır uyanmaz kollarımı esnettim. Sonra da banyodaki rutin işlerimi hallettim. İşim biter bitmez Okul formalarımın içine girdim. Kolyemi gömleğimin üstüne çıkardım. Kravatım her zaman ki gibi gevşetilmiş ve salaş duruyordu. Siyah botlarımı giydim. İşim bittikten sonra çantamı kapıp aşağı fırladım. "Anasu ben çıktım." dedim. Annem hemen "Kahvaltı yapmayacak mısın kuzum?" Dedi.

"Kendimi altın gününe saklıyorum. Hayriye kuşum ağzıma dolduracak börek çörek ne varsa." Anasu gülerek "Hadi git geç kalma." diyerek beni uğurladı. Okulun yolunu tutmuştum. Bu sabah mutluydum. Kızlarla buluşma yerimizde birleşip yola beraber devam ettik. Asena "Hazır mıyız berbat bir güne?" dedi. Kumsal "Daha ne olabilir ki zaten? Yaşamadığımız şey kalmadı." Asu "Şu gencecik yaşımda yaşlandım." diye isyan etti. Asena'nın gözünden kaçmamış olmalı ki "Alesya Hanım pek bir mutlusunuz bu sabah hayırdır?" dedi.

Ben de anlatmaya başladım. "Dün akşam siz beni bıraktıktan sonra eve dönüyordum. Çağan bankta oturuyordu. Sonra işte dedim. Ne işin var burada falan bir kutu sarma verdi. Beni merak etmiş. Bir de bu kolyeyi verdi." dedim. Kızlar ağızı açık dinlerken Kumsal bizi şaşırtmayarak "Oha!" diye bir tepki verdi. Asu "Çağan'dan beklenmedik hareketler şaşırtıcı." dedi düşünerek. Asena da şaşırmıştı. Okul bahçesine vardığımızda Berkan'ları görmeyi beklemiyorduk. Kumsal "Sizin ne işiniz var burada?" dedi şaşırarak. Anıl "Artık burada okumaya karar verdik. Kaydımızı buraya aldırdık." Hepimiz şaşkınca Asena'ya döndük. "Ne? benim haberim yoktu." dedi. Miraç "Aynı sınıftayız zaten hadi gidelim." dedi. Ben derince yutkundum. İşte bunu beklemiyordum. Ne demek burada okumaya karar vermişlerdi? Bir anda böyle bir karar nasıl alabilmişlerdi? Kulağa tuhaf ve saçma geliyordu.

Sınıfa girdiğimizde piçizler henüz gelmemişti. Bu benim içime nedense serin sular serpiştirdi. Dünkü kavgadan sonra bir kez daha birbirlerine girmelerini istemezdim. Piçizlerle düşman olabilirdik ama kavga bizi de etkiliyordu. Asena'nın yanına oturmaya gidiyordum ki Miraç benden önce davranıp oturmuş bile. Ben de tek çare gidip Araf'ın yanına oturdum. Asu ile Berkan oturuyordu. Kumsal da Anıl'ın yanına geçmişti. Dersin başlamasına son beş dakika kala Piçizler de sınıfa giriş yaptılar. Berkan'ları görünce şaşırmışlardı ve kaşları çatılmıştı. 'Lütfen bugün olaysız geçsin.' dedim içimden. Başka bir şey istemiyordum. Bizi şaşırtan bir biçimde hiç laf atmayıp yerlerine oturdular.

Hoca içeri girmişti ve ders başlamıştı. Benim aklım yine havalarda uçuyordu tabii. Hoca Berkan'ların hepsini ayağa kaldırıp sınıfa tanıttı. Doğal olarak sınıftaki bütün kızlar onlara hayran hayran bakıyordu. Araf'a bakmaları çok hoşuma gitmemişti ama baksalar da sorun olmazdı. Yani kötü hissetmiyordum baktıklarında. Oradan bir kız Berkan'a bakıyor olmalı ki. Asu kıza delici bakışlarından yolluyordu. Sonunda dayanamayıp "Ne bakıyorsun kızım? Önüne dön." Kız "Aman be ne yaparsan yap." diyerek önüne döndü. Ateş'e baktığımda sinirle Asu ve Berkan'a bakıyordu. Yumruğunu sıktığını buradan 'full hd' tabiriyle görüyordum. Barlas da çok farklı değildi ama Çağan rahattı neden bilmiyorum.

Göz göze geldiğimiz bile oluyordu. Barış zaten kafayı yemiş gibiydi. Doğukan onu zar zor tutuyordu. Neden tuttuğuysa onu da bilmiyorum. Ben neyi biliyordum ki? Barış'ın Kumsal'dan hoşlandığı gerçeği vardı. Barış'ın dalmakta hakkı var gibiydi. Barlas için de aynısı geçerliydi sanırım... Ateş için aynı şeyi söyleyemiyordum. Ateş'in Asu'yu sevmesi Cameron Dallas'ın bana çıkma teklifi etmesiyle aynı eş değerdeydi.

Zil çalınca Sınıfta kalmayı tercih ettik. Piçizler de çıkmamışlardı. Barlas dayanamayıp "Siz bir de buraya mı yerleştiniz? Delireceğim en sonunda!" dedi. Asena "Sen zaten delirmişsin." dedi. Aferin koçuma benim be! Barış "Kumsal Doğukan'la yer değiş çabuk." dedi tıslayarak. Doğukan "Hayırdır Barış Bey sevdiğiniz kız için beni satar mı oldunuz?" dedi. "Sus lan geveze hadi değiş çabuk." Kumsal "Değişmiyorum. Manyak ya!" dedi. "Deli etme kızım beni değiş dedim." Kumsal "HA-YIR." dedi. Ben kafamı sıkılmışcasına sıraya koyup tatlı uykuma devam ettim. Bir süre sonra beni birisi sertçe dürtüklemeye başladı. Bu Araf'tı. "Kalk hadi güzellik ne kadar uyudun. Ben hayatımda bu kadar uyumamışımdır."

Gülerek kafamı sıradan kaldırdım. Bizimkiler hariç herkes gitmişti. Sıramdan kalkıp kızlarla beraber önden önden yürümeye başladım. Bahçeye indiğimizde piçizler arabalarına binmiş gidiyorlardı. Berkan'lar da bizi benim eve bıraktılar. Eve girdiğimizde annem bizi kapıda karşıladı. "Hadi içeri geçin gelmeye başladılar."

Asena "Oh be! Sonunda kafamızı dağıtabiliceğiz."dedi. Keyifli keyifli eve girip çantalarımızı fırlattık. Kızlara benim dolabımdan rahat güzel kıyafetler verdim. Ha! Bir de şu mezdeke oynarken takılan shakira kemerinden bellerine bağladım. Eğer bir Altın günü varsa orada illaki bu müzik çalar ve herkes kurtlarını dökerdi.

(Medyada müzik var. Okurken açabilirsiniz)

Aşağı indiğimizde ölüm fermanımızı yazacak olan Zemzem Hayriye eve giriş yapmıştı ve arkasında da tanımadığım dört tane kadın vardı. Altın günündeki Tombalak Teyzelerin aksine bunlar zayıf ve güzel kadınlardı. Tamam yaşları vardı ama Benim Anasu gibiydiler. "Hih! Kuzum siz kocaman olmuşsunuz aman aman! Şunlara bak. Dur! Ben size daha koca bulacağım." dedi sevinçle karnını sallayıp kollarını kaldırarak. Kızlar yüzünü ekşitmişti. Asena "Yandık desenize." dedi. Haykırmaya başladık. Anasu "Hadi kızlar siz yemeğinizi alın geçin bahçeye, Alesya sen de müziği kur." Kızların anneleri de gelmişti. Asena'nın annesi nerelerden gelmişti. Kumsal'ın annesi de vardı. Şans ki Asu'nun annesi de iş seyahatinden dönmüştü. O da katılabildi. Asu katılabilmesine çok sevinmişti. Hayriye Teyze'nin arkasındaki dörtlü kadınların simaları tanıdık geliyordu. Her neyse diyerek geçiştirdim. Gidip telefonumu altın günü için özel aldığımız hoparlöre bağladım.

Altın günü bahçede yapılacaktı. Annemin sırf bugün için ayarladığı görevliler de servisleri yapmıştı. Teyzeler sohbete başlamışlardı bile biz de dörtlü bahçe koltuklarına yığıldık. Elimizde de birer tabak vardı. Bakımlı ve şık giyinmiş, tanımadığım kadınlardan biri "Ah! Ah! Ne güzel kızlarsınız, yaşlarınız kaç sizin?" Hepimiz aynı anda "17." dedik. Kadın sevinçle "Bizim de her birimizin birer tane oğlu var. 18 yaşında onlar da. Nerede okuyorsunuz?" dedi. Kızlara şüpheyle baktım. Onlar da bana bakıyordu. "Şu iki sokak ötedeki Özel aşçılık kolejinde okuyoruz." dedim. Kadın şaşkınlıkla "Bu kadar olur! Bizim oğlanlar da orada okuyor."

Böyle bir kadının oğlu kim olabilir ki? Bizim okulda böyle saygılı bir kadının oğlunun okuması imkansızdı. Zemzem Hayriye "Hadi kızlar kalkın müziği açın da kurtlarımızı dökelim ayol!" dedi. Gülerek kalktım. Teyzelerin hepsi de kalkmıştı. Mezdekeyi açıp herkesin nasıl oynadığına baktım. Kızlar da gaza gelmiş kıvırtıyorlardı.

Haykırmaktan kendimi alamıyordum. Asena bile kıvırtıyordu. Kumsal'a baktığımda çıldırıyordum. O nasıl kıvırtmak? Dansöz mübarek! Ben de dayanamayıp aralarına girdim. Hayriye Teyze yanımıza gelirken sırt sırta vermiş kıvırtıyorduk. Hayriye Teyze maşallah döktürüyordu.

Çağan'dan...

Hepimiz caddede yürüyorduk. Bugün bizi sinir eden o piçleri aklımızdan çıkarmaya çalışıyorduk. Biraz olsun sakinleşmiştik. Aramızdakiler yetmezmiş gibi bir de okulumuza gelmişlerdi. Hangi yüzle hala karşımıza çıkıyorlardı anlamıyordum. Böyle devam ederse eskiye dönecektik ve bu bizim için hiç iyi değildi. Berkan'ın ve arkadaşlarının gelmesi demek zor günler demekti. Ortalık durulmuşken tekrar karışacaktı. Barlas sinirle ''Şunlara bak, hangi sıfatla geldiler? Bir de kızların yanında dolanıyorlar.'' dedi kaşlarını çatarak. Barış ''Merak etmeyin, sadece en ufak hatalarına bakar.'' dedi. ''Tam piyasadan çekildiler diyordum yine çıktılar. Çıktılarsa da bir şey vardır söylemedi demeyin.'' dedim ciddiyetle. Ateş ''Çağan haklı, işlerle ilgilenmeye başlayalım.'' dedi kafasını sallayarak. Yolda yürürken aklıma gelmişti. Annemler bugün altın günü mü ne varmış? Onu zırvalayıp oraya gittiler. Ben de zaten dışarı çıkmaya karar vermiştim.

Ateş "Duydunuz mu sesi?" dedi. Hepimiz kulağımızı verip dinlemeye başladık. Ateş zaten çapkın biri olduğu için bu müziğin kokusunu nereden duysa tanırdı. "Aha! Kesin dansöz var oğlum! Koşun koşun! gidelim." dedi. Gözlerimi devirip peşlerinden gitmeye devam ettim. Gördüğüm şeyle Ateş'in durumuna haykırmaya başladım. Bunlar sadece Altın gününde dans eden bir kaç tane Teyzeydi.

Hayal kırıklığıyla dudaklarını büzen Ateş'e haykırmaya devam ettim. Biraz sonra kıvırtan bizim anneleri ve bizim kızları görmeyi beklemiyorduk. Hepimiz şok içindeydik. Annem ile Alesya karşılıklı mı oynuyordu? Hayriye Teyze değil mi o? Tabii ya! Anlamalıydım. Akılsız kafam. Altın günü varsa Hayriye ve annemler kesin vardır. Burası da Alesya'ların eviydi, harika. Bu anı videoya çekmeliydim. Barış "Anne!" diye bağırdı. Kızlar bizi fark edince şok olmuşlardı. Alesya hala annemle kıvırtıyordu. Kızım bir dur da arkana bak yemin ediyorum aklı beş karış havada. Barlas'a baktığımda o da Asena'ya bakıp sırıtıyordu. Ateş "Asu az yavaş kıvırt kızım, bir gören olacak." diyerek gülmeye başladı. Barış'ın annesi "Aha! Kızlar bakın size bahsettiğimiz oğlanlar bunlar." dedi. Kızlar bağırarak "Ne?" diye bir tepki koydular ortaya.

💕💕💕💕

Eveet! Bölüm burada bitti nasıldı beğendiniz mi?😂😂😂 ilk başlar biraz modunuzu düşürdük ama sonlarda yükselttik değil mi?

-Sizce Asena kötü şeyler yaklaşıyor derken ne demek istedi? Neler olucak bir fikriniz varmı?

- Piçizler ve Berkan'ların arasında sizce ne var?

İg:psikozlarwattpad

♤♡◇♧

Continue Reading

You'll Also Like

909K 69.6K 56
Kitaplarına sığınmış yalnız bir kız, okuduğu kitabın içine çekilirse ve okuduğu kitabın ana karakter olursa geri gerçek dünyaya nasıl dönmeyi başarab...
3.1K 204 35
Güven.. Genç kız ona güvenmek zorundaydı. Her ne kadar bu tesisin içinde zorla ajanlık eğitimi görmeye başlasa da güvenmek zorundaydı. Çünkü biliyor...
82K 5.2K 58
Platonik aşk bizde genelde karşılığı olmayan, karşılığı sorgulanmayan aşk anlamında kullanılmaktadır. Platonik kelimesi sözlükte "Gerçekte var olmaya...
790K 45.9K 34
Kuru öksürükleri durmadı bir süre. Boğazının acısını ben hissetmiş gibi yüzümü buruşturdum. Hastalığı benden kaptığı için kendimi iki kat kötü hissed...