GÜNAH KEÇİSİ:Beni Bırakma

By Kristalmelek61

30.8K 1.9K 346

~TANITIM~ Avuçları arasındaki şemsiyeyi bin bir zorlukla tutmaya çalışan Ela,utancından başını kaldıramadı. "... More

♈B.B~Karakter Tanıtımı♈
1~Tembel Fare
2~Ukala İnek
3~TEKLİF
4~Geniş Aile Toplantısı
5~SIR
6~TOKAT
7~Yakınlaşma
8~NİL
9~Pazartesi=İlk Teneffüs
10~Zaman Kaybı
11~Kıskançlık
12~ÖZÜR
13~SEVİYORUM!
14~GÜNAH
15~İki Kalp
16~Yeni Üye TANER
17~Onu Tanıyorsun!
18~FOBİ
19~Platonik AŞK
20~Bilinmeyen Numara
21~KAOS!
22~OYUN!
23~Uzak Dur!
24~Çocukluğumun Hayali
25~ÖZEL SIR!
26~KURBAN!
27~İSTİSNAMSIN!
28~BULUŞMA
29~Doğum Günü
30~SENİ SEVİYORUM
31~İSTEK
32~GERÇEKLER
33~ Kalbimin Yeri
34~Tanıdık Tanışma
35~HEDİYE
36~ "Kalbime İyi Bak"
37~Sevdiğim Kız
38~"Günah Keçim"
39~Söz Ver
40~ "Gitme..."
41~Aynı Ev!
42~Aynı Yıldızın Altında
44~SÜRPRİZ!
45~Beni Bırakma
46~"Batmayan Güneşim"
47~BABA
48~Ailem İçin
49~ Öz Kardeş!
50~"Ela'ya Güveniyorum"
51~Sen Olmadan Yapamam
52~ Tek Bir Şans!
53~ KAOS 2!
54~ Dayı!
55~ Ben Yaptım!
56~ Beklenmeyen Misafir
57~ Bir Abi...
58~ ANILAR
59~ " İki Şanslı Kız "
60 ~ " Bana Oğlum Deme!"
61 ~ Gerçekler
62 ~ Pandora'nın Kutusu
63 ~ Veda Vakti
64 ~ Bizi Bırakan Sensin!
65 ~ GÜNAH KEÇİSİ!
66 ~ Kabulleniş
67 ~ Hoşça Kal
68 ~ Söz Ver!
69 ~ Kabul Ediyorum!
70 ~ İhbar Mektubu!
71 ~ FİNALE DOĞRU!
72 ~ Final PART 1 / Öldür Onu!
73 ~ FİNAL PART 2 / Evlilik Teklifi!
74 ~ FİNAL PART 3 / Kavuşma Vakti!
75 ~ FİNAL / Kavuşma Vakti II
~ DUYURU:YENİ KİTAP ~

43~Oyunla Gelen İtiraf

449 40 17
By Kristalmelek61

Ben geldim!!!🙆
Bomba ve upuzun bir bölümle hem de.
Tam tamına 6380kelime.😉👌
Yazım yanlışı varsa şimdiden affola canlar.🙏😊

Keyifli okumalar herkese.

📖  📖

~ÖMER'İN AĞZINDAN DEVAM~

Ayaklarım buraya nasıl geldi bilmiyordum?Belli etmedim ama büyük eşşeklikti yaptığım.O kadar hazırlık yapmıştı benim için.Bana özeldi ve ilkti.Peki ben ne yaptım?Onu orada öylece bırakıp,bir an boş bulunduğum ve sonrasında istemeden bulaştığım saçma sapan bir oyunun peşinden geldim.O bunu hak etmiyordu ama gelmeseydim...Gelmeseydim şu an olan tüm güzel şeyleri,sonuna kadar kaybetmiş olacaktım.Bunu göze alamazdım.Ona bu derece yakınken yapamazdım!Eve dönünce bir şekilde kendimi affettirmem gerekiyordu.

Nil!Hepsi lanet Nil yüzünden!Nerede kalmıştı?Beni tehdit ederek ayağına kadar çağıran kendisi olmasına rağmen hala ortalıkta yoktu!Elimde değildi ve sinirlenmeye başlıyordum.Kolumdaki saate baktım göz ucumla.Gecikmişti.Hem de fazlasıyla.Ne yapmaya çalışıyordu?Tam olarak amacı beni çileden çıkartmak mıydı?Kendi kendime sorular soruyor ve yine saçma bir şekilde kendi kendimi sinirlendiriyordum.Şaka gibi!

Cebimde titreyen telefonum dikkatimi dağıtırken,bıkkın nefesimi hızla bıraktım.Nil'in aradığını görünce,açtım direk.

"Neredesin?Hala bekliyorum!"dedim sinirle.Fakat boşuna çıkmıştı sesim sanki.Nil telefonun öbür ucundan gülüyordu.Gülüyordu!

"Gel dedin geldim!Gülmeyi kes ve buraya gel."

"Yazık sana ya(!)Gerçekten benim gibi birinin ayağına kadar gelebileceğini mi düşündün?"

Elimde kalacaktı!Yemin ediyorum bu kız bir gün elimde kalacaktı!

"Nil..."

"Sadece ufak bir oyun oynamak istedim o kadar.Ama sağlam bir teşekkürü hak ettin bak,sayende harika hissediyorum."

"Sen tam bir..."

"Çok korktun değil mi?"

Lafımı bölen ses tonu,devasa yutkunmama neden oldu.Kahretsin ki evet!Ölesiye korkmuştum çünkü...Çünkü onu kaybedersen...Onu kaybedersem eğer...

"Sesin bile çıkmadığına göre,bu evet anlamına geliyor ki illa bir şey demene de gerek yok aslında.Ben zaten biliyorum.Onu kaybetmekten korktun ve bunu dile dökemeyecek kadar korkak bir zavallısın Ömer Öztürk(!)"

Telefon yüzüme kapandı ve ben öylece kaldım.Ne yapıyordum ben böyle?Benim Nil ile nasıl bir işim olabilirdi ki(!)

"Allah kahretsin!"

Hızla sıktığım avuç içlerimin arasında mahsur kalan telefonumla beraber,ters istikâmete yöneliyordum ki kazara birine çarptım.Çarpmamla beraber,tahminen benim yaşlarımda olan kızı neredeyse yere düşecekken son anda belinden kavrayarak kurtardım.

"İyi misiniz?Kusura bakmayın bir anda..."

"Önemi yok,sayenizde gayet iyiyim."

Lafımı yarıda keserek,geri çekildi.Kız yüzüme garip şekilde bakmaya başladı bu kez.Hatta gülümsedi.Tanışıyor muyduk ki?Sanmıyordum.

"Sen...Sen bizim okuldansın.Orhangazi Çok Programlı Anadolu Lisesi.Ömer di değil mi?"

Kız beni tanıyordu fakat ben ilk defa görüyor gibiydim.

"Evet ama ben sizi tanıyamadım."dedim.

"Okulda daha ilk haftam ve adınızı çok duydum.Yani bizzat tanışma fırsatım olmadı.Bu arada Özge ben.Özge Şanlı."

Elini uzattı adının Özge olduğunu söyleyen kız.Ben de kendi elimi uzattım elbette.

"Memnun oldum ve ayrıca okulumuza hoş geldin."dedim tebessüm ederek.

"Çok teşekkür ederim.Hoş bul...Ahh!"

Kız bir anda sağ bacağının bileğini tutarak,yüzünü ekşitti.

"Gerçekten iyi misin?Ağrın var gibi."dedim tek kolundan kavradığımda.

"Sanırım haklısın.Bileğim..."

"Tamam,gel şöyle otur."

Banklardan birine geçip otururken,ben de hemen önüne çömeldim.Özge denen kız ayakkabısını çıkardı ilk önce ve müdahele etmek istedi.İzin vermedim.Muhtemelen çarptığım sırada olmuştu.Üzerime düşeni yapmalıydım.

"Bana bırak."dedim ve ağrının tam olarak nerede olduğunu bulmak için hafif baskı uygulamaya başladım.

"Ahh!Orası evet..."

"Buz koymak gerek.Bekle burada.Alıp,geleceğim."

"Tamam."

Yaklaşık on dakika sonra elimdeki buz torbasıyla geri dönmüştüm fakat Özge denen kız bıraktığım yerde değildi.Etrafa bakmama rağmen yoktu.O halde nereye gitmiş olabilirdi ki?

"Genç adam?"

Adamın biri bana seslendi bu sırada.Başımı o yöne çevirdim hemen.

"Efendim amca?"

"Senin kız az önce gitti."

"Gitti mi?Tek başına mı?"diye sordum.

"Yok oğlum.Biri geldi yanına,yakınıydı galiba.Birlikte gittiler."dedi adam.

Yani umursadığımdan filan değildi ama insan bir teşekkür ederdi sonuçta.Neyse.

"Tamam amca,sağ ol."

"Ne demek oğlum.Hayırlı günler."

"Size de amcacım,sağ olasın."

Artık eve dönsem iyi olacaktı ama böyle de gidemezdim.Ana yola inerek yürümeye başladım.ilk işim sağlam bir çiçekçi bulmaktı.Hemen köşe de bir tane görmüştüm ve açıkçası fazlasıyla heyecanlıydım.İlk olacaktı benim için.Girdim içeri hemen ve görevli genç bir adam yanaştı yanıma.

"Hoş geldiniz efendim."

"Hoş buldum,sağ olun."

Göz ucuyla baktım etrafa ama nasıl bir şey alacağımı bilmiyordum.Hangisini severdi ki?

"Nasıl bir şey bakıyorsunuz?Yardımcı olayım efendim."

"Aslında...Çiçeklerle aram pek iyi değil.Siz nasıl bir şey önerirsiniz?"

"Özel biri için mi bakıyorsunuz?"

"Evet."

"Sizin için özel biri ise çok da fazla üzerine düşünmeye gerek yok aslında."dedi adam kırmızı güllerden bir iki demeti eline alarak.

"Kırmızı gül alın.Aşkı en iyi temsil eden çicektir."

Aşkı en iyi temsil eden çiçek...

Olur muydu ki?Ya Ela şüphelenirse?Açıklamasını bir şekilde yapardım yapmasına da yine de bilemiyordum.Yok,bence şimdiden böyle bir hamle yapmam hiç doğru olmazdı.Aklını ikinci kez karıştırmaya gerek yoktu.

"Aslında...Özel biri derken siz yanlış anladınız."dedim görevli adama bakarak.Devam ettim hemen.

"En yakın dostum için alacaktım."

"Anladım.Kusuruma bakmayın,özel biri deyince siz...Her neyse.O halde bakalım."

Birlikte ilerlemeye devam ederken,görevli kısa süre sonra tekrar durdu.

"En yakın dostunuz için size önerim Beyaz Karanfil.Harika bir çiçek türüdür.Aynı zamanda saflığı ve temizliği simgeler."

Sanırım aradığımı bulmuştum.Adam yine aynı şekilde eline aldı bir iki demeti ve bana uzattı.

"Beyaz Karanfil olsun o halde."dedim.

"Peki.Demet mi buket mi olacak?"

"Buket."dedim ve elimdeki karanfilleri tekrar görevliye verdim.

"Son olarak,not yazmayı düşünür müsünüz?"

"Hayır,kendim söylesem daha iyi."dediğimde güldü adam.

"Peki,biraz bekleteceğim."

"Tamamdır."dedim ve beklemeye koyuldum.

Acaba Ela ne durumdaydı?Muhtemelen bana hem kırgın hem de kızgındı.Sonuna kadar haklıydı da.Dün her şey kolay ve güzel geçmişti ama bu sefer kolay olmayacak gibiydi.Elimden geleni yapacaktım.

"Buketiniz hazır efendim."

Buketi alıp,ödemeyi yaptım ve tekrar adama baktım.

"Kolay gelsin."

"Sağ olun,iyi günler."

Elimdeki buketle hemen bir taksi çevirip,evin yolunu tuttum.Bir saat sonra evin önüne geldiğimde,ellerimin titremeye başladığını fark ettim.Sadece özür dileyerek ona ufak da olsa bir hediye verecektim ama hiç bu kadar gergin olabileceğimi düşünmemiştim.Emin adımlarla yürümeye başladım fakat bizim kapıdaki adamlardan Osman karşıma dikildi bir anda.Halinden pek de iyi bir anlam çıkaramıyordum ve bu beni fazlasıyla korkutuyordu.

"Ömer Bey..."

"Hayırdır Osman,bir sorun mu var?"diye sordum hemen.

"Aslında efendim..."

Terslik vardı.Emindim.Ela'ya bir şey mi olmuştu acaba?

"Söyle artık Osman!"

"Efendim,Ela Hanım pek iyi değil.Peşinizden gelmek isteyince engel olamadım."

Ela...Ela peşimden mi gelmişti?İyi ama neden?Bir dakika yoksa...Sabah ki telefon görüşmesi...Kahretsin!Ona yalan söylediğimi de biliyor demek oluyor bu.Geç olmadan onunla konuşmam gerekiyordu.

"Gerisini ben hallederim Osman."

"Peki efendim."

Elimdeki buketle hızla eve yöneldim.Yedek anahtarımla içeri girdiğimde,tehlikeli bir sessizlik karşıladı beni.Dün geceden kalma dağınıklık hala yerli yerindeydi.Hatta Ela'nın bu sabah benim için kendi elleriyle hazırladığı kahvaltı masası bile....Hiç bir şeye dokunulmamıştı.
Bu hiç iyi değildi.

"Ela?"

Seslendim fakat cevap gelmedi.Şaşırmadım ve ilk düşündüğüm olasılıkla merdivenlere yöneldim.Odasında olmalıydı.Yani en azından böyle düşünmek istiyordum.Odası önüne geldiğimde,kapıyı tıkladım yavaşça.

"Ela,kapıyı açar mısın lütfen?Konuşalım."

Hala bir cevap yoktu ama vazgeçmeyecektim.Yeniden asıldım kapıya.

"Ela lütfen.Bak biliyorum hata yap..."

Dememe kalmadan kapı anında açıldı.Beklemiyordum ve bir an öylece kaldım.Ne diyeceğimi,nasıl başlayacağımı...Her şeyi unutmuştum sanki.Sıfırlanmıştım adeta!

"Konuşacak bir şey yok Ömer.Uykum var ve sadece uyumak istiyorum tamam mı?"

"Bu şekilde gitmene izin veremem."dedim gitmesine engel olurken.

"Uykum var filan da deme,inanmam!Konuşacağız."dedim avuçladığım elini iyice sararak.

"İstemiyorum tamam mı?Bırak!"

Ses tonunu hiç beğenmemiştim ve o güzel kahveler nemlenmeye başlıyordu.Bunu görmeyi istemiyordum.Kırgın ve kızgın olmasını anlayabilirdim fakat bir kez daha sırf benim aptalca haraketlerim yüzünden karşımda gözyaşı dökmesini öylece izleyemezdim.

"Lütfen bırakır mısın artık..."

Sesi ağlamaklı çıkarken,sol elimde tuttuğum bukete doğru yavaşça indirdi dolu gözlerini.Hoşuma gitmeyen bir sırıtış ekledi yüzüne ve tekrar baktı bana.

"Bana kalan bu sanırım ha?Kardeş olduğumuzu biliyordum ama söyler misin ne ara dost olduk Ömer?"

Ne yani?Anlamış mıydı?Ayrıca tam olarak ne söylemeye çalışıyordu?

"Bak Ela,şu an ne söylesen haklısın.Eşşeklik ettim ve sadece düzeltmeye çalışıyorum,hepsi bu.Senin için..."

Alaylı gülüşü lafımı yarıda bölerken,şaşkınlıkla izledim onu.Fakat saniyelikti ve yüz ifadesi hızla donuk bir hal aldı bu defa.

"Bana yalan söyledin sen Ömer."dedi boş bulunduğum anda elini benden kurtarırken.Haklıydı.Ona yalan söylemiştim ama...Aması vardı işte!Nasıl söyleyebilirdim ki?Nasıl?

"Oysa bana tamamiyle içini döktüğünü sanıyordum.Sadece ikimizin arasındaydı ama sen...Sen yine en başa döndürdün bizi Ömer.Bana yalan söyledin ve...Ve sırf o kız yüzünden!"

Son cümlesine vurgu yaparak ağlamaya başladı.Bir şeyleri mi kaçırıyordum?O kız mı?Kimden bahsediyordu?

"Anlamadım?Hangi kızdan bahsediyorsun?"

"Utanmadan bir de ayak üstü karşımda mı yalan söylüyorsun Ömer!Seni anladığımı sanıyordum ama sayende yanıldığımı görüyorum sadece.Bana o kızla buluşmak için gitmek istediğini söyleyebilirdin!Ama bunun yerine yalan söylemeyi tercih ettin!O kız için bana yalan söyledin!"

Durum saçma bir şekilde sinirimi bozmaya başlıyordu.Fazla bir tepki vermekten korkuyordum çünkü Ela hiç iyi görünmüyordu.Ne yapmalıydım?Neyden bahsediyordu onu bile bilmiyordum.

"Tamam sakin ol ve baştan alalım lütfen.Sana yalan söylediğimi kabul ediyorum ama hala anlamıyorum.Kafam karıştı."

"Hala anlamıyorum diyorsun Ömer!Gereğinden fazla yüzsüz olmuyor musun ha!O kız diyorum!Güya sözde özel hislerinin karşılıksız olduğu o kızdan bahsediyorum!Sizi gördüm!"

Şimdi anlıyordum.Bana çarpan kızdan bahsediyor olmalıydı.Zaten başka olasılık da yoktu.Tamamen yanlış anlamıştı.

"Bak Ela,ne gördüysen ya da ne düşündüysen yanlış.O anda kazara tanıştık ve amacım yardım..."

"Ömer ben fazlasıyla yoruldum tamam mı!Daha fazla dibe batma istersen(!)Ben ne gördüğümü de ne düşündüğümü de gayet iyi biliyorum.Şu saçma sapan açıklamana da ihtiyacım filan yok tamam mı!Şimdi izin verirsen,uyumak istiyorum!"

"Hayır!"dedim ikinci kez kolundan tuttuğumda.Kahretsin ki her şey baştan sona yanlıştı!Öylece gitmesine asla izin veremezdim.

"Beni dinlemek zorundasın Ela.Sana..."

"Seni dinleyecek olan ben değilim Ömer.Bugün nasıl yaptıysan,aynısını şimdi de yap ve ona git!Rahat bırak beni!"

"Ya neden anlamak istemiyorsun!Bugün benimle birlikte gördüğün o kız,düşündüğün kişi değil diyorum!"

Olamazdı çünkü o kişi sendin Ela!Sadece sen!

"Ne var biliyor musun Ömer?Bir gün sırf o kıza olan hislerin yüzünden,sadece canı istediğinde yalan söyleyen bir adam olmakla kalmayacaksın!Daha kötüsü de olacak inan bana."

"Ela seni anlayamıyorum."dedim aramızdaki mesafeyi kırarak.Devam ettim.

"Sana bizzat kendim sormuştum.Vaz mı geçeyim yoksa devam mı edeyim?Sen söylemiştin.Asla vazgeçme demiştin,hatırlıyor musun?"

Gözlerini kaçırdı garip bir şekilde.Peşine yutkundu ve yeniden bana doğru çevirdi yönünü.

"Büyük bir hataydı!Bugün onun için endişelenirken,o senin boşluğunda başka birinin elini tuttu ve öylece geçip gitti Ömer.Karşılıksız hisler...Onlar daima en kötüsüne hazırlıklı olmalı."

Tamamen yanlış anlamıştı her şeyi ama durumu nasıl izah edeceğimi bilmiyordum.

Karşılıksız hisler...Onlar daima en kötüsüne hazırlıklı olmalı...

İçime oturmuştu bu iki cümle.Onun ağzından duyacağımı hiç düşünmemiştim ama şimdi...Sanki bu zamana kadar içimde tuttuğum en büyük günahımın çıplak gerçekliğini tokat misali atmıştı yüzüme.Üstelik bunu ona olan hislerimi bilmeden yapmıştı.Bunu o yapmıştı!Karşılıksız hislerimin sahibi...

"Bir kaç gün Senalar da kalacağım.Haberin olsun.İyi geceler."

"Gidemezsin!"

"Buna sen karar veremezsin!"

"Ela yapma böyle bak gerçekten..."

"Ya sen ne laftan anlamaz biri olup çıktın böyle!Kendine gel artık!Saçma sapan kelimeler,benim adıma emirler vermeler...Sana ne oluyor ya,ne!"

"Ela yeter!"

İkimiz de burnumuzdan soluyorduk ve ortamın gerginliği ani reflekslerime de yansıyordu.Şu anda tek elimin kuvvetlice,Ela'nın dirseğine saplanması gibi.Dolu gözleri benimkilerle buluştu tekrar.Ne yapıyorduk böyle?Daha dün birlikte mutlu ve yan yana iken şimdi nasıl oldu da yine başa dönmüştük?

"Şimdi de zor kullanmaya mı başladın!Bırak kolumu!"

"Canını yakmak istemiyorum Ela ama beni dinlemeyi bile denemiyorsun!Hatalıyım kabul ama senin de benden bir farkın yok!"dediğimde hızla geriye doğru çekti kendini.Peşine odasına girdi ve aynı hızda elinde bir kitapla beraber karşıma dikildi.

"Al!İstemiyorum tamam mı!O kıza ait hiç bir şeyi istemiyorum!İkinizden de nefret ediyorum!"

Ona verdiğim kitaptı ve şu an zeminde öylece duruyordu.Ama bilmiyordu.O bize aitti.Sadece bize...Tüm bunları neden yapıyordu?

"Kahretsin dayanamıyorum artık!Git!Sadece git!"

Hıçkırıkları kalbimin yerinden sökülmesi için yeterliydi.Yüzüme olan bakışı...Anlamıyordum!
Bilmiyordum!Her şey sadece bir yalandan mı ibaretti?Tepkisi hiç normal değildi.

Yavaşça ona doğru bir iki adım attığımda,kendini hızla geri çekti.Şaşırdığım bir tepki değildi belki ama zoruma gidiyordu.

"Dokunma bana!Sakın!"

"Ela ben gerçekten kafayı yemek üzereyim!Sana yalan söyledim evet ama bu tepkin..."

"Hepiniz aynısınız!"dedi kinini kusar gibi.

"Siz erkekler bencillikle donatılmışsınız!Kendi hisleriniz,kendi düşünceleriniz,kendi doğrularınız...Bu hep böyle!"

"Yanlış düşünüyorsun."dedim ama umursamadı bile.

"Hayır!Sadece bencil değil üstüne üstlük körsünüz de!Dibinizde sizin için çırpınan o zavallı kalpleri,görmüyorsunuz bile!Varsa yoksa sizin hisleriniz(!)Bu kadarsınız(!) "

"Ne demek bu şimdi?"

Durdu Ela.Cevap vermedi.Öylece yüzüme boş bir ifadeyle bakıyordu.Hoşuma gitmemişti.

"Ela sana soruyor..."

"O kız sana zerre değer vermiyor!Seni sevmiyor!"

Yüzüme doğru hiddetle bağırdığında,acı gerçeğin altında küçüldüğümü hissettim.Beni en iyi tanıyan nadir kişilerdendi Ela.Fakat şu an yaramın üzerine  zevkle tuz basan Nil'den farkı yoktu.Bunu neden yapıyordu?Ayrıca biz bu konuya nasıl gelmiştik böyle!Tepkisi...Tepkisi bu derece sert olmak zorunda mıydı?

"Ama sen hala koca bir aptal gibi,sana zarar veren hislerinin peşinden inatla..."

"Yeter!"

Sabrım tükenmişti!Kontrol edemiyordum!Ona olan hislerimi sorgulamakla kalmıyor,değersiz gibi küçümsüyordu onları.Bu kabul edebileceğim bir şey değildi!

"Nasıl hissettiğini anlıyor olmam,benimle bu şekilde konuşabileceğin anlamına gelmiyor tamam mı!Benim hislerim ve benim kararım!Söyler misin,asıl senin neyin var böyle ha!"

Ses tonum zirveye tırmanırken,burnumun dibindeki garip yüz ifadesi anlık titredi.Aramızdaki mesafe tamamen ortadan kalktı hemen sonra.Her fırsatta benden kaçmaya çalışan Ela'dan gelmişti beklemediğim ve artık sayısını dahi hesap edemediğim garip bir tepki daha.Nefeslerimiz birbirine değiyor ve kaçıyordu adeta.Ama gözleri...Gözleri bana fazlasıyla yabancı gelen bir cesaretle izliyordu beni.

"Neyim var öyle mi?"

Alaylı ses tonuna birer gözyaşı eşlik ederken,yutkundum.
Dokunsalar ağlayacak gibiydim ve nedenini bilmiyordum!

"Çünkü seni...Çünkü seni ben seviyorum aptal...Seni seviyorum..."

*     *
~ELA'NIN AĞZINDAN~

Sesim dudaklarımın arasından çıkan cümlelerimle sarsılırken,göğüs kafesim köşeye sıkışmış bir bomba misali patlamaya hazırdı sanki...Kalbim durabilir ve ölebilirdim.Salise öncesindeki cesaretim ise hızla uzaklaşmıştı benden.Küsmüştü bana.Ama o karşımdaydı!O hala karşımdaydı ve boş bir ifade ile bakıyordu bana.Yaptığım ya da bir anlık sinir boşalmasıyla kalkıştığım büyük bir hataydı belki...Ama bu kez durduramadım!Yapamadım işte...

"E-ela..."

Benim kadar o da sarsılmış olacak ki ses tonuna da yansıdı bu.Ona hala kırgın ve bir o kadar da kızgındım.Üstelik tüm bunların üzerine saçma sapan bir cesarete kapılmam ise benim sorumluluğum altındaydı.Ne bekliyordum ki ben şu an?Ondan nasıl bir beklentim olabilirdi?Olamazdı Ela!Bunu biliyordun zaten.Ne diye bekliyorsun?Neyi bekliyorsun ki?

"Neyi bekliyorum ki..."

İç sesim bana müdahale eder gibi konuştuğunda afalladım.Yüzüme çalan şaşkınlığımla beraber çareyi hızla odama girip,kapımı üzerime kapatmak da buldum.Aynı hızla,dizlerimin üzerine bıraktım kendimi.

"Her şeyi mahvettin Ela!"

İç sesim adete küfür ediyordu bana.Haklıydı da!Ağlamaya başlıyordum yine.En iyi yaptım şeydi ve başımı dizlerimin arasına gömdüm hızla.Ama uzun sürmedi.

"Ela...Ela lütfen kapıyı aç."

"Git lütfen Ömer.Yalvarırım git..."

Onunla konuşamazdım.Şimdi olmazdı ve aslında buna dayanabileceğimi bile sanmıyordum!O boş ifadenin altını dolduran gerçekleri,sadece kısa bir süre dahi olsa yok sayamaz mıydım?Sadece kısa bir süre...Çok kısa...

Kollarımdan yavaşça destek alarak,kalktım ve çalışma masama doğru ilerledim.Soğukkanlı olmam gerekiyordu ama gücüm yoktu.Çok garip ve acımasız bir gerçek daha vardı önümde böylelikle.Sadece bir iki cümle ile dünyam başıma yıkılmış gibi hissediyordum.

"Ela lütfen..."

Pes etti diye düşünürken yine sesini duydum.Neden diretiyordu?Bilmiyor muydu?Yanımda olamazdı!Ona olan hislerimin varlığından haberdar iken karşıma geçip ne diyebilirdi?Hangi bahane ile içimi rahatlabilirdi?Yapamazdı işte!Peki ya kavrayamadığım bu pes etmeyişi?Anlamı neydi?Gitsene be adam!Ne diye kapımın dibindesin!

Kendi kendimi yerken,çalan telefonumla irkildim.Elime aldığım telefonumun ekranıyla göz göze geldiğimde anca anlamıştım.
Tamamen aklımdan çıkmıştı.Sena ve Sinan'dan gelen tonlarca cevapsız arama ve mesaj...Onlara dönmeyi unutmuştum.Tek elimin parmakları,nemli yüzüme doğru kalkarken duyduğum kapı sesi ile başka bir şeyin daha farkına vardım.Ömer'in diretmeleri son bulmuştu ve sadece bu da değil.Kapı sesi çok yakından gelmişti.

Pes etmişti!

*     *
Sabahleyin erkenden kalkmış ve anlık verdiğim kararla evden çıkıyordum şimdi.Olanlardan sonra,en azından annemler gelene kadar birbirimizden uzak kalmamız daha iyi olacaktı.Yaptığım şeye ben de inanamıyordum ama evet kaçıyordum!Ondan ve ona olan karşılıksız hislerimden...Elimdeki sırt çantamla beraber ilerledim.

"Ela Hanım?"

Dün ki adam alışmış gibi yine diğerlerinden önce dikildi karşıma.Neyse,sakin kalmalıydım.Adamın bir suçu yoktu sonuçta.

"Günaydın."dedim hemen oldukça nazik bir şekilde

"Sağ olun efendim."

"Teyzemlerin evine kadar gideceğiz.Bir süre orada kalacağım."dedim ve sağımda hazır halde bekleyen araca doğru yöneldim.Fakat adam hala yerinde duruyor ve bizim eve doğru bakıyordu şu an.Benim adıma yeni bir emir mi vardı yoksa?

"Ömer Beyin haberi var mı?"

Bana bakarak sordu bu kez sorusunu.Ne saçma bir soruydu bu?

"Olması mı gerekiyor?Lütfen artık gitmek istiyorum."dedim bıkkın çıkan sesimle aracın kapısını açarken.Neyse ki bu defa isteğimi kabul ettirmek için fazla bir çaba göstermedim ve adam benden sonra araca binerek motoru çalıştırdı.

Yaklaşık yarım saat sonra Leyla teyzemlerin evinin hemen önündeydim.Evdekiler geldiğimi anlamış olacak ki,hedefime giren ilk Selen olurken peşine Saras'ın benim tarafa doğru koştuğunu gördüm.Bu esna da ben de araçtan indim.

"Ela?Canım benim hoş geldin."

"Hoş buldum."dedim Sena'ya sarılırken.

"Ooo...Kimler gelmiş kimler.Sen buranın yolunu unutmamış mıydın(!)"

Saras'ın tebessüm ve alaylı ses tonu,elmacık kemiklerimin hareket etmesine neden olurken Sena bu sırada dirseğini abisinin karnına geçirdi.

"Abii!"

"Ne vuruyorsun be durduk yere!Az takılalım dedik."

"Sorun yok."dedim gülerek.

"Ela?"

Leyla teyzemin sesiyle yönümü değiştirirken,yanına giderek birbirimize sarıldım.

"Görüşmeyeli bayağı oldu.Nasılsın teyzecim?"

"Haklısın.Seni gördüm daha iyi oldum tatlım.Hadi içeri geçelim çocuklar."

Hep birlikte içeri geçtik.Herkes buradaydı ama Emir eniştem evde değildi sanırım.Elimdeki sırt çantamı koltuklardan birine bırakırken,teyzeme döndüm.

"Eniştem yok mu teyze?"

"Çalışma odasında tatlım.Şimdi gel..."

"Geldim bile."

Eniştemin sesi araya girdiğinde hep beraber,yönümüz merdivenlere doğru yöneldi.Eniştem yanımıza geldi ve beni anında kolları arasına aldı.

"Hoş geldin canımın içi."

Gülümsedim.Ailemi gerçekten çok seviyordum.Herkes bir başkaydı benim için ve tabi Emir eniştem de öyle.Neden bilmem ama bana hep bu hitapla seslenirdi.İsmimi ağzından duyduğum zamanlar bir elimin parmaklarını geçmezdi.

"Hoş buldum enişte."

Sarılma faslının hemen peşine,hep birlikte oturduk ve ilk söze giren Leyla teyzem oldu.

"Elacım,bugünü neye borçluyuz bakalım?"

Korktuğum an gelmişti ve yapacağım bir şey yoktu.Yalan söyleyecektim!

"Belli bir sebebi yok aslında.Uğramak istedim sadece."

"Bak bu olmadı şimdi canımın içi.Uğramak filan yok,bu gece buradasın.Vallahi bırakmam."

Eniştem gülerek konuştuğunda,itiraz etmedim.Zaten amacım da buydu.Yaptığım şey daha şimdiden kötü hissetmeme neden olurken,bu kez Saras'ın yüksek sesi ulaştı kulaklarıma.

"Vallahi baba sen bıraksan ben varım burada,merak etme hiç."

Herkes kahkahaya boğulurken,zoraki eşlik etmek düştü bana da.Leyla teyzem hazırlıklara başlamıştı hemen sonra.Eniştem ise gelen telefonla terasa çıkarken,Sena yanıma gelip kolumdan kavradı.

"Hadi biz yukarı çıkalım Ela.Hem laflarız biraz."

Sena'nın hamlesi bariz açıktı.Ona ve Sinan'a karşı fazlasıyla mahcup hissediyordum.Gece boyunca bana ulaşmak için defalarca kez aramalarına rağmen,onlara dönememiştim.Kötü bir niyetim yoktu belki ama benim için endişelenen,benim içimi bilen iki değerli insanı merakta bırakmıştım.

"Nereye ya?Birlikte laflayalım olmaz mı?"diyen Saras'ın tepkisi,gülmeme neden oldu.

"Yok artık abi ya!Kız kıza laflayacağız bir kere.Senin ne işin var yanımızda!"

"Aman be tamam!Gidin yapın dedikodunuzu(!)Ama benim de sıram gelecek ona göre yani.
Değil mi kız Ela?"

Bana bakıp konuştuğunda,gülmemek için dudaklarımı birbiri üzerine bastırdım.Başımı tamam anlamında sallarken,Sena ile birlikte merdivenlere yöneldik.Odaya geldiğimizde ise elimde tuttuğum sırt çantamla beraber,Sena'nın yanına oturdum.

"Sonunda Ela ya!Sabrım tükenmişti yani,evinize geliyordum.Arıyorum açmıyorsun,mesaj atıyorum cevap vermiyorsun.Deli oldum!"

"Çok haklısın.Özür dilerim.Sadece dün olanlar filan ben...Ben hiç iyi değildim ve konuşacak gücüm bile yoktu.Özür dilerim Sena."

"Dur biraz.Dün olanlar mı?İyi değil miydin?Neler oldu?Ömer ile kavga mı ettiniz yoksa?"diye sorduğunda başımı iki yana salladım ve devam ettim.

"Keşke o kadar kolay olsaydı.Çok daha kötü şeyler oldu Sena ve ben...Ben her şeyi mahvettim."

Sesim şimdiden titriyordu ve ağlamak üzereydim.Sena ise iyice endişeye kapılıyordu ki hızla iki elimi birden avuçladı.

"Ela korkuyorum canım.Neler oldu anlat bana hemen.Neden ağlıyorsun?Ayrıca her şeyi mahvettim de ne demek?"

"O biliyor."dedim anında yutkunarak.

"Anlamadım?Kim neyi biliyor Ela?"

"Ömer...Ömer her şeyi biliyor Sena!Ona hislerimi...Her şeyi."dedim varla yok arasında çıkan ses tonuma,büyük bir günah işlemiş gibi hızla önüme düşen başım eşlik ederken.

"N-ne...?Nasıl yani?Ne demek her şeyi biliyor?Nasıl?"diye sorduğunda,baştan sona ne yaşandıysa anlattım Sena'ya.Gerçekten ihtiyacım vardı buna.

"Onu kaybettim Sena."

Anlattıklarımın şoku hala üzerindeyken,sessizliği bozan taraf ben oldum.Sena avuçladığı ellerimi bır tık daha sıkarken,iyice yanaştı bana.

"Böyle konuşma lütfen.Sen hiç bir şeyi kaybetmedin Ela.Sürekli kendini ve o değerli hislerini suçlamaktan da vazgeç.Onlar masum ve tertemiz."

"Elimde değil Sena...Yine büyük bir hata yaptım."

"Sen hata filan yapmadın Ela!Sadece sevdin ve bunu o kişiye itiraf ettin o kadar.Ama bu şekilde olmaz.Onunla konuşman gerek."

"Bunun hiç bir faydası yok."dedim yavaşça yerimden kalkarken.Devam ettim.

"Başka birini seviyor.Hisleri yalnızca o kişiye ait Sena.Ayrıca beni kız kardeşi gibi görüyor.Ve sen benden onunla konuşmamı mı istiyorsun?Karşısına geçip,neyin hakkını arayabilirdim ki?
Hayır...Olmaz."dedim başımı iki yana sallayarak.Sena peşinden yanıma gelerek,yeniden tuttu ellerimden.

"Canım benim bak...Sen böyle düşünüyor olabilirsin ama belkide en önemli ayrıntıyı gözden kaçırıyorsun."dediğinde anlamadım.

"Ne demek istiyorsun?"

"Sinan ve ben gerçeklerden bir haberken,ikiniz hakkındaki düşüncelerimiz tam da şu an senin söylediğin gibiydi değil mi?"

"Evet,doğru."

"Peki ya sonra ne oldu?"diye sorduğunda sanırım ne demek istediğini anlamıştım.İyi ama bu aynı şey değildi.Ömer başka birini seviyordu ben se onu.Mantıklı değildi.

"Aynı şey değil Sena."

"Ömer'in bir başkasına olan karşılıksız hisleri kafanı karıştırmasın Ela.Bir kere olsun düşüncelerini yok say ve bizzat kendisine sor onun için ne anlam ifade ettiğini?Böyle kendini harap etmene dayanamam Ela,git ve onunla konuş.Onun ağzından duy her şeyi."

"Yapamam Sena.Her şeyi daha tehlikeli bir çıkmaza sürüklemenin anlamı yok."

"Ama Ela..."

"Kızlar?"

Teyzemin sesiyle irkilirken,kendimi toparlamaya koyuldum hemen.

"Efendim annecim?"

"Yemek hazır.Sizi bekliyoruz kızım."

"Geliyoruz hemen."

"Tamam kızım."

Uzaklaşan ayak sesleri teyzeme aitti ve Sena hızla yanıma döndü bu sırada.

"İyi misin?İnebilecek durumda mısın canım?İstersen yemeğini buraya al..."

"Sorun değil Sena.Daha iyiyim,merak etme.Hem inmezsek şüphelenebilirler.Gidelim."dedim önüme düşen saçlarımı hafif geriye doğru iterek.

"Peki."

Birlikte salona indiğimizde,birbirinden lezzetli yemeklerin bulunduğu harika bir masa karşıladı bizi.Bir an için bizim ev geldi aklıma.Şimdiden çok özlemiştim.Acaba...Acaba Ömer şu an ne yapıyordu?Yemek yemiş miydi?Garip...Saat öğleye geliyordu ama Ömer'den hala bir ses yoktu.Çoktan uyanmış olmalıydı halbuki. 

"Kızlar,hadi oturun bakalım."

Eniştemin halinden fazlasıyla memnun çıkan sesi araya girdiğinde,olabildiğince gülümsedim ve benim için ayırtılan sandalyeme geçip oturdum.

"Sizinkiler ne zaman dönüyor Ela?Konuştunuz mu hiç?"

"Evet teyzecim.Aslında dönüşleri için belli bir tarih yok ama annemin dediğine göre en az bir haftadan önce dönemezlermiş."
dedim önündeki çorbamdan bir kaç yudum alırken.

"Anladım tatlım.Bak ne diyeceğim,bir kaç gün burada kal.Her zaman görmüyoruz birbirimizi.Ayrıca senin için de ufak bir değişiklik olur,ne dersin?"

"O da sorumu şimdi hayatım.Tabi ki kalacak.Değil mi canımın içi?"

Güldüm ve başımı tamam anlamında salladım.Yemeğin ardından Sena ben ve Saras terasa çıkmıştık.Koyu bir sohbet başlamıştı fakat bir türlü odaklanamıyordum.Aklım Ömer'e takılmıştı.Onu merak ediyordum.Ne yapıyordu ve neden hiç aramamıştı?Benden mi bekliyordu acaba?Saçma...Neden benden beklesin ki?

Bu böyle olmaycaktı.Zihnimi rahat bırakmam gerekiyordu.Ne kadar çok düşünürsem o kadar çok kafayı yiyecekmişim gibi geliyordu.Biraz uyumaya ve yalnız kalmaya ihtiyacım vardı.Elimdeki meyve suyunu yavaşça önümde duran sehpanın üzerine bırakırken,birbirini yiyen Sena ve Saras'a döndüm.

"Çocuklar ben biraz izninizi istesem,sorun olur mu?"

"Ela sen iyi misin?"diye sordu Saras az önceki halinden eser kalmazken.Anlamış mıydı?

"İyiyim,neden sordun?"

"Bilmem,keyfin pek yok gibi.Bize de hiç katılmadın.Aklın başka yerde sanki."

"Dün gece pek uyuyamadım.Ondan galiba."dedim yalan atarak.Daha dikkatli davranmam gerekiyordu.Bu şekilde devam edersem eğer bilmeyen kalmayacaktı.

"Kızı rahat bıraksana abi ya!Sen git dinlen canım.Sonra görüşürüz."

"Peki.Görüşürüz."

Yanlarından ayrılarak,merdivenlere yöneldim.Sena'nın odasına döndüğümde,rahat bir nefes alıp verdim.Ardından da elimdeki telefonla beraber,yatağa geçip uzandım.İyi hissetmiyordum.
Göz kapaklarım hiç bu kadar ağır gelmemişti bana...

*     *
"Ela?Canım hadi kalk."

Sena'nın tatlı sesi kulaklarıma dolduğunda,kısık gözlerimi yavaşça açtım.Garip,ortalık gereğinden fazla aydınlık gibiydi.

"Günaydın canım."

Bir dakika ne!Hızla yerimde doğrulurken,yeni fark ediyordum.Kolumdaki saatime baktım hemen,emin olmak ister gibi.Olamaz!

"Bu kadar saat uyumuş olamam!"dedim dizlerime hafif baskı yapan pikeyi geri atarken.Sena üzerinde daha yeni fark ettiğim üniforması ile yanıma gelip oturdu o sırada.

"Dün iyi değildin canım.O yüzden rahatsız etmek istemedim.
Bizimkilere de mantıklı bir açıklama yaptım zaten.Ayrıca sakin ol,okula geç filan kalkmadık.Ama biraz daha bu sapşal yüz ifadenle bana bakmaya devam edersen,işler değişir.Hadi kalk bakalım."

Rahat bir nefes alırken gülümsedim ve Sena elimden tutup banyoya doğru çekiştirmeye başladı beni.Tavırlarının nedenini biliyordum fakat ona yardımcı olamamak beni üzüyordu.İyi olmam için çabalıyordu ama ben ne kadar dayanabilirdim,işte bunu bilmiyordum.

"Bu arada dün Sinan aradı beni.Ona anlatmak zorunda kaldım.Delirmiş gibiydi."dedi yanındaki el havlusunu bana uzatırken.Doğru ya Sinan!Küplere binmişti muhtemelen ve haklıydı da.

"Tamamen aklımdan çıkmış.Çok üzgünüm."

"Sorun yok canım.Sen bunları düşünme şimdi.Nasıl hissediyorsun onu söyle?Dün konuştuklarımız..."

"Sena lütfen...Bak inan niyetinin iyi olduğunu biliyorum ama söylediklerinin hiç bir mantığı,anlamı yok.İyi miyim,hayır değilim ama olmak zorunda olduğumun da farkındayım."

"Tamam,peki.Üzerine gelmek hiç istemiyorum.Sadece daha fazla üzülmeni istemiyorum o kadar."

"Biliyorum,iyi ki varsın."dedim tebessüm ederek.

"Sende öyle canım."

Banyodan çıktık ve ben hazırlanmaya başladım.Sadece on dakika sonra artık hazırdım ve istemsiz bir şekilde elim yine telefonuma gitti.Ekranım hala bomboştu.Başımı kaldırdım ve iç çektim.Hala ondan bir haber yoktu.Ama bugün...Bugün ondan kaçacak bir yolum yoktu.

"Çıkalım mı?"

Oda kapısının eşiğinden gelmişti Sena'nın sesi.Başımı salladım onay verircesine.Birlikte odadan çıkarken,elimdeki telefonu sırt çantamın içerisine attım.Salona indiğimizde ise beni ilk karşılayan Saras oldu.

"Günaydın Matmazel."

"Matmazel?"dedi Sena gülerek.

"Evet,dün gece çok düşündüm.Herkes Ela için güzel bir hitap seçip,o şekilde sesleniyor.
Neden olmasın dedim ben de."

"Harika seçim."

Eniştem gülerek yanımıza geldiğinde,teyzem de mutfaktan çıkıyordu.

"Nasıl sence?"diye sordu Saras bana doğru.Güldüm ve başımı onaylar gibi salladım.

"Enişteme katılıyorum.Harika seçim."dedim gülerek.

"O halde buradan lütfen Matmazel."

Saras benim için bir tane sandalye çekerken,istemsiz kıkırdadım.

"Teşekkürler."

"Bir dakika ya!Bana yok mu abi?"

Sena oturduğu yerden abisine doğru hafif bağırarak konuştuğunda,Saras koca bir kahkaha attı.

"Var tabi,olmaz mı."

"Ciddi misin?Ne peki?"diye sordu Sena heyecanla.Saras'ın yüz ifadesinden pek de iyi bir şey gelmeyeceğini düşünüyordum.Şimdiden hazırdım ve gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Al bak bu var."diyerek masadaki yumurtalardan birini,hafif uzanarak Sena'nın tabağına bıraktı.

"Ne bu şimdi?Yumurta mıyım ben?"

"Öyle deme,çok faydalı.Bol bol ye kardeşim."

"Sinir şey!"

Herkes gülmeye başlayınca,Sena'nın da hafiften kendi kendine güldüğünü fark ettim.Tam bu sırada teyzemin araya giren sesi,bambaşka bir ortama dönüştürmüştü her şeyi.

"Ömer de gelseydi iyi olurdu.Sahi canım neden tek geldin sen?"

Ne diyecektim şimdi?

"Ömer'i bilirsin anne.Sonradan o da gelir,merak etme."

Sena araya girerek beni büyük bir tehlikenin kenarından kurtarmıştı yine.Onsuz ne yapardım,bilmiyorum.

"Haklısın.Neyse hadi bakalım,herkese afiyet olsun."

*    *

"Yani Ela var ya..."

Sinirle yanıp tutuşan bir adet Sinan vardı karşımızda şu an ve Sena ile onu yatıştırmaya çalışıyorduk.Tabi ne kadar başarılıydık,bilinmez.

"Bak tamam üzgünüm.Ama inan o halde kimseyle konuşacak halim yoktu Sinan.Yoksa sizden olanları saklayacak değildim.
Anlatacaktım."dediğimde,oturduğu sandalyesinden hızla kalktı ve sinirli nefesini havaya bıraktı.Ardından da bize döndü.

"Seni anlamadığımı mı,sanıyorsun Ela?Aynı şeyleri zamanında ben de yaşadım,bunu biliyorsun."

"Haklısın ama lütfen sakin olmaya çalış."dediğimde nihayet geri yerine oturmayı başardı.

"Peki şimdi olacak?Böyle kaçarak nereye kadar?Sonuna kadar ondan uzakta kalamazsın Ela."

"Farkındayım ama şu an için onunla yüz yüze gelemem.Karşısına çıkacak cesaretim yok.Hem o da bunu istemiyor gibi.İsteseydi eğer beni o halde bırakıp odasına çekilmezdi."

"Seni bilmem ama ben bu şekilde düşünmüyorum Ela."diyen Sena idi.

"Ömer'i hepimiz çok iyi tanıyoruz.O bu şekilde birine arkasını dönüp gidecek biri değil,olamaz."

O ana kadar ben de öyle düşünüyordum.Hatta defalarca kez ona git dememe rağmen,inatla yanıma gelmesini bile beklemiştim.Ama olmamıştı.Gitmişti işte.

"Sena haklı.Ona konuşma hakkı vermedin ve aslında başta kapıyı kapatan sendin Ela.Ömer senin dediğin gibi pes ettiyse ki ben buna inanmıyorum,muhtemelen önemli bir sebebi olmalı."

Bilmiyordum.Olabilir miydi ki?Kafam allak bulaktı ve neyin doğru neyin yanlış olduğunu seçemiyordum.Hepimizin üzerine derin bir sessizlik eşlik ederken,beklemediğimiz bir şey oldu ve Nil geldi yanımıza.Uzun zamandan beri bize takılmıyordu ve açıkçası pes ettiğini bile düşünmüştüm.Ama sanırım yanılmıştım.

"Bunun burada ne işin var yine?"

Yerinden kalkan Sinan'a Sena eşlik ederken,peşlerinden ben de kalktım.Sorun istemiyordum artık.Yeterince vardı zaten.

"Sizinle işim yok.Ben Ela'yı merak ettiğim için geldim.Nasılsın Elacım?"

Yine neyin peşindeydi?

"Elimden bir kaza çıkmadan kaybol!Yoksa..."

"Sinan tamam.Sorun yok.Ne diyecekse desin,sonrada def olup gitsin.Bırakın."dedim ve ikisinin bir tık önüne geçip,konuşmasını bekledim.

"Sonunda Ömer'e açıldın demek ha?Pardon abin diyecektim,kusuruma bakma sen.Ama büyük cesaret(!)Bravo!"

Dur biraz...O bunu nereden biliyordu?

"Sessiz kalışına bakılırsa,bu evet demek oluyor.Seni küçük aptal!"

"Kes sesini!O bunu nereden..."

"Lütfen Sena.Bırak devam etsin."

"Ama Ela..."

"Devam et."dedim mecburen Sena'nın lafını yarıda bölerken.Peşine tekrar Nil'e döndüm.

"Yaptığım plan işe yaramış.Bak buna çok sevindim işte."

"Yine ne saçmalıyorsun sen?Ne planı?"dedim gözlerim otomatik kısılırken.Burnuma hiç de iyi kokular gelmiyordu.Nil hangi plandan bahsediyordu?

"Gerçekten de o kızı,Ömer'in sevgilisi mi sandın?"

"Ne?"

"Hani şu Ömer'i birlikte gördüğün kızdan bahsediyorum.O kızı planım için ben tuttum.Yani Ömer'in o kızla en ufak bir bağlantısı bile yok.Hepsi kurmacaydı."

O kız?Ne yani o kız...?Sakin ol Ela!Karşında Nil vardı senin unutma!O asla doğruları söyleyemezdi ama Ömer'e açıldığımı nereden biliyordu?

"Ömer o gün benimle buluşmak için gelmişti."

"Seninle mi?Komik!Komik ve saçma!"dedi Sinan benden önce araya girerek.Sinan haklıydı.Ömer neden Nil ile buluşmak istesin ki?Mantıklı değildi hem de hiç.

"İnanmanızı beklemiyorum.Ama ilk defa doğruyu söylüyorum.Şaka gibi(!)Neyse...Benimle buluşmak için gelmişti fakat planımdan habersizdi.Benim yerime,tuttuğum kız ile buluşmak zorunda kaldı.Ve sen de gördüğün her şeyi yanlış anlayarak,büyük bir pişmanlıkla evine geri döndün.Ve sonra...
BİNGO!Büyük itiraf!"

"Seni..."

"Sinan sakin!"

"Onun yüzünden Sena!Hepsi onun yüzünden!"

Bilerek yapmıştı!Her şeyi bilerek yapmıştı!Ömer'e olan hislerimi biliyordu ve bunu ona kendi ağzımla...Kahretsin!

"Gidelim!Yoksa elimden bir kaza çıkacak!"

"Hadi Ela."

Sena koluma girdi yavaşça ama ayakta duracak halim kalmamıştı.Nefesim içime kaçıyordu ve boğuluyordum sanki.Gözlerim...Onlar yine dolmaya başlıyordu ve iyi hissetmiyordum.Sena durumu anlamış olacak kolumdan çıktı ve karşıma geçip,iki eliyle yüzümü avuçladı.

"Ela...Canım sakin ol tamam mı?Geçecek inan bana.Hepsi geçe..."

"Geçmeyecek...Artık bitti Sena.Her şey bitti..."

"Allah kahretsin!"

Sinan sinirle bir yerlere tekme atmaya başlarken,ben artık ağlıyordum.Nil ise zaferiyle yanımızdan hemen uzaklaşmıştı.
Sonunda yapmıştı!Bacaklarım koca bir boşluğa düşmüş ve bütün bir vücudum titriyordu.Nil'i artık kimse durduramazdı ve herkesin öğrenmesi an meselesiydi.
Annem...Anneme ne hesap verecektim ben?Ya diğerlerine...

"Ela...Ela canım bana..."

"Herkese selam."

Taner'in sesini anında tanımış,başımı zoraki o yöne çevirmiştim.Yalnız değildi ve Merve hemen yanındaydı.
Arkalarından gelen kişi ise...Hayır!Ömer...

"Ela,canım benim iyi misin?Neden ağlıyorsun?"

Merve koşup yanıma geldiğinde,Ömer artık tam karşımdaydı.Yerinde öylece duruyor ve gözlerini kaçırıyordu benden.Kalbim ikinci bir darbeyle sarsılırken,ben de hızla kaçırdım gözlerimi.Duruşumu dikleştirirken,Sinan ve Sena yardım etti bana.

"Sanırım...Sanırım psikolojik.Bizimkileri şimdiden özledim de..."dedim.Yalanlarımın kuyruğu giderek uzuyordu ve giderek tehlikeli olmaya başlıyorlardı.

"Kıyamam kuzum benim.Hadi gel,sıfırlayalım hemen seni."

Merve,bana ve Sena'ya doğru konuştu ve üç kız okul binasının girişine doğru yöneldik.Ömer tek kelime etmemişti.Biliyordum,onu yanlış anladığım konular vardı ama yine de bu şekilde davranması canımı yakmıştı.

"Al bakalım,sıcak çikolatan."

Merve gülen yüzüyle,uzattı bana elinde tuttuğu bardağı.Sena hemen yanında oturuyordu fakat halinden kendini zor tuttuğu belli oluyordu.Ben ise az da olsa sakinleşmeyi başarmıştım fakat hala düşünmekten alamıyordum kendimi.Nil bir şekilde Ömer'in öğrenmesini sağlamıştı.Şu saatten sonra durması imkânsızdı.Sırada kim vardı?

"Daha iyi misin bakalım?"

"İyiyim."dedim sıcak çikolatamı hafif yudumlarken."

"Sevindim."

"Merve benim için de alır mısın?"

"Ayıp ettin bak şimdi!Hemen geliyorum."

"Sağ ol canım."

Merve yanımızdan ayrılırken,Sena hızla bana döndü.

"Daha iyisin değil mi?"

"Biraz."

"Ela aslında şu anda hatırlatmak istemezdim ama..."

Durdu bir an.Bana bir şey söylemek istiyordu ama çekiniyordu sanki.Neyi hatırlatacaktı?

"Söyle canım."

"Bugün Pazartesi Ela."

Olamaz!Doğru ya...Haftanın ilk günü!Pazartesi ve ilk teneffüs...

"Sadece hatırlatmak istedim.Yalnız Ela bence artık vazgeç."

"Ne?Ne demek istiyorsun?"

"Bak canım.O notların bir anlamı kalmadı artık.Ayrıca kendine eziyet etmekten başka bir şey değil.Olanlar ortada.Bir kere olsun kendini düşün ve bırak gitsin."

Tamamen haksız sayılmazdı.Ama yine de bir zamanlar Ömer ile kurabildiğim tek bağlantı o notlardı.Nasıl yapabilirdim?

"Beni dinle Ela.Bak bunu kendine yapma artık.Daha fazla canın mı yansın istiyorsun?Üzgünüm ama daha fazla buna göz yum..."

"Son kez..."

"Ne?"

"Bırak son kez yapayım Sena."

"Ela..."

"Lütfen...Güven bana sadece son bir not ve bırakacağım.Söz veriyorum."

Durdu,bir şey demedi ilk önce.Kısa bir oflama sonrasında,yüzü hafif güldü nihayet.Sanırım bu 'tamam' demekti.

"Peki.Nasıl istersen."

*    *
Son kez.

Sadece son bir kez ve bırakacaktım.Belki her şey eninde sonunda ortaya çıkacaktı ve en azından bana kalan tek özel şey bu notlar olacaktı.Ağır adımlarımı yüzme salonunun tam ortasında sabitlerken,etrafıma bakındım yavaşça.Buraya gelişim ilk değildi ama son olacaktı.Elimdeki bir paket hamburger ile hemen yanında Ömer'in en çok sevdiği meyve suyunu,herzamanki yerine bıraktım.Elimde sadece ona yazdığım not kağıdı kalırken,hemen onu da paketin içerisine yerleştirdim.

Burada işim kalmamıştı artık.Gitme vakti gelmişti.İki elimi önüme alıp yavaşça sanki hiç gitmek istemiyormuşum gibi zorla birleştirdim ve sınıfa dönmek için geriye döndüm.Dönmemle birlikte daha adım atamadan,az ileride onunla karşılaştım.

Ömer...

Beynime düşen ani gerçekle,gözlerim sonuna kadar açıldı.Yakalanmıştım!Ama bu nasıl olur diye içimden geçirirken,kalbim hızla koşmaya başladı.Gözlerimi kaçırarak,aklımca yanından öylece geçip gitmeyi planladım ve sabitlediğim ayaklarımı harekete geçirdim.Ondan tarafa yürümeye başladığımda,garip bir şekilde olduğu yerde kalmayı tercih etti.Belki de anlamamıştı?

Öyle olmasını umut ederken,aniden bileğimi ele geçiren bir temas ve adımlarım yeniden sabitlenmişti.Korkudan tepki verememem bir yana,nefes alamadığımı hissettim.
Kalbim...O yerinde değildi ve benim gibi çok korkuyordu.

"Anlamam gerekirdi."

Sesi fazlasıyla yorgun çıktı.Benden yana bakmıyordu konuşurken ve şimdilik bu durum lehime gibi görünüyordu.Ama anlamıştı!Uzun bir süredir kendisine yazılan o notların sahibinin kim olduğunu artık biliyordu!Burada kalamazdım!Gitmem gerekiyordu.Acilen!Elimi çekmeye çalıştım fakat buna izin vermediği gibi tek hamlesi ile bedenim hızla onun çıplak göğsüne çarptı.Olayın şokuyla dudaklarım hafif 'o' şeklini alırken,yüzüme değen sıcacık nefesi bedenimi sarsan ikinci şey olmuştu.Gözleri...Gözleri ise benimkine nazaran hafif nemliydi.Bunu hiç sevmemiştim ve doğru gelmiyordu.Bir şeyler garipti.

"Bırak...Ne yapıyorsun?"dedim dişlerimin arasından zor bela konuşurken.Tek bir mimiği dahi bile oynamadı fakat beni iyice kendine bastırdığında,bundan rahatsız olmuştum.O Ömer olamazdı!Kesinlikle değildi.

"Bırak diyorum!Birileri görecek,bırak!"

Olmuyordu.Konuşmuyordu!

Birilerinin buraya gelmesi an meseleseydi ve şu an kulaklarım umarım yanlış duyuyordu.Ama değildi.Birileri geliyordu ve ayak sesleri çok uzak değildi.

"Ömer bırak diyorum,birileri geliyor!"

Allahım sen bana yardım et!Nesi vardı bunun?Amacı herkesin önünde ikimizi de rencide etmek miydi?Sinir ve korkunun üzerine bir de ağlamaya başlıyordum şimdi.

"Sana birileri geliyor diyorum Ömer!Yalvarırım bıra..."

Lafım yarıda kalırken,Ömer tek elimden tutarak peşinden sürüklemeye başladı beni.O gerçekten iyi değildi!

"Nereye gidiyoruz Ömer?Bırak lütfen..."

Ses tonum artık resmen yalvarıyordu ona.Bu gerçek olamazdı diye içimden geçirdiğimde,son anda fark ettiğim tabela ilişti gözlerime.

'Soyunma Odası'

Sadece bir kaç saniye...Hemen sonrasında boş kabinlerden bir tanesinde buldum kendimi.Ve tabi ki yalnız değildim.Ömer hızla aynı elini bu kez dudaklarımın üzerine hafifçe kapadı.

"Burada da yok Sinan.Ne yapacağız?"

Olamaz!Sena ve Sinan!Muhtemelen beni arıyorlardı.

"Not hala burada.O halde bu kız nerede?"

"Ömer gelmeden çıkalım bence.Bahçeye bakalım."

"Tamam."

Ayak sesleri giderek uzaklaşırken,Ömer dudaklarımın üzerindeki elini geri çekti.Nefessiz kalmış gibi hızla bir iki nefes alıp verirken,yeniden sesini duydum.

"Onlar biliyordu demek?"

Alınmış mıydı?Saçmalık!

"Bana neden söylemedin?"

"Sana neden hesap vereyim?Ayrıca ne önemi var?Bırak beni gideyim."diyerek kabinin kapısına uzanmak istedim fakat Ömer tekrar engelledi beni.Neden yapıyordu bunu?

"Gidemezsin..."dedi oldukça kısık ve sesiyle.Etkisi bütün bir vücudumu ele geçirecek kadar güçlüydü ama doğru hissetirmiyordu.Garip ama ilk defa sadece bunu hissediyordum.Üstelik anlamıyordum!Bu saçma tavrının sebebi neydi?Neden bu kadar yakındı?

"Ömer lütfen!"dedim son kez deneyerek ama karşılığını aniden burunlarımızın birbirine değmesiyle almıştım.Hamlesi içimin ürpermesine neden oldu fakat bir sonraki hamlesi...

Nemli gözlerinden bir damla yaş döküldü ilk önce alev topu gibi yanan sıcacık yanağımın üzerine.Ağlıyor muydu?Hafif irkilmiştim fakat hemen peşine dudaklarıma değen ıslak temas,elimi avuçlayan büyük parmakları sıkmama neden oldu.Bedenim bu kez kaskatı kesildi sanki...Beni ilk öpüşü değildi belki ama bu defa...

Yine o kız için miydi yoksa benim...Hayır!Bu imkânsızdı.Benim için olamazdı!Büyük parmakların arasından çıkardığım elimi,göğsüne baskı yaptım ve az da olsa aramızdaki mesafe yeniden açıldı.Kalbim acıyordu ve yine sebebi ondan başkası değildi.Bunu hak etmiyordum!

"Yine aynı şeyi yapıyorsun!O gece ki gibi...Yine o kıza olan hislerin yüzünden beni..."

"Sensin."dedi anında lafımı keskin bir bıçağın ucu gibi bölerken.Söylediğinden zerre bir şey anlamamıştım ama saçma bir şekilde devam etmesi için susmayı tercih ettim.Bu esnada tekrar kapadı açtığım mesafeyi ve tek elini yanağıma götürdü.Ben ağlıyordum ama o da...O da ağlıyordu!Neden ağlıyordu ki?

"Bahsettiğin o gece ve şu an...
Her ikisinde de öptüğüm o kız...
Ve aslında karşılıksız zannettiğim hislerimin sahibi olan o kız...
O kız sensin Ela."

"N-ne...?"

Titrek ses tonum benden habersiz konuştuğunda,göğüs kafesim ortadan ikiye ayrılacaktı sanki...
Doğru mu duyuyordu kalbim?

"Hiç bir zaman senden başka biri olmadı ki benim için Ela."dedi bu kez iki eli birden yüzümü tamamen avuçlarken.Sanırım bayılmak üzereydim?

"Ömer..."

"Ben de seni seviyorum Ela.Hep sevdim ve seviyorum.Çok seviyorum."diyerek ikinci kez susturdu beni.Kalbim artık emindi.Duydukları doğruydu ve kanatlanıp çıkacaktı yerinden.

Ben de seni seviyorum...

Hep sevdim ve seviyorum...

Çok seviyorum...

Islak yüzümün üzerinde garip bir tebessüm doğuyordu şimdi.Hayatımda hiç bu derece güzel ve anlamlı şeyleri bir arada duymamıştım.Üstelik hepsi bana aitti.Benim içindi.Hislerim karşılıklıydı.O da beni seviyordu.Gerçekten seviyordu!

"Hislerimin karşılıksız olduğunu düşünerek,bu zamana kadar bir şekilde sustum."dedi düşüncelerimin arasına karışan ağlamaklı ses tonuyla konuşurken.

"Ama o gün...O gün bana kendi ağzınla itiraf ettiğinde...
Ne derece canının yandığını anca anlamıştım.Aynı şeyi ben de yaşıyordum ve bu yüzden üzerine gelmek yerine,beklemeyi tercih ettim ama sen...Sen gittin Ela ve ben ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.Üzgünüm..."

Demek bu yüzdendi...
Ben farkında değildim ama yine beni düşünmüştü.Oysa ben neler getirmiştim aklıma.Kendime inanamıyordum!Bir çok şeyi yanlış anlamıştım ve şimdi karşımda ağlayan bir Ömer vardı.Bilseydim asla böyle bir şeye kalkışmazdım ama bilmiyordum işte...

"Benden kaçmana da,hislerini bastırmana da gerek yok artık.Ben varım,biz varız artık."

"Biz?"

"Evet,biz Ela."dedi net sesiyle.

Benim yerime her şeyi söylemişti sanki ve tüm bunların üzerine nasıl bir söylemeliydim bilmiyorum.Mutluydum hem de çok ama nasıl davranmam gerekiyordu?

"Ela..."

Kalbimin sesi,onun sesini bastıracak kadar güçlü atıyordu ve ben susuyordum.Ben de söylemek istiyordum.Daha bir iki gün öncesinde yapmıştım ve yine yapabilirdim.Başarabilirdim.

"Ömer..."dedim bu kez ben tek elimle hala hafif ıslak kalan yüzüne dokunurken.

"Evet?"

"S-seni seviyorum.Hep sevdim ve seviyorum.Çok seviyorum..."dedim bu defa mutluluktan titreyen sesimle.Gözleri gözlerime bakıp gülümsedi bu sırada ve peşine alınlarımız değdi birbirine.

"Ela ben...Sanırım nefes alamıyorum."

Tenime düşen sıcacık nefesi,göğüs kafesimin kapılarını kırabilecek kadar  güçlüydü ve ben...Ben de nefes alamıyordum.Öte yandan yanıyordum.Başım çok fazla dönüyordu ama hoşuma gidiyordu.Öyle ki bedenim yavaştan,ona doğru tepki vermeye başlıyordu.Yüzündeki elim,çıplak omzuna düştü ve dudaklarım bu kez ondan önce davranarak parmak uçlarında yükseldi yavaşça.Adımımı atmamla belime sarılan iki eli,kuvvetlice bastırdı beni kendine bu esnada.
Gözlerimin önündeki perde hızla indiğinde,ona bıraktım kendimi tamamen.Dudaklarımın üzerindeki hakimiyeti sevmiştim ve itirazım yoktu.

Nasıl olabilirdi ki?

O Ömer di...
Hayatıma dahil olan en güzel şey...

Hala bilmiyordu belki...

Ama çocukluğumun ve sonuna kadar değişmeyecek olan tek hayalimin sahibi sadece oydu.
Her defasında pişman olmaksızın olmasını istediğim ama bir şekilde imkânsız olduğunu geç fark ettiğim ilk ve tek hayalim...

O benim hayalimdi...
O hayal Ömerdi.

*    *

📌Ve evet,bomba patladı.Nasıl hissediyorsunuz ve bölümü nasıl buldunuz merak ediyorum.😊😉

Yorum ve oy bırakmayı unutmayın lütfen.🙏💜

Sizi seviyorum,kendinize çok çok iyi bakın canlar.💜🙆

👉44.Bölümde Görüşmek Dileğiyle.💜

 








 


















 

Continue Reading

You'll Also Like

17.1K 8.1K 40
Yıllar önce işlenmiş bir günahın iki gencin üzerine yüklediği büyük sorumluluk konu edinilmiştir. Hikayenin ilk bölümünde anlatılan olay gerçek yaşan...
1.2M 73.4K 99
Ankara'nın kalabalığında başlayıp, Arap diyarının ıssız çöllerine mahkûm, deli bir sevda. İki kor yürek ve büyük bir acı. Dili ile değil ahireti ile...
362K 7.8K 51
Bir iddia uğruna harcanan hayatımın mücadelesiydi benimki. Ege güneşine rağmen soğuk bir Ekim gecesinde yaşamıştım kıyameti. Ve aynı gecenin kurşuni...
1.4K 142 111
O kadar şeye rağmen... Aşka... İsmi gibi küllerinden doğmaya çalışan Anka... Gizlice ona eşlik eden ama şuan ki hayatını asla kabul edemeyen Ceyhun...