66 ~ Kabulleniş

81 5 0
                                    

YAZAR AĞZINDAN

İki sevdalının belkide karşılıklı son konuşmasıydı ve herkesin gözü önünde olmuştu.Haliyle ortam fazlaca gerilmişti.Ela ve Ömer konuşarak bir şeyleri bitirse de geri kalanlar için aynı durum geçerli olmamıştı.Sena ve Merve, Ela'nın peşinden giderken Sinan genç adamın üzerine yürümüş ve kısa bir sürtüşme yaşanmıştı.Neyse ki Saras sayesinde karşılıklı birer yumrukla kurtarsalar da olaya öğretmenlerin de dahil olması hoş olmamıştı.Saras,Ömer ile konuşmak için olabildiğince kibar davranıp,kısa bir müddet izin koparmayı başarmıştı öğretmenlerden.

"Ne yapıyorsun oğlum sen!?Susup durma karşımda!Konuş!"

Gergin geçen o konuşma sonrası Saras,Ömer'i zor bela uzaklaştırmış ve şimdi tüm fırçalarını genç adamın yüzüne atmakla meşguldü.Okul binasının çatı katında yalnızca ikisi vardı.

"Ne söyleme mi bekliyorsun Saras?Bunu kendisi istedi ve oldu tamam mı!Başka yolu yoktu.Anlaması için kabul etmesi için gereken neyse onu yaptım."

"Başka yolu mu yoktu?Kafayı mı yedin oğlum sen!Tamam eyvallah yanındayız dedik ama bu yaptığın olmadı.Sana yakışmadı.Herkesin içinde Ela'ya söylediklerin..."

"Ne söylediğimi gayet iyi biliyorum.Herkesin içinde konuşmak istemedim ama Ela izin vermedi,sen de gördün."

"Yine de..."

"Yine de ne!?Benim için çok mu kolay sanıyorsun Saras!Onu hala çok severken yüzüne bakarak onca şeyi keyfimden mi söyledim sence ha!"

Dolu gözler hırçın bir dalga misali taşmak üzereydi şimdi.

"Madem öyle bırak,bitsin tüm bu saçmalıklar.Herkes fazlasıyla yıprandı zaten.Hatalar var kabul fakat elbet telafi edilir Ömer."

"Hala anlamıyorsun Saras."

İki genç adam burun buruna gelirken,Ömer aldı ilk sözü.

"Hatayı bir defa,olmadı iki defa yapar sonrada o hatanı anlar ve bir daha asla tekrar etmezsin.Telafiyi de şansı da hakeder ama alışkanlık haline gelen hataların şansı da telafisi de olmaz.Ela bana bir değil iki değil üç değil... Defalarca yalan söyleyerek aptal yerine koydu."

"Tüm bunları isteyerek ya da seni üzmek için yapmadığını gayet iyi biliyorsun Ömer.Olanlara bir bak.Haklı çıktı."dediğinde,genç adamın taşmak için hazırda bekleyen gözleri hızla döküldü yanaklarına.Acı bir tebessüm yerleştirdi yüzüne.

"Ben yıllarca anne ve babamın isimsiz mezarları başında büyüdüm Saras. Onlar hakkında hiç birşey bilememem benim hatam değildi belki...Ama Ela...Herşeyi bildiği halde hiçbirşey olmamış gibi o Taner denen şerefsizle defalarca bana yalan söyleyerek gizlice buluştu.Ona olan güvenimi boşa çıkardı,anlamıyor musun?!"

"Ne yani?Sırf bu yüzden,onu hala çok severken bir başkasıyla..."

"Yapmam gereken bu Saras."

"Bundan gerçekten emin misin Ömer?"

"Hiç olmadığım kadar."

Ömer,genç adamın yanından geçerek kapıya yöneldi.Tam çıkacakken durdu ve geriye döndü.

"Merak etme,seninle ya da diğerleriyle hiçbir sorunum yok.Benim için değerlisiniz ve öyle de kalacaksınız."

Genç adam kapıdan adımını atar atmaz,Saras da gözyaşlarına hakim olamadı.Ömer'in peşinden öylece bakakalırken,telefonunun sesiyle irkildi.Kaşlarını çattı ekrana bakarken.

"Bu da kim şimdi?"

Arayan yabancı bir numaraydı belli ki. Hızlıca açtı telefonu.

"Alo?"

GÜNAH KEÇİSİ:Beni Bırakma Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin