PSİKOZLAR

By psikozlukdizboyu4

219K 12.6K 8.3K

Karanlık deponun içerisinde başlayan bir oyun. Sanki bir oyun masasında gibiydiler. Sadece Psikozlar vardı am... More

TANITIM
TANITIM 2
1.Bölüm ~KURTARICI MELEKLERİM~
2.Bölüm ~TOP~
3.Bölüm ~KAVGA~
4.Bölüm ~KAPAT HAYRİYE KAPAT~
5.Bölüm ~STALKÇI PİSLİK~
6.Bölüm ~SUSHİBA~
7. Bölüm ~BADANA KAVGASI~
8.bölüm ~KOMŞU ÇOCUKLARI~
9.Bölüm ~PİÇİZLER VE BOYALILAR~
10.Bölüm ~TEMİZLİK GÜNÜ~
11.Bölüm ~FOTOĞRAFLAR~
13.Bölüm ~KIZGIN~
14.Bölüm ~PİÇİZLER GAY Mİ?~
15.Bölüm ~ORTALIK KARIŞIYOR~
16.Bölüm ~SARMA~
17.Bölüm ~İLİŞKİ DURUMU KARIŞIK~
18. Bölüm ~BOK BEYİNLİ~
19.Bölüm ~YENİ PİÇİZ DOĞUYOR!~
20.Bölüm ~SÜNGER BOB~
21.Bölüm ~BALON AŞKI~
22.Bölüm ~YANINIZDAKİ ÇOCUKLAR KİMDİ?~
23.Bölüm ~SAKIN UNUTMA BANA ACI ÇEKTİRMEYİ~
24.Bölüm ~KIZ İSTEME~
25.Bölüm ~ÖLÜM GİBİ HAFTA SONU~
TANITIM VİDEOLARI❤
26. Bölüm ~HASTAYIZ~
27.Bölüm ~HERŞEY YENİ BAŞLIYOR~
28.Bölüm ~BEKLENMEYEN~
29.Bölüm ~SENİ KORUMA DUYGUSU~
30. Bölüm ~İŞLER DEĞİŞİYOR~
31.Bölüm ~BÜYÜK SIR~
32.Bölüm ~ÇAĞAN'IN KIZI~
33.Bölüm ~ÇIKMA TEKLİFİ~
34. Bölüm ~SIRLAR AÇIĞA ÇIKIYOR~
Tanıtım Videoları 2 ~Sadece Kızlar~
Tanıtım Videoları 3 ~Sadece Erkekler~
DUYURU●SORU~CEVAP
35.Bölüm ~SENDEN NEFRET EDİYORUM~
36. Bölüm ~ANİ ÖLÜM!~
37.Bölüm ~HER ŞEY BİTTİ~
38.Bölüm ~YENİDEN Mİ?~
39. Bölüm ~NE OLUYOR BURADA?~
40.Bölüm ~SENİ SEVİYORUM~
MERHABA
41.Bölüm~NEDEN YA, NEDEN?~
42. Bölüm ~YILBAŞI~
43. Bölüm~ MAHŞERİN DÖRT KUŞU~
44.Bölüm ~ÖZGÜRLÜĞÜN 1. GÜNÜ~
45.Bölüm~UNUTMA SEANSI!~
46.Bölüm ~ATEŞ'İN İNTİKAMI~
47.Bölüm ~HIRKA~
48.Bölüm ~MASAL GİBİ~
49.Bölüm~OYUN BAŞLIYOR!~
50.Bölüm ~İNTİKAM~
51.Bölüm ~KİBRİT~
52.Bölüm ~PEMBE MEZARLIK~
53. Bölüm ~ KÜÇÜK BİR ÖPÜCÜK~
54. Bölüm ~ YANLIŞ YOL!~
55.Bölüm ~TATLI KÜÇÜK YALANLAR~
56.Bölüm ~OYUN MU? GERÇEK Mİ?~
57.Bölüm ~SIRLARLA DOLU ÖPÜCÜK~
58.Bölüm ~ÇIKIŞ KAPISI~
59.Bölüm ~ALKOL ETKİSİ~
60.BÖLÜM ~DUHAN AŞIK OLDU~
61.Bölüm ~GÜÇLÜ~
62.Bölüm ~DİKEN~
63.Bölüm ~OYUN~
64.Bölüm ~BEBEK GELİYOR!~
65.Bölüm ~İŞ BİRLİĞİ~
66.Bölüm ~2 ŞOVALYE,1 PRENSES~
67.BÖLÜM ~FİNAL~
DUYURU!
~Sorular~
~Cevaplar~
DUYURU!
~PSİKOZLAR 2 KESİT~

12.Bölüm ~ATARLI GENÇ~

3K 201 57
By psikozlukdizboyu4

Alesya'dan

Merakla Çağan'ın yüzüne bakıyordum söyleyeceği şey neydi bende bilmiyordum. Yanaklarım yanıyordu ve neden kolumdan çekmişti? Canımın artık yanmaya başladığını hissettiğimde kolunu ittirdim ve "Neden?" dedim. O da bir şey diyemeden afallayarak geri gitti. Doğrusu şaşkındım. Çağan'dan beklenmedik hareketlerdi. Gözlerinin içine bakarak tekrar sormuştum ''Neler oluyor sana?'' Çağan da belli ki verdiği tepkinin ne kadar tuhaf ve yersiz olduğunun sonunda farkına varmayı başarmıştı. Kafasını iki yana sallayarak ''Kusura bakma, sinirliydim.'' dedi ve hiç bir şey yapmadan hızlıca arkasına bakmadan gitmişti. Kaşlarımı hayretle kaldırıp gidene kadar ona baktım.  Yaptığının sadece sinirden olduğunu düşünmesem de kafamı yormak ta istemiyordum. "Hadi gidelim." diyen Asena ile bizde yola koyulduk. Kaan'a dönüp "İyi misin? O bunu neden yaptı bilmiyorum ama boş ver." dedim. O da gülümsedi ve "Sorun değil." Dedi. Yolun yarısından sonra Kaan yanımızdan ayrılmıştı. Asena gibi nedense Kaan ve Bora da iyi olmayan bir şeyler seziyordum ama kaba davranıp uzaklaşmakta istemiyordum. Eğer yanılırsam kötü davrandığım için vicdan azabı çekmek istemiyordum.

Asu "O Ateş nasıl kazandı hala aklım almıyor!" Sinirli bir şekilde bunu söyledi. Kumsal "Boş ver elimizde ki o fotoğraflardan sonra istediği kadar kazanabilir." dedi. Bizde aklımıza gelen o rezil fotoğraflara güldük. "Sahi? O fotoğrafları yayınlamayacak mıyız?'' dedim. Asena ''Hayır, onlar yayınlamadıkları sürece gerek yok böyle bir şeye.''

Asena'nın kulağa güzel gelen kafeye oturma fikrinden sonra bulduğumuz ilk güzel kafeye oturmuştuk. Şirin ve sıcak bir yerdi. Ayrıca havalar da artık soğuduğunu derinden hissettiriyordu. Soğuk bir havadan sonra sıcak bir yerde oturup kahve içmek ise güzel hissettiriyordu. İçimizi ısıtıcak bişeyler çok güzel olurdu şuan...

Siparişlerimizi verip beklemeye başladık. O sırada da sohbet ediyorduk. Kumsal ''Piçizler nasıl başkanlığı kazanabildiler ya. Sen kazanmalıydın!'' dedi hiddetle. Asu ''Bilmiyorum ki Ateş'te bir tuhaftı zaten. Sürekli garip garip sırıtıp duruyordu.'' Asena ''Hile yaptılar. Barlas kızların kulaklarına hep Ateş'e oy vermelerini falan söylüyordu.'' dedi. Asu ''Sen niye engel olmadın ki?'' dedi hafif bir sinirle. Asena '' Engel olmaya çalıştım ama kızlar zaten beni dinlemezlerdi bile. Yani hakkıyla kazanmadılar ama yapılacak bir şeyde yoktu. Elimizden birşey gelmezdi.'' dedi. Asu derin bir nefes verip kahvesini içmişti. Ben de motivasyon edercesine ''Aa! Asmayın yüzünüzü, bunu kazandılar belki ama sonra ki zafer bizimdir. Şimdiden söyleyeyim.'' dedim. Telefonuma bildirim sesi gelince ne olduğuna bakmaya karar verdim. Çağan mesaj atmıştı.

Çağan Dinçer

Bugün yaşananlar için kusura bakma geri zekalı.

Böyle özür mü olur. Hakaret ediyor birde şuna bak. Sen görürsün şimdi... Kaşlarımı çatarak;

Alesya Korkmaz

Sen özür dilemeyi öğrenene kadar kabul etmiyorum.

Kumsal bana seslenince kendime geldim ve kızlara döndüm. "Kiminle konuşuyorsun? Baya sinirli gibisin." "Çağan bana özür mesajı yazmış. Elden ele okuyun al." Diyerek telefonu verdim. Asu "Aha! Yazdı. Hahahaha!" Diyerek gülme krizine girince telefonu elime alarak ne yazdığına baktım ve gözlerimi belerttim.

Çağan Dinçer

Sen bilirsin. Çünkü bir daha görebileceğini sanmıyorum bu güzel özür mesajını.

Alesya Korkmaz

Öyleyse görmesem daha iyi olur.

Mesajı gönderip kapattım. Yazdıklarına sinir olsam da şuanı bozmak istemiyordum. Çok güzel bir ortamdaydık. Sıcacık ve içten, çok hoştu. Modumu düşürüp bu anın tadını bozamazdım. Kahvemden bir yudum aldım ve içimi ısıttım. Yemeklerimiz gelmişti o sırada. Tabi ki bu durdurulamaz bir şekilde Asena tarzıydı. Yumulmuştu hemen yemeklere. Asu'yu söylememe bile gerek yoktu. Kumsal ve ben yavaş yavaş sindire sindire yiyorduk. Peki ya Asena ve Asu? Mideleri yol geçen alanına döndü iyice.
Yemeklerimiz bittikten sonra kalkıp hesabı ödedik ve kafeden ayrıldık. Kızlarla beraber biraz sokakta yürüdükten sonra vedalaşıp eve geçtim.

"Anasu! Ben geldim ne yapıyorsun?!" evi inletecek derecede bağırmama rağmen annemden ses çıkmamıştı. Klasik mutfakta yemek yapıyordu. Genelde bu zamanlar da bana pek cevap vermezdi. Babam evdeydi ve bana dönüp "Oo! Alesya hanım kimleri görüyorum." Babama koşup sarıldım ve göbeğine bir tane patlatıp "Oo! Asıl ben kimleri görüyorum." dedim. Babamla uzun uzun konuştuktan sonra akşam yemeği yedik. Sonra sıkılıp odama çıktım. Zaten geç olmuştu artık uyusam iyi olacaktı. Sabah yine berbat bir şekilde uyanacağıma emin olarak, kendimi uykunun güvensiz kollarına bıraktım.

                         

Sabah İsmail Yk stilinde uyanıp dans etmeye başlamıştım bile ne kadar hareketli bir kızdım anlatılmaz yaşanırdı. Evet(!) yine mahallenin kenar köşe ablalarına bağlamaya gerek yoktu. Saçlarımı olduğu gibi salık bırakıp okul formalarımı üstüme geçirdim bugün değişiklik yapıp deri ceketimi giymeye karar verdim. Oda da işim bitince her zamanki gibi koşarak aşağı indim.

Anasu yine döktürmüştü. Varlıklı olmamıza rağmen evde görevli çalıştırmıyorduk çünkü niye olmasın? Sarmayı  gördüğümde orada çığlık atarak masaya oturdum ve Annem korkarak mutfaktan geldi. O da çığlığı basınca bende tekrar çığlık attım. Babam da korkarak aşağı indi ve o da çığlık atmaya başladı. "AY YETER!" Annem dayanamaz bir şekilde bağırınca bende sustum " Ben sarma için bağırmıştım ya! Size ne oluyor?" dedim. "Bende bir şey oldu sandım baban da herhalde endişelenip koştu." dedi " Neyse ne canım tamam." dedim ve bu konu da burada kapanmış oldu. Babam bana dönüp "Okul nasıl gidiyor bakalım Alesya Hanım?" Dedi bu sırada da sofraya oturuyordu. "İyi gidiyor. Sınavlara giriyorum sonra çıkıyorum klasik. Aşçılık için hazırlanıyoruz." Babam alayla bana bakarak "Umarım çevrende gezen erkekler yoktur." dedi. O an dudağımı ısırdım. Evet(!) Aslına bakarsak Çağan  dışında çevremde dolaşan erkek yoktu. Çağan zaten düşmanım olduğu için çok sıkıntı etmiyordum. Kaan ise ne olduğumuz belli değildi. Annem sofraya kızartmayı koyarken "Hayatım. Kızımızı sıkmasana zaten koskoca kız oldu istersen eve kapat birde." dedi. Annem olmasa ben ne yapardım diye bir kez daha düşündüm. Anneler cidden melekti. Babam anneme dönerek "Tamam canım bende sıkmıyorum zaten. Ben kızımızı kimseyle paylaşamam." dedi ve hafif tebessüm etti. Baba kuralları 1. Madde; Her kız babası için bir prensestir. Pembelerle çikolatalarla ve genelde yoğun sevgiyle büyüdüğüm için nefret hakkında fazla bilgim yoktu ama nedense bu sene nefret hakkında tecrübe edinecekmişim gibi hissediyordum. Umarım bu hislerimin çok fazla doğruluğu yoktur. Kahvaltımı yaptıktan sonra sofradan kalkıp Babamı ve Anasu'yu öptüm. Evden çantamı alıp fırlayarak çıktım. Sanki çok acelem varmış gibi...

"Hop Psikozlar!" diye bağırdım ve her sabah ki gibi Asena'nın sırtına atladım. "Kızım bir gün şu belimi kırıp rahatlayacaksın ha!" "Aa! çok ayıp şeyler diyorsun Asena burada olmaz!" diyerek onu susturdum. Kumsal ve Asu da bir gariplik vardı ama hadi hayırlısı bakalım. Bir süre sonra Asena'nın sırtından inmiştim. Daha doğrusu zorla indirmişti.

Aşırı enerjik bir haldeydim. Enerjimi dışarı vurmak istiyordum ve o sırada okulun bahçesinden girmiştik.  Şuan da canım munzurca bir şeyler yapmak istediği için "Bir gün bir gün bir çocuk eve de gelmiş kimse yok! Açmış bakmış dolabı yutmuş yutmuş hapları şeker diye keriz." bunu bağırarak söylediğim için yanından geçtiğimiz herkes gülüyordu piçizlerde dahil.

Kumsal ve Asu araların da fısıldaşırlarken bende Asena'cığımın kafasına vurdun.O da kafama bir tane geçirdi tabi eksik kalır mı? Kafamı biraz ovaladıktan sonra Kumsal ve Asu'yu korkutacak bir şekilde arkalarından sıvışıp "Bö!" Diye bağırdım. İkisi de korkuyla tuhaf tuhaf hareketler yaptılar. "Hadi daha fazla uzatmadan anlatın kanka." İkisi de neden bahsettiğimi anlayınca kafalarını sallayıp birbirlerine baktılar.

Kumsal tedirgin bir şekilde "Bora benimle önemli bir şey konuşacakmış bu yüzden bugün yalnız ikinci teneffüste bahçeye çıkacağız." dedi. Asena şüpheli ve hafif sinirli gibiydi. Asu at gibi sırıtıyordu her zamanki gibi şaşırdık mı, şaşırmadık. Kumsal'ın içi içini yiyordu meraktan bende merak etmiştim doğrusu ne konuşacağını.

"Peki o zaman, konuş tabi ama gözüm üzerinizde ben pek onaylayamadım." dedi Asena. Bende kafa salladım onu onaylarcasına ama konuşmalıydı bence  Bora kötü birine benzemiyordu. Sınıfa girip yerlerimize oturduk. Oktar'ın kedicikleri adını verdiğim boya badanalar son kavgamızdan sonra bize bulaşmıyorlardı ama eminim bununla yetinmeyecektiler.

Piçizler sınıfa giriş yapıp yerlerine oturdular. Ateş bize dönüp "Asu dün bir kaldın sanki oracıkta bize bulaşmamanız gerektiğini anlamışsınızdır artık herhalde." dedi. Bende lafa atılıp "Şike yapsaydık bizde kazanırdık dimi." dedim kaşlarımı çatıp. Hepsi bize bakıp "Yakışıklı olmak bizim suçumuz değil kızım." dedi Barış sanki çok matifetmiş gibi. Bizim kızlar katıla katıla gülerken bir ara birimizden domuz sesi çıktı. Bunun ben olduğumu anlamak zor değildi. Buna daha çok gülerken artık kızarmaya başladığımızı fark ettim. Gülmeyi kesip bir anda ciddileştik ve sonra tekrar gülmeye başladık. Barlas "Psikopat bunlar dönün önünüze." dedi. Siniri bozulmuştu bu kadar gülmemize.

Bir süre sonra hoca geldi ve derse başladı. Hepimiz dersi pür dikkat dinlerken telefonuma bir mesaj geldi. İçimden refleks olarak küfür etmiştim. Umarım hoca duymamıştır ve korktuğum başıma gelir. Hoca arkasını dönüp "Ses kimden geldi?" dedi. İşte şimdi yanmıştım. Hemen Asena'ya döndüm. O da fark etmiş olmalıydı yüzünden anlaşılıyordu. Çağan hemen lafa atlayıp "Hocam ses Alesya'dan geldi." dedi sırıtarak. Ona gözlerimi belertip sessizce 'Sussana' diyerek dürtükledim. Hoca da beni uyardı. Neyse ki telefonuma el koymadı. Çağan'a kötü bir bakış atıp önüme döndüm. Bu aptal çocuk niye benimle uğraşıyordu ki işine baksana sen! İçimden ona sövüyordum.

Ders bitince bizde teneffüse çıktık. Tabi kantine yol aldık. Aslında kızlar evden yemek getirmişlerdi. Biz de onları yemeye  gidiyorduk. Kantinde ki masalardan birine oturduk ve Asena ortaya kocaman bir tas koydu. İçinde Amerikan Salatası vardı. Kızlar mutlulukla el çırparken ben etrafta bize 'anormallere bak' diyen var mı diye bakıyordum. Tabikide vardı..

Kızlar yumulunca bende pes edip yumuldum bir kaç kaşıktan sonra bırakıp konuşmaya başladık. Kumsal "Bora bana çıkma teklifi edebilir kızlar, ederse ne yapacağım?" Asu bunu az çok bildiği için çok şaşırmadı fakat Asena ve ben için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Asena "Ben o çocuğa güvenmiyorum. Bence çıkma hatta çıkmak falan yok. Seni üzer!" dedi. Bende hak vermedim değil. "Daha yeni tanıyoruz kanka bence acele etme." dedim. Sonuç olarak doğruydu. Hepimiz daha yeni tanıyorduk onları. Şuana kadar bir kötülüklerini görmemiş olabiliriz ama yinede tanımak şarttı. Kumsal için iyi olanı istiyorduk. "Ne yapacağımı bilmiyorum. Aslında istiyorun ama tanımıyorumda. Hoşuma gidiyo ama bu kadar erken sevgili olmamız çok fazla olur." dedi Kumsal düşünceli şekilde. "Şans ver Bora'ya ama kendini ona kaptırma." dedi Asu. Doğru söylemişti Asu. Eğer kaptırırsa Kumsal için iyi olmazdı. Bora'nın küçük bir hareketinde bile üzülürdü. "Olumlu bakmıyorum ama seni de engelleyemem. Sadece ona  karşı duygular edinme. " dedi Asena korumacı tavrıyla. "Şuan bir şey hissetmiyorum ama ilerde ki zaman nasıl olur bilemem. Sadece biraz hoşuma gidiyo." dedi Kumsal. "Hayırlısı." dedim gülümseyerek. Aslında bende istiyordum. Kumsal mutlu olsun, eniştemiz olsun, sürüm sürüm süründürelim isterim ama tanımamızda lazım sonuçta üzülmesini istemeyiz asla Kumsal'ın.

Kızlarla kalkıp sınıfa doğru yol aldık ders tarihti, harika! Sınıfa girdiğimizde yerlerimize oturduk ve beklemeye başladık. Piçizlerle oturuyorduk maalesef. Beyefendiler henüz teşrif edemeyince bende bu durumdan sıkılıp kafamı sıraya koydum ve uyudum. Ders tarihti ve aşırı sıkıcı geçiyordu. Bende uyuyayım o zaman değil mi?

Bir süre sonra gözlerimi açtığım da karşım da bir kafanın daha sıraya konduğunu gördüm. Çağan da uyumuş diyordum ki uyumuyordu, gözleri açıktı ama kafası bana doğru dönüktü, bana bakıyordu. Neden baktığı hakkında hiç bir fikrim yoktu. O an gözlerinin rengini fark etmiştim. Kahverengiydi. Bakışları derinleşmeye başlamıştı. Nedense baktıkça gözlerimi gözlerinden çekesim gelmemişti. Çünkü gözlerinin kahverengisi çok derindi ve sanki beni içine çekiyorlardı. Kendime gelene kadar gözlerine bakmıştım ama kendime geldiğimde tuhaf hissediyordum. Eee! ne yapıyoruz göz kırpmama yarışımı kesin ben kazanırdım. Gözlerimi pörtletip ona bakmaya başladım. "Hadi göz kırpmama yarışı kaybeden caramio ısmarlayacak." dedim. Oda kabul etti tabi. Böyle bir fırsatı kaçırır mı?

Tam olarak dersin kalanın da yarışmıştık. Zil çalmıştı ama biz hala göz kırpmıyorduk. O caramio için canımı bile verirdim. Asu ve Asena arkadan tezahürat yapıyorlardı. Kumsal yoktu çünkü aşağı da Bora ile konuşuyorlardı. Piçizler de 'Gereksizler' diye söylenip duruyorlardı. Gözlerim kızarmıştı ve neredeyse bir kova yaş dökmüştüm. Çağan sonunda dayanamayıp gözünü kırptı. Kırptıktan hemen sonra bağırarak gözlerini ovuşturmaya başladı.

"Kazanmış olabilirsin Dişi Goril ama bu daha hiç bir şey." Ona gözlerimi kısıp "Yürü git bana caramio al boş yapma." O gülerek giderken kızlara döndüm. Asena "Hadi Kumsal'ı takip edelim." diye bir fikir attı. Biz de kabul edip sinsi sinsi yürümeye başladık.

Bahçedeydik ve üçümüzde banklardan birinin oraya geçip, arkaya doğru giderek konuşan Bora ve Kumsal'ı izliyorduk. Asu telefon da biriyle konuşuyormuş gibi yapıp basketbol potasının altına geçti ve Bora'yla Kumsal'ı izlemeye başladı. Bizde burada Asena'yla gülme krizine girmek üzereydik. Gizli ajan edasıyla Asu'nun yanına gidip beklemeye başladım. Bir süre sonra Kumsal'ın tuhaf tuhaf gülmeleri ve şaşkın yüzünü gördük. Asu "Kesin bir şey dedi." Asena Asu'nun kafasına bir tane patlatıp "Konuşuyorlar salak tabi ki bir şey söyleyecek. Biraz mantık lütfen!" dedi. Asu "Tamam be ne vuruyorsun!" "Acaba özürlü taklidi yaparak yanlarına mı gitsem ne dediğini öğrenirim belki." diye bir fikir sundum Asu ve Asena birbirlerine bakıp 'biz bu salağı nereden bulduk' der gibi bakıyorlardı. Kabul, kötü bir teklifti...

Şirince sırıttım ve kızlarla beraber içeri giren Bora ve Kumsal'a pür dikkat kesildik. Bizde anın da adım adım onların arkasından gidiyorduk. Kumsal ve Bora bir yerden sonra ayrıldılar ve Bora Kaan'ın yanına gitti. Kızlarla koşa koşa Kumsal'ın yanına geldik. "Çabuk anlat olanları." Asu sabırsızca Kumsal'a bakıyordu. Kumsal hemen anlatmaya başladı. "Galiba benden hoşlanıyormuş ama tam emin değilmiş bunu konuştuk. "Ne? Yok artık!" diye bir tepki verdim doğrusu şaşırmamıştım. O Kumsal'dı yani. Hoşlanmamak elde değil.

Asena "Eğer rahatsız olduysan ağzını burnunu kırabilirim. Zaten çok sevemedim. O iki ne olduğu belirsiz kişilikleri." Kumsal gülerek "Saçmalama, ama onunla çıkmayabilirim çünkü ben şuan da hoşlanmıyorum ama belli de olmaz." Hepimiz birbirimize bakıp güldük. Her zaman ki Kumsal'dı işte. Dengesiz halleri.

"Neyse hadi sınıfa gidelim çok yoruldum ya! Ayaklarıma karasular indi!" dedim bağırarak. Kolay mıydı kanka takip etmek ayol. Dayısı hamile kalasıcalar sizi... Sınıfa gelince hemen yerlerimize oturduk piçizler bu ders bize bulaşmamışlardı. Herkes kendi halinde takılıyordu. Ders kimya olunca tabii herkesin bir tarafları tutuşuyor. Hoca kimseyi takmıyordu ama yine de kimyacıdan korkanlar vardı. Tabi bu piçizler için geçerli değildi.

Canım sıkılınca kafamı sıraya koydum. Kızlara baktım onlarda telefonlara bakıyorlardı. Bende uyumaya karar verdim. Birisi kafamı dürtükleyinceye kadar tabii. "Dişi goril kalksana al sana caramionu aldım." Kafamı dürtükleyen kişinin Çağan olduğunu anlamam çok uzun sürmedi. "Tamam ver." Çağan bana 'sen küçükken tersten doğmuşsun' der gibi bakınca 'ne?' Anlamın da kafamı salladım.

"İnsan bir teşekkür eder dimi. O kadar gidip aldım." Gülüp "Sağol hadi ver bana bebeğimi." Dedim. "Yok, olmadı." dedi tip tip ona baktım ve ''Yarışı sen kaybettin bu yüzden bana caramio aldın farkındaysan." Piç gibi sırıtıp "Ben bilmem teşekkür isterim." gözlerimi sinirle kısıp ağzım da geveleyerek "Iıı... tişikkir idirim." Çağan duyamamış bir şekilde elini kulağının arkasına attı ve "Duyamadım tekrarlar mısın?" "Ben sana tekrarlayacağım şimdi göreceksin. İyi,tamam(!) Teşekkür ederim." Caramio'yu bana verdi ama vermesiyle yüzüm asıldı.

Caramio'nun yarısı yenmişti. Mutsuzca Çağan'a bakıp "Gorilsin oğlum sen!" dedim. İğrenerek ona baktım ve önüme döndüm. Kahkaha sesi tabii ki kulağıma gelmişti.

Kızlar bana bakıyorlardı dermişim. Direk elimde ki yarısı yenmiş caramio' ya ağızları sulanarak bakıyorlardı. Zaten 4 parça vardı. Kırıp onlara verdim. Bana da bir parça kalınca onu da ağzıma attım. Derste uyurken yan tarafta ki sıradan biri beni dürtüklemişti. "Aradığınız kişiye şuan da ulaşılamıyor daha sonra tekrar deneyin." dedikten sonra kafamı öbür yana çevirdim. "Kızım kalksana bir şey vereceğim sana bak kaçıracaksın." diyen Çağan'la kafamı kaldırmak zorunda kaldım.

"Ne oldu?" dedim inatçı bir sesle. Kızlara baktığımda hepsi uyukluyordu. Biz nasıl derslerimizde başarılı oluyorduk bazen düşünmeden edemiyorum. Çağan elinde katlanmış bir kağıt uzattı. Baktığım da bu bir unicorn'du (yunikorn). Fosforlu kalemle pembeye boyanmıştı. Kıkırdadım. Oldum olası Unicorn'ları severdim. "Şey... Bu çok güzel." dedim. İçini açmaya kalktığım da Çağan elimi tutarak "Açma." dedi uyarır bir sesle. "Bunu neden verdin o zaman?" dedim. Çağan 'Sen olmamışsın.' Bakışları atıyordu. "Bunu sadece benden çok uzak olduğun bir zaman da aç." dedi.
dediği şey garibime gitmişti. Ne demeye çalışıyordu anlamamıştım ama yine de kabul ettim. Kimseciklerin bilmediği pembe günlük boyutunda ki kilitli defterimi aldım. Buna en güzel çizimlerimi yapardım ya da ilham aldığım şeyleri çizerim. Hep çantam da taşırdım. Çağan'a baktığım da ne yapmaya çalıştığımı anlamaya çalışıyor gibiydi. Ona ters ters baktıktan sonra kilidi açıp rastgele bir sayfa açtım. Açmamla karşıma kırmızı gülün resmi çıkmıştı. En son 10 yaşındayken geçirdiğim ağır krizden sonra çizmiştim. O gün aklıma gelince çok kötü olmuştum.

*Annem gözlerimin içine bakıyordu. Kalbim yerinden fırlayacak gibiydi. Annemin en sevdiği vazoyu kırmıştım. Vazonun içi kırmızı güllerle doluydu ve şuan da hepsi yerdeydi. Hepsi benim yüzümden olmuştu. Annem parçaları toparlarken de söyleniyordu. "Hiç rahat durmak yok değil mi Alesya Hanım? Hep bir yaramazlık hep bir kargaşa." Artık kendimi daha fazla tutamayacağımı anladığım da göz yaşlarımı salmıştım. Annem direk bana dönerken "Kızım niye ağlıyorsun ağlama, Ya! sana bir şey olsaydı. Çok mu önemli vazo boş ver." dedi. Dedikleri beni yatıştırmaya yetmemişti. Ağlamam şiddetlenirken nefes alış-verişlerimde hızlanıyordu ama nefes almakta zorlandığım içindi. Gözlerim git gide kapanırken Annemi bir telaş ellerine almıştı bile. O gece boyunca hastane de yatmıştım. Annem hep kendini sorumlu tutmuştu. Üstüne çok gittim diye söylenip durmuştu. Halbuki hiç bir şey dememişti bile. Korku duygusu beni o hale getirmişti.*

Anılardan çıktığım da gözlerimin yaşardığını fark etmemiştim bile. Derin bir nefes alıp unicornu koydum ve defteri kapatıp kilitledim. Çağan bana bakarken "İyi misin?" dedi. Panikle "Ha! Ne dedin?" dedim. "İyi misin?" dedi şüpheyle. "Evet, evet iyiyim neyse teşekkürler." diyerek kafamı geri sıraya koydum. Yaşananları unutup gözlerimi kapattım ve uykuya kendimi bırakmaya çalıştım.

Zil çalınca çantamı toplayıp kızlarla beraber aşağı indik. Bahçeden geçerken Boya badanalardan biri gelip "Siz hala yaşıyor musunuz ya! Ay! Alesya'cığım ben senin en son burnunu kırmamış mıydım? Canım ya! Zaten yamuktu daha da yamuldu hahaha!" Aptal aptal gülen bu kızlara iğrenerek baktım bu da neydi şimdi?

Bahçede ki çoğu kişi bize bakıyordu. Piçizler de dâhil onlar eksik kalır mı ayıp ettiniz. Asu öne çıkıp "Yok canım ya! Biz en son sizin gözlerinizi morartığımız için yanlış görmüşsünüz." dedi. Asena "Basın gidin kızım işinize benim sinirlerimle oynamayın." Başak öne çıkıp "Ay! Ay! Sinirlendin mi sen yazık sana be!" Kumsal ben bunları yolarım der gibi bakıyordu ama kavgaya gerek yoktu kendimizi tutmalıydık.

Kumsal '' Sizin seviyenize inip sizinle dalaşmayacağız. Gidin ve hayat edinin.'' dediğinde bir gururlanmadım değil tabii. Başak, Merve ve Dilara anlamamış bir şekilde bakınca göz devirerek yolumuza devam etmiştik. Her zaman ki gibi galip çıkınca bize bakıp "Bu daha burada bitmedi haberiniz olsun daha çok bizi göreceksiniz." Bizde gülüp " Ne zaman isterseniz size bedava ayar verebiliriz." El çırparak yolumuza devam ettik. Bugün cidden yorgun hissediyordum. Eve gidip uyumaya çok ihtiyacım vardı.

Yolda gidiyorken Bir ses arkamızdan seslenerek durmamızı söyledi "Kumsal..." arkamızı döndüğümüzde bu ses Barış'a aitti.

-
İg: psikozlarwattpad

♡♤♢♧

Continue Reading

You'll Also Like

2.4M 119K 60
O sabah yeryüzündeki en güzel mavilere sahip olan adam bana çarptığında, kalbim avuçlarının içine düşmüştü. ಡ Sen bir öküzsün, yakışıklı öküz. Ama ök...
3.1K 204 35
Güven.. Genç kız ona güvenmek zorundaydı. Her ne kadar bu tesisin içinde zorla ajanlık eğitimi görmeye başlasa da güvenmek zorundaydı. Çünkü biliyor...
3.4M 201K 71
❝Seninle birlikteyken kendimi çok güvende hissediyorum, sanki evimdeymiş gibi.❞ Kleptomani hastası olan Naz, bu duruma bir çare bulmak için arkadaşın...
16.4M 667K 73
''Bön bön çocuğu izleyeceğine yemeğini ye.'' ''Seni mi izlememi tercih ederdin?'' iğnelemem ona koymamış olacak ki, çapkınca sırıttı. ''Kusura bakma...